Haberler

Başbakan Erdoğan, Habertürk Yayınında

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu (3 dönem seçilme kuralı) neyi getirdi- Millet bize inandı.'Bunlar bu koltuğa yapışmıyor' Bu Türkiye'nin siyasetinde bir reformdur" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu (3 dönem seçilme kuralı) neyi getirdi- Millet bize inandı. 'Bunlar bu koltuğa yapışmıyor' Bu Türkiye'nin siyasetinde bir reformdur" dedi.

Başbakan Erdoğan, Habertürk Televizyonu'nda canlı yayınlanan "Teke Tek Özel" programında, gazeteci Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.

Altaylı'nın, AK Parti'de "3 dönem seçilme" kuralını hatırlatarak, "Siz Çankaya'ya çıkabilirsiniz ama partinizin içindeki diğer isimlerin böyle bir şansı yok. Partinizde çok değerli isimler var. Ne olacak-" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, yola çıkarken hep "dava adamı olmak" anlayışını telkin ettiklerini vurguladı.

Erdoğan, "Bu kararı alıyoruz ama biz bir davanın mensupları olarak, bir defa geriyi tıkamayacağız, ileriye sürekli insan yetiştirmemiz lazım. ABD'de de adam 2 dönem azami başkanlık sisteminde başkanlık yapıyor ve gidiyor. Ondan sonra daha da dönüşü yok. Biz bu işi öyle yapmayacağız. Biz 3 dönem arka arkaya bu işi yaptıktan sonra milletvekili arkadaşımız 1 dönem ara verecek, ondan sonra isterse dönebilir. İsterse birçok hizmetlerde yer alır" diye konuştu.

Batıda siyaset ve düşünce ihraç eden "düşünce kuruluşları" olduğunu hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda büyük eksiği bulunduğunu belirtti. Özellikle 3 dönem kuralı nedeniyle görev alamayacak isimlerden bu alanda görev almasını ve Türkiye'nin uluslararası camiada bu alanda da yer edinmesini sağlamalarını istediğini dile getiren Erdoğan, "Benim mesai arkadaşlarımla birlikte, biz bu süreci çok daha iyi kılacağız. Bu arkadaşlarımı başka vazifeler de bekleyebilir. Vakıf hizmetleri olabilir, birçok hizmetler olabilir. Bir taraftan da bunlar kopmayacaklar ki. Bu arkadaşlar bizimle yine aynı şekilde bağları kesilmeyecek. O bağ devam edecek" şeklinde konuştu.

"Başkanlık sistemi olursa kabinede de olabilecekler" şeklinde araya girilmesi üzerine ise Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zaman çok daha farklı olabilir. İlla parlamentoda olma kaydı yok. Şu anda da yok da, şu anda garip karşılanıyor. Mesela Dışişleri Bakanımız Ahmet bey, biliyorsunuz parlamentoda değildi, dışarıdan ben kendisini Dışişleri Bakanı olarak atamıştım. Ahmet beyin gelişi çok fazla yadırganmadı çünkü alışılmıştı. Abdullah bey döneminde, gerek belli dönemde bizim Dışişleri noktasında başdanışman olduğu için tanınmıştı, bilinmişti, yadırganmadı. Acaba başka bakanlıklarda yadırganır mı yadırganmaz mı, ayrı konu. Ancak başkanlık sisteminde olsa, parlamentoyla zaten ilişkisi olmuyor, dışarıdan onu oraya getirebiliyorsunuz. Bu da onun avantajı mesela. Bunların dışında think thank kuruluşları, vakıf kuruluşları olarak, dava diyoruz ya, bu davayı güçlü kılmak. Bu nedir- Türkiye'ye hizmet davasıdır, bu millete hizmet davasıdır. Bu hizmet davasını her yere vermemiz mümkün. Ali bey de o hizmeti verir, Ahmet bey de o hizmeti verir, Binali bey de o hizmeti verir, Bülent bey de aynı şekilde o hizmeti verir. Hepimiz o hizmeti veririz. Bu neyi getirdi- Millet bize inandı.

'Bunlar bu koltuğa yapışmıyor arkadaşlar. Geliyor, 3 yıl diyor, dönebiliyor. Yerlerine yeni yeni insanlar yetiştirebiliyorlar'. Bu Türkiye'nin siyasetinde bir reformdur. Bu reformu yapmak bize nasip oldu. Bunu biz başardık. Bu Türk siyasetine de bir başka anlayışı getirmiştir, bir başka kan getirmiştir."

Erdoğan, diğer siyasi partilerin de zamanla bu sisteme geçeceğine inandığını

ifade etti.

-Kredilendirme kuruluşları-

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerine yönelik eleştiriler hatırlatılarak, "Bu kuruluşların zaman zaman karşılanmayacak talepleri mi oluyor- Bize şantaj mı yapıyorlar- Bir şey istiyorlar da yerine mi getirmiyorlar. Çünkü burada bir samimiyet görmüyorum" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, kendisinin bu kuruluşlara yönelik eleştirel sözlerini, dünyanın ünlü finans kuruluşlarının CEO'larının ve kredilendirme kuruluşlarının temsilcilerinin bulunduğu toplantıda dile getirdiğini hatırlattı.

Toplantıda, "Siz ne yapmak istiyorsunuz- Siz siyasi bir kuruluş musunuz- Ülkelerin iktidarları mısınız- Nesiniz siz- Eğer siz kredilendirme, derece verme kuruluşuysanız bir defa ideolojik hareket edemezsiniz. Tabloları net ortaya koymanız lazım. Siz batan ülkeleri artıda gösteriyorsunuz. Biz yükseliyoruz, siz tam aksine bizi hala yükseltmiyorsunuz" dediğini hatırlatan Erdoğan'ın sözlerine Fatih Altaylı, "Ortaya çıktı ki, rapor yazan profesöre avanta vermişler" diyerek karşılık verdi.

"Neler veriyorlar, söylemek istemiyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Örneğin komşumuzla alakalı. Şimdi 6 kat birden... Bu nerede görülmüş- Böyle bir şey olabilir mi- Şu işi istikrarlı yapın biraz da, 1 puan, 2 puan tamam yükseldi. Bir anda 6 dediğin an buna kuşlar bile güler. Yaklaşım tarzları bir defa ideolojik. Bütün bu olanlardan dünyada gelişmiş ülkeler de şikayetçi. Çünkü bedel onlara gidiyor sonunda. Biz ne diyoruz- Bize verseniz de vermeseniz de, yatırımcı, girişimci, gerçeği biliyor. Diyor ki 'Türkiye güvenilir, inanılır'.

'Ne dersen de ben bunu yutmuyorum' diyor. Kredi kuruluşları itibar kaybına başladı. Biz ne yaptık- Biz senden çekiliyoruz arkadaş dedik ve iptal ettik. Biz Fitch ile anlaşma yapacağız, onla anlaşma yaptık. O kuruluş kendisi

(derecelendirme) yapabilir o ayrı mesele. Eskiden parayla yapıyordu, şimdi kendisi parasız yapacak, diğerlerini bilgilendirmek için ama artık onu, bizim onunla böyle bir anlaşmamızın olmadığı bilindiği zaman, (yatırımcılar) 'Bunlar parayı almadığı için Türkiye aleyhine böyle bir tenzilat yapıyor' diyecek. Çünkü bunların çoğu belli bir ücret ödersiniz yıllık, bu ücret karşılığında yaparlar. Çünkü Türkiye onunla ilişkisini kesti."

-Özelleştirme süreci-

Uluslararası alanda ikili görüşmeler ve demonstrasyonların kendileri için çok daha önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Sukuk diye başlattığımız süreç çok daha farklı bir süreç. Ben inanıyorum ki çok daha ciddi fonlar buraya gelmeye başlayacak" dedi.

Bu çalışmalarla Türkiye için güzel gelişmelerin olduğunu, özelleştirmelerdeki hareketliliğin de biraz bunlardan kaynaklandığını kaydeden Erdoğan, bu hareketliliğe rağmen, değer yükselsin diye, yapılan özelleştirmeleri dahi iptal etme noktasında olduklarını kaydetti. Erdoğan, şöyle dedi:

"Arkadaşlarla istişareleri yapıyorum. Örneğin otoyollar, köprüler meselesini tekrar masaya yatıracağız. Daha yüksek beklentimiz var. O beklentiyi karşılamıyor. Çünkü biz buradan zaten ciddi para kazanıyoruz. Ciddi para kazanırken, buradan yani birilerinin çok daha fazla kazanmasının önünü değil, milletimin kazanmasını ve ülkemin kazanmasını temin etmek durumundayım."

"Siz şu anda, 25 yıllık geliri peşin almış durumunda oluyorsunuz, artışlardan faydalanmadan" şeklinde araya girilmesi üzerine Erdoğan, "Şimdi orası öyle ama, bunun bir de taksitlendirme 'Yok peşin de verebilirler' deniyor ama öyle de olsa, bir defa burada karlılık olayını milletimizin lehine düşünmek durumundayız" ifadelerini kullandı.

"Ben anladım ki otoyol ihalesi iptal oluyor" diyen Altaylı'nın bu sözü üzerine, Erdoğan, "Yani bu noktada, arkadaşlarımla da değerlendirmesini yaptım.

'Biz sıkıştık, şu anda paraya ihtiyacımız var- Ne yapalım, hemen...' Yok öyle şey. Türkiye malının kıymetini bilen bir ülke konumunda. Mesela Başkentgaz. Başkentgaz'da da mesela 1.5'i yakalamışız. Ödemediği için teminatı gitti ama yeni gelen 1.100 ile geliyor. Şimdi 1.5'i yakaladığın yerde 1.100'le verilirse, Fatih Altaylı bunun hesabını sormaz mı, 1.5'i yakalamıştı, gördü o- Türkiye bu kadar güçlü olmuşken, enerjide bu kadar güçlü bir yere gelmişken nasıl oluyor da şimdi sen 1.100'e veriliyor demez misin-" diye konuştu.

-3. Havalimanı-

İstanbul'a yapılacak 3. havalimanı için dünyadaki diğer büyük havalimanlarının kapasiteleri hatırlatılarak, "150 milyonluk havalimanı çok fazla büyük değil mi-" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"150 milyon bir defa bunun ilk hedefi değil. Periyot periyot. İlk periyotu 90'lık falan olacak. Ben 100 diye vermiştim hedefi ama 150'ye çıkacak alana sahip. Atatürk Havalimanı bitti, Sabiha Gökçen ful çalışıyor. Buna rağmen ikisi de cevap vermiyor. Böyle olunca tabi bizim turizm noktasında ciddi zararımız oluyor ve bir yerde kardan zarar ediyoruz. Etap olarak belki daha düşük etapla başlayacak büyüdükçe Atatürk (Havalimanı) devreden çıkacak. Atatürk yalnızca küçük jetlerin indiği bir yer olacak belki. Dünyada örnekleri var biliyorsunuz. Onun dışındaki yerler belki yeşil alan haline gelecek."

"Ciddi misiniz, konut yapılmayacak mı-" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, buranın yeşil alan olarak değerlendirileceğini söyledi. Altaylı ise "Allah razı olsun"diyerek karşılık verdi. "Ben şu anda makamdayım, yarın ne olur bilemem" diyen Erdoğan, görevde olduğu sürece buranın yeşil alan kalacağını söyledi.

-Kanal İstanbul-

Kanal İstanbul projesinin de bu yıl içinde ihalesini yapma hazırlığı içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, "Onun da proje çalışmaları bitmek üzere" dedi.

Altaylı'nın, "20 milyar dolardan bahsediliyor orası için" ifadesi üzerine Erdoğan, "Yok, o rakamlar çok uçuk rakamlar" diye karşılık verdi.

Bittiğinde Boğaz'ın rahatlayacağını ve tenezzüh yeri gibi olacağını kaydeden Erdoğan, "Burası Montrö Anlaşması yapıldığında zaten tankerler geçmiyordu. Kuru yük gemileri geçiyordu. Şimdi 150 bin tonluk tankerler geçiyor. Allah göstermesin en ufak kilitlenmede, başımıza iş açarız. Bunların yaşanmaması lazım" ifadelerini kullandı.

-Özgürlük ve Demokrasi Adası-

Önem verdikleri projelerden biri olarak da Yassıada'yı Sivriada'yla birlikte Özgürlük ve Demokrasi Adası yapacaklarını ifade eden Erdoğan, "Orada özel toplantılar olacak. Adeta kongre adaları gibi. Otelleri olacak. Otellerin yanında, Sivriada'ya Sidney'deki gibi, simge bir salon, oradan oraya geçişler olabilecek, Yassıada'da oteller, toplantı salonları olacak" dedi.

Erdoğan, bu konuda çok güzel bir proje hazırladıklarını ifade etti. Altaylı'nın dünyadan katılımla bir proje hazırlanması talebine ise Erdoğan,

"Bizim zevkimizi onlar anlamazlar" karşılığını verdi.

-Zaha Hadid'e eleştiri-

Mimarlara "Bizim kendi kültürümüzü yansıtın" dediğini kaydeden Erdoğan, Uzakdoğu ülkelerinde kendi kültürlerini yansıtan binalar yapılabildiğini belirterek, "Biz de yapalım. Kendi mimari geleneğimiz var. Bu mimari geleneğimizi niye yok farz edelim-" dedi.

Altaylı'nın, "Büyük bir yarışma yapın. Örneğin Zaha Hadid'i davet edin" şeklindeki ifadesi üzerine Erdoğan, şöyle dedi:

"Ben onun Azerbaycan'da yaptığını gördüm. Dışarıdan baktığında dev bir şey, güzel bir şey zannediyorsun, bir içeriye giriyorsunuz, bu kadar alanı israf eden bir anlayış olamaz ama kazanmıştır, derece almıştır. Dünyada bu derece puanlamaları yapanların ölçüleri farklı. Birçok yerlerde bu tür şeyler görüyoruz. Belediye başkanlığı yapmış bir insan olarak hem de 10 yıldır bu ülkede bir sorumluluk mevkisindeyiz; ben bizim mimarimizdeki o zevki, estetiği ve o rahatlamayı, huzuru doğrusu bunlarda bulamıyorum."

"Demokrasi ve Özgürlük Adası için proje hazır mı-" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Bitmek üzere" ifadesini kullandı. Erdoğan, seçilen proje üzerinden ihalenin yapılacağını kaydederek, "Onu belki bir-iki kuruluşumuz, belli sene karşılığı alabilecek" ifadesini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yap-işlet-devret modelinin kendi dönemlerine değin hemen hemen hiç olmadığını kaydeden Erdoğan, bunu yaygınlaştırdıklarını, Demokrasi ve Özgürlük Adası projesinde de bunun olacağını söyledi. Erdoğan, "Her şeyi milli bütçeyle yapayım havasıyla giderseniz başarılı olamazsınız. Bizim başarılı oluşumuzun bir nedeni de odur" diye konuştu.

Erdoğan, "Buranın en büyük özelliği ve güzelliği, artık burası 'yaslı ada' olmayacak. Özgürlük ve Demokrasi Adası olarak inanıyorum ki, dünyada iz bırakacak. Uluslararası toplantıları, buralardaki otellerde yapıyoruz. Burada kalacaklar, 300-400 kişinin katıldığı toplantı hep burada olacak" dedi.

"İzin verin kumarhaneleri de açsınlar" diyen Altaylı'ya Erdoğan, "Ona karşıyım. Bütün bunlar toplumu ifsad eden, yok eden işlerdir..." şeklinde karşılık verdi.

Altaylı'nın "Türkler girsin demiyorum" şeklindeki sözü üzerine ise Erdoğan, şöyle dedi:

"Onlar başka yerlerde gitsin, o işlerini halletsinler. Bizim toplumumuza kumarhane girmesin. Bu ülkenin yüzde 99'u Müslüman. Buna böyle bakmamız lazım. Oradan gelecek gelir, bize başka yerlerden daha fazlasıyla geliyor. Bizden önce kumarhaneler vardı. Ne oldu- Türkiye batıyordu. Delikli kuruşa muhtaçtık. Biz kumarı kaldırdık, ne oldu, daha iyi noktaya geldik."

"Tansu hanım (Çiller) kaldırmıştı" sözü üzerine Erdoğan, "Sağ olsun Tansu Hanım. Bize o zaman ön hazırlığı yapmış. Bakın Kıbrıs da şimdi illallah diyor..." dedi.

(Sürecek)

Muhabir: Etem Geylan

Yayıncı: Erdal Turanlı - İSTANBUL

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Fatih Altaylı Habertürk Ak Parti Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title