Haberler

    Okul Öncesi Eğitimde Gerileme Var

    Biz de Prof. Dr. Kağıtçıbaşı ile erken çocukluk eğitimini ve bu konudaki araştırmaları konuştuk: İNSAN İYİ YETİŞİRSE, KALKINMA SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GELİR- Her yerde "Birinci gündem maddemiz insan kalitemizi geliştirmek" diyorsunuz. Nasıl?Bulgular bunu gösteriyor.

    Biz de Prof. Dr. Kağıtçıbaşı ile erken çocukluk eğitimini ve bu konudaki araştırmaları konuştuk:

    İNSAN İYİ YETİŞİRSE, KALKINMA SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GELİR

    - Her yerde "Birinci gündem maddemiz insan kalitemizi geliştirmek" diyorsunuz. Nasıl?

    Bulgular bunu gösteriyor. Türkiye'de toplum olarak birinci derecede gündem maddemiz insan kalitemizi geliştirmek olmalı. Kamuoyu bunun çok farkında değil. Çünkü birçok gösterge aslında bizim çocuklarımız ve gençlerimizin yetiştirilme süreci içinde, potansiyellerini yeterince gerçekleştiremediğini gösteriyor. Bu da tamamen çevrenin etkisi. İnsanların doğuştan gelen bir potansiyeli var. Bu, insan doğası ve çevre ile şekilleniyor. Potansiyel, desteklendiği düzeyde gelişebiliyor; iyi çevreyle bir üst seviyeye de çıkabiliyor, alt seviyelerde de kalabiliyor. En üst seviyeye ulaşmak için erken yaşlardan itibaren zihinsel destekler gerekiyor. Gelişme, yaşam boyu sürüyor, beyin devamlı değişebiliyor ama bunun en hızlı olduğu dönem erken çocukluk çağı. Aile, çevre bu süreçte etkili rol oynuyor.

    Bu konuda kamuoyu oluşturulmalı. Okul öncesi eğitim kurumlarına duyulan ihtiyaç anlatılmalı. Erken çocukluk eğitimi sadece yüksek sosyoekonomik düzeye sahip olanlara değil, herkese ulaşmalı ve adaletli dağıtılmalı.

    Bunun için ne yapmalı?

    Bütün mesele burada: Bilimsel temelli erken çocukluk eğitimi. Bu zor değil. Öneminin farkına varıp devlet politikası olmalı. Bazı ülkelerde yapıldı ve sonucu alındı. En önemli şey sürdürülebilir kalkınmanın insan odaklı olduğunu anlamak. İnsan iyi yetişecek ki, kalkınma sürdürülebilir hale gelsin. Çocukların erken yaştan itibaren sağlıklı ve olumlu gelişmelerini sağlamalı. Bu hem etik bir sorumluluk, hem de bir çocuk (insan) hakkıdır. Ayrıca en değerli ekonomik ve sosyal yatırımdır. Diğer ekonomik yatırımlardan daha fazla getirisi vardır.

    ÇEVRE İLE İLİŞKİ BEYNİN MİMARİSİNİ YARATIYOR

    - Nasıl?

    Beyin gelişiminden başlıyor. Erken yaşlarda çevre tamamen beyin gelişimini etkiliyor. Bu da yaşam boyu sürecek o insanın sağlığını, öğrenme gücünü ve kapasitesini etkiliyor. Toplumdaki insan kapasitesini, sermayesini oluşturuyor. Nöropsikolojik araştırmalar, beyin çalışmaları gösteriyor ki erken yaşlarda insanın çevre ile olan ilişkisi beynin mimarisini yaratıyor.

    Bunu biraz açar mısınız?

    Yeni doğanların beyninde, beyin hücreleri yani nöronların sayısı da az, birbiriyle bağları da çok az. İnsan doğduğu zaman beyin oluşmuş ama tam olarak gelişmesini tamamlamış değil. Bu gelişme, nöronların sayılarının artması ve birbirleriyle bağlantılarının yani sinaps'ların çok hızla artmasıyla ortaya çıkıyor.

    - Hangi yaşta oluyor?

    Doğumdan itibaren, ilk yıllarda devam ediyor. Sinaps'lar kullanıldıkça, yani tecrübeyle, ağlar oluşturarak gelişiyor ve kapasite artıyor. Beynin mimarisini bunlar oluşturuyor. Anne, baba, çevredeki insanlar, hareket, ses, müzik, her şey, bütün uyaranlar çevre demek. İnsanın zihinsel faaliyetlerini uyaran her şey çevre aslında. Burada çocukla konuşmak çok önemli, yani dilin önemi çok çarpıcı bir şekilde ortaya çıkıyor. ABD'de 2003'te üç grup aile ile büyük bir araştırma yapıyor Hart ve Risley. Birinci grupta üniversite mezunu aileler, ikinci grupta işçi çocukları, üçüncü grupta da devlet yardımı ile yaşayan, işsiz, çok düşük eğitimi ve geliri olan ailelerin çocukları var. Saat başı çocuğun muhatap olduğu yani duyduğu kelime sayısını sayıyorlar. 1 yaşına kadar bunu takip ediyorlar. En alt ile en üst sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuğunu karşılaştırdıklarında arada müthiş bir fark buluyorlar. Meslek sahibi, eğitimli, profesyonel anne babaların bebekleri saat başında 2 bin ile 2 bin 500 sözcüğe muhatap oluyorlar. İşçi ailelerinin çocukları 1.000 ile 1.500 sözcük arasında kelime duyuyorlar. En düşük sosyoekonomik gruptaki ailelerin çocuklarının duyduğu sözcük sayısı ise 500. En üst düzeydekinin ise 2 bin 500. Aradaki sözcük farkı çok çarpıcı. Bu, 3 yaş itibariyle 30 milyonluk sözcük farkı demek. Buna bir felaket diyorlar. Çünkü bu tamamen sözel zekanın gelişmesi olayıdır. Zekanın sözel ve matematiksel temel öğelerini biliyoruz. Sözel zekanın temelinde dil vardır. Dili kullanma vardır. Gelişmekte olan bir ülke olan Ekvador'da da benzer bir araştırma yapılıyor ve aynı sonuç elde ediliyor. En başlarda çevre etkisi ile beynin şekillenmesi üst düzeyde ama giderek sinir bağlantılarını arttırmak için daha fazla 'fizyolojik çaba' gerekiyor. Yani 7 yaştan sonra eksikleri telafi etmek daha zor.

    4+4+4 İLE BÜYÜK KAYIP OLDU

    '7 Çok Geç' Kampanyası bu yüzden mi düzenlendi?

    Evet. Türkiye'de eğitim ve sosyal hizmet programlarına baktığımızda, 1980'li yılların başında okul öncesine erişim çok düşüktü. Yüzde 11 kadardı, anaokullarının çoğu özel okullardı. 2000'li yıllarda bu yüzde 67'lere çıktı. Bu büyük kazançtı. Özellikle AÇEV'in çabaları ve eğitim fakültelerinin girişimleri bunda etkili oldu. Çok kimse bunun için uğraştı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nda Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlüğü kuruldu. Biz böyle uğraşırken Avrupa ülkelerinde okul öncesi eğitiminden yararlanan çocuk oranı yüzde 93 ile 100 arasındaydı. Latin Amerika'da bile okul öncesi eğitime çocukların yüzde 80'i ulaşıyordu. Türkiye'de yine de büyük kazanımdı ama 4+4+4 ile bunda büyük kayıp oldu.

    ÇOCUKLARINIZI 3-4 YAŞTAN İTİBAREN MUTLAKA ANAOKULUNA VERİN

    Anne-babalar üç yaşındaki çocuğu okul öncesine veremiyorlar, kıyamıyorlar. Çocuğun gelişme düzeyi ile de ilgili. Bazı çocuklar sosyal olarak 2-2.5 yaşında okul öncesi eğitime hazır olabiliyor. Sosyal becerileri gelişmiş oluyor, ama genel olarak 3 yaşından itibaren çocuklar anaokuluna gidebilir. Burada kurumun kalitesi de çok önemli. Çocuğa yeterince serbestlik sağlayan, onu uyaran, grup etkinlikleriyle olumlu ilişkiler içinde olmasını sağlayan anaokulları iyidir. Öğretmen iyi yetişmiş olmalı. Bilimsel temellere dayalı erken çocukluk eğitimi esastır. Veliler okul öncesi programları iyi araştırıp kurumun altyapısına da bakmalı. Düzen ve disiplin derdiyle çocuk baskı altında tutulmamalı; yaratıcılığı desteklenmeli. Bu konuları özellikle uzmanlarla konuşmak lazım. Sonuç olarak insan kapasitemizin gelişmesi için küçük yaşlardan itibaren insanımızın iyi gelişmesi gerekiyor.

    Kaynak: Hürriyet / Güncel

    Türkiye Politika Güncel Haberler

    500
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title