Eski Başbakan Mesut Yılmaz'dan Meclis Kürsüsünde "Yüce Divan" Sitemi

Eski Başbakan ve Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz, Türkiye'de 1.5 sene başbakanlık yapıp 3.5 sene denetlenen tek insanın kendisi olduğunu belirterek, "Hakkımda denetlenmedik dosya bırakmadınız. Hepinize teşekkür ediyorum muhalefetiyle, iktidarıyla. Sonuçta yine ben buradayım" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Sabah-ATV ihale süreciyle ilgili ortaya atılan iddiaların ciddi olduğunu, ancak bu olayı denetlemenin yolunun bu aşamada gensoru olmadığını söyleyen Yılmaz, "Doğru olan bir soruşturma önergesiydi" diye konuştu.

Mesut Yılmaz, CHP'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Sabah-ATV ihale sürecine ilişkin verdiği gensoru önergesinin görüşmelerinin sonunda, yapılan konuşmalarda ismi zikredilmeden kendisine yönelik eleştirilerde bulunulduğu gerekçesiyle söz istedi. TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın söz verdiği Yılmaz, Meclis kürsüsünde çarpıcı açıklamalarda bulundu. AK Parti adına konuşan Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin POAŞ'ın satışıyla ilgili değerlendirmelerde bulunduğunu hatırlatan Yılmaz, POAŞ'ın satışına İş Bankası ile Doğan Grubu'nun ortaklaşa katılmadıklarını söyledi. İhalenin Özelleştirme İdaresi tarafından yapıldığını ve Doğan Grubu'nun özelleştirme safhasında devrede olmadığını belirten Yılmaz, özelleştirme gerçekleştikten sonra Doğan Grubu'nun bu hisselerin bir kısmını diğer ortaklardan devraldığını, bunun da SPK'nın izniyle gerçekleştiğini bildirdi.

MHP Grubu adına konuşma yapan Giresun Milletvekili Murat Özkan'ın, ismini zikretmemekle beraber yakın geçmişte banka hortumlatmaktan ve yandaş medya oluşturmaktan Yüce Divan'da yargılanan başbakanlar ve bakanlar olduğunu ifade ettiğini hatırlatan Yılmaz, "Sayın Menderes'ten sonra Yüce Divan'da yargılanan benden başka başbakan olmadığı için bunu üstüme aldım" diye konuştu.

Bu olayın 20. yasama döneminde, 1998 yılında vuku bulduğunu hatırlatan Yılmaz, kendisine atfedilen suçun yandaş medya oluşturmak amacıyla ihaleye fesat karıştırma suçu olduğunu hatırlattı. 20. yasama döneminde bu konuda bir soruşturma komisyonu kurulduğunu, o komisyonun görevini tamamlayamadığını ve 21. dönemde bu konuda bir soruşturma komisyonu daha kurulduğunu anlatan Yılmaz, komisyonun raporunu hazırladığını ve hem bu raporda, hem de Genel Kurul'da görevi kötüye kullanma suçunun gerçekleşmediğinin oya bağlandığını ifade etti. Geçen yasama döneminde iktidar ve muhalefetin ortak önergesiyle Yüce Divan'a sevk edildiğini hatırlatan Yılmaz, yargılama sonucunda ihaleye fesat karıştırma suçunun gerçekleşmediği ancak ihale öncesi ihale taraflarıyla görüşme yapmanın Başbakanlık göreviyle bağdaşmadığının karara bağlandığını belirtti. Yılmaz, şunları söyledi:

"Bu olayla ilgili olarak arkadaşlarımın kurmak istedikleri bağlantıya saygı duyuyorum. Muhalefetin bu konudaki denetim görevine de saygı duyuyorum. Ama bana kalırsa bu olayda böyle bir bağlantı kurmak yerine, bu olayın daha açık bir şekilde ortaya çıkmasına hizmet edecek bir denetim çalışması daha isabetli olurdu. Tartıştığımız olayda çok ciddi şüpheyi mucip noktalar vardır. Türkiye'deki hiçbir kamu bankasının, kurulduğundan beri hiçbir dönemde vermediği krediler söz konusudur. Biraz önce Sayın Başbakan Yardımcısı'nın burada yarı devlet adamı, yarı bürokrat üslubuyla yaptığı konuşmayla örtülemeyecek kadar şüpheyi mucip durumlar söz konusudur." Bankaların bilançolarındaki iyileşmeleri bu hükümetin kendine yormaması gerektiğini ifade eden Yılmaz, bunların hepsinin kendi dönemlerinde çıkarılan yasaların sonucu olduğunu anlattı. Yılmaz, "Eğer bir Bankalar Yasası'nı değiştirmeseydik, BDDK diye yeni bir kurum kurmasaydık, bankaların denetimlerini Hazine'ye bıraksaydık muhtemelen bu hortum olayları sizin iktidarınız döneminde de devam edecekti. Sezar'ın hakkını Sezar'a verin" diye konuştu.

Gensorunun ciddi bir denetim müessesesi olduğunu belirten Yılmaz, gensorunun kabul edilmesi halinde Başbakan'ın istifa edeceğini, hükümetin düşeceğini söyledi. Bu olayın henüz daha bu olgunlukta olmadığını dile getiren Yılmaz, "İddialar var. Başbakan filanca kişiye demiş ki 'sen buna katılma'. Benim de kulağıma geldi. Kim olduğunu da biliyorum. Ama bunlar doğru mudur? Bunları Meclis'in ortaya çıkarması lazım. İki kamu bankası var. Bunlardan bir tanesinin Yönetim Kurulu'nun iki üyesi aylarca muhalefet ediyorlar bu karara imza atmamak için. Genel Kurul'da ikisi birden tasfiye ediliyor. Yeni gelen Yönetim Kurulu üyeleri bu karara imza atıyor. Bunu biliyor muydunuz?" şeklinde konuştu.

Bir parti adına konuşmadığını vurgulayan Yılmaz, Türkiye'de 1.5 sene başbakanlık yapıp 3.5 sene denetlenen tek insanın kendisi olduğunu dile getirdi. Yılmaz, şunları söyledi:

"Hakkımda denetlenmedik dosya bırakmadınız. Hepinize teşekkür ediyorum muhalefetiyle, iktidarıyla. Sonuçta yine ben buradayım. Size şimdi şunu söylüyorum. Bu olay ciddi bir olaydır. Bu olayı reddetseniz dahi geçiştirilecek bir olay değildir. Bu olayın altından daha çok şeyler çıkabilir, ama bu olayı denetlemenin yolu bu aşamada gensoru değildir. Doğru olan bir soruşturma önergesiydi. Buraya getirilen iddiaların doğru olup olmadığının araştırılmasıydı. Eğer bunlar ciddiyse o zaman gereğinin yapılmasıydı.

Yüce Mahkeme'nin bana atfettiği suç şuydu; Ben dedim ki Türk Ticaret Bankası'nı 500 milyon dolardan aşağı sattırmam. Aynı suçu burada oturan TMSF Başkanı işledi. Bana göre suç işlese bile doğru yaptı. '1 milyar 100 milyon dolardan aşağı satmam' dedi. Bu konularda parti radikalizmi içinde değilim. Geçmişte bu konularda çok sorumluluk taşımış, çok zarar görmüş olan bir insan alarak söylüyorum. Sayın Başbakan birkaç gün önce dedi ki, 'Allah'a şükür bizim hakkımızda yapılan suçlamalar yolsuzluk suçlaması değil'. Sizin hakkınızda yolsuzluk suçlaması yapılamıyor ki dah 'fdştırma suçunun gerçekleşmediği ancak ihalea fazla. Çünkü dokunulmazlık zırhınız var. Hele bir zırhınız çıksın bakalım o zaman neler gelecek. Acaba o zaman sizler bu kürsüye gelip benim gibi kendinizi savunabilecek misiniz?" Yılmaz'ın konuşmasının ardından söz isteyen AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, konuşmasında Yılmaz'ın iddia ettiği gibi POAŞ özelleştirilmesinin yapıldığı dönemle ilgili bir şey söylemediğini ifade etti. Canikli, "Sayın Yılmaz karıştırdı. Onunla hiçbir alakası yoktur. Muhatap almıyoruz zaten. Ben bunu CHP'nin ileriyi okuyamaması olarak değerlendirdim. Ekonominin, tarihin en büyük kriziyle karşı karşıya kaldığı günlerden sonra çıkıp hala burada konuşabiliyorsa takdiri milletimize bırakıyorum" diye konuştu.

Bu arada gensorunun gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin yapılan oylamanın ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Yılmaz'ın yanına gelerek bir süre sohbet etti.

(ZÇ-CC-CC-Y)

Haberler