Haberler

Kuşakları daha iyi anlamak için…

Doç. Dr. Onur Başar Özbozkurt

Doç. Dr. Onur Başar Özbozkurt

Akademi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
03.09.2022 04:02

Son zamanlarda sıklıkla kuşakları konuşuyor, onları anlamaya çalışıyor ve onlara yaklaşımımızın nasıl olacağı konusunda argümanlar ortaya koyuyoruz. Hem aile yaşantımızda hem de günün büyük bir bölümünü geçirdiğimiz iş yaşantımızda farklı kuşaklardan bireylerle bir aradayız…

Peki gerçekten kuşakları detaylı olarak biliyor muyuz? Yaşadıkları dönemde karşılaştıkları politik, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin onların düşünce yapısını nasıl etkilediğini anlayabiliyor muyuz?

Kuşak olarak ifade ettiğimiz kavramı kısaca; aynı yıllarda doğan, aynı dönemin şartlarını yaşayan, birbirine benzer sorumluluklara sahip olan bireyler topluluğu olarak açıklamak mümkün. Kuşakları yalnızca doğdukları zaman dilimlerini göz önünde bulundurarak sınıflandırmak yanlış olur. Nitekim, kuşakları sınıflandırmak için o dönemdeki deneyimlenen önemli olayları, toplumsal eğilimleri, düşünce yapılarını da ele almak gerekir. Daha detaylı ifade edecek olursak, gelin kuşaklar üzerinden örneklerle açıklayalım…

Bebek Patlaması Kuşağı (1940-1965)

Bu kuşağın adı, II. Dünya Savaşı'nın ardından bir milyar bebeğin doğması sebebiyle "bebek patlaması" olarak adlandırılıyor. Bu kuşak, savaş dönemine denk geldiği için ebeveynlerini ve kardeşlerini maalesef kaybetmeyi deneyimledi. Bu dönemde aile yaşamı karmaşıklaşmış, evlilikler ertelenmiş veya terk edilme oranları artmıştır. Bu nedenle, genel olarak işine öncelik vererek tek bir yerde uzun süre çalışan ve çalıştığı işletmeye bağlılığı yüksek olan bir kuşak olduklarını söylemekte fayda var…

X Kuşağı (1965-1980)

X kuşağı bu dönemde; Berlin Duvarı'nın yıkılışına ve SSCB'nin çöküşüne tanık olmakla birlikte ani değişimlere uyum sağlayabilme yetisi kazanıyor. Bu kuşak, iş gücüne katılan annelerin sayısının arttığı bir dönem ayrıca. Bu kuşağın bireyleri, genellikle okuldan eve döndüğünde kendi anahtarıyla eve girebilen (latch-key), evde kendi başına kalabilen yalnız bireylerden oluşuyor. Kısacası, X kuşağı, yoğun iş temposuna alışmış ebeveynleri olan kendi kendine büyüyen bir nesil. Bu durum ise iş yerinde "kendi yöntemimle yapmama izin ver" yaklaşımıyla gösteriyor kendisini…

Y Kuşağı (1980-2000)

Bu kuşak, dünyanın bir uyum sürecinden ve değişim dalgasından geçtiği bir dönemde büyüyen bir nesil. Y kuşağı için en popüler terimlerin "Milenyum, Oyun Kuşağı, Net Kuşağı ve Facebook Kuşağı" olduğunu söyleyebiliriz. Y kuşağının ebeveynleri, çocuklarının en iyi şartlar dahilinde büyüyebilmesi için maddi açıdan pahalı olabilen yüksek eğitim seviyelerini tercih etmiştir. Ekip ve grup olarak çalışmaya yatkınlığı ile bilinen Y kuşağı, çalışmayı sevmektedir ancak hayatlarının sadece iş olmasını istememektedir. Y kuşağı; işini, kariyerini ve hayatını kendi yönlendirmeyi arzulamaktadır ve bu kuşak için daha rahat bir yaşam sürmek çok önemlidir.

Z Kuşağı (2000-2013)

2000 yılı ve sonrası, bilgi ve iletişim teknolojilerinin küresel anlamda geliştiği bir dönemdir. Bu bağlamda Z kuşağı, teknoloji ile entegre olmuş bir kuşaktır. İnternetin yoğun kullanılmasıyla birlikte Z kuşağı, fiziksel olarak bir araya gelmese bile bilgisayar, telefon ve bulut bilişim sistemler aracılığıyla istediği zaman iletişim halinde olabiliyor. Bu nedenle bu kuşak, her şeyin hızlı ve anında gerçekleşmesini arzuluyor. İş yaşantısında ise Z kuşağı; patronlarıyla yüz yüze görüşen, esnek kariyer yollarına sahip olan, birçok farklı sektörü ve rolü aynı anda keşfeden ve rekabetçi maaşlar bekleyen bireylerden oluşuyor…

Alfa Kuşağı (2013-…)

Alfa, Yunan alfabesinin ilk harfi olduğu için "en yeni nesil" olarak nitelendiriliyor. Çağımızın en genç kuşağıdır. Telefon, yapay zekâ, sanal ve artırılmış gerçeklik hayatlarının bir parçası olmakla birlikte ve iş yaşantısında henüz aktif bir şekilde bulunmamaktadırlar.

Görüldüğü üzere;

Kuşaklar, yetişme tarzlarından ve çevredeki değişikliklerden kaynaklı olarak bazı farklılıkları bünyesinde barındırıyor. Bu farklılıklar; kuşaklar arasında karakter, çalışma yaşantıları ve sosyal hayatlarında önemli ayrışmalar olduğunu ortaya koyuyor. Açıkçası, her kuşağın kendine özgü beklentileri, ihtiyaçları, değerleri ve çalışma tarzları var. İş gücündeki kuşaksal çeşitlilik, daha geniş bir yetenek yelpazesini teşvik ederken, genellikle çelişkili fikirlere ve çatışmalara da sebebiyet veriyor.

Örneğin, bebek patlaması kuşağı teknolojik olarak daha az deneyime sahip, geleneksel, değişime dirençli ve parasal ödüllere değer veren bireyler olduğundan, günümüzün hızlı rekabet koşullarına ayak uydurmakta güçlük yaşayabiliyor. Bu sebeple bu kuşak, yeni bir bilgisayar teknolojisiyle etkili bir şekilde başa çıkamadığı için modern adaptasyon hastalığı olarak anılan tekno-strese maruz kalabiliyor. Fakat Z kuşağı ise ileri teknolojinin vermiş olduğu imkânlar sayesinde tek bir göreve odaklanmak yerine, aynı anda birden fazla görevi yapma eğiliminde… Veya Y kuşağı üyeleri, genel olarak bebek patlaması ve X kuşağı üyelerinin; değişime kapalı, uyumsuz ve düşük adaptasyona sahip bireyler olduğunu ileri sürüyor. X kuşağı, diğer kuşaklara kıyasla Y ve Z kuşağının kurallara daha az uymaları ve daha az sonuç odaklı olmaları sebebiyle denetim altında tutulması gerektiğini vurguluyor. Bunun gibi birçok örnekten söz edebiliriz…

Kuşakları Bir Uyum İçerisinde Nasıl Yönetebiliriz?

Kuşak çatışmasının çözümündeki ilk basamak "iletişim"

Özellikle iş yaşantısında, her kuşağın ortak bir şekilde dahil olabileceği iletişim kanallarının belirlenerek, çalışanları bunu benimsemesine yardımcı olunmalıdır. Farklı dönemlerde yetişmiş bireylerin farklı politik, ekonomik ve teknolojik gelişmeler içerisinde bulunduğu ve bu bireylerin organizasyonlarda farklı algılamalara sahip olduğu kabul edilmelidir.

İşletmelerin, çatışmadan kaçınmak amacıyla farklı kuşaklardan bireylerin birbirlerini daha olumlu algılamalarını sağlamaya yönelik politikalar izlemesi önemlidir. Büyük ve mutlu bir ailenin üyeleri gibi hem yaşlı hem de genç çalışanlar birbirlerini desteklemeli ve birbirlerinin eksiklerini kapatarak güçlü yönlerini geliştirmelidir. Kuşakların özelliklerinin ve yönetime bakış açılarının farkında olunarak kariyer beklentilerinin belirlenmesi, işletmelerin yönetim çalışmaları için gereklidir. Ve en önemlisi…

Yöneticiler; her kuşağın beklentisini, yetiştirilme tarzını, işe bakış açısını bilmeli ve farklı kuşaktan bireylere aynı yönetim tarzı ile yaklaşmamalıdır.
title