Tüm Emeklilerin Sendikası Üyeleri 2026 Bütçesi'ni Protesto Etti: "Turpun Büyüğü Tüik Eliyle Yoksulluğa İtilmemizdir"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Tüm Emeklilerin Sendikası üyeleri, "emeklilerin, emekçilerin, halkın yok sayıldığı" gerekçesiyle 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nu protesto ettiler. Ankara Keçiören Şube Başkanı Zerrin İğdeler, ''Ürettiğimiz kaynakları, ödediğimiz vergileri sermayeye, patronlara, beşli çetelere, saraylara aktarmayı hedefleyen, tüm yükü bizlerin sırtına yıkan bu bütçeyi kabul etmiyoruz'' dedi. Emekli vatandaş ise, "Balık alıp yiyemiyoruz çünkü aldığımız maaşla ancak evimizin kirasını, elektriğimizi, doğal gazımızı zar zor ödüyoruz. Tam anlamıyla sefalete sürüklendik" dedi.

Haber : Hilal Acar - Görüntü: Berkin Gülsoy

(ANKARA) - Tüm Emeklilerin Sendikası üyeleri, "emeklilerin, emekçilerin, halkın yok sayıldığı" gerekçesiyle 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nu protesto ettiler. Ankara Keçiören Şube Başkanı Zerrin İğdeler, "Ürettiğimiz kaynakları, ödediğimiz vergileri sermayeye, patronlara, beşli çetelere, saraylara aktarmayı hedefleyen, tüm yükü bizlerin sırtına yıkan bu bütçeyi kabul etmiyoruz" dedi. Emekli vatandaş ise, "Balık alıp yiyemiyoruz çünkü aldığımız maaşla ancak evimizin kirasını, elektriğimizi, doğal gazımızı zar zor ödüyoruz. Tam anlamıyla sefalete sürüklendik" dedi.

Tüm Emeklilerin Sendikası üyeleri, 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nu Sakarya Caddesi'nde protesto etti. Eyleme katılan emekliler, "Tekellerin vurguncu düzenine son", "Emekliyiz, geçinemiyoruz", "Diyanet'e değil, emekliye bütçe", "TÜİK rakamları sahte, yoksulluk gerçek", "Turpun büyüğü TÜİK eliyle yoksulluğa itilmemizdir" ve "Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz" yazılı dövizler taşıdı.

Sendikanın Ankara Keçiören Şube Başkanı Zerrin İğdeler, yurttaşların yıllardır "Biz halktan, emekliden, emekten, işçiden, memurdan, kadınlardan, gençlerden yana olan, onların hak ve çıkarlarını gözeten bir iktidarız, hükümetiz" sözleri ile oyalanarak "ekonomik krizin" ve "gelir adaletsizliğinin" geçici bir durum olmaktan çıktığını söyledi.

"Tüm yükü bizlerin sırtına yıkan bu bütçeyi kabul etmiyoruz"

Hükümetin bilinçli olarak yoksullaştırma düzenini getirdiğini ifade eden İğdeler, şöyle konuştu:

"Yoksulluk, açlık, sefalet ve güvencesizlik adım adım sadece ekonomik değil, siyasal bir kontrol aracına dönüştürülmüştür. Emeğin, yurttaşların en temel haklarını hedef alan tüm saldırılar demokrasinin, hukukun tamamen rafa kaldırılmak istendiği, halk iradesinin yok sayıldığı otoriter rejim ile tahkim edilmiştir. Sonuç itibarıyla geldiğimiz yer, ana gövdesini emeğiyle geçinenlerin oluşturduğu ülkenin ezici çoğunluğunun üzerine düşürülen karanlığın gittikçe koyulaştığı bir yerdir.

Tüm bunlara rağmen iktidar sözcüleri adeta bozuk bir plak gibi aynı hamaset nutuklarını atmaya devam ediyor. 'İşçimizi, memurumuzu, emeklimizi hiçbir zaman enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz' diyorlar. Oysa bir iktidarın gerçekten kimden yana olduğunu anlamanın en kısa yolu yaptığı bütçeye bakmaktır. Çünkü bütçeler, bir iktidarın ülkenin kaynaklarını nerelere harcayacağını gösteren, dolayısıyla tercihini kimlerden yana kullandığını tüm açıklığıyla ortaya koyan bir turnusol kağıdı işlevi gören belgelerdir. Bu bütçede kamu emekçileri yok. İşçiler, emekliler, asgari ücretliler, kadınlar, gençler, öğrenciler yok. Engelliler, çiftçiler, küçük üreticiler, köylüler yok. Bu bütçede istihdama, kamu hizmetlerine kaynak yok. Ürettiğimiz kaynakları, ödediğimiz vergileri sermayeye, patronlara, beşli çetelere, saraylara aktarmayı hedefleyen, tüm yükü bizlerin sırtına yıkan bu bütçeyi kabul etmiyoruz."

İğdeler, geceleri aç yatılmayan bir ülke istediklerini söyleyerek, "Çocuklarımızın, öğrencilerimizin hayatlarının MESEM cehennemiyle karartılmadığı bir ülke istiyoruz. İnsanca bir yaşam, güvenceli bir iş, güvenli bir gelecek, demokratik bir ülke istiyoruz. Halktan, emekten, eşitlikten, adaletten yana bir bütçe istiyoruz. İnsanca yaşamaya yetecek ücret, vergide ve gelirde adalet istiyoruz. Vergilerimizin eğitime, sağlığa, adalete, barışa ve demokrasiye harcandığı bir ülke istiyoruz" şeklinde konuştu.

"Tam anlamıyla sefalete sürüklendik"

Eylemden sonra emekli vatandaşlar ANKA Haber Ajansı'na konuştu. Asgari ücret ve emekli aylıklarının açlık sınırının oldukça altında kaldığına işaret eden yurttaş, şu şekilde konuştu:

"Bu maaşlarla geçinmek mümkün değil. Şu tezgahlara gidin bakın; balık alıp yiyemiyoruz çünkü aldığımız maaşla ancak evimizin kirasını, elektriğimizi, doğal gazımızı zar zor ödüyoruz. Bir de zorunlu olarak karnımızı doyurmak için temel gıda maddelerini alabiliyoruz. Bunun dışında herhangi bir şey almamız mümkün değil. Emeklilerin tamamının durumu böyle. Yakın zamanda Ulus'ta gördüğünüz gibi emekliler 200 liraya  odalarda kalır duruma gelmiştir. Tam anlamıyla sefalete sürüklendik. Belki de Ulus'taki oteller tipi yerlerde kalmak zorunda kalan emeklilerin sayısı artacaktır."

"Artık bu düzenin değişmesi gerekiyor"

Bir başka yurttaş ise iki işte çalışmasına rağmen geçinemediğini bildirerek, şu ifadeleri kullandı:

"Asgari ücret açıklandı ancak bu ücret bile insanları tatmin etmiyor. Pazar fiyatları, market fiyatları her şey alıp başını gitmiş durumda. Hayat her geçen gün daha da pahalı hale geliyor. Buna rağmen başımızdakiler çıkıp 'Biz her şeyi milletin durumuna göre yaptık, kimseyi enflasyona ezdirmedik' diyor. Gerçekler ortadayken bu sözlerle halkı oyalamaktan başka bir şey yapılmıyor. İnsanlar geçinemiyor, emekliler, işçiler, asgari ücretliler her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Artık bu düzenin değişmesi gerekiyor."

Başka bir kent sakini de, "ülkenin geldiği durumda konuşmanın bile anlamı olmadığını" ifade ederek, "Diyecek fazla bir şey yok, memleketin hali ortada. İşçiler perişan, emekliler perişan. Pazara gelince fiyatlar alıp başını gitmiş durumda. Kendimizi sahipsiz bir memlekette yaşıyor gibi hissediyoruz" dedi.

"23 yıldır oy verdim, pişmanım ve bundan sonra da düşünmüyorum"

Çalışmasına rağmen geçinemediğini ifade eden bir başka Ankaralı ise sıkıntılarını şu şekilde aktardı:

"Şartlar çok zor, gerçekten büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Aynı zamanda çalışıyoruz ama yine de geçinemiyoruz. Ülkenin durumu bu. Tatil zaten hayal; eve zor gidiyoruz. Çocuklara, torunlara ancak simit alabiliyorum, onu da zorla. Tatili bırakın, eve bir ekmek götürebiliyorsan ne mutlu. Ev almak hayal oldu, gezmek hayal oldu, çocuk evlendirmek artık tarihe karıştı. Daha ne anlatalım, ne diyelim? Adalet de yok. Bu şekilde devam ederse hiçbir şey düzelmez, aksine her geçen gün daha da batarız. Bu şartlarda düzelme şansı yok. Değişim şart, başka bir yolu yok. 23 yıldır oy verdim, pişmanım ve bundan sonra da düşünmüyorum. Değişim istiyorum. Belki yeni biri gelir, inşallah her şey düzelir, daha iyi olur; umudumuz bu."

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500

Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.