Lübnan'a Asker Tartışmasında Farklı Boyut

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP Antalya Milletvekili Mehmet Dülger, Lübnan’a gönderilecek Türk askerinin yaşayacağı olası tehlikelerde yeni bir boyuta dikkat çekti. Dülger, “Türkiye’den gidecek asker orada Sünni bir güç olarak algılanacaktır. Evet biz laik bir devlet diye kendimizi tanımlıyoruz ama önemli olan orada askerimizin nasıl görüleceği. Hizbullah bizim askerimizi Sünni bir güç olarak algılayacaktır. Bu tehlikeden nedense kimse söz etmiyor” dedi.

Dülger, ANKA’ya yaptığı açıklamada, Lübnan’a asker tartışmasının, bütün risk ve tehlikeleriyle tartışılamadığını, Lübnan’da yaşanan gerçeklerden uzak değerlendirmeler yapıldığını söyledi.

HİZBULLAH İÇİN TÜRK ASKERİ SÜNNİ GÜÇTÜR

Dülger, Lübnan’ın dinsel kimliğe göre dizayn edilmiş yapılanmasına ve ülkedeki çok keskin Şii-Sünni çatışmasına dikkat çekti. Dülger, şunları söyledi:

“Oraya gidecek Türk askeri, Sünni güç olarak görülecektir. Evet biz laik bir devletiz, laik devlet olduğumuzu da söylüyoruz ama bu bizim ifademiz. Oraya gidince onların bizi nasıl gördüğü önemli. Hizbullah, Türk askerini Sünni güç olarak algılayacaktır. Kimse bu tehlikeden nedense hiç söz etmiyor. Bu Şii-Sünni ayrımı o kadar önemli ki çatışmalar devam ederken Arap ülkeleri İsrail’e karşı tavır koymadılar. İslam Kongeransı Örgütü toplantısında en üst düzeydeki yetkili Türkiye’nin Dışişleri Bakanıydı. Neden? Çünkü Arap ülkeleri, ‘Şiilerin başına bomba yağıyor. Bize ne’ dediler. Şimdi deniliyor ki Lübnan Başbakanı ‘Türk askeri istiyoruz’ demiş. Lübnan Başbakanı Müslüman. Peki Lübnan Cumhurbaşkanı ne demiş? Bilmiyoruz, çünkü o Hristiyan. Meclis Başkanı ne demiş? Bilmiyoruz. Yani bizim anlayamadığımız çatışma kaynakları var. Orada Endonezya askerinin 5 adam öldürmesi önemli değildir ama Türk askerinin tetiğe elini uzatması bile birşeydir. Yani bir yazarımızın dediği gibi, ‘Lübnan’da Amerika poker oynuyor, İran satranç oynuyor. Çok ince oyunlar var orada.”

MAÇ BİTMEDİ, SADECE TARAFLAR DİNLENİYOR

“Asker gönderelim” diyenlerle “göndermeyelim” diyenlerin tüm argümanlarını ortaya koyup tartışmayı sürdürmeleri gerektiğini belirten Dülger, “Orada bir çatışma, bir de geçici ateşkes durumu var. Çatışmayı devam tettirme arzusu var mı? Bence var. Şu anda maç durmuş, ama bitmemiş, taraflar terlemişler, su içiyorlar, dinleniyorlar, bir süre sonra muhtemelen tekrar birbirlerine girişecekler. Bu karşılıklı girişmede ne yapabilirler. Bunu engellemek için gelmiş olan Birleşmiş Milletler gücünü hırpalayabilirler. Hem de çok ciddi hırpalayabilirler. Bunu İsrail tarafı da yapabilir, Hizbullah da. İşte asker göndermede karar almanın güçlüğü burada” dedi. Dülger, BM gücünü hırpalamak için teröre başvurulabileceğini, terörün son derece gelişkin oyunlara sahip olduğunu, Lübnan’daki terörün ise neredeyse 40 yıllık birikimi olduğunu vurgularken, “Sen yeni hamur açmaya çalışırken 40 yıllık baklavacının karşısında şansın olabilir mi” diye sordu.

ANNAN’IN GÜVENCESİ YAZILI DEĞİL

Dülger, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın 6 Eylül’de Türkiye’ye yapacağı ziyaretin asker gönderme konusundaki karar açısından bir gelişme niteliği taşıyacağını, Annan’ın söyleyeceklerinin önemli olduğunu belirtirken, “Ancak Annan’ın Lübnan’a gidecek gücün Hizbullah’ı silahsızlandırma görevi olmadığını açıklaması sözden ibaret, yazılı bir güvence değil. Zaten oraya güç gönderecek ülkeler de BM kararını yeterli görmedikleri için daha belirli tanımlamalar istiyorlar” diye konuştu. Dülger ayrıca BM’nin kendi görevlisinin öldürülmesini bile kınayamadığına vurgu yaparken de, yarın Lübnan’a gidecek gücün komutanının öldürülmesi durumunda neler olabileceğine yanıt verilmesi gerektiğini belirtti.

Haberler