Bakan Günay'dan Mevlana'nın Doğumunun 800. Yıldönümü Etkinliği Hakkında Açıklama

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, UNESCO'nun ikinci kez Mevlana yılı ilan etmesinin, dünyanın onun temsil ettiği barış ve hoşgörüye bugünlerde daha fazla ihtiyaç duyulduğunun yüksek sesle ifadesi olduğunu belirtti. Bakan Günay, Malezya tartışmalarıyla ilgili olarak da, "Ülkemizde olumsuz örneklerin yaşanabileceğini zannetmiyorum. Biraz daha birbirimizi anlamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum" dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde düzenlediği basın toplantısında, Mevlana'nın doğumunun 800. yıldönümü nedeniyle Konya'da yapılacak büyük organizasyonla ilgili bilgi verdi. Bakan Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Valiliği, Konya Belediye Başkanlığı ve halkın katkılarıyla Mevlana'yı anmada en görkemli çalışmayı gerçekleştirmeye karar verdiklerini belirterek, "Yeni tekniklerin kullanılacağı çalışmada 300 semazen dev bir gösteri sergileyecek. Onlara Anadolu'nun

dört bir yanında mevlevihanelerdeki semazenler eşlik edecek. Bütün bunlar 33 ayrı ekranda stadyumda halka izlettirilecek. İlk kez bulut gösterisiyle bir semazenin göğe yükseldiğini ve bu eşsiz ritüele katıldığını izleyeceğiz" dedi.

Mevlana'nın doğum yıldönümü nedeniyle bestekar Orhan Şanlıer'in hazırladığı özel çalışmayla bir doğum senfonisinin gerçekleştirileceğini ifade eden Bakan Günay, MFÖ ve Ahmet Özhan'ın solist olarak senfoniye katılacağını, program sunumunun ise Kenan Işık tarafından yapılacağını belirtti.

Afganistan Ankara Büyükelçisi'nin Mesnevi'den Farsça metinler okuyacağını aktaran Bakan Günay, etkinliğin sonunda dua ve Kur'an-ı Kerim okunacağını ve finalde herkesin beğeneceğini umdukları ses ve ışık gösterisi yapılacağını açıkladı.

UNESCO'nun 1973 yılından 35 yıl sonra ikinci kez "Dünya Mevlana Yılı" ilan ettiğini belirten Günay, "Yarım asır dolmadan bir kişinin UNESCO tarafından tekrar gündeme getirilmesinin nedeni galiba dünyanın Mevlana'nın temsil ettiği barış, hoşgörü ve sevgi düşüncesine bugünlerde çok daha fazla ihtiyacımız olduğunu bir türlü yüksek sesle ifadesi anlamına geliyor. Dünya bizim topraklarımızdaki barış, sevgi ve hoşgörüyü uygulamaya çalışırken, bunları öğrenmemiz ve bilmeyenlere öğretmemiz bizim de görevimiz"

diye konuştu.

Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Günay, "Böyle bir organizasyondan bahsediyorsunuz, bütçesi ne kadar?" sorusuna, "Yeterli bir bütçe desteğini tanıtma fonumuz, bakanlığımız vermeye çalıştı. Abartılacak kadar değil, ama çok daracık bütçeler içinde de davranmıyoruz. Bence böyle özel bir çalışmanın hazırlık safhasında parayı telaffuz etmeyelim" yanıtını verdi.

Günay, BM Daimi Temsilcisi'nin de 30 Eylül'de Konya'ya gelmesini beklediklerini söyledi. Bakan Günay, Mevlana'nın doğduğu yer olması nedeniyle Afganistan, yazdığı dil Farsça olması nedeniyle İran ve yaşadığı yer olması nedeniyle Türkiye'nin dünya çapında yapılan etkinliklerde rol aldığının altını çizdi. Mevlana'nın başka bir toprakta doğmuş olmakla, başka bir lisanla yazmış olmakla birlikte Anadolulu olduğunu ifade eden Bakan Günay, "İsminin sonunda 'Rumi' sıfatı olması Anadolulu olduğunu ifade eder.

Mevlana sonradan verilen 'efendimiz' anlamına gelen bir sıfattır. Bir başka dilden yazmış olsa da öz be öz bu toprakların yetiştirdiği bir değerdir, bu toprakların evladıdır" ifadelerini kullandı.

Günay ayrıca, organizasyonla ilgili olarak, "Göreve başlarken böyle bir şansla başlamanın hayırlı bir vesile olduğunu düşünüyorum. İnşallah başarıyla sonuçlanır'' diye konuştu.

Bir gazetecinin Mevlana'nın hoşgörüyü yansıttığı ancak günümüzde Malezya tartışmalarının yaşandığını hatırlatması üzerine Günay, "Bazıları kendisini başkasının yerine koymadan olayları değerlendirmeyi ve kendi düşündüğünü herkese dayatmayı uygun görüyor, ama ben bunun çağımızda çok doğru olmadığını düşünüyorum. Bir ölçüde herkes kendisini tartıştığı kişinin yerine koyarak bakarsa sorunlara, ki bunun adına 'empati' diyorlar, sorunları çözmek için daha kolaylıkla yol alabiliriz. Bu topraklarda uzun

yıllardır devletler var ve yaşayageliyoruz. Bizim topraklarımızda dönem dönem sorunlar oldu, ama esas itibarıyla halkımız barışıktır" dedi.

Kimsenin kimseye başka bir şey dayatmadan yaşadığına dikkat çeken Günay, "O yüzden ben, ülkemizde başka olumsuz örneklerin yaşanabileceğini zannetmiyorum. Biraz daha birbirimizi anlamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Bakan Günay, Yunus Emre'nin "Sen kendine ne istersen başkasına onu iste, dört kitabın manası budur, eğer var ise" sözlerini anımsatarak, "Kendimize uygun ve hak gördüğümüz şeyler, başkaları için de uygundur, layıktır, haktır. Böyle baktığımız zaman anlaşmak kolaydır" diye konuştu.

Türkçe'deki yabancı kelime etkisine de değinen Bakan Günay, yabancı sözcüklerin kullanıldığı tabelalar konusunda, yasaklarla sorunları çözmek yerine anlatarak çözmenin daha kalıcı olacağını belirterek şöyle konuştu:

"Sokaklardaki yabancı tabela kirliliği küreselleşme çağında başka ülkelerde görülenin çok üzerinde. Bundan rahatsız olmamak mümkün değil. Bu tabelaları 'yasakladık' demek de bir yoldur, ama bunun doğru olmadığını, dilimize ve ülkemize haksızlık ve kendimizi küçük görmek olduğunu anlatarak çözmek daha doğrudur diye düşünüyorum. Yasak diye tabelayı indirmek yerine, biraz daha zahmetli bir yolu tercih ediyorum."

Bakan Günay, Süleymaniye'deki restorasyon çalışmaları konusundaki eleştirilerin hatırlatılması üzerine de bütün yenileşmelerin aslına ve tarihsel mekana uygun olarak yapılacağını ifade ederek, "Restorasyon yapılırken bir alan çalışması yapılıyor. Orada mutlaka tarihsel mekana uygun çalışmalar yapılacak, kimse bu konuda kaygılanmasın" diye konuştu.

Günay, ardından Arkeoloji Müzesi ve Yenikapı kazı alanından çıkarılan eserlerin sergilendiği bölümü gezdi.

(ÖFA-ED-CC-Y)

Haberler