Dışişleri Bakanı Babacan Türkiye'ye Döndü

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, terörle mücadelede bugüne kadar diyalog ve diplomasiye öncelik verdiklerini, bundan sonra da öncelik vereceklerini belirterek, "Ama terörle mücadelenin enstrümanları sadece diyalog ve diplomasi değildir. Askeri seçenek de terörle mücadelede bir yöntemdir. Biz diyalog ve diplomasiye öncelik veriyoruz derken, yanlış anlaşılmasın ki, herhangi bir zafiyet söz konusu ya da hükümetin aldığı yetkiyle ilgi bir tereddüt söz konusudur" dedi.

Dışişleri Bakanı Babacan, Suudi Arabistan ve Kuveyt'i kapsayan gezisini tamamlayarak Türkiye'ye döndü. Esenboğa Havaalanı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Babacan, yaşanan son terör olaylarını şiddetle kınadığını belirterek, "Bu olaylar bizim terörle mücadeledeki kararlılığımızı, öfkemizi arttırır" diye konuştu, Babacan bir süredir, Irak'a komşu ülkelere ve Ortadoğu ile ilgili gelişmelere etkisi olabilecek ülkelere ziyaretler gerçekleştirdiğini belirterek, son 16 gün içinde ilk etapta Suriye, İsrail,

Filistin ve Ürdün, ikinci etapta Mısır ve Lübnan, üçüncü etapta ise Suudi Arabistan ve Kuveyt'i ziyaret ettiğini kaydetti. Bu ziyaretlerde öncelikle Kuzey Irak'taki durum, PKK terör örgütünün Türkiye'ye verdiği zarar, TBMM'nin ve hükümetin buna karşı aldığı tedbirler ve yapılan girişimlerle ilgili muhataplarına bilgi verdiğini dile getiren Babacan, bu ülkelerin kamuoylarına Türkiye'nin ne yaptığını ve niçin yaptığını anlattıklarını söyledi. Babacan ziyaretlerde, Ortadoğu'daki gelişmeler, Kasım ayında

düzenlenmesi öngörülen konferans, İsrail-Filistin meselesinin çözümü ve Kasım ayı içerisinde İstanbul'da yapılacak olan Irak'a Komşu Ülkeler Genişletilmiş Toplantısı ile ilgili değerlendirmelerde de bulunduklarını belirtti. Türkiye'nin bölgesinin pek çok krizin aynı anda yaşandığı, yeni krizlere de muhatap olabilecek bir bölge olduğuna işaret eden Babacan, Türkiye'nin bölgesiyle ilgili gelişmelerle yakından ilgili olduğunu vurguladı. Irak'ta olup bitenlerin herkesten çok Türkiye'yi ilgilendirdiğini

vurgulayan Babacan, Kuzey Irak'taki durum ve terör örgütünün faaliyetlerinin Türkiye'nin Irak'la ilgili politikasını çok farklı bir yere koyduğunu ifade etti.

Ziyaret ettiği ülkelerde yaptığı görüşmelerde TBMM'nin kabul ettiği tezkere ve hükümete verdiği yetkinin en önemli gündem maddesini oluşturduğunu anlatan Babacan, muhataplarına Türkiye'nin bugüne kadar çok sabırlı hareket ettiğini, ABD ve Irak Merkezi Yönetimi ile birlikte pek çok yöntem denendiğini ancak son 1 ayda 40'ı aşkın askerin şehit olduğunu aktardıklarını söyledi. Babacan şunları kaydetti:

"Denenen pek çok yöntemden hiçbir sonuç alamadık. Vatandaşlarına karşı sorumlu olan hiçbir hükümet olup bitenler konusunda hareketsiz duramaz, bunlara göz yumamaz. Vatandaşlarımızın güvenliğinin temin edilmesi bizim sorumluluğumuzdur. Bu tezkere tamamen PKK terör örgütünü hedef alan bir tezkeredir. Irak'ın toprak bütünlüğüne, Irak halkına, doğal kaynaklarına yönelik herhangi bir amacı yoktur. Hükümetimiz bu yetkiyi almıştır. Gerektiğinde bu yetkiyi kullanmaktan da kesinlikle çekinmeyecektir. Diyalog ve

diplomasiye bugüne kadar öncelik verdik. Bundan sonra da takip edeceğimiz yol diyalog ve diplomasidir. Ama terörle mücadelenin enstrümanları sadece diyalog ve diplomasi değildir. Askeri seçenek de terörle mücadelede bir yöntemdir. Kullanılabilecek metotlardan biridir. Hükümet olarak silahlı kuvvetlerimizin tüm çabalarına çok güçlü bir siyasi destek veriyoruz. Biz diyalog ve diplomasiye öncelik veriyoruz derken, sakın ha yanlış anlaşılmasın ki, herhangi bir zafiyet söz konusu ya da hükümetin aldığı yetkiyle

ilgili bir tereddüt söz konusu. En ufak bir tereddüt yoktur. Bu yetkinin zamanı geldiğinde kullanılmasıyla ilgili kararlılığımız tamdır."

Babacan, ziyaret ettiği tüm ülkelerde muhataplarından terörle mücadele konusunda çok güçlü destek aldığını söyledi. Babacan, Arap Ligi ve İKÖ yetkilileriyle gerçekleştirdiği temaslarda da terörle mücadelede birlik ve dayanışma sözü aldığını açıkladı.

Gerçekleştirdiği temaslarda önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yapılacak ziyaretlerin altyapısını oluşturduklarını belirten Dışişleri Bakanı Babacan, 8 ülkenin 7'sinin devlet veya hükümet başkanlarının Türkiye'ye ziyaretlerinin kesinleştiğini duyurdu. Babacan önümüzdeki 1.5 aylık süre içinde Filistin Devlet Başkanı, İsrail Cumhurbaşkanı, Ürdün Kralı, Suudi Arabistan Kralı, Kuveyt Emiri ve Lübnan Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye ziyaretlerinin söz konusu olduğunu, Suriye Devlet Başkanı'nın ziyaretlerinin ise

geçtiğimiz günlerde gerçekleştiğini belirtti. 16 günde 4 cumhurbaşkanı, 2 kral, 2 kral vekili, 6 başbakan ve 8 dışişleri bakanı ile görüştüğünü anlatan Babacan, ziyaretlerde Türkiye'nin sorunlara bakışını, bu ülkelerin kamuoylarıyla da paylaştığını bildirdi. Babacan, Irak'a komşu ülkelerin İran hariç tamamını ziyaret ettiğini, yakın zamanda Tahran'a da bir ziyaret gerçekleştireceğini bildirdi.

Açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Babacan, Irak'a bir ziyaretinin söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine, "Bağdat'la ilgili bir ziyaret niyetimiz uzun zamandır vardı. Bu ziyaretin olup olmayacağı, olursa ne zaman olacağı konusunda şu anda herhangi bir teyit veremem" diye konuştu. Babacan, yaşanan son terör olayları konusunda Avrupa'dan ya da ABD'den yetkililerle bir temasının olup olmadığı sorusu üzerine, bazı telefon görüşmeleri yaptığını, son birkaç gün içinde AB Dönem

Başkanı Portekiz'in Dışişleri Bakanı is ettiği tezkere ve hükümele, İngiltere ve Almanya Dışişleri Bakanı ve AB Yüksek Temsilcisi Solana ile görüştüğünü duyurdu. Babacan, ziyaret ettiği ülkelerin bazı hassasiyetler nedeniyle Irak konusunun yakından takip ettiklerini belirterek, bu ülkelerin kamuoylarına yönelik bir önceliğin söz konusu olduğunu söyledi.

8 erden haber alınamamasına ilişkin soru üzerine Babacan, Başbakan Erdoğan'ın bu konuda gerekli açıklamaları yaptığını belirtti. Babacan, 'Kuzey Irak'a yönelik ekonomik yaptırımlar söz konusu mu?' sorusuna ise şu karşılığı verdi:

"Terörle mücadele, çok farklı alanlardaki çabaların çok iyi koordine edilmesiyle başarılabilir. Siyasi diyalog, diplomatik, ekonomik araçlar, askeri araçlar ve burada söyleyemeyeceğim başka araçlarla da terörle mücadele bugüne kadar devam etmiştir, bundan sonra da devam edecektir. Hangi enstrümanın ne zaman kullanılacağı bir zamanlama meselesidir, strateji meselesidir. Hükümetimiz bu enstrümanları gerektiği zaman kullanmaktan çekinmeyecektir."

(ZÇ-MÜG-OK-Y)

Haberler