Özelleştirmelerin Devam Etmesi Çok Önemli

Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, Türkiye'de cari açığın önemli bir risk olduğunu belirtirken, bundan dolayı 2008'de özelleştirme projelerinin devam etmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Kurtul bu arada, Merkez bankasının yerinden daha çok, ne yaptığının daha önemli olduğunu söyledi.

Kurtul, Akbank'ın 60. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Dünyadaki krizin Citibank ile ortaklıklarını nasıl etkileyeceği sorusu üzerine, global bir banka olan Citibank ile Akbank arasında uzun vadeli stratejik bir ortaklık oluşturulduğunu vurguladı.

Citibank'ın Türkiye'ye, bölgeye ve Akbank'a güvenin tam olduğunu ifade eden Kurtul, ABD odaklı olan krizin Avrupa ve diğer ülkeleri de etkileyebileceğini, ABD'deki küçülmenin, diğer ülkelerde de düşüşe neden olabileceğini söyledi.

Türkiye için sağlıklı büyümenin çok önemli olduğunu vurgulayan Kurtul, “Bizim gibi ülkelerin gelişmiş ülkelere göre avantajı büyüme potansiyeli. Biz Türkiye'de büyüme potansiyelinin devam edeceğini düşünüyoruz. 2008'de büyüme yüzde 4,5 civarında olabilir” diye konuştu.

Türkiye'de bunu destekleyecek bir çok iyi proje bulunduğunu aktaran Kurtul, bunun çok iyi değerlendirilmesi halinde dünya piyasalarındaki olumsuzluğun bir avantaja dönüştürülebileceğini ifade etti.

Kurtul, büyümede reformların, ekonomik ve politik istikrarın devamının önemli olduğunu vurguladı.

Dünyadaki fonların Türkiye'ye ilgisine ilişkin bir soru üzerine de Kurtul, “Türkiye'de cari açık önemli bir risk. Bundan dolayı Türkiye'de 2008'de özelleştirme projelerinin devam etmesi büyük önem taşıyor” dedi.

Kurtul, bu konuda hükümetin kararlılığı ve global ekonomideki hareketlilik nedeniyle alıcı çıkıp çıkmayacağının çok önemli unsurlar olduğunu belirterek, özellikle Orta Doğu ve Uzak Doğu'daki fonların özelleştirmelerde alıcı olması açısından Türkiye'ye destek olabildiğini söyledi.

Merkez Bankasının İstanbul'a taşınmasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine de Kurtul, “Bu otoritelerin karar verebileceği bir konu. Bizce yerinden daha çok ne yaptığı daha önemli. Özellikle 2008 Merkez Bankası için önemli bir yıl. Biz hala reel faizlerin yüksek olduğunu düşünüyoruz. Özellikle büyümenin yavaşlayacağı dönemde ve büyümenin Türkiye için önemi dikkate alındığında bu faiz oranlarının daha düşük olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

2011 STRATEJİK HEDEFLER

Zafer Kurtul, bankanın en önemli hedefini üstün nitelikli insan kaynağının sürekli olarak fark yaratan sonuçlar elde ettiği, en beğenilen Türk şirketi olmak şeklinde özetleyerek, “2011 yılı stratejik hedefleri doğrultusunda bankanın hedefi, 2011 yılında aktif büyüklüğündeki pazar payını yüzde 20'ye çıkarmak. Öz kaynak karlılığındaki hedefimiz ise yüzde 22...” diye konuştu.

Konuşmasında, Türkiye'nin büyüme potansiyeline de işaret eden Kurtul, 2011 yılında Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörüne ilişkin şu öngörülerde bulundu:

“Milli gelirin iki katına çıkarak 1 trilyon dolar, ikiye katlanan kişi başına düşen milli gelirin 13 bin dolara, üçe katlanan ihracatın 300 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Beklenen gelir artışıyla birlikte hali hazırda 7 milyon kişi olan bankasız nüfus, bankacılık sektörünün büyümesinde ciddi bir potansiyel teşkil etmektedir. Buna bağlı olarak kredi ve mevduat büyümelerinde de önemli artışlar düşünüyoruz.”

PİYASA DEĞERİ 18-19 MİLYAR DOLAR CİVARINDA

Zafer Kurtul, Akbank'ın piyasa değerinin de arttığını, İMKB'de işlem gören şirketler arasında yüzde 8'lik, halka açık bankalar arasında hisse senedi değeri açısından yüzde 20'lik paya sahip olduğunu belirterek, 2002'de 2,7 milyar dolar olan piyasa değerinin bugün 18-19 milyar dolara yükseldiğini vurguladı.

Mevduatın yüzde 88'i ve karın yüzde 60'ının perakendeden geldiğini belirten Kurtul, 2001'de lider banka olma amacıyla uygulanmaya başlanan yeni ufuklar projesinin önemini anlattı.

Bu proje ile özellikle dağıtım kanallarına çok fazla yatırım yaptıklarının altını çizen Kurtul, Türkiye'de 6 kurumsal, 46 ticari, 656 perakende şubesi ve 7 özel bankacılık merkezi ile hizmet verdiklerini kaydetti.

Yeni sloganlarının “Akbank, Türkiye'nin yenilikçi gücü” olduğunu dile getiren Kurtul, kadro gelişimine ilişkin de, 2003 yılında 9 bin olan personelin 2007'de 12 bin 500 kişi olduğunu, 2008 için ise 14 bin kişi planladıklarını bildirdi.

Bankanın 2002 yılında 1,7 milyon YTL olan eğitim bütçesinin geçtiğimiz yıl 7 milyon YTL olduğunu ve 2001'den bu yana teknoloji ve mimari işlere toplam 1,1 milyar dolar yatırım yaptıklarını, 2008 bütçesi dahil edildiğinde bu alanda 1 milyar 350 milyon dolarlık bir yatırımın söz konusu olacağını ifade etti.

DÖVİZ BORÇLANMASINA KUR ETKİSİ

Soruları da yanıtlayan Kurtul, özel sektördeki döviz borçlanmasına ilişkin bir soru üzerine, yurt dışından döviz borçlanmasının büyük firmalarca kullanıldığına dikkat çekerek, kurumlara verilen kredilerin büyük bölümünün yatırım kredileri olduğunu ve uzun vadede verildiğini, dolayısıyla kur etkisinin çok problemli olmayacağını ifade etti.

Kurtul, başka bir soru üzerine de Türk bankacılığının gayet güçlü konumda olduğunu ve özellikle enerji ve altyapıdaki büyük projeleri destekleyebileceğini vurgulayarak, Türk bankası olarak mevzuat gereği bu projeler için döviz kredisi kullandıramadıklarını, bu kredilerin mutlaka yurt dışındaki bir banka tarafından kullandırılması gerektiğini kaydetti.

Haberler