Draft öncesi kuradaki ilk 10 takıma 10 oyuncu tavsiyesi

1. sıra: New Orleans Pelicans – Zion Williamson

Bu draft özelinde ilk sıra seçiminin hangi oyuncudan yana kullanılacağı çok büyük şüphe uyandırmıyor olsa gerek. Bu yıl kolej bazında sergilediği performansla herkesin ilgisini ve takdirini toplayan Zion Williamson, ligdeki diğer 29 takım gibi New Orleans Pelicans için de biçilmiş kaftan. Oyun olgunluğu ve takım kimyası gibi karakteristik özellikleri yüksek olan genç yıldız, takımın elindeki parçaları da bir yapboz gibi tamamlıyor. Jrue Holiday’in kısa top yönlendiriciliği, Julius Randle’ın iyice gelişmesi ve ligin en büyük değerlerinden Anthony Davis’in takımda olması, bu yapbozun kalitesini iyice arttırıyor.

Her ne kadar Pelicans’ın yıldız oyuncusu Anthony Davis, bu kura sonucuna rağmen takas isteğinden vazgeçmediğini dile getirmiş olsa da işler Pelicans lehine gelişebilir. Sonuçta olası Davis takası karşılığında takıma önemli parçalar katılacak ama bu durum bambaşka bir yazının konusu...

Yer çekimine medyan okuyan atletizmi ve "all around" olarak tabir edilen oyunun her alanında yetenek sahibi olan Zion, şimdiden New Orleans halkının sevgilisi olmuş durumda. Zira kura gecesi ilk sıra alınınca takımın antrenörü Alvin Gentry’nin abartılı sevinci ve bilet satış ekibinin %100 zam almış gibi sevinmesi bunun bir kanıtı.

2. sıra: Memphis Grizzlies – RJ Barrett

Draft listelerinin çoğunda ikinci sırada Ja Morant gösteriliyordu; tabii yetenek ve potansiyel olarak kendisi o sırayı hak eden bir isim. Ancak ikinci sıranın Memphis’e gelmesi ve takımın ihtiyaçlarının farklı olması RJ Barrett seçimini daha mantıklı kılıyor. Takımda oyun kurucu olarak Mike Conley’in bulunması, Morant’tan ziyade çok yönlü bir forvet olan Barrett seçimini daha verimli kılacaktır.

RJ Barrett üç sayı konusunda problemli bir isim ancak Memphis’in ana çekirdeği, fena olmayan şutör isimlerden kurulu. Takımda Conley dışında top yönlendirebilen bir oyuncunun olmaması hücum düzenini aksatıyordu. İşte tam da bu noktada Barrett’ın sorumluluk alabiliyor olması onu özel kılıyor. Memphis’in hızlı hücuma dayalı oyunu düşünüldüğü zaman ise; Barrett’ın kolej kariyerinde bulduğu çoğu sayının hızlı hücumdan geldiği not edilmeli.

3. sıra: New York Knicks – Ja Morant

Ne kadar da heveslenmişti Madison Square Garden izleyicileri… Zion Williamson’ın gelişini Mart ayından kutlamaya başlayan New York Knicks, kura gecesi yaşadığı hayal kırıklığı ile planlarını değiştirmek zorunda kaldı. Ve üçüncü sıradan alabilecekleri en iyi isim Ja Morant.

Knicks’in yaz ayında büyük isimlere yöneleceği konuşuluyor ve bahsi geçen oyuncuların tamamı da genel olarak bitirici saf skorer rolünde. Bu noktada top dağıtımını doğru yapabilecek, aynı zamanda atletik yönüyle hızlı hücumda fark yaratabilecek bir isim gerekiyor. Her ne kadar lige girdiğinde çaylak olacak olsa da aradığımız bütün bu özellikler, Ja Morant’ta mevcut.

Bu sezonki kolej kariyerinde 10.0 asist ortalaması yakalayan genç oyun kurucu, ribauntlara verdiği destekle de dikkat çekiyor. Tabii ki Zion Williamson kadar potansiyel barındırmıyor ancak Morant’ın sergilediği saha içi performans ve oyun karakteri, New York halkına büyük bir teselli olabilir.

4. sıra: Los Angeles Lakers – Darius Garland

LA Lakers, kura gecesinin bir başka sürpriz sonuçlarından. İlk sekiz sıraya girmesi zor görünen Lakers, dördüncü sıradan seçim yapmaya hak kazandı. Tabii bu seçimi kendileri mi kullanacaklar yoksa bir takas paketine mi ekleyecekler bilinmez. Eğer kendileri kullanacaklarsa Darius Garland, Los Angeles ekibi için en uygun aday.

LeBron James’li ilk sezonda rotasyon derinliğini oluşturmakta büyük sıkıntılar yaşayan Lakers, art arda gelen sakatlıklarla da kâbus yaşadı. Takımda ritim ve şut problemi öne çıkarken LeBron’un gençlerle yaşadığı sorunlar sezonu olumsuz anlamda etkiledi. Darius Garland, tam bu noktada hem karakter hem de oyun planı olarak Lakers’ın aradığı isim.

Saha içinde yalnızca skor üretmeye odaklanan Garland, bunu bireysel bir şov haline de getirmiyor. Oyun kurma yetenekleri üst seviyelerde olan genç isim, topla adeta dans ediyor. Takımın zaman zaman aradığı enerji problemine çözüm olabilen; aynı zamanda çift yönlü efektif katkı veren Garland’ın en büyük eksikliği fiziksel yapısı. Ancak Lakers’ın ana yapıları oldukça sert ve fizikli oyunculardan oluşuyor; böylelikle hem oyuncu hem takım için "kazan-kazan" durumu doğuyor.

5. sıra: Cleveland Cavaliers – De Andre Hunter

Draft kurasının üzülenler kısmında yer alan Cleveland Cavaliers, bu sorunun çözümünü takımın başına John Beilein’i getirerek çözmüştü. NCAA’de Michigan koçluğu yapan Beilein, eline gelen her genç ismi sistemine adapte etmekte usta bir isim. Cavs’in kadrosunda bulunan Cedi Osman ve Collin Sexton ikilisi düşünüldüğünde ilk önemli adım atıldı bile. Draft’a dönecek olursak, Beilein ve sistemi için en uygun isim De Andre Hunter gibi görünüyor.

Koç Beilein, zone hücumunu (Bir oyuncu tepede, bir oyuncu sağ forvette, bir oyuncu sol forvette, pivot boyalı alan merkezinde ve forvet ise dip bölgelerden birinde. Pivotun forvetlerden birisine gelmesiyle başlayan, ardından top elinde olan tepedeki oyuncunun da farklı opsiyonlar sunmasıyla çeşitlenen detaylı hücum seti.) baş tacı olarak kullanıyor. Cedi Osman ve Collin Sexton ikilisinin yanı sıra takımın tecrübeli yıldızı Kevin Love bu set için ideal isimler. Draft havuzunda ise De Andre Hunter en ideal oyuncu.

Dış şutu ortalamanın üzerinde olan ve geçiş hücumlarında takımına ekstralar katan Hunter; boyalı alan penetreleriyle de öne çıkıyor. Artı yönleri Beilein’in sistemi için daha fazla ön planda ve tam da bu nedenle Hunter, Ohio ekibinin seçimi olmalı.

6. sıra: Phoenix Suns – Jarrett Culver

Sırada Arizona çöllerinde yer alan Phoenix Suns var. Devin Booker, Josh Jackson ve De Andre Ayton gibi yıldız gençleri kadrosunda barındıran Suns, en büyük problemi oyun kurma konusunda yaşıyor. Bu noktada Culver net bir çözüm olarak gözükmese de kolej kariyerinde sergilediği oyun bunun aksini söylüyor.

Asıl bölgesi şutör guard olan Culver, saf skorer tabiriyle anlatabileceğimiz bir oyuncu. Ancak bunları şuttan ziyade delici özellikleriyle yapıyor. Ayrıca oyun kurucu olarak görev aldığı dakikalarda takımını hızlı hücuma çıkarmakta ve set hücumunda doğru pasları atma konusunda sırıtmıyor. Tabii en büyük özelliği oyun kurması değil; ancak Suns için kaliteli ve yeterli bir seçim olacaktır.

7. sıra: Chicago Bulls – Cam Reddish

Kura çekimi sonrası ‘’ne üzülen, ne de sevinen’’ kategorisinde yer alan Bulls, ilk başta oyun kurucu ihtiyacıyla öne çıkıyor. Bu nedenle çoğu kişinin aklına Coby White seçimi gelebilir ancak sezon boyunca daha öne çıkan bir sorun var: Topu yere vuran ve delici penetreleri olan forvet.

Bulls’un genç yıldızı Zach Lavine, ana bölge olarak şutör guard görevini alıyor. Ancak top yönlendirme ve set hücumunu yönlendirme konusunda vasat değil. Takımın bir diğer genç yıldızı Lauri Markkanen ise boyalı alanda fena işler yapmıyor. Tam bu noktada takımın forvet kanalındaki boşluklar göze çarpıyor. Otto Porter Jr’ın verdiği destek göz ardı edilmemeli, ancak onun genel olarak şut konusunda katkı verdiği de ortada.

Şutu ortalama olan Cam Reddish, geniş kanat açıklığının yardımıyla genelde penetre usulünü kullanan bir oyuncu. Topu elinde fazla tutmadan forvet kanallarından oyun yönetebilen ve yeri geldiğinde üç saniye koridorunu efektif kullanabilen bir isim. Bulls’un ihtiyacı ve Reddish’in özellikleri göz önüne alındığında Duke menşeli genç yıldız adayının Chicago’ya gitmesi gayet mantıklı olacaktır.

8. sıra: Atlanta Hawks – Coby White

Atlanta Hawks... Kadro kağıdına bakıldığında içleri kıpır kıpır eden bu genç çekirdek, en büyük açığı istikrarlı oyun kurucu pozisyonunda veriyor. Takımın yıldızı Trae Young, inanılmaz asistleriyle göz doldursa da genel olarak skorerliğiyle ön plana çıkan bir isim. Takımda yer alan Kevin Huerter, John Collins ve De Andre Bembry gibi oyuncular da bu pozisyon için doğru isimler değil. Draft kurasında hem sekizinci, hem de onuncu sıraları alan Hawks; ilk seçimini net bir oyun kurucudan yana yapabilir. Bu noktada öne çıkan isimse Coby White.

Toplu/topsuz oyun, hızlı/set hücumu her türlü düzene belli bir miktarda uyum sağlayabilen White, dribbling konusunda da fena değil. Tabii NBA standartları için uygun olan şut yüzdesini de es geçmemek lazım. Savunmadaki aşırı eksikliği onun değerini düşürse de artı yönleri Hawks’a değer katacaktır.

9. sıra: Washington Wizards – Jaxon Hayes

John Wall’un kontatı, yönetim kademesindeki sıkıntılar, takım içi huzursuzluk... Son yıllarda yaşadığı problemlerle adeta bir Netflix dizisi hâline gelen başkent ekibi, draft kurasını en iyi şekilde değerlendirmek zorunda. Takımda kimin kalacağı, kimin gideceği şu an belirsiz olsa da elde edilen sıra için en iyi aday Jaxon Hayes.

Üç sayı konusunda "0" olan Hayes; sahanın her alanında dribbling yeteneği, geçiş hücumlarında takımın enerji deposu olması, yumuşak dokunuşları ve orta mesafe şutlarıyla, takımına opsiyonlar yaratabilecek bir pivot. Perimetre savunmasında muazzama yakın performansı ve el/ayak koordinasyonu da öne çıkan özellikleri. Tabii pick&roll sonrası adam değişme savunmasında yaşadığı sorunlar, post oyunlarını becerememesi ve potansiyelinin tamamını yansıtmakta zorlanması onun eksi yönleri. Ancak Wizards’ın ortalama kısa rotasyonuna ek olarak boyalı alanda getireceği hareketlilik göz ardı edilmemeli.

10. sıra: Atlanta Hawks - Sekou Doumbouya

Sekizinci sıra seçiminde sorunlarına değindiğimiz Hawks, onuncu sıradan opsiyonel bir forvete yönelebilir. Bu noktada öne çıkan isimse Fransız ekibi Limoges’un genç yıldızı Sekou Doumbouya.

Fiziksel özellikleriyle öne çıkan genç oyuncu, uzun ya da kısa forvet olarak oynayabiliyor. Pota altında etkileyici birebir yeteneğine ve takımı havaya sokabilecek atletik özelliklere de sahip. Fiziğine göre gayet iyi top tutuşu ve pas özellikleri var. Hawks’ın top yönlendirmesine forvet kanalından yardım getirebilecek olan Doumbouya, ekstra skor katkısıyla da takımın ideal seçimi olacaktır.