Haberler

Kartlar yeniden dağıtılıyor...

Dr. Hakan Çınar

Dr. Hakan Çınar

04.04.2021 11:00

Pandemi'nin ilk zamanlarında gazetedeki köşemde bir manşet attım; V.Ö – V.S; yani virüsten önce ve virüsten sonra diye. Her ne kadar ilk başta yadırgansa da, sonra sonra ne demek istediğim daha iyi anlaşıldı. Ve o dönemde ileride hiçbir şeyin aynı olmayacağını ısrarla belirttim. Keşke zaman beni haklı çıkarmasaydı desem de geldiğimiz bu günlerde karşımıza çıkan tablo, alışık olduğumuz düzene çok da kolay dönemeyeceğimizi ortaya koyuyor.

Zoom, instagram canlı, whatsapp görüntülü derken, son günlerin moda platformu Clubhouse oldu. Tüm bunların böylesine hızlı yaygınlaşması, online dünyaya bu kadar hızlı adapte olmuş olmamız şüphesiz pandeminin etkileri. Online yaşam mı bize geldi, biz mi ona bilinmez ama; korona virüsünün tüm iş ve eğitim dünyasını önemli bir sınava tabi tuttuğu kesin. Bugünlerde başka hiçbir gündemimiz yok, bir süre daha olması da pek mümkün görünmüyor. 14 ay önce sağlığa dair her şey öylesine normaldi ki; hiç birimizin aklına bugün yaşananlar gelmezdi. AVM'lere girişin kısıtlanacağı, kafe ve eğlence merkezlerinin kapanacağı, düğün salonlarının çalışmayacağı, restoranların kapanacağı, insanların işyeri yerine evlerinden çalışmak durumunda kalacağı. Biri bunların olacağını söylese idi, emin olun hiçbirimiz inanmazdık. Uzun bir süredir internet sayesinde pek çok şeyi yapar hale geldik. Online alışveriş, uzaktan eğitim zaten yaşamımızın parçasını oluştururken, birçok şirket, online toplantılar ve iş görüşmeleri gibi kavramlar dahil, pek çok uygulamayı yaşamına hızlıca sokarak kullanır hale geldi. Bu kez durum farklı, sağlık uzmanlarının evinizden çıkmayın uyarısı, yerli yabancı tüm şirketlerin bu konuda tedbir almasını zorunlu hale getirdi. Teknolojiyi önemseyen şirketler, zorlanmadan sistemlerini kurarken, afet planı yapmayan pek çok işletme ise, tedbir almakta bir hayli gecikti.

Yaşananlar, bir ülke için tarım ve hayvancılığın ne denli önemli olduğunu, zor günlerde öncelikle besin ihtiyacının karşılanmasının kritik olduğunu ortaya koydu. E-ticaretin ve e-ihracatın önemi, lojistiğin ve kargonun ne denli kritik olduğu anlaşıldı. Sağlık harcamalarının ve tedbirlerinin önemi gibi bize düşündürdüğü pek çok şey oldu. El sıkışmanın ve sarılmanın dahi önemini ancak böyle günlerde anlar olduk. Belki de hayatı ıskalamamamız gerektiğini, özellikle hep çok yoğun olmaktan şikayet eden bizlerin, yaşamımızdan daha önemli bir şey olmadığını ve olamayacağını gösterdi virüs. Herkesin kafasındaki soru; COVID-19'un yarattığı etki ve açtığı yaralar nasıl kapanır, piyasalar tam anlamı ile ne zaman ve nasıl toparlanır. Bu süreç dünyadaki tüm ülkeler açısından yaşamın eskisi gibi sürmeyeceğini ve olamayacağını ortaya koyuyor. Süreç sadece bizde değil, tüm dünyada sıkıntıya sebebiyet vermekte. İşte bu dönemlerde devletlerin tüm işletmeler için rahatlatacak projeler üretmesinden öte de yapacak bir şey kalmıyor.

Moody's e göre COVID-19 salgınının tedarik zinciri değişikliklerini hızlandıracağı öngörülüyor. Moodys, tedarik zincirlerinin daha sağlam, parçalı ve bölgesel odaklı hale geleceğini ve küresel ticaret ilişkilerindeki temel değişikliklerin özellikle Asya'da etkili olacağını belirtmiş. Tedarik zincirlerinin gücü artırarak arz güvenliğini sağlamanın maliyet ve verimlilik konularını geride bırakan bir hedef haline geleceğine işaret ederken, şirketlerin güçlü tedarik zincirleri oluşturmasının, hem çeşitlendirme hem de bölgeselleşme stratejilerini kullanmalarının ve yanı sıra, tek bir tedarikçiye olan bağımlılığın azaltılacağına da işaret etmiş. Ayrıca raporunda üretimlerin pazara yakın noktalara taşınmasının söz konusu olacağına dair de bir beklentiden söz edilmiş.

Kartlar yeniden dağıtılacak, sistem değişecek. En büyük değişim; konforundan vazgeçmeyecek olan insanın, yine tüketmeyi sürdüreceği, ancak bu kez tüketim ve satın alma miktarlarını daha küçük hale dönüştürecek olması. Yani daha az, daha sık ve daha kaliteli alışveriş yaparak; tasarrufu daha çok benimseyecek bir hale dönüşecek Batılı ülkeler. Sağlığa ve turizme de daha fazla zaman ayırır hale gelecek, parasını daha dikkatli harcayacak. Kısmen de olsa tüketim de elbette bir parça da olsa gerileyecek.

Öte yandan yine makro bazlı baktığımızda, üretimlerin pazara yakın yerlere doğru kaymasına ilişkin trendi, Türkiye için bir fırsat haline dönüştürmeyi başarmak zorundayız. Dünya Bankası, Türkiye Ekonomik İzleme Raporu'nun Ağustos 2020 sayısında COVID-19 vakalarında başlangıçta yaşanan ani yükselişe rağmen Türkiye'nin, ülkeler arasındaki karşılaştırmalar ışığında, virüsün yayılmasını ve olumsuz sağlık etkilerini nispeten daha hızlı kontrol altına aldığı görülmekte derken, Türkiye'nin küresel ekonomilerin çoğu gibi 2020 yılında zorlu bir süreçten geçtiğine dikkat çekmiş. Raporda, Türkiye ekonomisinin 2020'de yüzde 3,8 oranında daralacağının öngörüldüğünden, 2021 yılında ise nasıl bir toparlanma yaşanacağının belirsizliğini koruduğundan söz edilmiş.

İşte tam bu noktada, ekonomimizi doğru bir şekilde toparlar, para piyasalarını doğru yönlendirir, iç dengeleri sağlamlaştırır ve yeniden ülkemize olan güveni sağlamayı başarırsak; bu süreçten diğer ülkelere göre daha karlı çıkabiliriz. Elbette bunun için siyasi iradelerin tüm bu hedefleri birinden dahi ödün vermeden başarması kaydı ile. Hani kurdun puslu havayı sevmesi gibi, krizleri seven ve iyi yöneten bir millet olduğumuzu iddia ederiz ya sık sık; işte bu dönem tam da bunun için önemli bir fırsat.

title