Haberler

İsrail'deki Sudanlı Sığınmacılar Endişeli

Güncelleme:

İsrail'deki Sudanlı sığınmacılar, ülkelerindeki çatışmalar nedeniyle endişeli. İsrail, bu kişileri mülteci olarak tanımamayı ve belirsizlik içinde bırakmayı sürdürüyor.

İsrail'deki Sudanlı sığınmacılar, şiddet sarmalına giren ülkelerindeki çatışmalar devam ederken, İsrail'deki statülerinin belirsizliği nedeniyle endişe duyuyorlar.

İsrail İçişleri Bakanlığına bağlı Nüfus ve Göç İdaresinin verilerine göre, İsrail'de çoğunluğu Eritre ve Sudan'dan olmak üzere geçici koruma kapsamında yaklaşık 25 bin 500 sığınmacı bulunuyor.

Sığınmacıların çoğu 2006-2007'den beri İsrail'de olmalarına ve anavatanlarına dönmeleri halinde karşı karşıya kalacakları tehlike hukuki olarak tanınmasına rağmen İsrail bu kişileri mülteci olarak tanımayı ve mülteci statüsü vermeyi reddediyor.

Yapılan binlerce iltica başvurusu işleme alınmazken, bazıları ise uzun yıllardır beklemede.

Dünya genelinde Eritre ve Sudanlı sığınmacıların mülteci olarak tanınma oranları, Eritreliler için yaklaşık yüzde 90, Sudanlılar için yüzde 60 civarında. Ancak çoğu ülkenin aksine, İsrail'deki sığınmacıların mülteci statüsünde tanınma oranı yüzde 1 gibi çok düşük bir seviyede.

Sığınmacılara ilişkin yıllardır devam eden bu hükümet politikası onları belirsizlik içinde bırakıyor. İsrail, bir yandan sığınmacıları sınır dışı etmeyeceğini açıklarken, diğer yandan onları sosyal güvenlik yardımları, sağlık sigortası gibi tüm sosyal hizmetlerden mahrum bırakıyor.

Tel Aviv'in güneyindeki kenar mahallelerde yaşayan Sudanlı sığınmacılar, ülkelerindeki iç savaş sürerken, İsrail'deki yaşam koşullarına ilişkin AA muhabirine konuştu.

Sudanlı sığınmacıların sayısının İsrail medyasına yansıtıldığı kadar fazla olmadığına, az sayıda sığınmacı bulunduğuna dikkati çeken Sıddık Ahmed (34), "Güvenlik bulabilmek için yaşayabilmek için ülkemizden ayrıldık. Üniversite mezunuyum. Mülteci olarak tanınmasak da zorlukların üstesinden gelmeye çalışıyoruz." dedi.

"Bu savaşın kaybedeni Sudan halkı"

Sudan'daki güvenlik durumunu "felaket" olarak nitelendiren Ahmed, şöyle devam etti:

"Bizim göçmemize ve sığınmacı olarak yaşamamıza neden olan da bu felakettir. Her gün masum Sudanlılar öldürülüyor. Hastaneler hizmet vermiyor, sağlık hizmetleri yok.

Su altyapısı çalışmıyor, gıda sıkıntısı var. Bu savaşın kaybedeni Sudan halkı. İşin kötüsü savaşın bugün veya yarın biteceğine dair bir işaret de yok. Çok sayıda insan çevre ülkelere ve ülke içinde göç etmek zorunda kaldı."

Ahmed, Sudan'ın ve Sudanlıların uluslararası kamuoyunun desteğine ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, "Sudan'ın düzelmesini ve geri dönmeyi istiyorum. Sudan'ın barışa, istikrara kavuşmasını umuyorum. İnsan her zaman vatanına dönmek ister." diye konuştu.

Fuad Mutez (34) ise "Hiç kimse mülteci olmak istemez. Bunu ben de seçmedim. Vatanımı seviyorum, vatanımda olmak istiyorum. Ama baskılar, savaş ve yaşamak için gerekli en basit olanaklara bile sahip olamadığımız bir durum var." ifadelerini kullandı.

Sudan'ın, "bugün yaşadığı kadar kötü bir dönemi tarih boyunca yaşamadığını" savunan Mutez, "Sokak savaşları, başkentin ortasında ve ülke çapında çatışmalar ve kaos var. Sudan'ı güvenliğe çıkaracak, Sudanlıların güven içinde onurlu bir şekilde yaşamasını sağlayacak siyasi bir ufuk yok. Sudanlılar bunu hak etmiyor." dedi.

Sudanlı genç, İsrail'deki sığınmacıların durumunun kolay olmadığına ve korku içinde yaşadıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Korktukları şey, bugün çatışmaların devam ettiği ülkelerine geri gönderilmek. İsrail'de yaşayan Sudanlı ve genel olarak Afrikalı sığınmacıların neredeyse hiçbiri iltica hakkı alamadı. Kısa süreli verilen vizeleri her seferinde yenilemek zorundalar. Vizeleri bir gün yenilenmeyip her an geri gönderilebilirler."

"Göçmenlerin hukuki güvencelere ihtiyacı var"

İsrail'de Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin Meclisten geçirmek istediği tartışmalı yasa tasarısı, yargının yetkilerini yürütme erkinin lehine kısıtlamayı amaçladığı gerekçesiyle ülke çapında aylardır kitlesel gösterilere neden oluyor.

Söz konusu yasa tasarısı, İsrail'deki sığınmacıları da tedirgin ediyor. Bu yasaya ilişkin endişelerini dile getiren Mutez, şu ifadeleri kullandı:

"Bu tür yasa tasarılarında her zaman ilk hedef alınanlar sığınmacılar oluyor. Kurban edilenler her zaman azınlıklar oluyor. Bu yasa tasarısının geçmemesini, güçlü bir yargı mekanizmasının var olmasını umuyoruz.

Çünkü devlette bazı konularda sadece iktidardaki partilerin değil yargının da söz sahibi olması gerekir diye düşünüyorum. Göçmenlerin de bu hukuki güvencelere ihtiyacı var. Yargı düzenlemesinin geçmesi durumunda bize yönelik günlük muamele, imajımız ve toplumun bize bakışı bozulacak."

En köklü çözüm üçüncü ülkelerden kabul almak

İsrail'de dezavantajlı kesimlere yönelik dayanışma ve yardım faaliyetleri yürüten sivil toplum kuruluşu "Dayanışma Evi", 3 yıldan uzun süredir sığınmacılar için çalışmalar yapıyor.

Dayanışma Evi organizatörü Alma Beck, Kovid-19 salgını döneminde sığınmacılar İsrail hükümetinden hiçbir sosyal hizmet alamadıkları için bu faaliyetlere başladıklarını söyledi.

Beck, "Çünkü (sığınmacıların) mültecilik gibi hiçbir statüleri yok. Çoğu çalışamıyor. Gıda, sosyal hizmetler ve kira gibi konularda büyük desteğe ihtiyaçları var. Statülerinin olmaması onlar için çok zor bir durum. Toplumun en dezavantajlı kesimlerinden birini oluşturuyorlar." dedi.

Sığınmacıların İsrail'de yaşadıkları bu sıkıntılı durumdan kurtulmaları için en köklü çözümün "onları İsrail'den başka bir ülkeye gönderebilmek" olduğuna dikkati çeken Beck, "Bu amaçla, genellikle Kanada'ya gidişleri için Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki başvuruları takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Beck, Kanada'ya yerleşmelerinin onaylanması için daha önce yardımcı oldukları sığınmacı aile hakkında ise şunları aktardı:

"Yıllarca İsrail'de yaşamışlardı. Ama sığınmacı olarak İsrail'de bulabildikleri tek iş, temizlik veya mutfak gibi işlerde çalışmak. Onlarla konuştuğumuzda bize, 'Benim kız kardeşim Kanada'da yaşıyor, hemşirelik yapıyor, çocukları okulda okuyor, üniversiteye başlamak üzereler' demişlerdi. Ben buna çok şaşırmıştım çünkü bunların hiçbiri İsrail'deki sığınmacılar için mümkün değil. İsrail dünyada sığınmacılara en az statü veren ülkelerin başında geliyor."

Sudan'da ordu ile HDK arasında çatışma

Sudan'da ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında tırmanan gerginlik, 15 Nisan'dan itibaren başkent Hartum ve çeşitli şehirlerde silahlı çatışmaya dönüşmüştü.

Sudan'da güvenlik alanının parçalanmışlığı nedeniyle giderek daha bağımsız bir yapıya kavuşan HDK'nin on binlerce mensubu bulunuyor.

Ülke içinde bir milyondan fazla kişinin yerlerinden edildiğini belirten BM, çatışmalar nedeniyle 300 bin kişinin de çevre ülkelere kaçtığını açıkladı.

Sudan Sağlık Bakanlığı da çatışmaların başından bu yana 709 kişinin öldüğünü, 5 bin 424 kişinin yaralandığını duyurdu.

Kaynak: AA / Dünya

İsrail Dünya Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title