Haberler

Paragraf soruları ve çözümleri | Örnek ve çıkmış paragraf soruları! Paragraf soruları çözme teknikleri! Uzun paragraf soru örnekleri ve cevapları

Güncelleme:

Türkçe derslerinde en zorlanılan soru tiplerinden birisi paragraflardır. Özellikle uzun paragraf soruları öğrencileri zorlayabiliyor. Fakat paragraf sözlerini çözme taktiklerinden birisi de çok sayıda paragraf sorusu çözmektir. Sürekli farklı paragraf soru tiplerini çözerek bu alanda kendinizi geliştirebilirsiniz. Peki, örnek paragraf soruları nelerdir? Çıkmış paragraf sorularına haberimizden bakabilirsiniz.

Türkçe'nin en zorlanılan konularından birisi Paragraf konusudur. Özellikle uzun paragraf soruları zorlayabiliyor. Fakat bol bol örnek soru çözümü yaparak paragraf konusuna hakim olabilirsiniz. Dediğimiz gibi yapmanız gereken bol bol paragraf soruları çözmektir. Şimdi sizler için en etkili, bilinmeyen paragraf soru çeşitlerini ve cevaplarını paylaşacağız. Paragraf soru çözümlerine yazımızdan bakabilirsiniz.

PARAGRAF SORULARI ÇÖZME TAKTİKLERİ

Paragraf sorularını hızlı ve doğru bir şekilde çözmek için bol bol soru çözümü yapmamız gerekiyor. Pratik yaparak hızlı bir şekilde soruları çözebilirsiniz. Tabii ki kitap okumak da bu soruların çözülmesi için etkili olabilir. Günde en azından 15-20 sayfa kitap okuyarak kelime haznenizi geliştirebilir ve soruları daha hızlı okuyabilirsiniz.

Kısacası paragraf sorularını hızlı şekilde çözmek için:

- Bol bol paragraf örnek ve çıkmış soru çözümü yapılmalı.

- Kitap okunmalı

TÜRKÇE PARAGRAF SORULARI VE ÇÖZÜMLERİ

1- Bozlak, bir uzun havadır. İçinde büyüyen yangının dışarıya vurmasıdır. Derdinden feryat edenlerin, acısını haykıranların çığlığıdır. Bozlakların da bir yazanı, bir düzeni vardır. Dede Korkut'ta, Divanu Lügati't-Türk'te çıkar karşınıza. "Arap atlar yakın eder ırağı / Yüce dağdan aşan yollar bizimdir" der, düşürür sizi yollara Avşar bozlağı. "Durur durur yâr göğsünü geçirir / Yoksa bugün ayrılığın günü mü?" der, yakar gider içini; canından can koparır Türkmen bozlağı. "Aydost" diye diye kırat sırtında Şekerdağı'nı dolansa da bağdaş kurar yüreğine. Demlenir yürekte acılar, söyler onu: "Su yolunda bacılar / Zalım poyraz gıcım gıcım gıcılar." Gamlanır gönül, dağa taşa pay eder acısını.

Bu parçanın dil ve anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Anlatım deyimlerle güçlendirilmiştir.

B) Alıntılara yer verilmiştir.

C) Benzetmeden yararlanılmıştır.

D) Tanımlama yapılmıştır.

D) Kişileştirme vardır.

CEVAP : C

2- Dil, yalnızca insanlara özgü bir yetenektir. Hayvanlar da gerek ses gerek hareketler yardımıyla birbirleriyle iletişim kurar, bazıları birkaç cümle de olsa insan dilini anlamayı öğrenebilir ama insan dilini hayvan dillerinden ayıran iki temel fark vardır: İnsan dili; hayvan dilleri gibi kalıtım yoluyla değil, toplum içinde öğrenerek elde edilir. Ayrıca insan dilinin sesleri değişir ama hayvanlar hep aynı sesleri çıkarırlar. Çıkardığı sesleri, sistem hâline getirmeyi yalnızca insanlar başarmıştır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Karşılaştırma

B) Benzetme

C) Örnekleme

D) Öyküleme

E) Tanık gösterme

CEVAP : A

3- Güneş balonu, bildiğimiz oyuncak balonlar gibi havayla şişiriliyor. Ancak güneş balonları bir tür güneş panelidir ve güneş ışınlarını toplayacak şekilde tasarlanmıştır. Güneş ışınlarının balonun içinde, tam merkezinde, bulunan "güneş gözesi"ne gelmesiyle elektrik üretiliyor. Güneş gözesi, yüzeyine gelen güneş ışığını doğrudan elektrik enerjisine dönüştüren yarı iletken maddelere verilen ad. Normalde, güneş panellerinde ışığı odaklamak için alüminyum ya da camdan yararlanılıyor. Güneş balonuysa ısıya dayanıklı plastikten yapılıyor. Dahası, güneş balonları hem daha hafif hem daha ucuz hem de daha verimli. Çok güçlü rüzgârlar gibi olumsuz hava koşullarına da dayanıklı. Güneş balonları geliştiren firma, önümüzdeki yıl 10.000 güneş balonundan oluşan bir elektrik üretim çiftliği kurmayı planlıyor.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bilgi verme amacıyla kaleme alınmış bir metindir.

B) Terim anlamda kullanılmış birden çok sözcük vardır.

C) Kullanılan sözcüklerin çağrışım evreni oldukça zengindir.

D) Sayısal ifadeye yer verilmiştir.

E) Karşılaştırma ve tanımlama yapılmıştır.

CEVAP : C

4- Nietzsche'nin gündelik hayatta en çok kabul görmüş cümlesi, "Müziksiz bir hayat hatadır." olsa gerek. Gerçekten de profesyonel müzisyenler bir tarafa, sıradan bir dinleyiciyi bile alıp başka dünyalara götüren, notaların samimi vuruşuyla mutlu eden şey müziktir. İnsanoğlunun ilk bulduğu hatta iletişim aracı gibi kullandığı sanat dalı müzik olabilir mesela. Dolayısıyla müzik dinlemeyen, dinlemediğini söyleyen insanın hayatında bir şeyler eksiktir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?

A) Tanımlama

B) Tanık gösterme

C) Karşılaştırma

D) Kişileştirme

E) Örnekleme

CEVAP : E

5- Mandovi'nin met cezirle ortaya çıkan nehir yatağının parıltılı yüzeyinde çamur zıpzıpı denen canlılar oturuyor. Bir Hint karabatağı, bereketli geçmiş bir balık avının ardından kanatlarını açmış, güneş ışınlarını emercesine hareketsiz duruyor. Benekli kanatlı yeşil bir çulluk, uzun gagasıyla yakalayabileceği bir av arayışında, çamurda dikkatlice geziniyor. Sıcak hava akıntılarına yol alan avcı kuşları incelerken yarı saklanmış bir ishak kuşu yüksek bir daldan bana bakıyor. Ağaçta oturan bir Malabar gri öküzburnu, güneşten rengi solmuş şapkamın modası geçmişliği karşısında ötüşüyle alay ediyor.. Güneş, açık ve mavi gökyüzünde yükselirken ellerinde çantalar taşıyan çiftler görüyorum. Belki de Panjim'in ucundaki Miramar Plajı'nın yumuşak kumlarında bir gün geçirmeyi planlıyorlar. Hele akşamüzerinin romantik atmosferi muhteşem bir gün batımıyla tamamlanınca Goa kıyıları yeryüzünün en güzel yerlerinden birine dönüşüyor. Onların aksi istikametinde, Fontainhas Bölgesi'nin rengârenk cephelerine doğru devam ediyorum. Ev numaralarının ve sokak isimlerinin mavi-beyaz renkli çiniler üzerine işlendiği dikkatimden kaçmıyor.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Bütün duyu organlarıyla algılanabilecek ayrıntılar vardır.

B) Betimleyici ögeler ağır basmaktadır.

C) Doğa, devinim içinde verilmiştir.

D) Kişileştirme yapılmıştır.

E) Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanılmıştır.

CEVAP : A

6- Bugün ülkemizin nüfusu 81 milyon civarında. Peki, gelecek yıl ya da beş yıl sonra nüfusumuz ne olacak? BM'nin hazırladığı bir sitede her ülke, bölge ya da kıtanın bugünkü veya gelecekteki nüfusu, nüfus bileşimi hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Örneği Cumhuriyet'imizin 100. kuruluş yıl dönümünde nüfusumuz yaklaşık 85 milyon, 2050 yılında da 99 milyon olacakmış.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?

A) Tanımlama – örnekleme

B) Betimleme – karşılaştırma

C) Sayısal verilerden yararlanma – açıklama

D) Sayısal verilerden yararlanma – tartışma

E) Öyküleme – kişileştirme

CEVAP : C

7- Türkçenin öğretilmesinde yazım, söyleyiş, okuma bakımından birtakım eksiklerin, ihmalin olduğunu; yapılan sınavlarda, okuduğumuz kitaplarda, gazetelerin köşe yazılarında görebiliyoruz. Kelimelere anlam yüklemesi yapılıyor, böylece dilin söz varlığı daralıyor. Öte yandan dinlediğimiz haber, kültür, sanat programlarında, televizyonlardaki tartışmalarda Türkçenin ses ve yapı özelliklerine yeterince dikkat edilmediğine, söz varlığının sınırlı kaldığına tanık oluyoruz. - - - - Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre,

I. Cümleyi tamamlamadan başa dönenleri, "yaniler" ile yeni cümleler kurmaya çalışanları gördükçe, kelimelerin ses özelliklerine, hecelerdeki vurgulamalara dikkat etmeden konuşanları dinledikçe karamsarlığa kapılıyoruz.

II. Türkçe kullanımındaki bu özensizliğin kamuoyunda hiç yankı bulamadığını üzülerek görüyoruz.

III. Kimi zaman bir şiir gibi konuşan konuşmacılar yüreğimize bir ferahlık veriyor.

yargılarından hangileri getirilebilir?

A) Yalnız I.

B) Yalnız II.

C) Yalnız III.

D) I ve II.

E) II ve III.

CEVAP : D

8- (I) Üç yıl önce aramızdan ayrılan Oktay Akbal ile 1990'lı yılların sonlarında tanıştım. (II) Yumuşak huylu, genç yazar adaylarına yollarını aydınlatabileceğini düşündüğü öğütler vermeyi seven bir kişi olmasının ötesinde yazar egosu dediğimiz, çoğu okurda düş kırıklığı yaratan kibirden olabildiğine uzak bir insandı diyebilirim. (III) Günümüzün özellikle genç yazarları âdeta burnundan kıl aldırmıyor, şöhretin ışıltısına kapılarak kibirleniyorlar. (IV) Zor koşullarda birkaç sayı çıkabilen bir edebiyat dergisi için kendisiyle röportaj da yapmıştım. (V) Sorulara oldukça kısa hatta sorulan soruyla pek de ilgisi olmayan cevaplar vermişti. (VI) İyi bir denemeciydi ama röportajda beklediğiniz uzun ve doyurucu yanıtları alabileceğiniz bir yazar değildi; kim bilir hangi bilinmez nedenlerle ketumluğu tercih ediyordu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI

CEVAP : B

9- (I) Her edebiyat eleştirisi, biraz subjektif ve şahsidir; bu anlayıştan hareket edilerek yola çıkılırsa varılacak nokta daha iyi tayin edilmiş olur. (II) Yorumların ve değerlendirmelerin, kesin ve mutlak bir üslupla sonuçlandırılması, yapılan eleştiriye de zarar vereceğinden bu tutumdan kaçınmak gerekir. (III) Çünkü bu genelleme, eseri değerlendirip hüküm verirken yaşanılan devrin bakış açısına göndermede bulunur ve onu temsil eder. (IV) Bir sosyal bilim olarak edebiyat ve daha da özelde eleştiri, kesinlemeden çok genellemedir. (V) Bu bakış açısına, eleştiri kuramında "çağdaş bakış açısı" denmektedir. (VI) Eleştirinin şahsi ve subjektif oluşu bu bakış açısından kaynaklanmaktadır.

Bu paragrafın anlam bütünlüğünün sağlanması için numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirmelidir?

A) I ve II.

B) I ve IV.

C) II ve III.

D) III ve IV.

E) IV ve V.

CEVAP : D

10- I. Hele de inandırıcı bir hayalle yoğrulmuş, gerçekçi karakterlerle donatılmış ve nedensellik ilişkileri harita gibi örülmüş sağlam bir kurgu dâhilinde kaleme alınmışsa gençler arasında dalga hızıyla yayılması işten bile değildir.

II. Benzer anlatım ve kurgu kalıplarının tekrarından ötürü seri üretim yaftası yer, edebiyat çevreleri tarafından sürekli görmezden gelinir; gerçekten de şablonların sık sık kullanıldığı türlerden biridir fantastik gerilim.

III. Gerilim romanları, gençlik edebiyatının her zaman en çok tercih edilen türleri arasındadır.

IV. Buna karşın kolay okunmasıyla da tercih edilen bu türün yazımının, okunduğu kadar kolay olmadığı üzerinde durulmaz pek.

V. Ama biz okuyanlar, şablonlar dâhilinde bile özgün metinlerin yazıldığını, okuma zevkini körükleyecek eserlerin yayımlandığını biliyoruz.

Numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde dizildiğinde hangisi üçüncü sırada olur?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

CEVAP : D

11- Atasözlerinin dile yansımış değerler olarak hangi atalardan ve kimlerden kaldığı, aradan yüzlerce ve binlerce yıl geçmiş olması dolayısıyla, bilinmemekte ise de şaşmaz yaşam tecrübelerinin imbikten süzülmüş birer değerler sistemi niteliği taşıması dolayısıyla, bunlardan her biri kural niteliğindeki söz kalıbı durumundadır. Bu söz kalıpları bizler için hem dilimizi süsleyen, ona berraklık kazandıran bir öğüt hem de günlük yaşamımızda her zaman yararlanabileceğimiz bir düstur niteliğindedir. Ak akçe kara gün içindir; akıl akıldan üstündür; bal bal demekle ağız tatlanmaz; baş ağır, kulak sağır gerek; can çıkmayınca huy çıkmaz; çalma elin kapısını, çalarlar kapını; çobansız koyunu kurt kapar; keskin sirke küpüne zarar; güvenme varlığa, düşersin darlığa; güneş balçıkla sıvanmaz vb. örnekler, artık onu kullananlar için birer hayat kuralı durumuna gelmiştir. Bunlar, atalarımız kanalıyla kamuya aktarılmış ortak değerlerdir.

Bu parçada atasözleriyle ilgili asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanlığın hayat hikâyesinin bir özeti olarak kabul edilebileceği

B) Sosyal hayatı düzenleyen ve toplumun geneline mal olan sözler olduğu

C) Dile zenginlik katan bir işlevinin bulunduğu

D) Her kültürde görülen ulusal bir değer olduğu

E) İnsanlara yol gösterici ve öğüt verici yönünün dikkate alınması gerektiği

CEVAP : B

12- Bakterileri yok etmek üzerine çalışmalar yapan İngiliz bilim insanı Alexander Fleming, bir tatil dönüşü laboratuvarına geldiğinde içinde farklı türlerde bakteriler bulunan kabı açık unuttuğunu fark eder. Küf mantarı ile dolan kabı temizlerken mantarın kenarında bulunan jel kıvamındaki yapıda herhangi bir bakteri bulunmadığını görür. Bunun "Penicillium Notatum" adı verilen küf mantarı olduğunu düşünür ve jöle kıvamındaki yapıya "penisilin" adını verir. Fakat penisilini küf mantarından ayırmayı başaramadığı için çalışmalarını sonlandırır. Onun çalışmalarını inceleyen bilim insanları Howard Florey ve Ernst Chain, 1939 yılında penisilini laboratuvar ortamında saflaştırmayı başarır; 1941 yılında da ilk defa bir insan üzerinde kullanırlar. Fleming, Florey ve Chain bu çalışmalarıyla 1945 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülürler.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?

A) Penisilinin, ismini kendisini bulan kişinin adından aldığına

B) Fleming'in, penisilinle ilgili çalışmalarıyla bilim dünyasına ilham verdiğine

C) Penisilinin insan sağlığına faydasının, keşfinden çok sonra anlaşıldığına

D) Nobel Barış Ödülü'nün penisilinin bulunması sonucu ilk defa sağlık alanında verildiğine

E) Küf mantarıyla penisilinin bulunmasının aynı zamana denk geldiğine

CEVAP : B

13- Halil İnalcık'a göre, tarih bir milletin şuuru demektir. Tarihin engin havzasında teşekkül eden bilgi, birikim ve irfanın gelecek nesillere aktarılması, kazanımların daima hayatla ilişki içinde tutulması noktasında tarih bilinci milletler için hayati önem kazanır. Tarih bilinci; bugünü anlamak, geleceği doğru tasarlamak hususunda geçmişten layıkıyla nasiplenmeyle ilgilidir. Geçmişten nasiplenmek, bir yandan da ona saplanıp kalmamayı, onu bir yöntem güncellemesi hâlinde cevhere dönüştürecek bir değer olarak görmeyi gerektirir. Tarih bilincinden söz etmeden kültürden, medeniyetten söz etmek imkânsızdır.

Bu parçada asıl üzerinde durulan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Geçmişle gelecek arasında nasıl bağ kurulacağı

B) Okullarda tarih dersini sevdirme yolları

C) Tarih bilincini doğru bir şekilde kazandırmanın önemi

D) Medeniyet-tarih ilişkisi

E) Tarihî olayların kültür ve medeniyete etkisi

CEVAP : C

14- 1894'te İstanbul Fatih'te doğan Ahmet Rasim'i annesi Nevbahar Hanım bir başına ve büyük zorluklara göğüs gererek büyütür. Rasim, ilkokulun ardından yoksul ve kimsesiz öğrencilere parasız eğitim veren Darüşşafakaya girer. Edebiyatla tanışması bu döneme rastlar. Kısa süre memuriyetle iştigal etse de gönlü yazmaktan yanadır. Fransızcadan yaptığı çevirilerle Ahmet Mithat Efendi'nin beğenisini kazanır. Ardından roman, deneme, fıkra türünde pek çok eser kaleme alır. Ahmet Mithat ile başlayıp Hüseyin Rahmi ile devam eden halkçı edebiyat anlayışını sürdürmeyi tercih etmiştir. Aynı zamanda ilk fıkra yazarımız olan Rasim, gazetecilik mesleğini sürdürdüğü dönemde köşe yazarlığının yerleşmesini sağlayan öncü yazarlardan biridir. Yüze yakın esere imza atan Ahmet Rasim, "Menâkıb-ı İslâm" adlı kitabı ile II. Abdülhamit'ten "Mecîdî Nişanı" alır. Gazeteci, tarihçi, yazar Ahmet Rasim; 1932'de Heybeliada'daki evinde 68 yaşında hayata gözlerini yumar.

Bu parçadan Ahmet Rasim'le ilgili,

I. Edebiyatımızda bir geleneğin devam ettiricisi olduğu

II. Edebiyat alanında yaptığı çevirilerle üne kavuştuğu

III. Edebiyatçılığından çok gazetecilik yönünün bilindiği

yargılarından hangilerine ulaşılabilir?

A) Yalnız I.

B) Yalnız II.

C) Yalnız III.

D) I ve II.

E) I ve III.

CEVAP : A

15- İbn Battuta, Orta Çağ olarak bilinen ve Batı'da bilimin baskılanıp ayaklar altına alındığı karanlık dönemde, gezegen üzerinde en fazla yol kateden isimdir. Yaptığı bütün bu geziler sayesinde "İslam Gezgini" unvanına layık görülmüştür. Yolculuğu 1325 yılında, yirmi bir yaşındayken doğum yeri olan Fas'ta başlamıştır ve tam 5000 kilometre yol kat ederek Arap Yarımadası'ndaki Mekke'ye ulaşmıştır. Ömrünün yirmi dokuz yılını alan yolculuğu boyunca Asya, Avrupa ve Afrika'da sayısız bölgeye gitmiş, toplamda 121 bin kilometre yol katetmiştir.

Bu parçadan İbn Battuta'yla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Yaşamının önemli bir kısmını gezgin olarak geçirdiğine

B) Farklı kıtalara seyahat ettiğine

C) Amacı için fedâkarlık yapan biri olduğuna

D) Batı'nın karanlık döneminde Batı'ya bilimi kazandırdığına

E) Yaptığı işin neticesinde önemli bir unvan aldığına

CEVAP : D

Kaynak: Haberler.com / Gündem

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title