Haberler

İstanbul Sözleşmesi Davasının Ardından Danıştay Önünde Açıklama: "Bugün Tartıştığımız Konu Bir Rejim Sorunudur"

Güncelleme:

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararına karşı Danıştay 10. Daire’de açılan davanın ardından kadın örgütleri, barolar ve siyasi partiler açıklama yaptı. Avukat Yelda Koçak, “İstanbul Sözleşmesi davası sadece kadınların davası değil, bugün tartıştığımız konu bir rejim sorunudur. Ülke nasıl bir ülkedir, anayasal laik bir hukuk devleti midir? Yoksa tek kişinin tek gecede aldığı kararlar ile yönettiği bir ülke midir? Biz bu salonda bugün bunu da tartıştık” dedi.

İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararına karşı Danıştay 10. Daire'de açılan davanın ardından kadın örgütleri, barolar ve siyasi partiler açıklama yaptı. Avukat Yelda Koçak, "İstanbul Sözleşmesi davası sadece kadınların davası değil, bugün tartıştığımız konu bir rejim sorunudur. Ülke nasıl bir ülkedir, anayasal laik bir hukuk devleti midir? Yoksa tek kişinin tek gecede aldığı kararlar ile yönettiği bir ülke midir? Biz bu salonda bugün bunu da tartıştık" dedi.

İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararına karşı Danıştay 10. Daire'de açılan dava sonrasında; kadın örgütleri, baro ve siyasi parti temsilcileri, Danıştay önünde açıklama yaptı. Eşitlik için Kadın Platformu Başkanı Berrin Sönmez, şunları söyledi:

"HUKUKA AYKIRIDIR VE MAHKEME BU ÜLKEDE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN YAŞANABİLECEĞİ BİR KARAR ALMALIDIR"

"Bu duruşma gününde kadın örgütleri, barolar, siyasi partiler çok sayıda sözcü ile yine kendi iddialarını ortaya koydular. Bu iddialar o kadar anayasa, o kadar hukuk, hukukun üstünlüğü, demokrasi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile yüklüydü ki ama arada son derece önemli kadın cinayetleri İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeden sonra kadına yönelik şiddet ile mücadelede özellikle yargı karşısında ne tür zaaflar oluştuğunu örnekler ile ortaya koydu kadın avukatlar. Müvekkillerinden söz ettiler, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeden bu yana gerçekleşen cinayetlerde, hayatını kaybeden kadınların hepsi anıldı.

Böyle bir duruşmada yine iktidarı savunan, Cumhurbaşkanı kararını savunan daire başkanı aynı duyarsızlıkla aynı umarsızlıkla kararı hukuk yönünden bile açıklayamadı. Sadece 'biz yaptık oldu' şeklinde özetlenebilecek, 'biz yaptık oldu bu kararımız geçerlidir' özetli bir savunma gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı savunması sadece bu kadarla özetlenebilecek basit bir şeydi. Biz bunu kabul etmiyoruz, savcı mütalaasına katılıyoruz.

Hukuka aykırıdır ve mahkeme bu ülkede hukukun üstünlüğünün yaşanabileceği bir karar almalıdır. Kadınların hayatının değerli olduğunu gösterecek bir karar almalıdır, eşitlik için bir karar almalıdır, demokrasi için bir karar almalıdır."

Avukat Yelda Koçak ise şöyle konuştu:

"İŞ YİNE BİR USULÜ TARTIŞMAYA ÇEKİLMEYE TARTIŞILIYOR"

"Biz diğer günler olduğu gibi bugün de İstanbul Sözleşmesi bir kez daha Danıştay binasının içerisinde savunduk. Bugün bir kez daha neden İstanbul Sözleşmesi'ne ihtiyaç duyduğumuzu anlattık. O kadar geniş ve ayırtılı bir şekilde anlattık ki… Ama neden çıkıldığına dair bir cevap yine görmedik. İş yine bir usulü tartışmaya çekilmeye tartışılıyor Cumhurbaşkanlığı savunanların tarafından. Sanki bir usulü işlermiş gibi, hayır burada usul çok önemli ama biliyoruz, ki Meclis'in yetki gaspı söz konusu. Anayasanın onlarca maddesi ihlal ediliyor ama esasta son derece önemlidir. Biz bugün esasın altını kalın kalın bir kez daha çizdik.

"BİZ BUGÜN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDE TARTIŞTIĞIMIZ KONU BİR REJİM SORUNUDUR"

Her şeyi usulüne göre yapmış olsanız bile İstanbul Sözleşmesi'ne esastan karşı çıkamazsınız. İstanbul Sözleşmesi davası sadece kadınların davası değil, önemi şuradadır biz bugün İstanbul Sözleşmesi'nde tartıştığımız konu bir rejim sorunudur. Ülke nasıl bir ülkedir, anayasal laik bir hukuk devleti midir? Yoksa tek kişinin tek gecede aldığı kararlar ile yönettiği bir ülke midir? Biz bu salonda bugün bunu da tartıştık. Bu çok önemlidir. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi davası tüm toplumun davasıdır ve herkes taraf olmalıdır. Maalesef bugünkü duruşmada sayın savcı iki dosyada bir sendika bir de siyasi parti dosyasında taraf ehliyetinin olamadığını söylüyor. Bu hususta da sadece siyasi partilerin ve sendikaların sorunu değildir. Bu örgütlenerek mücadele eden bir halkın sorunudur. Bugün bir siyasi parti ya da bir sendikanın davasında taraf ehliyeti yok denen yarın A örgütü içinde B derneği içinde söylenebilir."

Kaynak: ANKA / Güncel

Hizb-i İslami Partisi İstanbul Sözleşmesi Togo Cumhuriyeti Danıştay Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title