Kadının "Alın Teri" Devlet Desteğiyle Değer Kazandı
Türkiye'de KOSGEB, TİSVA gibi kurumların destekleriyle girişimcilik kurslarına katılan, kredi desteği alarak iş yeri açan ve ayakları üstünde durmaya çalışan kadınların sayısı her geçen gün artıy...
DİLEK MERMER - KOSGEB, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) gibi kurumların desteklerinden yararlanarak iş hayatına atılmak isteyen kadınlara kapılar artık ardına kadar açılıyor. Girişimcilik kurslarına katılan veya kredi desteği alıp iş yeri açarak ayakları üstünde durmaya çalışan kadınların sayısı da her geçen gün artıyor.
Bu yıl KOSGEB'den işini geliştirmek ya da iş kurmak isteyen bin 709 kadın destek aldı. Son üç yılda ise bu sayı 4 bin 200'ü buldu. Kadınlara yönelik benzer çalışmaları yürüten TİSVA'dan da bugüne kadar destek alan kadın girişimci sayısı ise 6 bin 923 oldu.
Kadın girişimciler, tarım alanında da var olduklarını gösterme çabasında. Sadece Kırıkkale'de Tarım İl Müdürlüğü, 60 kadına destek verdi. Diğer illerdeki tarım il müdürlükleri de kendi işini kurmak isteyen kadınlara hibe kredi uygulamalarını sürdürüyor.
-"Sebzeler sayesinde hem evim hem arabam var"
Türkiye'de alın teriyle hayatını kazanan binlerce kadınlardan biri de evli ve 4 çocuk annesi 43 yaşındaki Canan Toyran.
Kırıkkale İl Tarım Müdürlüğünün "Örtü altı sebze yetiştiriciliği" kursuna giderek ilk adımı atan Toyran, 15 günlük kurs sonunda yapılan sınavda başarılı olanlara ücretsiz sera kurulması imkanı verilmesi sayesinde serada sebze yetiştirmeye başlamış.
Toyran, kursta öğrendikleri sayesinde kaliteli ürünler yetiştirdiğini, her türlü sebzeyi ektiğini ve ürettiğini, hem satıp hem yediğini ifade etti.
Serayla iyi bir kazanç sağladığını ve üniversiteye giden çocuklarını da okutabildiğini belirten Toyran, "Evim var, arabam var. Bunu da seracılık sayesinde rahatlıkla aldım. Neden olmasın bir ev veya bir araba daha niye olmasın kendime. Elim ayağım tuttuğu sürece ekip biçmeye devam edeceğim" dedi.
- "Bekar kadının ayakta durması kadar zor hiçbir şey yok"
5 yıl öncesine kadar ev hanımı olan Sabiha Önder ise arkadaşlarıyla dantel ve elişi yaptıkları bir gün, bir arkadaşı sayesinde mikro krediyi öğrendiğini ifade etti.
5 arkadaşıyla mikro krediye başvurarak 500'er lira aldıklarını bildiren Önder, "Disiplin, birlik, cesaret, çalışmak, çok çalışmak diyerek hepimiz işimize sarıldık. Çok küçük bir dükkan açtım kendime, bir yıl boyunca hiçbir şekilde, elemansız, müşteriyi tutmaya çalıştım ve bir yılda bunu başardım. Çok güzel işler yaptım" diye konuştu.
Önder, bu yıl 10 bin 700 lira mikro kredi aldığını ve çevresinde "girişimci bayan" olarak tanındığını söyleyerek, zamanla işlerini büyüttüğünü kaydetti.
Eşinin ailesinin çalışmasını istemediğini, buna rağmen mücadele ettiğini de vurgulayan Önder, eşinden ayrılınca tek başına kaldığını, buna rağmen yılmayıp daha büyük bir dükkan tuttuğunu dile getirdi.
Önder, sözlerine şöyle devam etti:
"Bekar kadının ayakta durması kadar zor hiçbir şey yok. O kadar problem yarattılar ki toplum olarak. 'Yalnız kadın yaşayamaz, yalnız kadın hiçbir şey yapamaz, yalnız kadın gece geç saatte evine gidemez, yalnız kadın kim bilir neyi nasıl yapıyor...' Ama iş öyle değil, sabah saat 09.00'da açıyoruz, akşam saat 11.00'e kadar... 'Herkes düştüğümü görmesin' diye ayakta kalmaya çalıştım ve çok şükür 1 yıldır da ayakta kaldım."
Girişimci kadınlara devletin daha çok destek vermesi gerektiğini vurgulayan Önder, ilk mikro kredisiyle 2 bin 500 liralık bilgisayarlı bir makinenin ilk taksidi ödediğini, şimdiyse 7 makinesi bulunduğunu da sözlerine ekledi.
-"Kız kardeşlerimle iş yapma hayali kuruyorduk"
KOSGEB'in girişimcilik kursuna katılan ve ardından tatil için gittiği Nevşehir'de gördüğü bir konağı kiralayan Serpil Ekizce de 2 yıldır işlettiği konakta misafirlerini ağırlıyor.
"Kız kardeşlerimle yıllardır birlikte bir iş yapma hayali kuruyorduk. Geleneksel ve misafirperver bir aileden geldiğimiz için butik otel yapmaya karar verdik ve burayı bulduk çünkü burası tam bizi yansıtıyordu" diyen Ekizce, ailesinin de yardımıyla tarihi konağı butik otele dönüştürmek için ustalarla birlikte dekorasyon, restorasyon, ahşap işlerini yaptıklarını, hatta otelin temizliğinden yemek servisine her işle ilgilendiklerini söyledi.
Ekizce, Osmanlı'nın son şeyhülislamlarından Mustafa Hayri Efendi'nin eşi Muhlise Hanım'ın yazlık evi olarak kullanılan konağın yüzlerce yıllık tarihe sahip oda ve mağaralara da bağlandığına işaret ederek, Hıristiyanlığın yasak olduğu dönemde gerektiğinde kaçmak için kullanılan bir deliğin de bulunduğu odaya "Muhlise Hanım", içinde tandır bulunan odaya "Tandırlı Oda", 5 metre boyunda Osmanlı sedirinin bulunduğu odaya "Sedirli Oda", bahçeye açılan odaya "Has Oda", içinde kilisenin yer aldığı odaya "Kutsal Oda" ve şıra sıkılan odaya da "Şırahane" isimlerini verdiklerini anlattı.
Ekizce, "Geçen seneye göre yol katettik çünkü yüzde 50 müşteri artışımız var. Gelecekteki hedefimiz kendi yerimizi satın alıp daha büyük bir butik otel yapmak" dedi. - Ankara