Peynir Üreticileri: "Önceleri Yarım Kiloluk Peynir Yoktu. Şimdi Yarım Kilo Peynir Alıyorlar"
Elazığ’da peynir üreticileri vatandaşların alım gücünün düşmesi ile peynir alımının da azaldığını belirtti. Peynir imalatçısı Bilal Yıldırım, "İnsanlar mecburen peynir alıyor. Alıyor da ama nasıl; eskiden 5 kilo alıyorsa 2 kiloya düşürüyor, 2 kilo alacaksa yarım kiloya düşürüyor" dedi. Peynir üreticisi Hasan Bolat ise, "Önceleri yarım kiloluk peynir yoktu. Şimdi yarım kiloluk peynir alıyorlar. Gelen 4-5 kilo alıyordu, şimdi yarım kiloya düştü artık. Peynir alamayan çökelek alıyor" ifadelerini kullandı.
Haber: Serra TAYLAN
(ELAZIĞ) - Elazığ'da peynir üreticileri vatandaşların alım gücünün düşmesi ile peynir alımının da azaldığını belirtti. Peynir imalatçısı Bilal Yıldırım, "İnsanlar mecburen peynir alıyor. Alıyor da ama nasıl; eskiden 5 kilo alıyorsa 2 kiloya düşürüyor, 2 kilo alacaksa yarım kiloya düşürüyor" dedi. Peynir üreticisi Hasan Bolat ise, "Önceleri yarım kiloluk peynir yoktu. Şimdi yarım kilo peynir alıyorlar. Gelen 4-5 kilo alıyordu, şimdi yarım kiloya düştü artık. Peynir alamayan çökelek alıyor" ifadelerini kullandı.
Elazığ'da peynir üreticileri artan maliyetler nedeniyle ürünlerine zam yapmak isterken, alım gücü düşen vatandaşlar aldıkları peynirin gramajını günden güne azaltmak zorunda kalıyor. Peynir üretiminin azaldığını ve besicilerin borçlarını ödemek için hayvanlarını satma noktasında olduğunu belirten peynir imalatçısı Bilal Yıldırım, şunları söyledi:
"Ekonomik sebeplerden dolayı gittikçe müşteri yoğunluğu düştü. Bir türlü düzelmeyen ekonomi. Peynir geliyor ancak köylü yem fiyatları, maliyet artışlarından dolayı altından kalkamıyor. İster istemez biz köylü ile karşı karşıya kalıyoruz. Köylü peynire zam istiyor, biz fiyatı yükseltirsek müşteri ile sıkıntı yaşıyoruz. En büyük sıkıntı devletin yem fiyatlarına müdahale etmemesi. Devlet yeme müdahale edecek, köylü ucuza mal edecek ki biz de fiyatı yükseltmeden vatandaşa satabilelim. Şu an fiyat yüksek. Yem yükselirse peynir yükselecek. Yükseltmesen adam bu işi yapamaz borçla. Hayvanını satmak zorunda kalır. Pahalı versen vatandaş şikayet ediyor. Yani bir toparlanma sürecine giremedi bir türlü. Hala sıkıntılar devam ediyor. İnsanlar mecburen peynir alıyor. Alıyor da ama nasıl; eskiden 5 kilo alıyorsa 2 kiloya düşürüyor, 2 kilo alacaksa yarım kiloya düşürüyor. Gramajları düşürüyor. İster istemez alıyor. Peynir yiyemezse daha ne yiyecek yani. Kahvaltının belli başlı ürünüdür peynir."
"Bir bardak süt içtim 40 lira, devletin verdiği bir litre süt taban fiyatı 18 lira"
Süt taban fiyatının üreticiyi kurtarmadığını da belirten Bilal Yıldırım, besicilerin borçlarını ödemek için hayvanlarını satmak zorunda kaldığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:
"Geçenlerde bir kahvaltı salonuna gittim. Bir bardak süt içtim 40 lira, devletin verdiği 1 litre süt taban fiyatı 18 lira. Adam bir litre sütü burada 18 liraya alıyor, bir bardak sütü de vatandaşa 40 liradan veriyor. Arada çok uçuk farklar var. Bunun bir dengesinin olması lazım. Süt Üreticileri Birliği'nin taban fiyat azdır. Üreticiyi kurtarmıyor. Hem rençberlik yapıyor hem arpa samanı kendi üretiyor. Hem de ineği var. Buna rağmen kurtarmıyor. Öyle vatandaş var ki, tarlası, bağı bahçesi yok. Tamamıyla yemciden yem alıp hayvanlarını besleyip öyle getirip peynir satan var. Onlar işin altından kalkamıyor. Her sene 10 tane ineği varsa bir tanesini satıp borcunu kapatmaya çalışıyorlar. Her sene bir inek keserse gün gelecek ineği kalmayacak yani."
"Mera ve çoban giderleri çok fazla"
Süt üreticilerinin en büyük gider kalemleri arasında yem ve çoban gideri olduğunu ifade eden Bilal Yıldırım, mera alanları konusunda sıkıntı yaşandığını söyledi. Devletin meraları besicilere açması gerektiğini kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:
"Biz aynı zamanda üreticiyiz. Devletten çoban desteği istiyoruz. Abilerimin sürüleri var. Devlet yılda bir defa 50- 60 lira çoban desteği veriyor ama her tuttuğumuz çobanın fiyatı çok yüksek. Çoban fiyatları konusunda üretici altından kalkamıyor. Şu an herkesin çocuğu okuyor. Bir karı koca kalmışlar. Bunlar çoban tuttuğu zaman maliyeti yüksek olduğu için altından kalkamıyorlar. Devletin bunlara çoban desteği vermesi lazım. Mera konusunda insanlara yardımcı olunması gerekiyor. Devlet merayı tahsis edecek, sürü sahipleri hayvanları meraya götürecek. O zaman yem giderleri de azalır. Ürünler daha doğal olur, hayvancılık canlanır. Mera sorunu çözülmediği takdirde hayvancılık sorunu çözülmez."
"Yem pahalı, aldığımızı yeme veriyoruz"
Hem besicilik hem de çiftçilik yapan Mehmet Akpolati yem fiyatlarının üreticileri en çok zorlayan kalemlerin başında geldiğini ve bunun da maliyetlere yansıdığını belirterek, şöyle konuştu:
"Hem besiciyim hem çiftçiyim. Hem de hayvanlarım var. Bir türlü kazanamıyorum. Yem çok pahalı. Sütün taban fiyatı şu anda çok düşük. Ben peynir satıyorum. Süt fiyatları yeterli değil: Yem çok pahalı. Yem pahalı oldu mu aldığımızı yeme veriyoruz. Elimizde bir şey kalmıyor. Çevremde hayvancılığı bırakanlar var. Çünkü yem pahalı. Benim az çok ekinim var. Yine de kazanamıyorum. Destek de yok. Gübre mazot desteği veriyorlar ama çok ufak bir destek. Kurtarmıyor. Devletten vatandaşa yardım etmesini istiyorum."
"Peynir alamayan çökelek alıyor"
Peynir üreticisi Hasan Bolat ise şunları söyledi:
"Pahalıdır, milletin alım gücü yok. Piyasadaki diğer ürünlere nazaran peynir yine ucuzdur. Geçen kuruyemişçiye gittim. Fındığın kilosu bin 200 lira. Devlet ihraç ediyor, biz yemiyoruz ama devlet ihraç ediyor. Bir avuç su, bir çorba 250 lira. Ona nazaran peynir ucuzdur. 10-15 yıldır peynir imal ediyorum. Son 4-5 senedir işlerimiz kötü. Gitgide alım gücü düştü. Önceleri yarım kiloluk peynir yoktu. Şimdi yarım kiloluk peynir alıyorlar. Gelen 4-5 kilo alıyordu, şimdi yarım kiloya düştü artık. Peynir alamayan çökelek alıyor. Geçen sene 90 liraya sattığımız peynir şimdi 160 lira oldu. Piyasadaki diğer ürünlere göre zam oranı daha düşük. Ama insanlar buna rağmen alamıyorlar. Fakir daha da fakirleşiyor."












