Anahtar Parti Genel Başkanı Ağıralioğlu: Yanlış Olduğunu Düşündüğümüz Her Şeyin Karşısına Bir Şuurla, İradeyle Çıkacağız
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "Bugün Öcalan'la konuşmaya karar verip '40 yıllık terörü bitireceğim' diye geçen seçimi almak için söve söve kazandıklarıyla oturup masalarda konuşup sonra Kandil'in önüne mikrofonlar gönderip sonra İmralı canisinin önüne prompter cihazı gönderip onunla konuşuyorlarsa biz memleket için konuşmayalım mı? Bir araya gelmeyelim mi? Memleket için iyi olduğunu düşündüğümüz her şeyi güçlendireceğiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz her şeyin karşısına bir şuurla, iradeyle çıkacağız" dedi.
(ANKARA) - Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "Bugün Öcalan'la konuşmaya karar verip '40 yıllık terörü bitireceğim' diye geçen seçimi almak için söve söve kazandıklarıyla oturup masalarda konuşup sonra Kandil'in önüne mikrofonlar gönderip sonra İmralı canisinin önüne prompter cihazı gönderip onunla konuşuyorlarsa biz memleket için konuşmayalım mı? Bir araya gelmeyelim mi? Memleket için iyi olduğunu düşündüğümüz her şeyi güçlendireceğiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz her şeyin karşısına bir şuurla, iradeyle çıkacağız" dedi.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i CHP Genel Merkezi'nde ziyaret etti. Ziyaretin ardından Özel ve Ağıralioğlu açıklama yaptıı. Ağıralioğlu, Özel'i ziyaret etmek için aslında CHP'nin 39. Olağan Kurultayı'ndan önce geleceklerini belirterek "Bizi ziyarete gelmişlerdi. Sağ olsunlar, kurultayla birleştirdik. Hayırlı olsuna geldik. Memleket için hayallerimiz, iddialarımız, irademiz var. Hasbihal ettik. Türkiye'nin meselelerini konuşuyoruz. Uzunca zamandır memleketin çözülmesini beklediği sorunları var. Bu sorunların niçin çözülemediği ile ilgili hasbihal ettik. Türkiye'nin ağırlaşan sorunlarının hangi süreçte, hangi hassasiyetlerle, hangi önceliklerle çözülebileceğine dair kıymetli bir istişaredir bu" dedi.
"Memleket doğru yönetilemeyince siyasetin etrafında birikmiş 85 bin kişiye yetemeyeceğini düşünüyoruz"
Memleketin sorunlarının artık parti meselelerinin çok daha ilerisinde olduğunu belirten Ağıralioğlu, şöyle konuştu:
"Artık milletimizin 85 milyonun, çocuklarımızın geleceğinin, Cumhuriyetimizin 2. yüzyılına girmişliğinin, devletimizin varlığının, bölgede sıkışan, ağırlaşan şartları kaldırabilme kapasitesinin, hepsini odaklı odaklı konuşmak mecburiyetinin zor zamanlarındayız. Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışıyor bir taraftan asgari ücretliler, emekliler zorda. Enflasyon düşürülemiyor. Ekonomi ile ilgili enflasyonla mücadele programı ortada. İş adamlarımız zorda, esnaf zorda. Üretim bandı bozuldu, çiftçiler zorda. Alım gücü güçlü insanımız zorda. Çocuklarımız hayal kuramıyorlar, evlatlarımız zorda. Memleket zorda. Memleketin büyük potansiyeli var. Bu büyük potansiyelle 850 milyona yetebileceğini, doğru yönetilirse 850 milyonu besleyebileceğini, doğru yönetilemeyince siyasetin etrafında birikmiş 85 bin kişiye yetemeyeceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla memleketin iyi yönetilmediğini düşünüyoruz.
İstişarelerimizde sürecek. Milletimiz için daha iyisinin mümkün olduğunu konuşabileceğiz. Siyaseti bir kavga hattında zaten yapmıyoruz. Nöbet değişimi gibi düşünüyoruz. Önümüzdeki dönem bu olanı bitene kadar doğru muhasebe edip başımıza gelenlerin gelmeyeceği bir sistemi kurmak için gayret edeceğiz. Siyasi istişare, siyasi olarak önümüzdeki dönem herhalde en kuvvetli silahımız olacaktır. Memleket için aklı, ortak aklı çalıştırabilmek, memleket için neyin iyi olduğunu konuşabilmek, memleketin önümüzdeki günlerin en büyük gücü olacaktır. Türk siyasetinin ihtiyacı olan şey şudur. Meselelerini doğru konuşabilme imkanını Türk milletine sunmak mecburiyetindeyiz. Türkiye'nin şu anda bütün meselelerinden daha önemli bir mesele. Meseleler doğru muhataplarla doğru zeminde konuşamamaktır. O yüzden muhalefetin ana muhalefetin genel başkanına nezaketinden dolayı minnettarım."
Ağıralioğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ağıralioğlu, "'Önümüzdeki dönem siyasi istişare için en kuvvetli silah olacaktır' dediniz. Genel seçime doğru ilerlerken bir ittifak gündeme gelir mi?" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Şuurla yaklaşıyoruz. 'Terörsüz Türkiye'de dahil memleketin tecrübe ettiği Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de dahil karşı karşıya olduğumuz maruz kaldığımız ekonomik kriz de dahil memleketin ağırlaşan sorunları ilgili çözüm önerilerinde şuurda bir beraberlik yapılacaktır. Mesela bütçe görüşmeleri var. Şimdi bakıyorum AK Parti'nin iktidar kanadının milletvekillerinin 5-6 kişinin izlediği, Meclis'in tamamen aslında bütçe hakkı olmamasına bağlı olarak etkisizleştiği, silikleştiği bir süreç yaşıyoruz.
"Kürt sorununun eşitinin Öcalan'a hürriyetle eşleştiği yerde muhataplığı Kürt'e hakaret sayıyoruz"
Şimdi ben 'Terörsüz Türkiye' ile ilgili Sayın Genel Başkan'la istişarelerimizde de konuşuyoruz. Efendim bir giyotin oluşturmuşlar. 'Siz terörsüz Türkiye'yi istemiyor musunuz?' diyorlar. ya tabii ki istiyoruz. 'Ben terörlü Türkiye'yi istiyorum' diyen münasebetsiz bir insan yaşıyor mudur bu dünyada? Asla. Biz 'Terörsüz Türkiye' hedefinin teröristlerle görüşerek görüşülerek planlanmasına karşı çıkıyoruz. Son terörist öldürülene kadar mücadelemiz devam edecektir diye yarışa başlayıp ilk teröristi serbest bırakmaya çalışmayı anlamıyoruz. Dolayısıyla Kürt sorunu diye bir sorunu konuşmak istiyorsanız Meclis Türkiye'nin bütün sorunlarını konuşmak için en mühim ve en son mercidir. Karar mercidir ama Kürt sorunu başlığıyla konuşmak istediğiniz bir sorun varsa bu sorunun Öcalan'a hürriyetle eşleşmesine razı değiliz. Kürt sorununun eşitinin Öcalan'a hürriyetle eşleştiği yerde muhataplığın Öcalan, PKK, Kürtler diye konuşulmasını Kürt'e hakaret sayıyoruz. Dolayısıyla meselelerin doğru konuşabilmek diye kastettiğim şey buydu.
Meselelerimizi doğru muhataplarla konuşamıyoruz. Sorunlarımızı doğru muhataplarla konuşamadığımız için sorun çözmeye çalışırken başka büyük sorunlara sebep oluyoruz. Terörsüz Türkiye'de olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde olduğu gibi, enflasyonla mücadele programında olduğu gibi... Bileni dinlemiyoruz. Muhatapları doğru seçemiyoruz. Bedel ödeyenlerle doğru istişareler yapamıyoruz. Sayın Genel Başkan diyor ki 'açıklama yapanlara engel çalışıyorlar.' Mesela Meclis'te Öcalan'ın lehine slogan atılıyor. Meclis Başkanlığı, Meclis Başkanımız onları engellemiyor ama bunları engelliyor. Dolayısıyla mevzuyu, mevziyi istediği gibi, istediği yerde tutmaya hak gören bir keyfilikle karşı karşıyayız. Seçimin sonu ne zaman, hangi tarihte önümüze gelir seçim tarihi bunu bilmiyoruz ama bu memlekette yaşadıklarımıza itirazımızın şuurlarda bir beraberlik oluşturacağını, kırmızı çizgilerimizin belli olacağını, vazgeçilmezliklerimizin millete arz edileceğini ilgili bir taraf yaşayacağını düşünüyoruz. Vesilesiyle şunu arz etmem lazım. Biz müstakil bir irade ile yürüyeceğiz. Seçmene sonuna kadar kendi sevdiği, seçtiği, arkasında durduğu iradeni,n amblemin arkasında durabilme imkanı vereceğiz. Anahtar Parti sonuna kadar müstakil kalacak ama şuurda beraberliği memleketin kazanımları ile ilgili cumhuriyetin, vatanın, milletin, devletin, ekonominin, alın terinin, demokrasinin, hukukun bunlarla ilgili şuur beraberliklerimiz mutlaka olacaktır."
"İmralı canisinin önüne prompter cihazı gönderip onunla konuşuyorlarsa biz memleket için konuşmayalım mı?"
"Bu ziyaretiniz nezaket ziyareti mi yoksa ilerleyen süreçlerde diyalog müzakere toplantıları sürülecek mi" sorusuna ise Ağıralioğlu, şöyle yanıtladı:
"İstişare edeceğiz. Genel Başkanla zaten eskiden grup başkanvekilliğimizden bir hukukumuz var. Memleketle ilgili gördüğümüz yanlışlara itirazımızda birleşen bir hassasiyet var. O hassasiyetimiz memleket için devlet için Cumhuriyet için, daha güçlü yarınlarımız için devam ediyor. Dolayısıyla istişarelerimizde devam edecek. Memleketimiz için hayırlı olduğunu düşündüğümüz her zeminde beraber akıl, ortak akıl, beraber istişare falan üreteceğiz. Bunu herkes için yapacağız. Herkesle yapacağız. Konuşabildiklerimizle kuvvetleniyoruz. Konuşamadıklarımız devletin, milletin zayıflığına sebep oluyor. O yüzden biz konuşan Türkiye diyorsak konuşabilmemiz lazım. Bugün Öcalan'la konuşmaya karar verip yani '40 yıllık terörü bitireceğim' diye geçen seçimi almak için söve söve kazandıklarıyla oturup masalarda konuşup sonra Kandil'in önüne mikrofonlar gönderip sonra İmralı canisinin önüne prompter cihazı gönderip onunla konuşuyorsanız, onunla konuşuyorlarsa biz memleket için konuşmayalım mı yani? Bir araya gelmeyelim mi? Şuurumuzu, endişelerimizi, kaygılarımızı, gelecekle ilgili umutlarımızı paylaşmayalım mı? ya hükümet Öcalan'la konuşuyor. Biz bir araya gelip konuşmayalım. O yüzden biz konuşacağız. Memleket için iyi olduğunu düşündüğümüz her şeyi güçlendireceğiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz her şeyin karşısına bir şuurla, iradeyle çıkacağız."























