Haberler

Dünya Ekonomik Forumu Küresel Riskler 2019 Raporu

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından hazırlanan Küresel Riskler 2019 Raporu'nda, artan jeopolitik ve jeoekonomik gerilimlerin, bu yılın en acil riski olduğu belirtildi.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından hazırlanan Küresel Riskler 2019 Raporu'nda, artan jeopolitik ve jeoekonomik gerilimlerin, bu yılın en acil riski olduğu belirtildi.

WEF'in 22-25 Ocak'ta Davos'ta düzenleyeceği yıllık toplantıları öncesinde anket yöntemiyle hazırladığı Küresel Riskler 2019 Raporu yayımlandı.

Raporda, dünyanın büyük güçleri arasında jeopolitik ve jeoekonomik gerilimlerin arttığına işaret edilerek, "Bu gerilimler şu anda mevcut olan en acil küresel riskleri temsil etmektedir. Dünya, küresel politik ekonomiyi derinden değiştiren bir küreselleşme döneminin ardından bir ayrışma dönemine geçiş yapmaktadır." ifadeleri kullanıldı.

Ticari anlaşmazlıkların geçen yıl hızla kötüleştiğine vurgu yapılan raporda, jeoekonomik gerilimlerin sürmesi nedeniyle bu yıl büyümenin engelleneceği öngörüsüne yer verildi.

Raporda, ekonomik rüzgarların uluslararası iş birliğine yönelik bir tehdit oluşturması durumunda, 2019'da büyük güçler arasındaki jeopolitik gerilimlerin artmasıyla bu yöndeki çabaların daha da çıkmaza gireceği belirtildi.

Bu yılki ankete katılanların yüzde 85'inin bu yıl "büyük güçler arasındaki siyasi çatışma" riskinin artmasını beklediği aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:

"Jeopolitik istikrarsızlıklar, yalnızca değişen güç dengelerini değil, aynı zamanda temel değerlerdeki farklılıklarda meydana gelen artışı da yansıtıyor. Dünyanın acil büyük krizler karşısında kolektif aksiyon alma yeteneği kriz seviyelerine ulaştı. Kısmen jeopolitik gerginliklerin yol açtığı karanlık bir ekonomik görünümün, 2019'da uluslararası iş birliği potansiyelini daha da azaltma yolunda olduğu anlaşılıyor. Artan jeopolitik ve jeoekonomik gerilimler, 2019'un en acil riskidir. Uzmanların yüzde 90'ı 2019'da büyük güçler arasında daha fazla ekonomik çatışma gerçekleşmesini beklediklerini söylüyor."

"Uluslararası sistemdeki çatlakların derinleşmesi, sistemik riskleri artıracak"

Raporda, geçen yıl makroekonomik risklerin daha net bir odağa taşındığına yer verilerek, küresel büyüme oranının zirveye ulaştığı ifade edildi.

En son Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerinin, gelecek birkaç yıl içinde kademeli bir yavaşlamaya işaret ettiği anımsatılan raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Bu, temel olarak gelişmiş ekonomilerde yaşanan gelişmelerin sonucudur, ancak Çin'de 2018 için yüzde 6,6 olan büyüme oranının bu yıl yüzde 6,2'ye ve 2022'de yüzde 5,8'e gerilemesine yönelik tahminler endişe yaratmaktadır. Bu yüzden de küresel finansal krizdeki seviyesinden çok daha yüksek olan küresel borç yükü, milli gelirin yaklaşık yüzde 225'i düzeyine gelerek aynı endişeyi yansıtmaktadır. Ayrıca, küresel finansal koşulların sıkılaştırılması, faiz oranları düşükken dolar cinsinden yükümlülükler altına giren ülkeler üzerinde özel bir baskı oluşturmuştur."

Raporda, dünyadaki güçlerin birçoğu arasındaki ticaret ve yatırım ilişkileri açısından 2018'in zor bir yıl olduğu, küresel zorluklarla ilgili ortak bir ilerleme kaydedilmesinin daha da güçleştiği dile getirildi.

Uluslararası sistemdeki çatlakların derinleşmesinin, sistemik riskleri artırabileceğine vurgu yapılan raporda, "Başka bir küresel kriz vuracak olsaydı, gerekli düzeylerde iş birliği ve destek sağlanabilecek miydi? Belki, ama dünya ekonomisinin küreselleşmesi ile dünya siyasetinde gelişen milliyetçiliği arasındaki gerilim derinleşmekte olan bir risktir." denildi.

- En etkili beş küresel riskten dördü iklimle ilgili

WEF'in Küresel Riskler 2019 Raporu'nda, biyolojik çeşitlilik kaybı, şiddetli hava olayları, iklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık, insan eliyle yaratılan çevre felaketleri ve büyük doğal afetler çevresel riskler arasında gösterildi.

Çevresel risklerin aynı zamanda kentsel altyapının oluşturulması ve geliştirilmesi için de sorun oluşturduğuna işaret edilen raporda, bu yıl en etkili beş küresel riskten dördü iklimle ilgili gösterildi.

Raporda, hızla gelişen siber ve teknolojik tehditlerin, en önemli potansiyel kör noktalar olduğu ve ağa bağlı toplumların kırılganlığının hala tam anlamıyla bilinmediğine de vurgu yapıldı.

Teknolojinin, küresel risk ortamının şekillenmesinde derin bir rol oynamaya devam ettiğine değinilen raporda, bu yıl anketi yanıtlayanların yaklaşık üçte ikisinin sahte haber ve kimlik hırsızlığıyla ilgili risklerin 2019'da artmasını beklediği aktarıldı.

Raporda, şunlar kaydedildi:

"Devam etmekte olan çeşitli yapısal değişikliklerin önemi, bizi küresel risklerin insani yönünden uzaklaştırmamalıdır. Birçok insan için bu dünya giderek endişe veren, mutsuz ve yalnız bir dünyaya dönüşmektedir. Dünya çapında, zihinsel sağlık sorunları artık yaklaşık 700 milyon kişiyi etkilemektedir. Toplumsal, teknolojik ve işle ilgili karmaşık dönüşümler insanların yaşadığı deneyimler üzerinde derin bir etkisi yaratmaktadır. Ortak tema, belirsizlik karşısında kontrol eksikliği hissinin oluşmasına bağlı psikolojik stresin ortaya çıkmasıdır. Psikolojik ve duygusal sağlığın azalması başlı başına ve özellikle sosyal bütünlük ve politika üzerindeki etkileri yoluyla daha geniş küresel riskler alanını da etkileyen bir risktir."

"Dünya, mütevazı biyolojik tehditler için bile yeterli hazırlığa sahip değil"

Raporda, küresel dönüşümler tarafından büyütülen bir başka risk kümesinin biyolojik patojenlerle ilgili olduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Yaşam biçimimizdeki değişiklikler, doğal olarak meydana gelen yıkıcı bir salgın riskini artırmıştır ve ortaya çıkan teknolojiler, yeni biyolojik tehditlerin kasıtlı olarak ya da kazayla üretilmesini ve salıverilmesini giderek daha kolay hale getirmektedir. Dünya, mütevazı biyolojik tehditler için bile yeterli hazırlığa sahip değildir. Teknolojik gelişmeler bizi bireysel yaşamlar, toplumsal refah, ekonomik faaliyet ve ulusal güvenlik üzerindeki potansiyel büyük etkilere karşı savunmasız bırakmaktadır. Devrim niteliğindeki yeni biyoteknolojiler, mucizevi gelişmeler vaat etmekle birlikte, 2018'de dünyada geni modifiye edilmiş ilk bebeklerin yaratıldığı iddiasıyla gösterildiği gibi göz korkutucu düzeyde gözetim ve kontrol zorlukları da yaratmaktadır."

"Yavaşlamayla başa çıkmak için gerekli ateşleme gücüne sahip değiliz"

Raporda değerlendirmelerine yer verilen Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Borge Brende, 2019'da küresel ticaretin ve ekonomik büyümenin risk altında olduğu göz önüne alınırsa, uluslararası iş birliği mimarisinin yenilenmesine her zamankinden daha acil ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Brende, "Mevcut dinamiklerin bizi yöneltebileceği yavaşlamayla başa çıkmak için gerekli ateşleme gücüne sahip değiliz. Şu an ihtiyacımız olan, büyümeyi sürdürmek ve bugün dünyamızın karşı karşıya kaldığı ciddi tehditlerle mücadele etmek için koordineli ve uyumlu bir aksiyon almaktır." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel

Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title