Halk Oylamasına Doğru

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 'Yürütmenin yargıya, yargının siyasete, Anayasa Mahkemesi'nin siyasete, siyasetin Anayasa Mahkemesi'ne hakim olma heveslerini mutlaka sona erdirmek zorundayız' dedi.

Ege Bölgesi Sanayi Odasının (EBSO) verdiği iftara katılan Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, 12 Eylül'de yapılacak referandum öncesinde Anayasa değişiklik paketi hakkında iş adamlarına bilgi verdi. Referandumda 49.5 milyon seçmenin sandık başına giderek karar vereceğini, kararın ülke için iyi olması temennisinde bulunan Yıldırım, Anayasa değişiklik paketine neden ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Diğer siyasi partilerin de Türkiye'nin yeni bir Anayasaya ihtiyacının olduğunu söylediğini, bunu mutlaka değiştireceklerini beyan ettiklerini belirten Yıldırım, AK Parti'nin de hem 3 Kasım'da hem de 27 Temmuz seçimlerinde seçmenlere bu vaatte bulunduğunu kaydetti.

Anayasa değişikliğiyle ilgili yaptıkları uzlaşı çağrılarına diğer siyasi partilerden destek bulamadıklarını ifade eden Yıldırım, bir bilimsel heyet oluşturarak kanaat önderleriyle uzmanlardan oluşan ekiple çalışma başlattıklarını anlattı. Anayasa değişikliğinin her ne kadar bütün ihtiyaçları karşılamasa bile yargının demokratikleşmesi, ülkenin demokrasinin derinleşmesi, temsilde adaletin sağlanması bakımından önemli bir adım olduğunu söyleyen Yıldırım, bu Anayasayla ilk defa Türkiye'de milli iradede önemli sayılabilecek değişikliklerin yapıldığını savundu.

Kadınlara, çocuklara, engelli vatandaşlara yeni haklar getirildiğini, dinlemelerin, fişlemelerin önüne geçildiğini, kamu denetçisi müessesesinin getirildiğini, memurlara toplu sözleşme hakkının tanındığını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

'Bunlara 'hayır' diyorlar, bunu anlamak mümkün değil. Türkiye ne yazık ki yargı, adalet sistemi bakımından sürekli AB değerlendirme raporlarında sonuç raporlarında tenkit ediliyor ve Türkiye'nin kapsamlı yargı reformu yapmadığı altı çizilerek ifade ediliyor. Bir an önce Anayasa değişikliği de dahil kapsamlı bir yargı reformunun gerçekleştirilmesi şart koşuluyor. Üyelik için ön şart olarak öne sürülüyor. Burada biz Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getiriyoruz. Bu ilave bir hak arama yoludur. Yargıtayda temyizde işiniz bitiyor. Orada mağduriyetiniz giderilmezse ya kaderinize razı oluyorsunuz ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yolunu tutuyorsunuz. 130 bin dosyası var bu mahkemenin. İlk iki sırayı Rusya ile Türkiye alıyor. 13 bin dosyayla Türkiye ikinci sırada. Aleyhine sonuçlanan davada da birinci sırada. Her yıl 200 milyon TL parayı biz bu davalar için ödüyoruz. Bu en az 300 km'lik bölünmüş yol demektir. Bizim adalet sistemimiz yargımız çok iyi işleseydi bu insanlar ülkelerini bırakıp her türlü riski gözönüne alarak ülkelerini de şikayet ederek Avrupa'ya hak aramaya giderler miydi?. 'Ben yaptım oldu' yargısız infaza son veriyoruz. Hatırlayın, Van Cumhuriyet Savcısı iddianame hazırladı, başına gelmeyen kalmadı. Bir savcı darbeciler için dava açtı, meslekten ihraç edildi. Bu ülkede yaşamasına bile tahammül edemeyenler oldu. Böyle bir ülkede şimdi diyoruz ki HSYK verdiği ihraç kararları yargıya gidebilir diyoruz. Yargıda hakkını arayabilir.'

Konuyla ilgili İzmir Limanı örneğini veren Yıldırım, limanın 15 yılığına rekor bir fiyatla 1 milyar 300 milyon dolara kiraya verildiğini, Danıştayın 60 günde vermesi gereken kararı 29 ay sonra bir kelimeyi tekil yerine çoğul yaparak 'olur' verdiğini ama işin işten geçtiğini anımsattı.

- 'DARBEYLE TEK TARAFLI KAZANILMIŞ HAKLAR'-

Anayasa değişikliğiyle amaçlarının 'Herkesin kamu adına güç kullanan herkesin kendi sınırları içerisinde çalışması' olduğuna dikkati çeken Bakan Yıldırım, darbe anayasasında devletin üst, vatandaşın teba anlayışının olduğu, bu anlayışın değişmesi gerektiğini kaydetti.

Binali Yıldırım, 'Demokratik bir Anayasaya sahip olmak zorundayız. Yürütmenin yargıya, yargının siyasete, Anayasa Mahkemesinin siyasete, siyasetin Anayasa Mahkemesine, bürokrasinin siyasete hakim olma heveslerini mutlaka sona erdirmek zorundayız. Bunu yapamazsak bu ülkenin AB üyeliği hayal olur. Bu ülkenin büyük Atatürk'ün 100. yıl için hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine yetişmesi de hayal olur' dedi.

Anayasa Mahkemesinin üye sayısının 17'ye çıkacağını bunun da mahkemenin daha demokratik, temsilde geniş tabanlı olması açısından önem taşıdığını, HSKY'daki üye sayısının da 5'den 22'ye çıkarılacağını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:

'Bunun neresi yanlış, bunun neresi anti demokratik. Yargının tamamını kapsayan hatta barolardan da üye seçen ve hatta YÖK'ten de üye seçen, Sayıştaydan da üye seçen, bütün paydaşlardan üye seçen demokratik bir yapıyı getiriyoruz. Buradaki kavga AK Parti'nin yargıyı oluşturma kavgası değil. Buradaki kavga imtiyazlı hissenin elden gitme kavgasıdır. Bazılarının imtiyazlı altın hisseleri var. Altın hisseyi elden kaybetme korkusu yaşayanlar elde ettikleri yetkileri bırakmak istemiyorlar. Türkiye'deki kavga bunun kavgasıdır. Bunlar darbelerle tek taraflı kazanılmış haklardır. Milletin verdiği haklar değildir. Eğer millet ile devlet arasında adil sözleşme yapacaksak milletin bütün katmalarını temsil eden ve onların beklentilerini tanımlayan bir Anayasaya sahip olmamız lazım. Biz bunun adımlarını attık ve bu Anayasa ile Türkiye'de üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü geçerli hale gelecek. Bizim bundan gayrı düşüncemiz yok.

Bizim, Cumhuriyetin değerleriyle de Cumhuriyetin ilkeleriyle de büyük Atatürk'ün ilkeleriyle de devrimleriyle de hedefleriyle de çatışan hiçbir icraatımız olmadı. Cumhuriyetimizin değişmez maddeleri, Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti ilkesiyle ilgili bizi hiç kimse imtihan etmeye kalkmasın. Gizli gündemimiz olduğunu hala düşünenler varsa ben bunu çok büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.'

(RMZ-YKC-EHK) - İZMİR

Haberler