TÜM KATEGORİLER
BBP Lideri Destici'den Değerlendirmeler
BBP Genel Başkanı Destici, "BDP'nin seçilmiş belediye başkanlarının hiçbirini BDP yönetmiyor, PKK'nın atadığı görevliler yönetiyor" dedi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "BDP'nin seçilmiş belediye başkanlarının hiçbirini BDP yönetmiyor, PKK'nın atadığı görevliler yönetiyor" dedi.
Partisinin Şarkışla İlçe Başkanlığı Kongresi'ne katılan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 'Büyükşehir Yasası'nı eleştiren Destici, "BDP'nin seçilmiş belediye başkanlarının hiçbirini BDP yönetmiyor, PKK'nın atadığı görevliler yönetiyor. Bu kaynakların pek çoğu PKK'ya peşkeş çekiliyor, PKK'ya destek veren müteahhitlere veriliyor. Bu belediyelerinin kadrolarının tamamı, PKK'nın verdiği listeler ile dolduruluyor. Siz bunu bile bile, bu haliyle Diyarbakır Belediyesi'nin bütçesini 1 iken 3'e çıkarıyorsanız, kadrosunu 1 iken 5'e çıkarıyorsanız. Bu, PKK'ya destek vermek değil de nedir? Bölgeyi tamamen PKK'nın eline, KCK'nın eline bırakacaksınız. Bakın orada güvenlik tam anlamıyla sağlanabilmiş değil" diye konuştu.
"DEVLET KADROLARI ELDEN GEÇİRİLMELİ"
Konuşmasında terörle mücadeleye de değinen Destici, "Biz terörün bitirilmesi için raporumuzu cumhurbaşkanımıza, başbakanımıza, ilgili herkese verdiğimiz zaman, güvenlik boyutu ile birlikte diğer hukuki boyutunu da anlattıktan sonra bir konuya daha dikkat çekmiştim. Oradaki öğretmen ve imam kadrolarının bir kısmı PKK'ya hizmet ediyor, KCK'nın elemanı. İlla bizim bunu söylediğimizin anlaşabilmesi için, Gaziantep'te olan bombalı saldırının sorumlusunun başmüdür yardımcısı çıkması mı gerekiyor? Bu orada görevlendirilmiş, bunun hesabı sorulmayacak mı? Siz PKK'yı bitirmek istiyorsanız, oradaki eğitim kadrolarını, imam kadrolarınızı da, diğer devlet kadrolarınızı da elden geçirmeniz gerekiyor. Bunu yapmadan güvenlik boyutunu çözemezsiniz. Güvenlik boyutu derken, tam mükemmel bir şekilde verildiğini de söylemiyoruz. Türkiye'nin birinci gündem maddesi terör, Türkiye terör konusunu çözmeden hiçbir şeyi çözemez. Ama buna rağmen şunu açık ve net şekilde söyleyeyim; Türkiye 30 yıldır terör ile mücadele etmedi, ediyormuş gibi yaptı. Bakın, var olan hukuk bizi tatmin etmiyor. İki türlü; tek türlü de değil, idam cezasının geri getirilmesini istiyoruz. Orada teröristle mücadele eden kamu görevlilerinin, güvenlik güçlerinin ellerinin güçlendirilmesini istiyoruz. Ama ikinci boyutu var. 30 yıldır orada tüm kardeşlerimizi PKK'lı gören sistemin de değişmesi lazım, orada ki tüm insanları PKK'lı yapan anlayışın da değişmesi lazım, terör ile mücadele adı altında yapılan gayri hukuki davranışların da ortadan yok edilmesi lazım. Bununla ilgili hukuki düzenlemenin yapılması lazım" dedi.
"1988'DE HANGİ ŞARTTA İSEK GENE AYNI DURUMDAYIZ"
Konuşmasında serbest kıyafet yönetmeliğine de değinen Destici, "80 ihtilalinde bizimle okuyan kız arkadaşlarımızın başörtüsü zorla açıldı. Gerçekten namusumuza dokunulmuş gibi hissettik. Daha sonra 1987 yılında yine başörtü yasağı geldi. O kadar sinir uçlarınıza ve değerlerinize dokunuyorlar ki, oralardan vurup yıpratmaya çalışılıyoruz. Bütün üniversitelerde açtırmış, sıra ilahiyat fakültesine, 'sen de başını açacaksın, sen de başörtüsü ile girmezsin' deyince oradaki Ülkücüler ile birlikte bu harekete direndik. Bu kararı da uygulatmadık. 11 yıldır AK Parti iktidarı var. Şuanda geçmiş dönemlerde yapamayacağı hiçbir değişiklik yoktu, anayasa değişikliği de dahil. Türkiye, başörtüsü konusunda asla 1988'in ilerisine gitmemiştir. 88'de hangi şartlarda isek, bugün de aynı şartlardayız. Yönetmelik değişiklikleri ile bu iş değişmez. Bugün bu iktidar değiştirir, yarın başka bir iktidar gelir, yönetmeliği değiştirir. Biz açık ve net olarak şunu söylüyoruz; okullarda zaten tek tip forma var. Bu formalar ile 1 sene idare eden ailelerimiz var. Ancak serbestlik durumunda, gençlerde marka özentisi var. Bu durum da ailelerin ekonomik zorlanmasına neden olacak. Bu işin bir de ahlaki durumu var. Hükümetin bu kararı bir daha gözden geçirmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"HERKES BİLDİĞİNİ ÖZEL SAVCILARLA PAYLAŞSIN"
Merhum BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatını kaybettiği helikopter kazasına da değinen Destici, "Tutukluların tutukluluk süreleri sona erdi. Ancak bu onların suçsuz olduklarını anlamına gelmez, onların tamamen serbest bırakıldıklarını anlamına gelmez, dosyanın kapatıldığı anlamına gelemez. Özel yetkili savcılarımız tarafından yürütülüyor. Kamuoyunda ne kadar şüphe varsa, kamuoyunda ne kadar soru varsa, kamuoyunda 'Bu bana şunu söyledi', 'Şu bana bunu dedi', ne kadar kamuoyunda bu kadar spekülasyon varsa hepsini savcılığa taşıdık. Oraya gitti tüm arkadaşlarımız, konuştu" dedi.
Özellikle 6 şüpheli konu olduğunu belirten Destici, 3 konunun failini bildiklerini ancak 3 konunun hala aydınlığa kavuşmadığını söyledi. Destici, "Ama bizim başından beri aradığımız şu; kamuoyunda Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarımız öldürüldü şüphesi uyandıran 6 tane şüphe var. Bunlardan birincisi 'kurtuldu' geliyor, ikincisi bilinen yerin aranmaması, üçüncüsü helikopter üzerinden GPS aletlerinin sökülmesi, radar kayıtları, hava trafiği ve altıncısı da helikopter düştükten yarım saat sonra 2 tane helikopterin inmesi bilgisi. Biz bunları savcılığa taşıdık. Şimdi bu üç sorunun failleri belli, bunların hepsi soruşturma dosyasında var. Ama geriye kalan üç sorunun radar kayıtları, hava hareketliliği, iki tane helikopterin inip kalktığının soruşturması devam ediyor. Dolayısıyla bunlar tamamlanmadan, bu soruların cevabı net bir şekilde verilmeden, şundan emin olun; bütün dava arkadaşlarımız, ailesi, Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkadaşları olsun, bu dosyanın kapanmasına müsaade etmedik ve etmeyeceğiz" diye konuştu.
Kongreye, Sivas Belediyesi Başkan Vekili Orhan Demirok, Belediye Başkan Yardımcıları Mehmet avcı, Cafer Çongar, Hayri Köse, BBP Sivas İl Başkanı Aytekin Kulmaç, Şarkışla Belediye Başkanı Kasım Gültekin, Muhsin Yazıcıoğlu'nun annesi Fidan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ve partililer katıldı. - SİVAS
