Haberler

AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi

Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu: (2) "Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek konuşmasında gerek daha önceki hitaplarında yeni döneme, yeni Türkiye’ye ve yeni hükümetimize bir emanet gibi tevdi ettiği çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır" "Bu millet arasına ekilmiş fitne tohumları yok olana kadar, bu millet her etnik ve mezhebi grupla omuz omuza, bu kutlu yürüyüşe çıkana kadar gece gündüz çalışacağız" "Bizim iktidar olduğumuz Türkiye’de hiç kimse, şu veya bu gerekçeyle bir daha ötekileştirilmeyecek.

AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek konuşmasında gerek daha önceki hitaplarında yeni döneme, yeni Türkiye'ye ve yeni hükümetimize bir emanet gibi tevdi ettiği çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır" dedi.

Davutoğlu, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada, yeni bir Türkiye ve yeni bir yürüyüşün arefesinde olduklarını belirterek, bu yürüyüşün temel esaslarına dikkat çekmek istediğini söyledi. Son 12 yıl içinde büyük bir restorasyon hareketi, bir inşa ve ihya faaliyeti yaptıklarını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Tekrar sizi tarihe götürmek istiyorum, tam 600 yıl önce, 1402 yılında o zaman 100 yaşında olan devletimiz, Devlet-i Aliye Osmani'ye, büyük bir fetrete girmişti. Devlet otoritesi parçalanmıştı, Anadolu ekonomisi felç olmuştu. 'Bu devleti kim toparlayacak' diye bakıldığı bir anda o fetreti durduracak güçlü bir iktidar kendini göstermişti. Ondan 50 yıl sonra fetretten çıkan, devletin kurduğu düzenle İstanbul'un kapıları bu aziz millete açıldı. Aynı şekilde 600 yıl sonra, 2001, 2002'de bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir fetrete girmişti. Devlet otoritesi zaaf göstermişti, çeteler, mafyalar, hortumcular milletin bütün kaynaklarını tüketiyordu. İşte o zaman AK Parti hareketi sadece bir devleti değil, siyaseti, bir otoriteyi tesis etmek üzere değil yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalktı ve yeni yola yürüdü.

Bu ihyanın, bu inşa faaliyetinin 9 temel esası vardır; bu 9 alanda, bu kararlı yürüyüş devam edecek. Yeni Türkiye'nin psikolojik alt yapısı, psikolojik temeli özgüvendir. Son 12 yılda büyük devrimlere imza atıldı. Ulaştırmada, sağlıkta,  tarımda, dış politikada her alanda büyük başarılar sağlandı. Ama şunu sorarsanız bütün bu başarıların arkasındaki temel saik nedir sorulsa denilecek şey, milletin özgüvenini tekrar kazanmasıdır."

-"Hiç kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek"

Davutoğlu, "Davos'ta Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başdanışmanı olarak birlikteydim. Özgüvenimizin bir timsali olarak aslında o gün İstanbul Atatürk Havalimanına geldiğimizde, Başbakanımız o gün yaptığı konuşmada, bu özgüvenin işaretini vermişti ve demişti ki, 'bundan sonra biz hiçbir zaman şu veya bu tavrı alırsak şu vaya bu ülke ne diyor diye düşünmeyeceğiz, başka ülkeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne düşünüyor diye düşünecekler. İşte bir milletin ayağa kalkmasının simgesi budur. Bu özgüven bizde oldukça bu özgüveni harekete geçiren AK Parti kadroları kendilerine güvendikçe, hiç kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Son 12 yıl içinde kazanılan özgüvenimizi, 2013 yılında hedef ettiler. 2013 yılındaki gezi olayları, 17 Aralık ve 25 Aralık kumpaslarının en büyük hedefi millete kazandırdığımız bu özgüveni yıkmaktı. Çok şey söylendi, dediler ki 'bunlar rüya görüyorlar, ütopikler, hayal görüyorlar, yapamayacağımız hedeflere yürüyorlar.' Doğru biz bir rüya görüyoruz, yeni bir Türkiye rüyası görüyoruz. Bu rüyayı  göremeyenler utansın. Bu rüya için ayağa kalkamayanlar, özgüven gösteremeyenler utansın."

Davutoğlu, kendisini gelecekle ilgili olarak umuda sevk eden bir hatırasını da paylaşırken, şöyle konuştu:

"30 Mart seçimleri için Konya Beyşehir'de miting meydanına çıkarken, bir baba 10 yaşındaki çocuğunu miting meydanında yanıma getirdi, tanışmak istediğini söyledi. Döndüm biraz teşvik olsun diye 'çabuk büyü, bize adam lazım' dedim. O 10 yaşındaki çocuk, döndü ve dedi: 'Sayın Bakanım aradığınız adam benim.' O anda Necip Fazıl'ın, Üstad'ın sözü aklıma geldi ve bir an o küçük kardeşimizi 2053 yılında hayal ettim, 2053 yılında tam da bizim yaşımızda olacaktı. Eğer o  kardeşimiz, 'aradığınız adam benim' deme cesaretini, kararlılığını, iradesini göstermişse bunda son 12 yıl içinde milletin adamının gösterdiği irade ve basiretlik, liderlik vardır. Çünkü artık gencinden yaşlısına herkes adam gibi adamlar peşinde yürümek istiyor. Özgüvenini kaybetmiş, kimliğini kaybetmiş, şahsiyetini kaybetmişlerin arkasında değil. Şimdi milletin adamı cumhurbaşkanlığı makamında. Ama milletin adamları tükenmeyecek, bizden sonra da yeni nesiller, daha kararlı bir şekilde bu yola devam edecek."

Bu yeni dönemin, yeni Türkiye'nin ikinci önemli alanının sosyo-kültürel birlik ve bütünlük olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, "Yani çözüm sürecidir. Devletler ve milletler ancak ve ancak aidiyet bilinciyle ayakta dururlar. Eğer bir toplumda aidiyet bilinci zayıflamışsa devlet bir gurup vatandaşını dışlamışsa, ötekileştirmişse o andan itibaren o devletin ayağa kalkması, o milletin felah ve sükun bulması mümkün değildir" şeklinde konuştu.

-"Çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır"

"Maalesef AK Parti iktidarlarına kadar, şu veya bu kesim inançları dolayısıyla etnik ve mezhebi kökenleri dolayısıyla ötekileştirildiler, baskıya maruz kaldılar" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AK Parti iktidarlarının en büyük başarısı bütün milleti tek bir yürek, tek bir güç haline getirmiş olmasıdır. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek konuşmasında gerek daha önceki hitaplarında yeni döneme, yeni Türkiye'ye ve yeni hükümetimize bir emanet gibi tevdi ettiği çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır. Bu millet arasına ekilmiş fitne tohumları yok olana kadar, bu millet her etnik ve mezhebi grupla omuz omuza, bu kutlu yürüyüşe çıkana kadar gece gündüz çalışacağız. Aidiyet bilincinin de iki boyutu vardır. Birisi tarihdaşlık, diğeri vatandaşlık. Biraz önce Horasan erenlerinden Mezopotamya melelerinden bahsettik. Evet, Kars'ta Hasan Karakani ile Doğubeyazıt'ta Ahmedi Hani aynı medeniyetin çocuklarıydı. Hazreti Mevlana'nın irfanı marifetiyle Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın irfanı aynı. Bu irfanları bölmek için, bu kardeşleri birbirine düşman edebilmek için her türlü yolu denediler. Terörü denediler, siyasal ırkçılığa yöneldiler."

-"Bizim için mezhebi bir tavır söz konusu değildir"

"Bizim iktidar olduğumuz Türkiye'de hiç kimse, şu veya bu gerekçeyle bir daha ötekileştirilmeyecek" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Tarihdaşlığımız korunacak, kaderdaşlığımız korunacak, eşit vatandaşlık hukuku daima önde ve temel ilke olarak benimsenecek. Aynı şekilde bizim için mezhebi bir tavır söz konusu değildir. Alevi kardeşlerimiz, Sünni kardeşlerimiz eşit vatandaşlar olarak bu toprakların asli unsurlarıdır ve asli unsurları olarak kalacaktır. Onların inanç özgürlüğü, fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bize emanet edilmiş bir görevdir."

- Ankara

Kaynak: AA / Politika

Ahmet Davutoğlu İstanbul Ak Parti Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title