Akciğer Zarı Hastalıklarının Tanısında Yeni Yöntem

ESOGÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Metintaş ve ekibi, 3 yıllık çalışmanın sonucunda akciğer zarı hastalıklarının tanısında yeni yöntem geliştirdi.

Metintaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akciğer zarları arasında su toplanmasının kliniklerde sık görülen bir sorun olduğunu, Türkiye'de yılda yaklaşık 300 bin kişinin akciğer zarları arasında sıvı toplandığını kaydetti.

Bu olguların yaklaşık yüzde 10-15'inde sıvı toplama nedeninin kanser olduğunu ifade eden Metintaş, şöyle konuştu:

'Yılda yaklaşık 40 bin kişi kanser nedeniyle akciğer zarları arasında sıvı toplanması sorunu yaşıyor. Bu rahatsızlık ciddi nefes darlığı ve hastayı çok rahatsız edecek göğüs ağrısına nedeni olduğu için, sorun mutlaka uygun şekilde tanınmalı ve tedavi edilmelidir. Günümüzde bu amaçla 3 yöntem kullanılıyor. İlki sıvının patolojik incelenmesi, başarı şansı yüzde 50-60. İkincisi akciğer zarlarından kapalı işlemle iğne biyopsisi yapılarak alınan parçanın patolojik incelenmesi, başarı şansı yüzde 40-50. Diğeri de akciğer zarları arasına endoskopik tetkik (medikal torakoskopi), başarı şansı yüzde 90. Bu işlemlerden ilk ikisi hasta uyanıkken, lokal anestezi altında ve hastaneye yatmaya gerek kalmadan yapılabilir.'

Metintaş, tanı amaçlı yapılan medikal torakoskopinin kısmen cerrahi bir işlem ve maliyetinin yüksek olduğunu belirterek, bunun da Türkiye'de düzenli olarak sadece ESOGÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları kliniğinde yapılabildiğini bildirdi.

Prof. Dr. Metintaş, şöyle devam etti:

'Dolayısıyla ülkemizde akciğer zarı hastalıklarının tanısında ciddi sorunlar çıkmakta ve yetersiz kalınmakta ya da tamamen büyük ve pahalı cerrahi işlemler gerekmektedir. Yaklaşık olarak birinci işlemin maliyeti 40 lira, ikinci işlemin maliyeti 65, üçüncü işlemin maliyeti 70 liradır. Bu durumda kolay ve basit uygulanabilir bir yöntem olan iğne biyopsisinin tanı şansı arttırılırsa sadece ABD ve Avrupa için bir yılda en az 200 bin kez yapılması gereken medikal torakoskopi işlemi yerine bizim önerdiğimiz yöntemin uygulanması halinde maliyet yılda en az 400 milyon dolar azalacaktır. İğne biyopsisiyle medikal torakoskopi arasındaki belirleyici fark birincinin kapalı yani hastanın hastalıklı bölgelerini içerden görmeden kör olarak yapılması, ikincinin ise hastalıklı bölgeleri görerek yapılmasıdır.

İşlem sırttan iğne içeri sokularak oradan parça almaya dayanır. Ülkemizde ve gelişmekte olan ülkelerde çok yaygındır. Medikal torakoskopi de ise hasta bölge, yan akciğer zarları rahatlıkla gözlenir. Ama bu işlem sırasında ortam kısmen cerrahi uygulama alanını gerektirir. Birinci yöntemin yani kapalı-kör yapılan iğne biyopsisinin görüş alanı açılırsa, tanı değeri arasında medikal torakoskopi ile olan ciddi fark azalır, işte biz bunu yaptık. İğne biyopsisinin kapalı-kör olarak yapılmasını değiştirdik, görerek yapılır hale getirdik. Bunun için bilgisayarlı tomografi rehberliğini kullandık. Bilgisayarlı tomografide hasta olarak görülen bölgeleri bulup, izdüşümlerini hasta göğüsü üzerinde işaretleyip, işte tam oradan iğneyi biyopsi yapmak üzere yerleştirdik.'

- 100 HASTADA 50 BİN LİRA TASARRUF-

Prof. Dr. Metintaş, araştırmada geliştirdikleri yeni yöntemin teşhis gücünü ve yan etki oranını medikal torakoskopi ile kıyasladıklarını belirterek, kıyaslama yapmak için hastaları gönüllü olarak 2 gruba ayırdıklarını bildirdi.

Birinci gruba kendi yöntemleriyle işlem yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Metintaş, 'İkinci gruba medikal torakoskopi yaptık. Bizim önerdiğimiz yöntemin tanı değeri yüzde 86, medikal torakoskopinin tanı değeri yüzde 94 olarak çıktı. Böylece ülkemizde ve gelişmekte olan, az gelişmiş ülkelerde yaygın uygulanan iğne biyopsisinin tanı değeri yüzde 50'den yüzde 85'e çıkarılmış oldu. Tanı değerindeki bu artışın sadece 100 hastada sağladığı tasarruf daha önce de değinildiği gibi 50 bin liradır' dedi.

- 'HASTANEYE YATMADAN AYAKTAN UYGULANABİLİYOR'-

Prof. Dr. Metintaş, ESOGÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Toraks Kanserleri Çalışma Grubu'nun 3 yıllık çalışması sonucu oldukça sık görülen akciğer zarı hastalıklarının kesin tanısında yeni bir yöntem geliştirdiklerini belirterek, 'Geliştirilen yöntem, halen kullanılan ve kısmen cerrahi bir uygulama olan yöntem kadar etkili ama yaklaşık 11 kat daha ucuz ve hastaneye yatmadan ayaktan uygulanabiliyor' dedi.

Prof. Dr. Metintaş, şöyle devam etti:

'Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde cerrahi yöntem pek kullanılmadığından söz konusu ülkelerde ciddi tanı sorunu yaşanıyordu. Bu çalışma sayesinde sadece teşhis maliyeti azaltılmadı, akciğer zarı hastalıklarının tanısındaki başarı oranı yüzde 50'den yüzde 85'e çıkarıldı. Yöntem, benim planlamam ve öncülüğümde Patoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Emine Dündar ve Radyoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Ragıp Özkan'ın çalışmalarıyla geliştirildi. ESOGÜ Rektörlüğü Araştırma Fonu'nca maddi olarak desteklenen araştırma sonuçları ve önerilen yeni yöntem uluslararası camianın en önemli göğüs hastalıkları ve kardiyoloji dergisi olan Chest'in Haziran sayısında yayınlandı. Araştırmaya Prof. Dr. Sinan Erginel, Doç. Dr. Füsun Alataş, Prof. Dr. Selma Metintaş, Yrd. Doç. Dr. Güntülü Ak, Doç. Dr. Hüseyin Yıldırım ve Prof. Dr. Emel Kurt ta destek verdi.'

(CY-OSM) - ESKİŞEHİR

Haberler