Haberler

İngiliz Basınında Bugün

İngiliz Basınında Bugün, Hakkari'deki Saldırının Sınır Ötesi Operasyon İhtimaline Etkisi, PKK'nın Ankara'yı Operasyona Sürükleme Peşinde Olduğu İddiaları, Türkiye'nin Batı'ya Yabancılaşması ve İngiltere Ziyareti Öncesi Erdoğan'ın Mülakatı Başlıkları Öne Çıktı.

İngiliz basınında bugün, Hakkari'deki saldırının sınır ötesi operasyon ihtimaline etkisi, PKK'nın Ankara'yı operasyona sürükleme peşinde olduğu iddiaları, Türkiye'nin Batı'ya yabancılaşması ve İngiltere ziyareti öncesi Erdoğan'ın mülakatı başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" sitesinde yer alan basın özetlerine göre, Hakkari'de düzenlenen son saldırıda 12 askerin şehit olmasını takiben Türkiye'nin takınacağı tavra dair değerlendirmeler, tüm İngiliz gazetelerinde ayrıntılı şekilde tartışılıyor.

Financial Times, saldırıları protesto amacıyla düzenlenen gösterilerden bir fotoğrafı kapağına taşımış. Gazete, "Saldırı Kuzey Irak'a kapsamlı bir askeri operasyon düzenlenmesi konusunda baskıyı artırdı" yorumunu yapıyor.

Diğer tüm gazeteler de son saldırının askeri müdahale ihtimalini artırdığı görüşünde birleşiyor.

Guardian, Times ve Daily Telegraph, haberlerinde PKK sözcülerinin çatışmalar sırasında 8 Türk askerinin rehin alındığını öne sürdüğünü kaydediyorlar ancak bu iddianın Türk yetkililerce yalanlandığı ifade ediliyor.

Guardian gazetesinin Selahaddin'deki muhabiri Michael Howard, son saldırı ardından Türk ordusunun Kuzey Irak'a top ateşini yoğunlaştırdığını, 11 farklı alanın hedef alındığını aktarıyor.

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin dün Mesud Barzani ile düzenlediği basın toplantısında "her zamankinden öfkeli" göründüğünü ve PKK'ya ülkeyi terk çağrısını yinelediğini belirten Howard, "Iraklı Kürtler Türk ordusunun PKK'yı bölgeye müdahale için bahane olarak kullandığına inanıyor" diyor.

Daily Telegraph ise PKK'nın Türkiye'yi sınır ötesi operasyonlara sürüklemeye kararlı göründüğü yorumunu yapıyor. Gazeteye göre bunun amacı "Türkiye'nin daha geniş kapsamlı stratejik çıkarlarını zedelemek."

"Buradaki çatışmanın tırmanması Türkiye'nin Washington ile ilişkilerine ciddi şekilde zarar verecek; AB'ye katılma girişimlerini de tehlikeye sokacaktır..."

Daily Telegraph, Talabani'nin basın toplantısına da değiniyor:

"Yıllarca Saddam Hüseyin'e karşı silahlı mücadele yürüten bir ayrılıkçı grubun lideri" diye tanımladığı Talabani ve diğer Kürt yetkililerin PKK'yı kınadığını ancak geçmişte de pek çok kez olduğu gibi örgüte karşı doğrudan eyleme geçme yolunda hiç bir işaret vermediklerini belirtiyor.

"YETERİNCE VATANSEVER GÖRÜLMEME KORKUSU"

Independent, gelişmelerin Türkiye'de hükümeti de zora soktuğuna dikkat çekiyor:

"Ilımlı İslamcı AK Parti iktidarı ABD ile ilişkileri gerebilecek bir askeri müdahaleden kaçınmaya çalıştı ancak Türkiye'de yeterince vatansever görülmemekten korkuyor.

AK Parti ayrıca bir işgalin 'yapılabilir ve gerekli' olduğunu bildiren Türk ordusu ile bir iktidar mücadelesi içinde. Şimdi pek çok şey ordunun Kuzey Irak bölgesinde ne kadar ilerlediğine bağlı olacak. Müdahale ücra dağlık noktalarla sınırlı kalırsa, büyük oranda sembolik olacaktır. Ancak bu Türk kamuoyunu tatmin etmeye yetmeyebilir.

Öte yandan, Türk askerlerinin her halükarda erişimi güç dağlarda dağınık ve hareketli durumdaki PKK'ya büyük zarar vermesi güç... Türkiye'nin hesabı, Iraklı Kürt liderler üzerinde sürekli baskı kurarak, 1998'de Suriye'de olduğu gibi, PKK'yı bölgeyi terke zorlamak da olabilir."

"PKK YANGINDAN MEDET UMUYOR"

Gazete aynı konuyu başyazısında da işliyor. Independent, karşı karşıya olunan durumda ABD'ye düşen görevler olduğu görüşünde; "Türkiye bu yola tek başına girmek durumunda bırakılmamalı" diyor:

"Sorun şu ki Türkiye'nin işgali işleri daha da kötüleştirecektir. Çünkü yaklaşık 3 bin PKK gerillası Türk sınır yakınlarında değil, özerk Kürt bölgesinin öbür ucunda, İran'a yakın tarafta üsleniyor. Bu da Türklerin buraya ulaşabilmek için kendilerine büyük ölçüde husumetle yaklaşılan bir bölgede büyük mesafeler kat etmek durumunda kalması demek.

Pek çok Kürt göstericinin hafta sonundaki eylemlerde ifade ettiği gibi, Irak'taki pek çok Kürt bu ölçüde bir işgale karşı duracaktır. Sonuçsa tam bir kargaşayı andırabilir; ki PKK'nın çaresizlik içerisinde sarıldığı strateji de muhtemelen budur.

Türkiye'yi Kürtlere özerklik tanınması yolunda taviz vermeye başka türlü zorlayamadıklarından görünür amaçları Ankara'yı sınırın her iki tarafında açık atışmaya sokmak ve bu yangından bir şey çıkmasını ummak.

Eğer kıyameti andıran böylesi bir senaryonun gerçekleşmesi önlenecekse, sadece Ankara'da değil, Washington ve Brüksel'de de soğukkanlı ve hızlı düşünmek gerekiyor. Zira Türkiye gibi NATO üyelerinin, sınırları saldırı tehdidi altında olduğunda müttefiklerinden yardım talep etme hakkı var.

Irak ordusunun PKK'nın faaliyetlerini bastırmasını beklemekse anlamsız. Bölgede düzenli kuvvet bulunmuyor. Kuzey Irak Bölgesel Hükümeti ise tek başına harekete geçmeye isteksiz..."

Peki o zaman çözüm nerede yatıyor? Gazeteye göre yanıt Washington'da:

"PKK'yı dizginlemek için Iraklı Kürtlerle birlikte çalışmak Amerika'ya düşüyor. Şimdiye dek Washington, Türkiye ve Iraklı Kürtler arasında tercih yapma fikrine hoşnutsuzlukla baktı. Ancak dün yaşananlar, karşılıklı itidal yolunda telkinlerin artık bir amaca hizmet etmeyeceğini gösterdi.

Sayın Erdoğan'ın Türk ordusunu Kuzey Irak'a göndermek zorunda kalması, ya da zaten haddinden fazla çatışma yaşayan bölgede önlenemez ve kazanılamaz bir savaş daha başlaması istenmiyorsa; PKK'yın'f0er Kürt yetkililerin PKK'yı kınadığını durdurmaya yönelik sert kararlar alınmalı."

"ERDOĞAN'IN TİMES'A MÜLAKATI"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son saldırı düzenlenmeden önce Times gazetesine bir özel mülakat vermiş. Martin Fletcher ve Suna Erdem'in sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Türkiye'nin sabrının tükendiğini ifade ediyor, kendisini savunmaya hakkı var" diyor ve ekliyor:

"Kimseden izin almak durumunda değiliz."

Times, bugün iki günlük İngiltere ziyaretine başlayan Erdoğan'ın Amerika-Türkiye ilişkileri konusundaki görüşlerini şu ifadelerle özetliyor:

"Erdoğan Türkiye'de Amerikan aleyhtarlığı rüzgârlarının estiğini söyledi, Irak savaşını başarısızlık olarak niteledi, Kongre Osmanlı'yı Ermenilere soykırım uygulamakla itham eden tasarıyı onaylarsa, Amerika'nın çok önemli bir dostunu yitirebileceği uyarısında bulundu.

Erdoğan, Irak savaşı konusunda 'Gördüğüm kadarıyla bir başarı yok. Sadece on binlerce kişi öldü. Sadece tüm altyapısı ve üstyapısı çökmüş bir Irak görüyorum' dedi.

Başbakan, AB'yi de Türkiye'ye sözlerinden dönmekle eleştirdi. Erdoğan'ın kavgacı üslubu Washington ve Londra'da kaygı yaratabilir, ki muhtemelen amacı da bunu yaratmak..."

"TÜRKİYE BATI'YA YABANCILAŞIYOR MU?"

Gazete başyazılarında da bu konuya dönüyor ve yaşanan gelişmeleri "tehlike sinyalleri" olarak niteleyerek şu hükmü veriyor: "Dost ve müttefik Türkiye, Batı'ya tehlikeli şekilde yabancılaşıyor."

Türkiye'nin on yıllardır istikrarsız bir bölgede genel olarak güvenilir bir ortak olduğunu belirten Times, Türkiye içinde ve dışında yaşanan gelişmelerin ilişkileri, Ankara'nın yönünün Batı'ya dönük olduğuna artık garantili gözüyle bakılamayacağı bir noktaya taşıdığını kaydediyor...

Türkiye toplumsal ve siyasi dönüşüm içerisinde. Güçlü İslamcı kökenleri olan AK Parti'ye bu yaz (düzenlenen seçimle) verilen yetki, modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk'ün öngördüğü laikliğe ne ölçüde bağlı olunduğuna dair temel soruları gündeme getirdi.

Avrupalılar rahatsızlıklarını bastırdılar ancak artık Türkiye'nin Müslüman değerler ile laik kurumların bir arada varlığını kanıtlayan bir model olmayı sürdüreceğinden artık o kadar emin değiller. Bu arada Türklerse AB'nin ihanetine uğradıklarını düşünüyorlar.

Amerikalılar açısından, Irak'ın işgali için Türkiye'nin topraklarını açmaması ardından her iki tarafın dikkatli adımlarla onarmaya çalıştığı ilişkiler, Kongre'nin korkunç bir zamanlamayla gündeme getirdiği tasarının baskısıyla bozuldu. Nancy Pelosi'nin beceriksizliği, lüzumsuz yere büyük zarara yol açtı.

Bu zararın boyutları yakında görülecek. Türkiye'nin Kuzey Irak'a sınırda yığılan 60 bin askerle kapsamlı bir işgal hareketine girişmesi, Irak'ın tek istikrarlı bölümü açısından felaket olur. Ancak Başbakan Erdoğan'ın da Times'a ifade ettiği gibi, Türkler artık Batının itidal çağrılarını dinleme havasında değil."

Times yine de gelinen noktada İngiltere'nin olumlu rol oynayabileceğini savunuyor:

"İngiltere'nin Türkiye'nin AB üyeliğine desteği Gordon Brown'a bugün Londra'daki görüşmede etkili olma imkanı verebilir. Ancak sözlerini dikkatli sedn'f0er Kürt yetkililerin PKK'yı kınadığını çmeli, Türkiye'nin Irak konusunda ev sahipliğini yapacağı konferansa işaret ederek zamana oynamalı. Usulca, işgalin PKK'ya Güneydoğu'da desteğin artmasına yol açabileceğini söyleyebilir. Ancak aynı zamanda dinlemeli de; Kürt yetkililer de Türkiye'nin kaygılarını daha ciddiye almalı.

Türkiye tavizsiz bir ruh hali içinde, ancak bunun nedeni kısmen, dostu olması gerekenlerin kendisini yalnız bıraktığı hissi. Bu zor zamanlarda dostluğun kanıtlanması, Erdoğan'ın da ülkesine götürebileceği faydalı bir mesaj olacaktır..."

"DÜNYA GÜNDEMİNDEN"

İngiliz gazetelerinin diğer sayfalarında ise İngiliz Formula 1 pilotu Lewis Hamilton'un Brezilya Grand Prix'sinde son anda şampiyonluğu kaçırması geniş yer buluyor. Hamilton'ın fotoğrafları hemen her gazetenin ilk sayfasında yer alırken, bu gelişme, futbol ve ragbiden sonra İngiltere'ye sporda bu haftaki üçüncü darbe olarak yorumlanıyor.

Financial Times, hafta sonunda İran'ın nükleer programdan sorumlu başmüzakerecisi Ali Laricani'nin istifa ettiği haberini kaygı verici buluyor. Gazeteye göre bu durum Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney safları arasındaki gerginliğin göstergesi olabilir.

"Laricani'nin istifası, rejimin en tepesindeki iktidar mücadelesinin açığa çıktığı kaygısına neden oldu. Laricani geçmişte de bir kaç kez istifaya yeltenmiş, cumhurbaşkanının sert söyleminin nükleer program sorununu çözmek için yürüttüğü çabaları baltaladığından yakınmıştı. Ancak doğrudan dini lider Hamaney'in kendisini bundan vazgeçirdiği belirtiliyordu."

Financial Times, Laricani'nin, yerine atanan ve Cumhurbaşkanı'na yakın bir isim olarak görülen Said Celili'ye Avrupa Birliği yetkilileri ile görüşmesinde Hamaney'in ısrarıyla eşlik edecek olmasını da dikkat çekici buluyor.

İran Cumhurbaşkanı'nın ülke siyaseti üzerindeki denetimini sıkılaştırdığını düşünen Guardian'a göre, görevden ayrılma sırası Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki'de olabilir.

Times, Polonya'daki seçimleri işlerken iki yıldır ülkeyi yöneten Kaczynski kardeşleri eleştiriyor. Gazete biri Cumhurbaşkanı diğeri başbakan olan ikiz kardeşlerin ülkede kutuplaşmaya neden olduklarını, ülkeyi Rusya, Almanya ve Brüksel ile kafa kafaya çarpışma rotasına soktuklarını belirtiyor. Ancak yolsuzluğa karşı yürüttükleri kampanyada muhaliflerini karalamaya çalıştıkları şeklindeki izlenimin aleyhlerine döndüğünü kaydediyor.

"BUTTO'DAN KARARLILIK MESAJI"

Financial Times geçen haftaki bombalı saldırıdan sonra, Pakistan'da bundan böyle siyasi partilerin yollarda geçitler düzenlemesine izin verilmeyeceğini, sadece güvenliği sağlanmış parklarda ve kamuya açık alanlarda eylem düzenleneceğini duyuruyor.

Pakistan'ın eski başbakanlarından Benazir Butto, Financial Times'a bir de makale yazmış. Geçen hafta uğradığı saldırının kendisini yıldırmadığını belirten Butto, 130 kişinin ölümüne yol açan saldırıdan yine eski devlet başkanı Ziya ül Hak'ı sorumlu tutuyor. Butto, makalesinde aşırılık yanlısı saldırganların İslam'ın temel ilkelerine aykırı hareket ettiklerini vurguluyor, demokratik bir Pakistan için mücadele etmeye devam edeceğini söylüyor.

Guardian, Almanya merkezli Enerji İzleme Grubu'nun hazırladığı raporda, petrol n'f0er Kürt yetkililerin PKK'yı kınadığını üretiminin azalacağı öngörüsünde bulunduğunu aktarıyor. Kuruluşa göre, dünya petrol üretimi 2006'da zirve yaptı, artık düşüşe geçiyor ve 2030 itibariyle yarı yarıya azalmış olabilir. Uzmanlar bu durumu "dünya ekonomisinde yapısal bir değişimin eşiğinde" diye yorumluyorlar. Bununla birlikte bu hükümler halihazırda petrol arzı konusunda kaygıya mahal olmadığını düşünen Uluslararası

Enerji Ajansı'nın bulgularıyla çelişki halinde.

Times İngiltere'de, aşırı kilolu çocukların ailelerine okullarından uyarı mektupları gönderilmesi konusunda bir önerinin tartışıldığını ilk sayfasından duyuruyor.

Gazete İngiltere ve Galler'de ilkokul öğrencilerinin iki yıldır okulda zorunlu olarak tartıldığını hatırlatıyor. Ancak yetkililerin yeni öneriler doğrultusunda, kendilerini şişman çocukları toplum önünde damgalamış olacakları suçlamalarına karşı hazırladıklarını kaydediyor.

Ancak yetkililere göre durum ciddi. Zira hazırlanan resmi raporlar ülkede 2050 yılında erkelerin yüzde 60'ının kadınların yüzde 50'sinin genç ve çocukların da yüzde 26'sının obez olacağını gösteriyor.

(BBC-CY-CY-ÖK-D)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Dünya

Haberler

title