Nuh Suresi Okunuşu ve Anlamı nedir? Nuh Suresi okunuşu, fazileti, meali, konusu, Arapça ve Türkçe okunuşu nedir? Nuh suresi tefsiri nedir?
Namaz surelerinin anlamları, okunuşları ve fazileti merak ediliyor. Bu haberimizde Nuh suresi anlamı ve okunuşu yer almaktadır. Mekke Dönemi'de inen Nuh Peygamberin mücadeleleri ve Nuh Tufanı konu edilmektedir. Adını konusundan alan sure hakkında bilgileri sizin için derledik. Nuh Suresi Okunuşu ve Anlamı nedir? Nuh Suresi okunuşu, fazileti, meali, konusu, Arapça ve Türkçe okunuşu nedir? Nuh suresi tefsiri nedir?
Nuh Suresi fazileti ve okunuşu merak ediliyor. Namaz surelerinin anlamları, okunuşları ve fazileti merak ediliyor. Bu haberimizde Nuh suresi anlamı ve okunuşu yer almaktadır. Mekke Dönemi'de inen Nuh Peygamberin mücadeleleri ve Nuh Tufanı konu edilmektedir. Adını konusundan alan sure hakkında bilgileri sizin için derledik. Nuh Suresi Okunuşu ve Anlamı nedir? Nuh Suresi okunuşu, fazileti, meali, konusu, Arapça ve Türkçe okunuşu nedir? Nuh suresi tefsiri nedir? İşte detaylar haberimizde...
NUH SURESİ HAKKINDA
Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. Sûrede başlıca, Nûh peygamberin mücadeleleri ve Nûh Tufanı konu edilmektedir. Sûre, adını konusundan almıştır.
NUH SURESİ NUZÜLÜ
Hem mushaftaki sıralamaya hem nüzûl sırasına göre yetmiş birinci sûredir. Nahl sûresinden sonra, İbrâhim sûresinden önce Mekke'de inmiştir.
NUH SURESİ KONUSU
Mekkî sûrelerin özelliklerini taşıyan Nûh sûresinde iman esaslarıyla birlikte Hz. Nûh'un peygamberliği, inkârcılara karşı verdiği mücadele ve tûfan konuları ele alınmakta, Nûh'un kendisi ve müminler için yapmış olduğu dua ile sûre sona ermektedir.
NUH SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
1.İnnâ erselnâ nûhan ilâ kavmihî en enzir kavmeke min kabli en ye'tiyehum azâbun elîm(elîmun).
2.Kâle yâ kavmi innî lekum nezîrun mubîn(mubînun).
3.Eni'budûllâhe vettekûhu ve etîûni.
4.Yagfir lekum min zunûbikum ve yuahhırkum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), inne ecelallâhi izâ câe lâ yuahharu, lev kuntum ta'lemûn(ta'lemûne).
5.Kâle rabbi innî deavtu kavmî leylen ve nehârâ(nehâran).
6.Fe lem yezidhum duâî illâ firârâ(firâran).
7.Ve innî kullemâ deavtuhum li tagfira lehum cealû esâbiahum fî âzânihim vestagşev siyâbehum ve esarrû vestekberûstikbârâ(vestekberûstikbâran).
8.Summe innî deavtuhum cihârâ(cihâran).
9.Summe innî a'lentu lehum ve esrartu lehum isrârâ(isrâran).
10.Fe kul tustagfırû rabbekum innehu kâne gaffârâ(gaffâran).
11.Yursilis semâe aleykum midrârâ(midrâren).
12.Ve yumdidkum bi emvâlin ve benîne ve yec'al lekum cennâtin ve yec'al lekum enhârâ(enhâren).
13.Mâ lekum lâ tercûne lillâhi vakârâ(vakâran).
14.Ve kad halakakum etvârâ(etvâran).
15. E lem terav keyfe halakallâhu seb'a semâvâtin tıbâkâ(tıbâkan).
16.Ve cealel kamera fîhinne nûran ve cealeş şemse sirâcâ(sirâcen).
17.Vallâhu enbetekum minel ardı nebâtâ(nebâten).
18.Summe yuîdukum fîhâ ve yuhricukum ihrâcâ(ihrâcen).
19.Vallâhu ceale lekumul arda bisâtâ(bisâtan).
20.Li teslukû minhâ subulen ficâcâ(ficâcen).
21.Kâle nûhun rabbi innehum asavnî vettebeû men lem yezidhu mâluhu ve veleduhû illâ hasârâ(hasâran).
22.Ve mekerû mekran kubbârâ(kubbâran).
23.Ve kâlû lâ tezerunne âlihetekum ve lâ tezerrunne vedden ve lâ suvâan ve lâ yagûse ve yaûka ve nesrâ(nesran).
24.Ve kad edallû kesîrâ(kesîran), ve lâ tezidiz zâlimîne illâ dalâlâ(dalâlen).
25.Mimmâ hatîâtihim ugrikû fe udhılû nâran fe lem yecıdû lehum min dûnillâhi ensârâ(ensâran).
26.Ve kâle nûhun rabbi lâ tezer alâl ardı minel kâfirîne deyyârâ(deyyâran).
27.İnneke in tezerhum yudıllû ıbâdeke ve lâ yelidû illâ fâciran keffârâ(keffâran).
28.Rabbigfirlî ve li vâlideyye ve li men dehale beytiye mu'minen ve lil mu'minîne vel mu'minât(mu'minâti) ve lâ tezidiz zâlimîne illâ tebârâ(tebâran).
NUH SURESİ TÜRKÇE ANLAMI
1) Biz Nûh'u, "Kendilerine can yakıcı bir azap gelmeden önce halkını uyar" diyerek kavmine gönderdik.
2) Şöyle dedi: "Ey kavmim! Şüphesiz ben size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.
3) Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin;
4) Ki Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve size belirli bir vadeye kadar süre tanısın. Şüphesiz Allah'ın belirlediği vade geldiğinde artık ertelenmez. Keşke bilseydiniz!
5) Nûh, "Rabbim" dedi, "Doğrusu ben kavmimi gece gündüz hakka çağırdım;
6) Fakat benim yaptığım çağrı onları daha da uzaklaştırdı.
7) Kendilerini bağışlaman için ben onları ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkadılar; elbiselerini başlarına bürüdüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.
8) Yine de ben onları açıkça çağırmaya devam ettim.
9) Onlara açık da söyledim, yerine göre gizli de söyledim."
10) Dedim ki: "Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin; O, çok bağışlayıcıdır.
11) (Dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.
12)Mallar ve oğullar vererek sizi desteklesin, size bahçeler versin ve sizin için ırmaklar akıtsın.
13) Ne oluyor size de Allah'ın büyüklüğünü hesaba katmıyorsunuz?
14) Oysa O sizi türlü evrelerden geçirerek yaratmıştır.
15) Görmüyor musunuz Allah yedi göğü birbiriyle nasıl uyumlu yaratmıştır?
16) Onların içinde ayı bir ışık, güneşi ışık kaynağı yapmıştır.
17) Allah sizi yerden bitirip yetiştirmiştir.
18) Sonra sizi yine oraya döndürecek ve yeniden çıkaracaktır.
19-20) Allah yeryüzünü sizin için sergi gibi döşemiştir ki onda geniş yollar edinip dolaşabilesiniz."
21) Nûh, "Rabbim" dedi, "Doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydular.
22) Onlar çok büyük tuzaklar kurdular."
23) Dediler ki: "Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suvâ'dan, Yegus'tan, Yeûk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!"
24) "Gerçekten de birçoklarını saptırdılar; (Rabbim!) sen de artık bu zalimlerin şaşkınlıklarını arttır!"
25) Günahları yüzünden tûfanda boğuldular, ardından ateşe atıldılar, kendilerini Allah'a karşı koruyacak yardımcılar da bulamadılar.
26) Nûh "Rabbim" dedi, "Yeryüzünde inkârcılardan hiç kimseyi sağ bırakma!
27) Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; günahkâr nankör nesillerden başkasını da yetiştirmezler.
28) Rabbim! Beni, annemi babamı, inanmış olarak evime girenleri, mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla, zalimleri ise daima helâk et."
NUH SURESİ TEFSİRİ
Nûh aleyhisselâm, Kur'an'da adı çokça geçen ve dini tebliğ konusunda kavmiyle mücadelesine yer verilen peygamberlerin ilkidir. Kur'an'da Nûh'tan önceki bazı peygamberler de anılmakla birlikte onların inkârcılarla mücadelesi hakkında detaylı bilgi verilmemiştir. Nûh'un soyu, hayatı, peygamberliği, inkârcı toplumuna karşı sergilediği mücadele ve Nûh tûfanı hakkında Hûd sûresinin tefsirinde genişçe bilgi verilmiştir (bk. 11/25-49; ayrıca krş. A'râf 7/59-64).
Müfessirler, birinci âyette sözü edilen "can yakıcı azab"ın Nûh tûfanı olduğu kanaatindedirler.
4. âyette Nûh'un, bir taraftan "... size belirli bir vadeye kadar süre tanısın" derken, diğer taraftan Allah'ın belirlediği vade geldiğinde artık ecelin ertelenmeyeceğini söylemesi müfessirlerce iki şekilde açıklanmıştır: a) Allah, topluluk olarak iman etmeleri şartıyla insanlar için bir ecel tayin etmiştir. Ancak inkârda ısrar ettikleri takdirde belirlenen ecel gelmeden yine topluluk olarak cezalandırılıp helâk edilmeleri de ilâhî takdirin gereğidir. İman etmeleri halinde ise belirlenen o vakte kadar toplumsal varlıklarını devam ettirirler. b) Maksat, ömrün zamansal anlamda uzayıp uzamaması değil, bereketli, hayırlı ve verimli geçip geçmemesidir. Şu halde burada Allah tarafından belirlenen ecelin değişebileceği bildirilmemiş; fakat insanların değişmeyecek ecelleri gelinceye kadar iman ederlerse bereketli, mutlu ve huzurlu bir ömür yaşayıp ölecekleri, ama iman etmezlerse mutsuz ve huzursuz yaşayacakları, nihayet hayatlarının da felâketlerle son bulacağı anlatılmak istenmiştir (Zemahşerî, IV, 161; Şevkânî, V, 342).
Bir peygamberin görevi davetini eksiksiz yapmaktır; davetin etkisi, sonuç getirip getirmemesi ise insanların kabule yönelmesine ve Allah'ın hidayet etmesine bağlıdır. Burada da Hz. Nûh'un gece gündüz demeden bütün gücüyle halkının kurtuluşu için çalıştığı, böylece sorumluluğunu yerine getirdiği bildirilmektedir. Nûh'un insanları kurtuluşa çağırması karşısında günahkârların parmaklarını kulaklarına tıkamaları ve elbiselerini başlarına bürümeleri, peygamberin tebliğ ettiği dini reddettiklerini ifade eden mecazi bir anlatım olarak görülmektedir. Ancak peygamberin konuştuklarını işitmemek için gerçekten parmaklarını kulaklarına tıkamış, onu görmemek ve duymamak için elbiselerini başlarına bürümüş de olabilirler.