TİKA ve UNDP işbirliğinde düzenlenen "2025 İstanbul Kalkınma Diyalogları" etkinliği

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Türkiye'nin farklı bölgelerin kavşak noktasında yer alan bir ülke olarak bölgesel işbirliğini geliştirmeye kararlı olduğunu söyledi.

Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Türkiye'nin farklı bölgelerin kavşak noktasında yer alan bir ülke olarak bölgesel işbirliğini geliştirmeye kararlı olduğunu söyledi.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğinde ve Dışişleri Bakanlığının desteğiyle 2025 İstanbul Kalkınma Diyalogları (#IDD2025) gerçekleştirildi.

Etkinliğe, Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Küresel ve İnsani Konular Genel Müdürü Korhan Karakoç, TİKA Başkan Yardımcısı Rahman Nurdun, UNDP yöneticisi Xu Haoliang ile çok sayıda davetli katıldı.

Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu buradaki konuşmasında, küresel büyümenin yavaşladığına, ticari ve jeopolitik gerilimlerin arttığına, eşitsizliklerin derinleştiğine, teknolojinin hızla dönüşerek tüm dengeleri değiştirdiğine ve iklim değişikliğinin etkilerinin sürmeye devam ettiğine dikkati çekti.

Tuzcu, "Çevremizde çok sayıda zorluk var ve maalesef, tam da en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde çok taraflı ve uluslararası kuruluşların etkinliği zayıflamaktadır. Küresel ölçekte yaşanan sarsıntılar ve sürekli değişim, içinde bulunduğumuz dönemi şekillendirmektedir. Bu küresel dinamikler, hükümetleri, özel sektörü ve uluslararası örgütleri, kalkınmanın nasıl tanımlandığını, nasıl yürütüldüğünü ve nasıl paylaşıldığını yeniden düşünmeye zorlamaktadır." diye konuştu.

Mevcut sorunların çözümü için üç temel önceliğin altını çizen Tuzcu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Birincisi, kapsayıcı ve dayanıklı kalkınmayı ilerletmek ancak bunun çok taraflı bir çerçevede gerçekleşmesi esastır. İkincisi, ticaret ve teknolojiyi sürdürülebilir büyüme için etkin şekilde kullanmak. Üçüncüsü, hiç kimsenin ve hiçbir ekonominin geride bırakılmamasını sağlayacak daha güçlü ortaklıklar inşa etmek. Bunlar soyut hedefler değil, daha adil ve daha sürdürülebilir bir küresel geleceği şekillendirmek için çabalarımıza yön veren zorunlu istikametlerdir."

"Tüm ülkeler ile toplumlar için yararlı bir kalkınma yolunu yeniden tasarlayabiliriz"

Tuzcu, ticaretin kalkınmanın en temel itici güçlerinden biri olduğunu vurgulayarak, tarih boyunca ticaret sayesinde milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulduğunu, ülkeler arasındaki ilişkilerin güçlendiğini ve ekonomilerin büyüyerek dönüşüm geçirdiğini ifade etti.

Küresel ekonominin farklı kurumların ve yeni algıların etkisiyle birden fazla baskıyla karşı karşıya kaldığını belirten Tuzcu, "Dijital teknolojiler ve yapay zeka, sektörleri, piyasaları ve işgücünü dönüştürmektedir. Bu zorluklar aynı zamanda yeni fırsatlar da doğurmaktadır. Bağlantısallığı güçlendirerek ve işbirliğini artırarak, ticarete bağlı, adil, dayanıklı ve tüm ülkeler ile toplumlar için yararlı bir kalkınma yolunu yeniden tasarlayabiliriz." diye konuştu.

Kapsayıcı bölgesel işbirliklerinin küresel işbirliğini destekleyen yegane mekanizma olduğunun altını çizen Tuzcu, Türkiye gibi yükselen ekonomiler için daha güçlü bölgesel bağlar kurmanın ve bağlantısallığı güçlendirmenin, dış şoklarla başa çıkmanın anahtarı olduğunu söyledi.

Tuzcu, "Türkiye, farklı bölgelerin kavşak noktasında yer alan bir ülke olarak bölgesel işbirliğini geliştirmeye kararlıdır. Tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesinin ve daha iyi lojistik koridorlarının geliştirilmesinin kırılganlıkları azaltmaya yardımcı olacağına inanıyoruz. Türkiye'nin bölgesel ulaştırmaya ve ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik aktif rolü de bu kararlılığın bir göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.

UNDP ve Türkiye arasındaki ilişkilere de değinen Tuzcu, UNDP'nin 2023 depremlerinin ardından KOBİ'lere, belediyelere ve etkilenen topluluklara yönelik hızlı ve koordineli desteği için teşekkürlerini iletti.

"Uluslararası kalkınma mimarisi ciddi baskılar altında"

TİKA Başkan Yardımcısı Nurdun ise uluslararası kalkınma topluluğunun kriz zamanlarında dahi ortaklık ruhu ile çalışmalarına devam ederek krizlerin çözümünde merkezde rol oynamaya devam ettiğine vurgu yaptı.

Nurdun, iklim değişikliğinden salgınlara ve uzayan çatışmalara kadar küresel meselelerin giderek daha fazla birbiriyle bağlantılı olduğu bir dönemde burada bulunmalarının önemli bir gerçeği gösterdiğine işaret ederek, "Uluslararası kalkınma topluluğu işbirliğinden geri adım atmamıştır. Aksine, Sevilla, Busan, Lizbon ve diğer şehirlerde düzenlenen benzer küresel diyalogların yalnızca birkaç ay sonrasında İstanbul'da bir araya gelmiş olmamız, çözümler arayışındaki kolektif çabamızın kesintisiz biçimde sürdüğünü kanıtlamaktadır." diye konuştu.

Küresel anlamda artan borç yükü, daralan kalkınma yardımları ve büyüyen eşitsizlikler karşısında reform gerekliliklerine dikkati çeken Nurdun, şunları söyledi:

"Çabalarımızı şekillendiren gerçekleri de göz ardı edemeyiz. Bugün uluslararası kalkınma mimarisi ciddi baskılar altındadır. Küresel kalkınma sistemi birçok alanda durgunluk yaşamakta, hatta kimi yerlerde gerilemektedir, üstelik ihtiyaçların en yoğun olduğu bir dönemde, özellikle de en az gelişmiş ülkelerde. Bu durum, mevcut kaynakları daha verimli, daha stratejik ve her şeyden önemlisi daha kapsayıcı şekilde kullanmamızı zorunlu kılmaktadır."

Nurdun, TİKA'nın kriz dönemlerinde elde ettiği tecrübeye ve oynadığı role işaret ederek, "TİKA olarak, işbirliği etkinliğinin bütçenin büyüklüğünden ziyade ortaklıkların niteliğine bağlı olduğunu sürekli olarak gördük. Çoğu zaman, iyi tasarlanmış tek bir üçgen işbirliği girişimi, çok daha büyük fakat dağınık bir müdahaleden daha güçlü etki yaratmaktadır." şeklinde konuştu.

Daha yüksek etki için kalkınma, insani yardım ve iklim/çevre finansmanı arasındaki kalıcı ayrımların ortadan kaldırılması gerektiğini savunan Nurdun, "Yenilikçiliği teşvik eden, uzun vadeli dayanıklılık oluşturan ve sistemsel dönüşümü destekleyen finansman modelleri tasarlamalıyız, kısa vadeli görünürlük peşinde koşan modeller değil." dedi.

İşbirliğinin sadece ekonomik büyümeyi değil, kurumsal kapasiteyi, sosyal kapsayıcılığı ve gerçek anlamda sürdürülebilirliği desteklemesi gerektiğini vurgulayan Nurdun, UNDP'nin rolüne ilişkin şunları kaydetti:

"Birleşmiş Milletler sisteminin rolü ise bu süreçte hayati önem taşımaktadır. UNDP gibi kuruluşlar, hükümetleri, özel sektörü ve sivil toplumu etkili ortaklık ilkeleri etrafında bir araya getiren kritik bir bağlayıcı güç sunmaktadır. Kapasite geliştirme, veri sistemleri ve politika diyaloğu alanlarındaki uzmanlıkları, finansmanın gerçekten sonuçlara dönüşmesinde belirleyici öneme sahiptir."

Kaynak: AA / Sercan İrkin - Ekonomi
title