Haberler

Domaç: "İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kaos Yaratır"

Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Mehmet Domaç, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa Tasarısı'nın, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü'nü Kaldırmayı Amaçladığını, Bu Kurum Kalksa Bile Yerine Mutlaka Eczacılık Daire Başkanlığı'nın Kurulması Gerektiğini Belirtti.

Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Mehmet Domaç, yürürlükte olan mevcut yasalarda düzenlemeler yaparak sektörün sorunlarının giderilebileceğini, yeni ve ne olduğu net olarak belli olmayan İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu gibi bir yapı yaratılmasının sorunları çözmeyeceğini, aksine kaos yaratacağını söyledi.

Mehmet Domaç ANKA'ya Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa Tasarısı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kanun Tasarısı'nın, tıbbi ürün ve ilaçların kullanıcıya ulaşmasına kadar geçen süreçte her türlü düzenleme ve denetlemeyi yapmaya yetkili bir kurumun kurulmasını esas aldığını belirtti. "Fakat tasarı aynı zamanda 984 ve 1262 sayılı yasaların düzenleme alanlarına da girmektedir. Ona rağmen bu yasalarda yer alan ve hayati öneme haiz bazı maddeler taslakta yoktur. Doğacak boşluk büyük sıkıntılar yaratır. Örneğin, ilacın eczaneden halka ulaştırılması, ilaca reklam yasağı gibi maddelerin yerine maddeler konulmadığından, ayrıca ilaçla ilgili cezai hükümleri düzenleyen bölümler yeni yasada olmadığından, 1262 sayılı Yasa'nın kalkmamasını ve ilacın toptan satışı 984 sayılı yasa ile düzenlendiğinden bunun da yerine konulacak bir madde taslakta yer almadığından ve buna benzer maddeler nedeni ile söz konusu yasanın da kalkmaması gerekmektedir" diyen Domaç, diğer yandan İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü'nün kalkmasıyla eczacılık açısından oluşan boşluğun Eczacılık Daire Başkanlığı kurularak doldurulmasını önerdi.

"TASLAKTA İLAÇTAN HİÇ BAHSEDİLMİYOR"

Domaç, taslakta ismi farklı olmasına rağmen, ilaçtan hiç bahsedilmemediğine işaret ederek, bu konunun düzenlenmesi gerektiğini anlattı.

"Taslak ile oluşturulan ve idari-mali açıdan özerk ve özel bütçeli kuruluşa Sağlık Bakanlığı'nın bu konudaki yetkileri devredilmektedir. Bu yetkinin bir de maliyeti söz konusudur. Bütçeden alınan pay dışında üreticilerden binde beş oranında kesinti, kuruma aktarılacaktır. Daha önce olmayan bu kesinti, kuruluşun temel amaçları ile de çelişmektedir.

Bu açılardan bizim taslağa ilişkin genel değerlendirmemiz, eksiklerin olduğu ve yeterli olmadığı, mevcut düzenlemeleri değiştirdiği takdirde sektörün sorunlarını gideremeyeceği, görev ve sorumlulukları net olmayan bir kurumun yaratılmasının sorunları çözmek yerine yeni sorunlar yaratacağı şeklindedir" diyen Domaç, yürürlükte olan mevcut yasalarda düzenlemeler yaparak sektörün sorunlarının giderilebileceğini, yeni ve ne olduğu net olarak belli olmayan bir kurum yaratılmasının sorunları çözmeyeceğini, aksine kaos yaratacağını söyledi.

Domaç şöyle devam etti:

"Bir ilacın tezgahüstü ürünü olarak serbestleşmesi, bir başka deyişle reçete kapsamı dışına çıkartılması tamamen ticaridir. İmalatçı, reçeteye gerek kalmaksızın sattığı ilacın satışının artacağı beklentisinde ise, ilacını tezgahüstü kategorisine geçirmek isteyebilir. Devlet tarafından reçetesiz ilacın benimsenmesinin nedeni ise, bu tür ilaçların geri ödemesi zorunluluğunun ortadan kalkmasının sağlık sisteminde 'tasarruf' sağlamasıdır. Devlet pazarın yüzde 85'inin alıcısı olarak hangi ilaçların bedelini ödeyeceğine kendisi karar verebilir. Ancak aynı zamanda aynı devlet, toplumun sağlığını korumakla da görevlidir. Bu nedenle bedeli ödenmeyecek ilaçlara ilişkin tüm ilgili kurum ve uzman kişilerle birlikte bir standart oluşturulmalıdır. Bir ilacın bedelinin ödenmemesi ile, ilacın reçete kapsamından çıkarılması birbirine karıştırılmamalıdır. Ülkemizde uygulanan sistemde hem alıcı hem karar verici olarak devlet yer almakta, ortaya çıkabilecek bilim dışı bir karar tüm kesimleri rahatsız etmektedir. Tezgahüstü ilaçlara reklam-promosyon izni gibi konularda atılan adımlar hem ilaçların bilinçsiz tüketimini gündeme getirmekte, hem de ilaç fiyatlarını artırıcı bir işlev görmektedir. Bu nedenlerle biz ilaçların reçete dışına çıkartılmasına karşıyız. Ayrıca ilaçların eczane dışında satılması mümkün değil. Çünkü Türkiye'de insanların sağlığını korumak için eczaneler var. Tüm Türkiye'ye yayılmış olarak bulunan 23 bin tane de eczane var. Hemen her yerde eczane bulunuyor. Bunun için hem yasal olarak, hem verilen hizmet, hem de insan sağlığı bakımından bu doğru bir yaklaşım olamaz.

"ZİNCİR ECZANEYE ŞİDDETLE KARŞIYIZ"

Zincir eczane tartışması, ülkemizde uzun yıllardır yapılıyor. Biz zincir eczane olgusuna şiddetle karşıyız. Eczanenin sahibi eczacı olmalıdır. Zincir eczane sağlık sistemi zincirinin bir halkasının kopması anlamına gelir. Tekelleşme nedeniyle eczanelerin yaygınlığı azalır. Dolayısıyla özellikle yoksul kesimler ve kent dışında yaşayanlar eczane hizmeti alamaz duruma gelir. Ayrıca zincir eczane sahibi holdinglerin piyasadaki gücü de artacağından ilaç fiyatlarının belirlenmesinde etkin aktörler konumuna gelebilirler ki bu da ilaç fiyatlarını artıran bir işlev görebilir. Diğer yandan eczacılık bir uzmanlık işidir. Ticari sermaye sahiplerinin eczane açması, uzmanların ise açamaması, eczaneyi bir ticarethaneye dönüştürür. Oysa önemli olan halk sağlığı hizmetinin yaygın ve ücretsiz verilmesi, ilaç fiyatlarının da ucuz ve karşılanabilir olmasıdır. Devletin sağlık hakkını korumak bakımından en önemli görevlerinden bir tanesinin bu tür bir oluşuma izin vermemek olduğu düşüncesindeyim. Türkiye gibi sağlık hizmetlerinin ve sağlık altyapısının yetersiz ve kalitesiz olduğu bir ülkede, hastaların ücretsiz danışmanlık hizmeti aldığı ve kolayca ulaşabildiği eczaneleri geleceğe hazırlamak için izlenmesi gereken strateji, onları güçlendirmek, halk sağlığı hizmetlerinde katkılarından yararlanmak olmalıdır." (ANKA)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title