Haberler

Dünya Yatırımcı Haftası online etkinliği

Güncelleme:

Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ford Otosan Yatırımcı İlişkileri Müdürü Aslı Selçuk, "Artık iklim riskiyle beraber gelen birçok faktör de yatırım riskleri içinde algılanmaya başladı.

Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ford Otosan Yatırımcı İlişkileri Müdürü Aslı Selçuk, "Artık iklim riskiyle beraber gelen birçok faktör de yatırım riskleri içinde algılanmaya başladı." dedi.

Selçuk, Sermaye Piyasası Kurulu, Borsa İstanbul ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği iş birliğiyle düzenlenen Dünya Yatırımcı Haftası online etkinliğinin "Sürdürülebilirlik Fonlarının Ülkemize Çekilmesi İçin Neler yapılabileceğini Uzmanına Sor" başlıklı panelinde konuştu.

Günümüzde yatırımcıların, piyasa şoklarına dayanabilecek sürdürülebilir iş modeli olan şirketleri tercih ettiğini belirten Selçuk, "Artık iklim riskiyle beraber gelen birçok faktör de yatırım riskleri içinde algılanmaya başladı. Bizler de yatırımcı ilişkileri profesyonelleri olarak yatırımcıların ilk iletişim noktasıyız. Bu nedenle de şirketle yatırımcı arasındaki tamamlayıcı halkayız. Şirketlerimizin sürdürülebilirlik faaliyetlerinin hem yatırımcı beklentilerine paralel olarak yapılması hem de bir amaç etrafında yapılanması, bunların Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'yla ilişkilendirilmesi ve bu anlamda da etkin bir stratejinin oluşturularak kaynakların doğru bir şekilde kullanılması konusunda çok önemli rol oynuyoruz." diye konuştu.

Sürdürülebilirlik alanında şirketler tarafından kendilerine çok fazla soru yöneltildiğini aktaran Selçuk, "Karbon emisyonu, su tüketimi, enerji tüketimi, ürünler bazında çevresel faktörler, yönetişim alanında ya da ücretlendirme politikasında çok fazla soru soruluyor. Ayrıca, pandemiyle beraber sosyal taraf çok fazla öne çıktı. Orada da çalışanların ve paydaşların sağlığı ve refahı için alınan önlemlere ilişkin sorular çok fazla geldi." dedi.

"Dünyada sürdürülebilirlik fonlarının büyüklüğü 110 milyar dolarlara yaklaştı"

TÜYİD Başkan Yardımcısı ve Şişecam Kurumsal Yönetim ve Uyum Koordinatörü Başak Öge de sürdürülebilirlik konularının son 10-15 senedir öne çıktığını belirterek, Türkiye'deki büyük kurumların 30-40 yıldır Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) gibi kurumlardan kredi kullanarak bu ilkelere dikkat ettiğini söyledi.

Öge, sürdürülebilirliğin aslında piyasa koşullarının iyileşmesi için gündemde olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Aslında çevre konuları büyük şirketlerin mühendisleri tarafından bizlere yavaş yavaş öğretildi, gelinen noktada isim biraz değişti ve sürdürülebilirlik oldu. Aslında bu konular, çok uzun yıllardır standartları yukarı çekmek adına Türkiye piyasasında konuşulan konulardı. Dünyada şu anda sürdürülebilirlik fonlarının büyüklüğüne baktığımızda, yılbaşında 54 milyar dolar olan toplam fon 110 milyar dolarlara yaklaştı. Hiç küçümsenecek rakamlar değil. Bu tutarın yaklaşık yarısı Amerikalı, yarısı Avrupalı yatırımcılar tarafından geldi."

Bu oyunun içinde olunmadığında dışında kalma ihtimalinin çok hızlı ve büyük ihtimal olduğunu vurgulayan Öge, "Bu anlamda da yapılması gerekenleri mümkünse proaktif şekilde yapmalıyız, şayet sermaye piyasası sularında kalmak istiyorsak..." dedi.

"Başarının en önemli kriteri sürdürülebilir değer yaratımı"

Garanti BVVA Entegre Düşünce ve Raporlama Yöneticisi Sinem Özonur ise sürdürülebilirliğin geçmişte finansal sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk olarak algılanırken, bugünkü kapsamının çok farklı olduğunu söyledi.

Özonur, şunları kaydetti:

"Bugün çevresel, sosyal ve yönetişim boyutlarıyla değerlendiriliyor ve sürdürülebilirlik stratejisi artık kurumlar için olmazsa olmaz boyutuna geçti. Bu bakış açısıyla sürdürülebilirlik, fonların sadece ülkemize çekilmesi için değil, aynı zamanda kurumların varlıklarını sürdürebilmesi için gerekli bir konu.

Artık tüm paydaşlar, çalışanlar, müşteriler ve toplum için sürdürülebilir değer yaratımı söz konusu. Sürekli gelişim odağıyla yaşadığımız global dünyanın farkında olduk. Türkiye'de kurulu bir şirket olsak da yönettiğimiz tüm değişkenler, kaynaklar ve rekabetler hepimiz için global. Burada da başarının en önemli kriteri sürdürülebilir değer yaratımı."

Özonur, global trendleri ölçümleyip riskleri ve fırsatları belirleyebilen şirketlerin ayakta kalabildiğini aktararak, "Eğer bir şirket değer yaratım modelini de bu çatı altında kurabiliyorsa, girdi ve çıktılarını hesaplayıp yönetebiliyorsa ucuz fonları, sadık müşterileri ve çalışanları çekebiliyor. Uzun vadeli hissedar da çekip ekonomiye ve topluma katkı yapabiliyor. Şirketler yarattıkları salt finansal değer ile değil, uzun vadede yaratıkları toplam değerle ayakta duruyorlar. Artık insanlar 'neden bu şirkete yatırım yapmalıyım' sorusuyla değil, 'neden 10yıl sonra bu şirkete yatırım yapıyor olmalıyım' sorusu ile geliyorlar. Bu bakımdan iş modelimizi entegre düşünce bakış açısıyla oluşturup stratejimize ekliyoruz." şeklinde konuştu.

Kaynak: AA / Ekonomi

Türkiye Selçuk Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title