TÜM KATEGORİLER
'Nakil Olmasaydı Yaşama Umudu Yoktu'
Babasının 210 gramlık karaciğeri, 6 aylık bebeğinin hayatını kurtardı.
Nadir görülen genetik bir hastalıkla başlayan yaşam… Hızla gelişen siroz… Nakil olmazsa geriye kalan 3 aylık bir ömür… Libya'dan Bursa'ya uzanan yolculuk… Anne babanın ' Bebeğimize ne olacak?' kaygısıyla geçirdiği aylar… Minik bedeni sadece 7.5 kilo… Tetkikler sürerken damar ve ağızdan beslendiği zorlu günler… Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi'nde verilen nakil kararı… Babasından alınan 210 gramlık karaciğerin küçültülerek nakledilmesi… Ve mutlu son: 6 aylık Ahmad Hussein artık hayata gülerek bakıyor. Anne babasının da oğullarının geleceğine dair sağlıkla dolu hayalleri var…
Libya'da yaşayan 6 aylık Ahmad Hussein'nin, doğuştan safra yolları oluşmamıştı, sarılık nedeniyle sağlık sorunları yaşıyordu ve ağır karaciğer yetmezliği gelişmişti. Libya'dan ileri tetkik yapılması ve tedavi edilmesi için Türkiye'ye gönderilen Ahmad Hussein adlı bebeğe, Acıbadem Bursa Hastanesi'nde Karaciğer Nakli Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Remzi Emiroğlu tarafından, babasından alınan 210 gramlık karaciğer nakledildi. Vücut ağırlığı sadece 7,5 kilo olan Ahmad bebek, karaciğer nakli olmasaydı hayatını kaybedecekti. Ancak başarılı bir operasyon gerçekleştirildi ve Ahmad bebek böylece hayata tutundu.
Bir yaşın altında ve vücut ağırlığı 10 kilodan düşük olan bebeklerde karaciğer naklinin teknik olarak güç olduğuna değinen Prof. Dr. Remzi Emiroğlu, "Genelde bebeğin biraz daha büyümesi için beklemek gerekiyor. Ancak Ahmad bebeğin genel durumu çok bozuktu ve karaciğer fonksiyonlarını tamamen yitirmişti. Bu yüzden daha fazla bekleyecek zamanı olmayan bebek için, hastanenin tüm olanakları seferber edildi ve zorlu bir operasyon başarıyla sonuçlandırıldı" diye konuştu.
Yaklaşık bir aydır viral enfeksiyon tedavisi gördü. Ameliyattan sonra sağlığına kavuşan Ahmad bebek, etrafa gülücükler saçarken, ailesi de onun yaşama tutunması nedeniyle büyük bir sevinç yaşıyor. Doğumdan itibaren sarılığı olan bebeğe Libya'da çeşitli tanısal testler yapıldığını, siroz ve karaciğer yetmezliği tanısı konulduğunu belirten Prof. Dr. Remzi Emiroğlu, " Libya'daki hekimler, hastanın sirozunun nedeni olarak, yapılan incelemeler sonucunda PFIC (Progressif Familyal İntrahepatik Kolestaz) olarak tanımlanan "ilerleyici ailesel karaciğer içi safra yolları hastalığı" düşünüldüğünü söyledi. Ancak Libya'da bu hastalığa ilişkin olarak, daha ileri tetkik ve tedavi olanaklarının bulunmaması nedeniyle hastanın Türkiye'ye gönderildiğini belirten Prof. Dr. Remzi Emiroğlu, hastanın ilk geldiği zamanki sağlık durumu ve ameliyatı hakkında şu bilgileri verdi:
"Genetik geçişli, karaciğerde safra yapımı bozukluğu ve sonrasında siroz gelişimi olan hastamız bize yaklaşık 1,5 ay önce geldi. Sadece 7,5 kiloydu ve ağır karaciğer yetmezliği oluşmuştu. Nadir görülen bu hastalığa yakalanan ve yaşaması için tek çaresi karaciğer nakli olan 6.5 aylık bebek çocuk gastroenteroloji ünitesinde Mayıs ayının son günlerine kadar tanı doğruluğu, karaciğer yetmezliği komplikasyonları ve enfeksiyon açısından tetkik edildi. Tanısal testler ile beraber uygun aşıları gerekli kan ürünlerinin desteği ile uygulandı. Beslenmesi ağızdan ve damardan sağlanarak, ameliyat öncesi metabolik dengesi düzeltildi. Hastamız bize getirildiğinde, karaciğer yetmezliğinin uluslararası değerlendirme skoru olan "peld değeri" 37 olarak saptandı. Bu 3 aylık yaşam süresinin çok düşük olduğunu belirten bir değerdir. Sonuçta karaciğer yetmezliğine bağlı ölüm riski çok yüksekti."
Organ nakli ameliyatı geçiren hastaların ömür boyu ilaç kullanmalarının ve takip edilmelerinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Remzi Emiroğlu, "Deneyimli bir merkezde ameliyat olmanın önemini vurguladı. Tecrübeli bir pediyatri ve cerrahi ekip nakil sonrası cerrahiden ve bakım problemlerinden kaynaklanabilecek sorunların izlenmesi için gereklidir. Türkiye'de ve dünyada bu konuda tecrübeli merkez sayısı son derece azdır ve birçok merkez bu tip nakillerden çekinmektedir. Oluşabilecek komplikasyonlara müdahale etmek ve anestezi verilmesindeki zorluklar nedeniyle bu tip ameliyatlarda başarı oranı erişkine göre biraz daha düşüktür. Bir yıllık sağ kalım tüm bu kriterleri dikkate aldığımızda yüzde 70-80 oranındadır. Bu bebek eğer nakil olmasaydı bir yaşını göremeyecekti. Ahmad bebek babasından yapılan nakille yaşam savaşını kazandı. Hastamıza babasından 210 gr karaciğer nakledildi. Babadan alınan karaciğer küçültülerek 7.5 kiloluk bir bebek için ideal büyüklüğe indirildi ve ameliyat sonrası hiçbir problem olmadığı gibi vucut karaciğeri hemen kabul etti" diye konuştu.
Ahmad Hussein'in nakil öncesi ve sonrası sağlık durumunu izleyerek, tedavisini yürüten ekipte yer alan Konsültan Hekim Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ahmet Memeşa ise, çocuk nakil hastalarının her zaman erişkin vakalardan ayrı tutulması gerektiğini söylüyor. Bu hastalarda hazırlık safhasının yanı sıra, ameliyat sonrasında ki dönemin de çok iyi izlenmesi, süreç yönetiminin iyi yapılmasının gerektiğini belirten Dr. Memeşa, hastanın durumuyla ilgili şu bilgileri verdi:
"Ahmad bebek için hastanenin tüm imkanları seferber edildi. Tedavi sürecinde cerrahi, anestezi, hemşirelik hizmetlerinin iyi organize edilmesi çok önemliydi, bu başarıldı. Dünyada nakil hastaları 10 kilograma ulaşana kadar bekletilmektedir. Biz hastamız ise sadece 7,5 kiloydu. Ekip olarak çok zor olan bu operasyonu başarıyla tamamladık. PFIC tanısı (Byler Sendromu) çok nadir bir hastalıktır. Türkiye'de tahmini 30 vakaya karaciğer nakli yapıldığı bilinmektedir. Bundan sonraki hayat boyu sürecek tıbbi destek ve tedavisi için merkezimiz yeterli teknik ve bilgi birikimine sahiptir. Hastamız isterse takipleri Acıbadem Bursa Hastanesi'nde yapılabilir. Ancak Libya da ikamet ettiği için, oradaki çocuk gastroenteroloji ünitesi ile iletişim halinde olacağız."
