Haberler

    Geleceğin yıldızları #6 | Boran Güler – Özel röportaj

    Basketbol ve modernite.

    Basketbol ve modernite. Basketbolun konuşulduğu her ortamda neredeyse, “Modern dönem oyunu” kavramı kulaklarımızda yer almaya başladı. Üç sayılık şutlar, adam değişim savunması, tempo ve atletizm üzerine kurulu olan modern dönem oyununda boyu uzun olan isimlerin kısalar gibi oynayabilmesi ve perde oyunlarında hem topu yönlendiren hem de topun yönlendirildiği isim olabilmek büyük önem kazandı.

    Misal, Kevin Durant. KD, belki bir “tank” görünümünde fiziğe sahip değil fakat uzun forvet oynamaya bile elverişli olan boy uzunluğunu, yetenekli oyun kurucuların repertuarlarıyla entegre edebilmesi onu özel kılıyor. Üçlükler, penetreler, topsuz oyundaki çekim etkisi… Kısacası hemen hemen her şeyde rakipte bir eşleşme sorunu yaratıyor.

    İşin ikinci kısmı olan “perde oyunları” ise biraz daha basit. Bu kavramda perdeyi aldıktan sonra doğru pası atabilmeniz veya perdeyi yapıp doğru zamanlamayla devrilebilmeniz önemli. Zira modern oyunun temel direği olan “spacing” yani saha geometrisini açmak, bu sayede gerçekleşiyor.

    2001 jenerasyonunun en değerli isimlerinden olan Boran Güler, işte tam da bu iki tanımı karşılayan bir genç yetenek. Elbette önünde kat etmesi gereken yol ve kazanması gereken bir istikrar var. Fakat yaşının fazlasıyla üstünde olan teknik bilgisi, hiperaktiflikten basketbol kariyerine uzanan hayat hikâyesi ve bunun gibi daha birçok şey ona dair olan düşünceleri, olumlu tarafa doğru yönlendiriyor.

    İlk olarak, nasılsınız?

    Yaşadığımız korona virüs pandemisinden dolayı ailemin yanına geldim; ailemin yanında olduğum için mutluyum fakat bu virüsün bir an önce bitmesini ve hayatın normale dönmesini ve basketbol oynamaya devam etmeyi bekliyorum.

    Basketbola yönelme hikâyenizden bahseder misiniz? Bu sporla nasıl tanıştınız ve sonrasında bunu bir meslek hâline getirmeye nasıl karar verdiniz?

    Beş-altı yaşlarındayken çok hareketli bir çocukmuşum ve hiperaktif olma ihtimalime karşı uzmana gitmişiz o da çok enerjik bir çocuk olduğumu ve bir spora yönlendirilmem gerektiğini belirtmiş. Babam eskiden amatör olarak basketbol oynadığı için her hafta sonu basketbol oynamaya giderdi ben de onunla gitmeye başladım. Daha sonra yedi-sekiz yaşlarımda okulda arkadaşlarımdan daha iyi olduğumu fark edince aileme beni bir kulübe yazdırması için epey ısrar ettim, verdiğim emek ve oyuna olan tutkum arttıkça bunu meslek haline getirmeye karar verdim. Beşinci sınıftan sonra Adana’dan Bandırma’ya gelerek hayatımı tamamen buna adadım.

    Siz basketbola başladığı zaman ailelerinizin tepkisi ne oldu?

    Her arkadaşımdan duyduğum klasikleşmiş ama etkisini yitirmemiş bir tutumla annemin ders konusunda yoğun baskısını sürekli hissettim açıkçası. Fakat ilerleyen zaman içerisinde her dönemde beni desteklediler ve fedakârlıklar yaptılar, bu denli bilinçli bir ailem olduğu için çok şanslıyım

    Peki, eğitim hayatlarınız nasıl ilerliyor?

    İstanbul Aydın Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nde birinci sınıf öğrencisiyim. Kariyerim ve akademik hayatım farklı şehirlerde devam ettiği için bu alana çok zaman ayıramıyorum, okulu aksatıyorum ama bir gün mutlaka diplomaya sahip olacağım. Bunu istiyorum.

    Şehrin basketbol kültürü hakkında neler söylemek istersiniz?

    Genç takım maçımıza bile taraflarımız ve şehrin diğer sakinleri çok büyük ilgi gösteriyor. Oyun ile iç içe, basketbolun dinamiklerine hâkim insanları tribünde görüyoruz. Açıkçası onlar bizi desteklerken sahada yaptığımız pozitif işlere değer kattıkları için özgüvenimizi de tazeliyorlar.

    Kulübünüz ülkenin en değerli altyapı sistemlerinden birisine sahip. Bu sistemde yetişen oyuncular olarak, sizce altyapınızı özel kılan faktörler neler? Orada nasıl bir ortam var?

    Özel antrenman yapma şansımızın oldukça fazla olmasıyla birlikte takım içinde de rekabetin yüksekliği ve yaptığımız çalışmaların sert, kaliteli olması altyapıda en çok işimize yarayan ve bizi geliştiren unsurdu. Bunun yanında yaş kategorisi yükseldikçe maç sayımızın artması ve üst seviyede maç oynamakta bir oyuncunun gelişimi için etkili olsa gerek.

    Antrenörlerimizi de unutmak istemiyorum, tüm gün mesaisini oyuncuların gelişimi için harcayan çok değerli isimlerle çalışıyoruz. Onların oyunculara katkısı çok büyük… Burada çok disiplinli bir ortam içerisindeyiz her zaman çalışıp kendinizi geliştirmek istiyorsunuz.

    BGL’nin artıları ve eksileri neler sizin için?

    Ben bir oyuncunun oynayarak ve hata yapma lüksüne sahip olarak gelişebildiğini düşünüyorum. En azından benim gelişim sürecim bunların sayesinde hız kazandı. Bu hataları hem rekabetçi hem de eğitici bir ortamın içinde yapınca kendimizi geliştirme şansımız daha da artmış oluyor. Final Four gibi bir organizasyonda, ülkenin en önemli basketbol insanlarının önünde oynamanın da oyunculara farklı bir yararının olduğunu düşünüyorum.

    Çift lig oynadığım için fiziksel olarak bazen yıpranmama sebep olduğu oluyor. Uzun seyahatlerin yorgunluğu en önemli etken…

    Genç Milli Takımları'nda forma giyiyorsunuz. Bu tarz turnuvalar bir genç oyuncu için ne anlam ifade ediyor? Oraya hazırlanırken farklı bir motivasyonunuz oluyor mu?

    Evet Milli Formayı giydiğim için normalden daha fazla istekli, daha konsantre ve daha motive oluyorum. Milli Takımda oynamaktan ötürü her zaman onur duyuyorum. Kendi ülkem için ülkedeki en iyi sporcularla ve antrenörlerin çoğuyla omuz omuza mücadele etmek tabii ki bir oyuncunun bu yaşta başına gelebilecek en güzel şeylerden birisi. Aynı şekilde kıtasal bağlamda da yaş grubumdaki en iyi oyunculara karşı oynarken kendimi, yeteneklerimi ve yeterliliğimi daha net bir şekilde tartabiliyorum ve kendimi geleceğe hazırlarken referans alacağım izler buluyorum.

    Genel basketboldan bahsedelim. Sizin için basketbolun en güzel yanı nedir, bunu nasıl tarif edersiniz?

    Sayısız içeriği bir yana, oyunun içerdiği rekabet ve topla oynamak… Saha içinde top elimdeyken yapabileceğim pozitif bir katkı, güzel bir hareket benim için bu oyunun en güzel yanı.

    Şu an "modern" olarak tabir edilen basketbolda pace&space temelli bir oyun anlayışı hâkim. Bunun sonucunda oyun temposunun ve üç sayılık atışların arttığını görüyoruz. Ayrıca adam değişim savunması da bir hayli önem kazandı. Siz kendinizi bu değişimlere karşı nasıl hazırlıyorsunuz?

    Oyunun evrildiği noktada, her şeyden önce adam değişimi savunmasında en az dört pozisyonu savunabildiğimi bu sezon çok defa tecrübe ettim ve gösterdim. Hücumda ise iki metre uzunluğunda ve topu yere vurarak üretken olabilen bir oyuncu olarak tüm sezon üç pozisyonda da oynadım ve elimden gelenin en iyisini yaparak hem rekabete hem de kendimi geliştirmeye çalıştım.

    Özellikle oyunun hızlandığı noktada savunma ribaundu sonrası yarı sahayı geçerek, yarı sahada da tempoyu ayarlamaya çalışarak ve sürekli oynadığım ligin bir üst seviyesinde mücadele ettiğimi düşünerek kendimi adapte etmeye çalışıyorum.

    Sizce bir forvette olmazsa olmaz özellikler neler?

    Bence artık modern basketbolda oyuncular uzunlar ve kısalar olarak iki pozisyona ayrılıyor. Bu bağlamda düşündüğümüzde de iyi top hâkimiyetine sahip olmak, şut atabilmek, tempolu olmak ve birden fazla pozisyonu savunmak bence her kısa oyuncu için olmazsa olmaz özellikler.

    Sizce oyununuzun artıları ve eksileri neler?

    Öncelikle hücumda ikili oyunları etkili ve bu oyunları çok yönlü olarak oynayabiliyorum. Açık sahada doğru kararları verebilen ve üretken olma özelliklerine de sahip olduğuma inanıyorum. Bunların yanında takım için karar vermem gereken yerlerde de sorumluluk alabiliyor olmak benim için çok önemli bir silah.

    Eksilerimden söz etmem gerekirse bazen mekanik alışkanlıklarımın zayıfladığı dönemlerden geçiyorum, bunun sezon içi yorgunluklarla da ilgisi var ancak burada daha kalıcı çalışmalar yapmalıyım. Bununla birlikte hedeflediğim basketbol seviyelerine geçebilmek için fiziksel olarak da gelişsem fena olmaz. (Gülerek.)

    En sevdiğiniz hücum ve savunma setleri neler? PnR, 1-2-2 gibi klasik teknik detayların yanı sıra Zipper Invert, 51 Runner...

    Hareketli pick and roll ve topsuz perdelemelerden gelerek pick and roll’üme bağlanan her seti büyük bir zevk ile oynuyorum… Savunma tarafında set olarak söyleyemem ama takım arkadaşlarıma yardımcı olduğum, rotasyonlara girdiğim ve aktif olabildiğim her düzenden beslenebiliyorum.

    Uzun boylu ve çok yönlü forvet tanımına uyan birkaç genç yetenekten birisiniz. Şu anki oyun repertuarınızdaki gelişimi nasıl sağladınız?

    Öncelikle ben kendimi artık bir oyun kurucu olarak görüyorum. İşimizin olmazsa olmazı çalışmak başlıca etken. Beğendiğim üst seviye oyuncuların, oyunlarını izleyip onları analiz ederek ve de saha içinde topla oynamaya çalışıp bu analizlerimi uygulamayı denedim. Bununla birlikte bazı özellikler oyun karakterime oturmaya başladı.

    Savunmada ise küçük yaştan beri rekabetçi ve istekli bir oyuncu olarak büyüdüm ancak yaş aldıkça koçun isteklerini uygulamaya çalışan ve sahaya eforla birlikte akıl koymaya çalışan bir oyuncu oldum.

    NBA ve Avrupa basketbolunu takip ediyor musunuz? Orada en sevdiğiniz oyuncu ve takımlar kimler?

    Tabii ki takip ediyorum. Kendimi hep Los Angeles Lakers ve Kobe Bryant hayranı olarak gördüm.

    Euroleague’de ise Barcelona hep en sevdiğim takım olurken hem en beğendiğim hem de kendime örnek aldığım oyuncu Vasilije Micic.

    Sizce ilerleyen yıllarda basketbolda ne gibi değişimler yaşanabilir?

    Oyunun ikili oyundan ziyade daha izolasyon hücumlarına odaklanacağını ve bire bir becerisi yüksek oyuncuların sivrileceğini düşünüyorum. Ayrıca şuan da Rockets’ın uyguladığı pozisyonsuz basketbolun sahaya yansıyacağını da düşünüyorum. Belki dörtlük de gelebilir.

    Saha dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

    Konsol oyunlarıyla stres atıp kafamı dağıtıyorum. Onun dışında iyi bir film izleyicisiyimdir. Sosyalleşmek için ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmek ve yeni aktiviteler denemekten hoşlanıyorum.

    Favori film, dizi ve yemekleriniz neler?

    Yüzüklerin Efendisi serisi, How I Met Your Mother ve Behzat Ç yemek olarak da özel bir şey olmasa da et ürünlerini barındıran her yemek ve makarnanın her çeşidine bayılırım.

    Son olarak; ideal bir kariyer hikâyesi oluşturmak isteseniz...

    Öncelikle Süper Lig’de ciddi süre ve sorumluluk alıp, kendimi kanıtlamak istiyorum. Ardından Avrupa Kupalarında oynayan takımlarda yer aldıktan sonra bu takımlarda sorumluluk alabilen ve kıta çapında bir Euroleague kariyerine sahip olmak isterim.

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    basketbol Genç Spor Haberler

    500
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title