Haberler

Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor 2017 Konferansı ve Fuarı

Maliye Bakanı Naci Ağbal, dün itibarıyla Kredi Garanti Fonu'ndan (KGF) 157 bin firmaya 114 milyar lira tutarında kredinin kullandırıldığını belirterek, "Dolayısıyla son haftalarda hızlanan KGF kullandırımı önümüzdeki aylara ilişkin de bizi son derece ümitlendiriyor.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, dün itibarıyla Kredi Garanti Fonu'ndan (KGF) 157 bin firmaya 114 milyar lira tutarında kredinin kullandırıldığını belirterek, "Dolayısıyla son haftalarda hızlanan KGF kullandırımı önümüzdeki aylara ilişkin de bizi son derece ümitlendiriyor. Bu rakamların hızlı bir şekilde hedef olan 250 milyar liraya doğru gideceğini rahatlıkla görüyorum." dedi.

Ağbal, Türkiye Perakendeciler Federasyonu'nun (TPF) düzenlediği "Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor 2017 Konferansı ve Fuarı"nın açılışında yaptığı konuşmada, hükümet olarak 2016'nın ağustos ayından itibaren ekonomideki canlanmayı sağlayabilmek açısından arka arkaya önemli kararlar aldıklarını anımsattı.

Özellikle ekonominin hızlı şekilde toparlanması için maliye politikasını önemli bir kaldıraç olarak kullandıklarını ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:

"Maliye politikasının birinci hedefi mali disiplindir. Hiçbir şekilde mali disiplinden vazgeçmemiz söz konusu değildir. Türkiye'nin ekonomisinde ve siyasetinde bu kadar güçlü, sağlam, istikrarlı bir yapı varsa bunun en önemli nedenlerinden birisi maliye politikasındaki başarılardır. Maliye politikası ekonomideki gelişmelere duyarlı olmak zorundadır. Ekonominin daralma dönemlerinde ekonomik canlanmaya katkı verecek şekilde vergi politikası kendisini düzeltebilmelidir, istikametini değiştirebilmelidir. Kamu harcama politikası ekonominin yavaşlama döneminde GSYH'yı üretim, tüketim, ihracat tarafında destekleyecek harcama kararlarını alabilmelidir. Biz bu anlayışla hareket ettik. 2016 ağustos ayından itibaren birçok noktada vergi indirimlerine gittik. İki noktada vergi indirimi yaptık. Birinci gruptaki vergi indirimindeki amacımız üretim, ticaret, yatırım üzerinde yük, maliyet oluşturan vergilerin kalıcı şekilde düşürülmesi oldu. Damga vergisi, harçlarda önemli düzenlemeler yaptık. Daha sonra hızlı bir şekilde ekonominin yatırım tarafına destek olmak amacıyla yatırım teşvik sistemi üzerinde radikal değişiklikler yaptık. Süper teşvik sistemini hayata geçirdik. Mevcut yatırım teşviklerinde avantajlar getirdik. Ar-Ge, inovasyon ve tasarım üzerindeki vergi yüklerini daha da düşürdük."

Ağbal, yine bu dönemde kamu harcama politikasında ekonomik büyümeyi destekleyecek yeni destek paketleri açıkladıklarını anımsatarak, "İhracata verdiğimiz destekleri 3 kat artırdık. KOBİ'lerin krediye erişebilmesi için bütçeden önemli harcama kalemleri ürettik. İşletmelerimizin özelikle teknolojiye yatırım yapmaları, ölçek büyütmelerini, üretimleri artırmalarını sağlayacak harcama destekleri getirdik. Kamu maliyesi bir taraftan ekonomik büyümeye kalıcı şekilde destek verdi, diğer taraftan da geçici suretle yapmış olduğumuz düzenlemelerle de 2016'daki 15 Temmuz darbe girişiminin meydana getirdiği hasarları hızlı bir şekilde sarma gayreti içerisinde olduk." diye konuştu.

Konut, beyaz eşya ve mobilya sektörlerinde vergi indirimleri yaptıklarını hatırlatan Ağbal, "En son nisan ayı sonunda biten beyaz eşya ve mobilyadaki indirimleri eylül ayı sonuna uzattık. Yaptığımız bütün düzenlemeler yatırımcılar tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı. Ekonominin son çeyreğinde Türkiye ekonomisi bir defa daha dayanıklılığını, sağlamlığını gösterdi. Yılın ilk çeyreğinde arka arkaya gelen bütün göstergelerde de hemen hemen olumlu trend devam ediyor. Ekonomik güven endeksi, tüketici güven endeksi, reel kesim güven endeksi, hizmet sektörü güven endeksi, perakende ticareti güven endeksinde arka arkaya açıklanan rakamlar hepimizi sevindiriyor."

- "KGF'den 157 bin firmaya 114 milyar lira tutarında kredi"

Bakan Ağbal, ticaretin canlanmaya, üretimde çarkların dönmeye başladığını, ihracat tarafında sevindirici gelişmelerin olduğuna dikkati çekerek, "PMI endeksi uzun bir süreden sonra 50 gösterge değerini geçti, 4 ay arka arkaya büyüme trendini gösterdi. Bu da geleceğe dönük beklentilerin olumluya dönmesine imkan sağladı." dedi.

Ekonomiye kredi kanalından önemli destekler verdiklerinin bilgisini veren Ağbal, 2016 yılı itibarıyla kredi hacmindeki yavaşlamanın ister istemez ekonomik büyümeyi sınırlandırdığını, önemli bir mekanizma olan KGF'yi devreye soktuklarını söyledi.

Ağbal, KGF üzerinden işletmelere 250 milyar lira tutarında bir kredi teminatı imkanı getirdiklerini anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Dün itibarıyla geldiğimiz noktada KGF'den 157 bin firmaya 114 milyar lira tutarında kredi bu sistem dahilinde kullandırılmış oldu. Dolayısıyla son haftalarda hızlanan KGF kullandırımı önümüzdeki aylara ilişkin de bizi son derece ümitlendiriyor. Bu rakamların hızlı bir şekilde hedef olan 250 milyar liraya doğru gideceğini rahatlıkla görüyorum. Yine KOBİ'lerin krediye ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla KOSGEB üzerinden yaklaşık 500 bin işletmemizi hedefleyen bir kredi paketini de uygulamaya koyduk. Dün itibarıyla yaklaşık 186 bin KOBİ, esnafımız KOSGEB kredisini aldı ve bu kapsamda yaklaşık 5 milyar lirayı piyasaya bu şekilde vermiş olduk. İnşallah önümüzdeki günlerde hızlı bir şekilde, bankalarda bekleyen talepleri dikkate aldığımız zaman, 241 bin sayısına bugünden ulaştığımızı görüyoruz. Bu da bizi sevindiriyor."

Ekonominin genelinde ortaya çıkan olumlu gelişmelerin Türkiye ekonomisinin büyümesine katkı sunduğunu belirten Ağbal, "Zaman zaman şöyle değerlendirmelerde bulunuluyor; 'Türkiye ekonomisi küresel kriz sonrası performansı küresel kriz öncesi performanstan daha düşük.' Bendeki rakamlar bunu söylemiyor. Türkiye 2003-2008 arasında yıllık ortalama yüzde 6,2 büyümüş. 2009 global krizini bir tarafa bırakırsak, Türkiye ekonomisi 2010-2013 arasında yüzde 8,2 büyümüş. Bu performanslar olağanüstü. 2014-2016 yılları arasında büyüme oranlarımız yüzde 8,2'den yüzde 4,7'ye düştü." dedi.

Ağbal, Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık yargı darbe girişimi, Türkiye ekonomisiyle ilgili oluşturulan olumsuz kampanyalar ile değerlendirmeler ve son olarak 15 Temmuz'daki alçak darbe girişimini anımsatarak, "2010-2013 arasında eğer yakaladığımız ivmeyi devam ettirebilseydik, Türkiye ekonomisinin üzerine bu oyunlar oynanmasaydı, çelme takmalar olmasaydı 2014-2016 arasında yüzde 4,7 değil, muhtemelen yüzde 6 büyürdük. 2016 yıl sonu itibarıyla kişi başına düşen milli geliri 10 bin 700 dolar, 2013 yılında 12 bin 400 dolar, bütün bu hesaplar olmasaydı, bu rakam 13-14 bin belki de 15 bin dolarları bulurdu." şeklinde konuştu.

Sektörlerin büyümesinin ekonominin büyümesine bağlı olduğuna dikkati çeken Ağbal, "Türkiye büyüme oranı ne kadar büyürse perakende sektörü de o kadar büyüyecektir. Kişi başına düşen milli gelir yukarı gittikçe perakende sektörü için ortaya koyduğumuz 2023 vizyonu realize edilecektir. Türkiye'nin her zamankinden daha fazla siyasi, ekonomik istikrara ihtiyacı var. Dijital ekonomi dediğimiz küresel ekonomideki meydan okumalara karşı daha da güçlü olmak zorundadır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bu ülkenin fanustan okyanuslara çıkması lazım"

Bakan Ağbal, perakende sektörü kadar makroekonomik parametlerdeki değişime duyarlı bir başka sektörün bulunmadığını anlatarak, şunları söyledi:

"Türk perakendecilik sektörü büyüyecekse hem ekonomide hem de siyasi istikrarda sağlanacak gelişmelerden en fazla etkilenecek sektör olacak. Türkiye'de kalıcı siyasi, ekonomik istikrar olsun istiyoruz. Kolay ve rahatlıkla baş edebileceğimiz meydan okumalarla karşı karşıya değiliz. Dijital ekonomi olağanüstü şekilde birey hayatından başlayarak bütün ekonomik paradigmaları değiştiriyor. Unutmayın, dijital ekonomideki değişim kadar dünya jeopolitiğindeki değişim bütün ülkelerin geleceğinde etkili olacaktır. Türkiye bütün bu küresel meydan okumalara karşı güçlü olmak zorunda. Hükümet olarak son dönemde karşılaştığımız meseleleri çözebiliyorsak güçlü ve kararlı hükümet olmamızdan dolayıdır. 7 Haziran ile 1 Kasım arası döneme baktığınızda siyasetteki kırılganlıkların bir anda ileriye dönük bakış açılarını nasıl olumsuz etkilediğini görüyoruz. 1990'lı yıllara gitmeye gerek yok. Son 1,5 yıldır ekonomi alanında reform niteliğinde yasal düzenlemeyi meclisten geçirdik."

Türkiye'nin daha yapması gereken çok reform, alması gereken çok mesafenin bulunduğunu aktaran Ağbal, "Bunları yapabilmek için Türkiye mutlaka Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini 16 Nisan'da inşallah reformların reformu olarak hayata geçirecek. Ondan sonra güçlü hükümetlerle reformları yaparak hem dijital ekonomiye hızlı bir geçiş hem de ülkemizin ihtiyaçlarına uygun ekonomik bir modeli süratle hayata geçirmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Ağbal, Türkiye'de kalıcı siyasi istikrarının sağlanması için, ekonomide yakalanan bu olumlu ivmenin artarak devam etmesi için 16 Nisan'da güçlü bir destekle bu değişikliğin yapılacağını dile getirdi.

Rekabetin kaçınılmaz olduğunu anlatan Ağbal, mevcut sistemleri sürekli kutsamaya dönük anlayışın değişen ve dönüşen anlayışa ters olduğunu söyledi.

Ağbal, "Bazen bir fanustaki balık misali, fanusu kırsak, onu bir okyanusun içerisine koysak o fanusun ne kadar sığ, nefessiz, oksijensiz olduğunu o zaman anlayacak. Bu ülkenin fanustan çıkması lazım, okyanuslara çıkması lazım. İnşallah 16 Nisan'da onu yapacağız." dedi.

Konuşmaların ardından Bakan Ağbal'ın da katılımıyla "Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor 2017 Konferansı ve Fuarı"nın açılışı kurdela kesimiyle gerçekleştirildi.

(Son)

Kaynak: AA / Ekonomi

Naci Ağbal Türkiye Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title