Haberler

29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası" Etkinlikleri

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili atılması gereken son adımları attıklarını, mevzuatın tamamlandığını belirterek, "Şimdi uygulama zamanı. İşveren, yalnız işine, kasana, kesene göre değil, işçinin hukukunu gözeterek, işçinin sağlığını ve güvenli ortamını gözeterek işyerinin kilidini aç" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili atılması gereken son adımları attıklarını, mevzuatın tamamlandığını belirterek, "Şimdi uygulama zamanı. İşveren, yalnız işine, kasana, kesene göre değil, işçinin hukukunu gözeterek, işçinin sağlığını ve güvenli ortamını gözeterek işyerinin kilidini aç" dedi.

"29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası"nın açılış töreninde konuşan Bakan Çelik, 600'e yakın meslek standardının belirlendiğini, bundan sonra özellikle çok tehlikeli ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin, uluslararası düzeyde geçerliliği olan mesleki yeterlilik belgelerini almalarını sağlayan düzenlemenin yasayla netleştiğini bildirdi.

Çelik, "Bu hafta büyük ihtimalle, bakanlık olarak sitemizde yayınlayacağız. 'Şu mesleklerde sınava girilecek ve bir yıl içinde bu belgeyi almayanlar çok tehlikeli işlerde çalışamayacak' diyeceğiz. Bu geçiş süreci başladı" diye konuştu.

Çalışma hayatının "taksiye bin, çevir direksiyonu" olmaması gerektiğini anlatan Çelik, "Meslek standardını belirliyorsunuz. Yürürlüğe koymak için sınav süresini 1 yıl koyuyorsunuz ve 1 yıl sonra sertifikayı alacak ve o alanda sertifikası olmayan insan çalışamayacak. Bu sürelere ihtiyaç var. Bu süreler olmadan sistemi oturtamıyorsunuz" dedi.

Faruk Çelik, işçinin sertifikalı olması ve işverenin iş güvenliğini öne alan yaklaşımı benimsemesi amacıyla yapılan düzenlemelerin zamana ihtiyacı bulunduğunu söyledi.

Çalışma Bakanlığı olarak bir günlerini bile heba etmediklerini vurgulayan Çelik, mevzuatta eksiklik olmaması için gece gündüz çalıştıklarını anlattı.

"Denetim bir bakan, bir hükümet meselesi değil"

Bakan Çelik, en çok tartışılan denetim konusunun, bir bakan, bir dönem, bir hükümet meselesi olmadığını belirterek, şöyle devam etti:

"Elimizdeki istatistiklere göre, 1992'den beri bin 200 kişi ile bin 500 kişi arasında çalışanımız hayatını kaybediyor. Ben bakan olmuşum, bir başkası bakan olmuş mesele bu değil, bu can. Bu sıkıntının ortadan kalkması gerekiyor. Bunun için atılması gereken adımlardan bir tanesi mevzuat, bu bizim sorumluluğumuzda, onun için kılı kırk yardık. Nereden bir teklif geliyorsa, nerede bir açık görülmüşse onu nasıl kapatırız diye çalıştık."

ILO sözleşmeleri ve iç mevzuat açısından bir açık kapı bırakmayacak şekilde bir çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini aktaran Çelik, insanın yaşam hakkıyla ilgili bu meselenin siyasi bir platform çerçevesinde ele alınmaması gerektiğine işaret etti. Çelik, şöyle konuştu:

"Soma olayında bizim denetim uzmanlarımız, yılda iki kez denetim yapıyor bütün işyerlerini. 3 tane rapor geldi ve deniliyor ki nisan ve mayıs ayında sıcaklık değerleri yükselmeye başlamış ama nisanda denetim yok, martta denetim var. Denetim konusu anlık bir mesele. Giderseniz hiç bir sorun yok. Ayrılırsınız 5 dakika sonra bir olayla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir denetim elemanından ibaret değil ki bir işyerinin güvenliği. Bir denetim uzmanı gelecek, geldi geldi, gelmedi gelmedi kaza oluyor. Bu yaklaşım bizim güvenlik kültürü yaklaşımımızın ne kadar sığ olduğunu noktayı ortaya koyar. Meydana gelen kazaların neden geldiğini bir başka tarafa kaydırmanın anlamı yok. Kimin suçu varsa bunların net bir şekilde ortaya çıkması lazım."

-"Soma nereden kaynaklanmışsa bu çıkacak

Soma'da 301 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:

"Bir kişi de önemli ama 301 kişi bir yerde hayatını kaybetmiş. Bu konunun kimse tarafından örtbas edilme, kapatılması gibi bir gafletin olduğu inancı içinde değilim. Böyle bir şey olabilir mi? Nereden kaynaklanmışsa bu çıkacak. Nitekim Ermenek'e Soma'ya gittik. Eski imalattan sızma var, eski imalattan su deşarjı var, bir çok şey var. Bunlar şu anda teknik olarak inceleniyor ve ayrıntılı bir şekilde kimin ne kusuru varsa bunlar bir bir yargı tarafından ortaya çıkarılacaktır."

"Kapatıyorsunuz 50 kişi devreye giriyor"

Aşırı kar hırsının, "cezamı öderim yoluma devam ederim" mantığının da önemli sıkıntılardan olduğunu vurgulayan Çelik, bunların üzerine gidilmesi gerektiğine işaret etti.

Bunun yanında yapısal sorunların da bulunduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

"Öyle sorunlar var ki madenlere giriyorsunuz, atadan kalma, 1960 model maden ocaklarımız var. Kapatıyorsunuz 50 kişi devreye giriyor. Ermenek'te işçi kardeşlerimizi toprağın altından çıkarmak için bütün kamu, özel seferber olmuş. Çadırda işçilerimiz bize 'aman buraları kapatmayın' diyor. O acılı ortamda bile bizden talep ediliyor. Ben Çalışma Bakanı olarak buna isyan etmeyip ne yapayım? Ben de gereğini söylüyorum. Bu kar hırsı, bu sorunların ana kaynaklarından bir tanesi. Güvenlik kültürünü dikkate almayan kar hırsı sorunlardan bir tanesi. Farkındalığın getirdiği sorunları da bu vesileyle belirtmiş oluyorum."

-"Sendikasızlaştırma çabası içinde olmadık"

Bakan Çelik, "sendikasızlaştırma" çabası içinde olmadıklarını belirterek, "Eğer 2009'daki tabloyu devam ettirmiş olsaydık bu yıl 13 tane sendika kalmış olacaktı. Burada örgütlenmenin önünü açmak için büyük mücadeleler verdik ve sendikal mevzuatı çıkardık. Yüzde 10 barajını yüzde 1'e indirdik" dedi.

Çıkarılan yasadan sonra 500 bin işçinin sendikalı olduğunu aktaran Çelik, "Gördük ki 880 bin sendikalı işçi var ve şimdi 500 bin ilaveyle temmuz ayında sendikalı işçi sayımızın arttığını hep beraber görüyoruz" şeklinde konuştu.

Sosyal medyada, ölen işçilerin ailelerine "kan parası verildiği ve bakanlığın bunu onayladığı" yönünde iddiaların ortaya atıldığını söyleyen Faruk Çelik, şöyle konuştu:

"Asansör kazasından sonra bir gazeteci bana soruyor, 'Bu hak sahiplerine daireler veriliyormuş' diye. 'Yargı süreci devam ediyor. Devam eden yargı süreci neticesinde verilmesi gereken neyse ceza, çekecektir' dedim. Ama hak sahibi dediğimiz hayatını kaybedenlerin çocukları, bize emanet bunlar. Bunlarla ilgili kamu, özel kimin ne yapması gerekiyorsa yapması gerekir. TOBB, 18 daire veriyor. Kamu aynı şekilde destek sağlıyor. Bu soruya karşı verilen bu cevabı, 'vay efendim biz ölenleri kanına karşı bilmem ne verilsin gibi...' Bunu birisi yazıyor, birisi soruyor. Almak istediği cevap neyse."

-"Çile çeke çeke gelmiş bir insanım"

"Kimse emeği anlatmasın" diyen Çelik, "çile çeke çeke" bu günlere geldiğini, her mesleği yaptığını anlattı. Çelik, şöyle konuştu:

"Ayakkabı boyacılığından tutun da aklınıza gelen inşaat ameliliğine kadar yapmış bir insanım. Kusura bakmayın arkadaşlar. Siz askıyla çay taşıdınız mı? O askıyı ters çevirmeyi biliyor musunuz? Ben bunları yaşayarak gelmiş bir insanım. Bir gün de bakan olduğumu aklımın ucuna getirmedim. Onun için böyle zoraki lekelemek için kimse kendisini zorlamasın. Bu isnatları kabul etmek mümkün değil. Bunlar karalamaya dönük bazı düzenlemeler. Sor soruyu kafana göre, cevabını yaz. Gerçekten ölenlerin ailelerine büyük bir saygısızlık olarak gördüğümü burada ifade ediyorum."

-"Dengeleri sağlamak gerekiyor"

Faruk Çelik, hem çalışan hem işyeri sayısını artıracak dengeleri sağlamanın kolay olmadığını ifade ederek, "(Madenlerde 2 asgari ücret) dedik. Kim vermek istemez 2 asgari ücreti. '5 asgari ücret veriyoruz' diyelim. Sonra madenler kapandı, bütün maden işçileri işsiz. Arkadaşlar işte bu dengeleri doğru sağlamak gerekiyor. Çalışma hayatında, endüstriyel ilişkilerde tek taraflı bir yaklaşım olmuyor" diye konuştu.

-"Riyakarlık yapıp, bal çalmadık"

Siyasi parti liderlerinin vaatlerini de eleştiren Bakan Çelik, şunları söyledi:

"Biz bu görevde kaldığımız sürece işverenin yanına gittik, işçinin hakkını savunduk, işçi sendikasına geldik işverenin durumunu derdini anlattık. Öyle riyakarlık yapıp onun ağzına bal çalmak gibi bir görev yerine getirmedik. Herkesin sorununu bir başkasına anlattık. Diyalogla çözülecek bir iştir, aksi takdirde yeni sıkıntılarla karşı karşıya kalırız diye bunları tüm taraflarla paylaştık."

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, bugünkü toplantının sendika temsilcileriyle yaptığı son toplantı olduğunu düşündüğünü belirterek, 7 Haziran seçimlerine kadar sosyal taraflarla başka bir toplantının bulunmadığını dile getirdi.

Kimsenin kendisi için bir şey yapmadığını, çıkardığı yasayı "Faruk Çelik" olarak götürmeyeceğini, yasanın milletin yasası olarak kaldığını söyleyen Çelik, "O halde benim değil, bizim olan değerleri diyalog içinde yapmak gerekiyor" dedi.

Faruk Çelik, işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili atılması gereken son adımları attıklarını, mevzuatın tamamlandığını kaydederek, artık uygulama zamanı olduğunu belirtti. Çelik işverene, "Yalnız işine, kasana, kesene değil, işçinin hukukunu gözeterek, işçinin sağlığını ve güvenli ortamını gözeterek işyerinin kilidini aç. Can gittikten sonra hiçbir şeyin kıymeti yok. Kefenin de cebi yok. Onun için bu güvenliği sağlamak senin birinci derece görevin" diye seslendi.

Sendikalara da hitap eden Çelik, "Toplu sözleşme süreci var, ücret ücret ücret.. İyi de güvenli ortam içinde ücreti konuşalım. Diğer haklarımızı da talep edelim, onları da güvence altına alarak ücretimizi konuşalım" diye konuştu.

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Faruk Çelik Ermenek Soma Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title