Haberler

AB'ye Uyum Sürecinde İlk Etki Analizi Pilot Çalışması Tamamlandı

Avrupa Birliği'ne (AB) Uyum Süreci Kapsamında Yürütülen İlk Etki Analizi Pilot Projesi Tamamlandı. Projenin Kapanış Sempozyumuna Katılan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB'ye Tam Üyelik Hedeflerinde Gevşeme Olmadığını ve Türkiye'nin Birlik İçin 2013'te Tamamen Hazır Olacağını Söyledi.

Avrupa Birliği'ne (AB) uyum süreci kapsamında yürütülen ilk etki analizi pilot projesi tamamlandı. Projenin kapanış sempozyumuna katılan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB'ye tam üyelik hedeflerinde gevşeme olmadığını ve Türkiye'nin birlik için 2013'te tamamen hazır olacağını söyledi.

Bakan Babacan, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEDAV) tarafından gerçekleştirilen "AB Müktesebatına Uyum Sürecinde Etki Analizi Kapasitesini Güçlendirerek Çevre Başlığında Uygulama ve Farkındalık Yaratma Projesi"nin kapanış sempozyumuna katıldı. TEDAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, 23 Şubat 2007'de yine Babacan'ın katılımıyla başlattıkları etki analizi pilot projesini tamamlayarak, AB müzakere sürecinde önemli bir kapasiteyi inşa ettiklerini söyledi.

Sempozyumda konuşan Bakan Babacan, etki analizi projelerinin hem iş dünyası hem de 70 milyon Türk insanı için önemli olduğunu kaydetti. AB'ye uyum müktesebatında çevresel konuların önemli yer tuttuğuna değinen Babacan, sanayi kuruluşlarının çevreyle ilişkilerinde hangi aşamada neler yapılması gerektiğinin farkında olmalarının ve hükümetin de buna uygun politika geliştirmesinin gerektiğini belirtti. Türkiye'nin Aralık 2002'den itibaren farklı bir sürece girdiğine işaret eden Bakan Babacan, demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinin derinleştirilmesi yönünde yapılan çalışmalar neticesinde 2004'de AB ile müzakerelerin başladığını söyledi. "Aday ülke değil, müzakere eden ülke statüsü elde ettik" diyen Babacan, gelinen noktanın yeterli olmadığını vurgulayarak, "2004 sonunda sadece kritik eşiği geçtik. Önümüzde büyük bir reform gündemi var. Daha pek çok anayasal değişiklik yapmamız gerek. Anayasamız AB normlarına uyumlu değil. Çok eksikliklerimiz var. Adım adım düzeltmelerimiz olmalı. Tüm bunları AB için değil, kendi insanımız layık olduğu için yapıyoruz ve yapacağız" dedi.

"AB ÇALIŞMALARINDA REHAVET OLDUĞU SÖYLEMLERİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR" Türkiye'nin AB'ye ilişkin çalışmalarında rehavet olduğu yönündeki söylemlerin gerçeği yansıtmadığını savunan Babacan, "Söylemler gerçeklerle uyuşmuyor. Artık günlük hayatın parçası, ayrı değil" diyerek ilgili tüm bakanlıkların kendi mevzuatlarını AB ile uyumlu hale getirmek için çaba gösterdiğini söyledi. AB'nin en iyi işleyen demokrasiye, çevre, gıda ve sağlık konularında yüksek standartlara sahip olduğunu kaydeden Babacan, hedeflerinin bu standartları yakalamak olduğunu ifade etti. Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AB standartları ve normları kendimizi ölçmemize yardımcı oluyor, ama bunları kendimiz için yapıyoruz. Demokratik Türkiye'nin de bir standardı olmalı. Türkiye için 1. sınıf demokrasi hedefledik. Kopenhag kriterlerini seçtik. Kazanan sadece halktır. Etki ve güç transferi vardır. Yolculuğumuza ve mücadelemize gereken şekilde devam edeceğiz." Ekonomide kaydedilen ivmenin arkasında AB'ye uyum programının olduğuna dikkat çeken Babacan, yabancı yatırımcıların Türkiye'de oluşan güven ortamı ve AB süreciyle yakından ilgilendiklerini belirtti. Açık toplum, açık ekonomi ve demokrasiye sahip ülkelerin ancak öngörülebilir ülke olduğunu söyleyen Babacan, yatırımların sadece öngörülebilir ülkelere kayacağını kaydetti. "AB olmasa da olur" yaklaşımının gerçekdışı bir özgüveni yansıttığını belirten Babacan, "Hem güçlü ekonomik programa hem de AB sürecine kararlılıkla devam eden ve edecek bir hükümetiz" diye konuştu.

Yazın açıklanacak ulusal programla teknik, ekonomik ve siyasi konuların takviminin belirtileceğini söyleyen Babacan, ulusal programı hazırlarken sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının görüşlerinin mutlaka alınacağını kaydetti. Reformların sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayan Babacan, müzakerelerin neye uyup uyulmayacağının tartışıldığı bir ortam olmadığını belirtti. Türkiye'nin de birlikteki diğer 27 ülkeyle aynı kriterlere uymak zorunda olduğunun altını çizen Babacan, bu kriterlere ne zaman ve nasıl uyulacağının müzakere masasında olduğunu söyledi. "Türkiye'ye bu demokrasi bir gömlek büyük gelir" yaklaşımını eleştiren Babacan, Türkiye'nin başarısının daha işlevsel demokrasi olmaktan geçtiğini kaydederek, "Ziyaretler ve sermaye girişi açısından Türkiye o oranda başarılı olacak" dedi.

"TÜRKİYE AB İÇİN 2013'TE HAZIR" Bakan Babacan, tam üyelik hedeflerine ulaşmak için öngörülen bir tarih olmayışına karşın hedefin sağlam olması ve sürecin hızlı ya da yavaş rayında gitmesinin önemli olduğunu söyledi. 2007-2013 uyum programını tamamlayarak Türkiye'nin "2013'te hazırız" diyeceğini kaydeden Babacan, "AB Türkiye için ne zaman hazır olacak? Asıl temel soru bu" şeklinde konuştu.

Babacan ayrıca, açılan fasıllardan bağımsız olarak iç reformların sürdüğünü, siyasi sorunlar çözülür çözülmez fasılları açıp kapamanın 15 dakikalık seremoniden ibaret olduğunu kaydetti. Babacan, Kıbrıs sorunu nedeniyle askıya alınan 8 fasıla ilişkin teknik çalışmaların sürdüğünü de sözlerine ekledi.

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Sarıkaya ise, AB müzakerelerinde çevrenin en detaylı mevzuatı olan başlıklardan biri olduğunu kaydetti. Sarıkaya, çevreyle ilgili bir düzenleme yapıldığında diğer sektörlere etkisinin analiz edilerek, uygun programın geliştirilmesinin önem taşıdığını belirtti.

TOBB BAŞKANI HİSARCIKLIOĞLU'NDAN BABACAN'A TAM DESTEK Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, AB'ye katılım sürecinin başarısının çok geniş destek tabanı bulması ve uzlaşma mekanizmasının varlığıyla doğrudan bağlantılı olduğuna işaret etti. Hisarcıklıoğlu, talepleri somutlaştırmak, maliyetleri ölçmek ve tarafları ikna etmek için etki analizine ihtiyaç olduğunu kaydetti. "Sivil Toplum kuruluşları taleplerini iletir, siyasiler seçim yapar. Türkiye'nin büyüme stratejisi etrafında tüm kaynaklarının seferber edilmesine ihtiyacı var. Kaybedecek zaman yok. Etki analizleri, oluşacak mutabakat zeminine temel teşkil edecek" dedi.

Hisarcıklıoğlu, AB sürecine iş dünyası olarak desteklerinin sürdüğünü de vurguladı. Türkiye'nin üyeliğine muhalif siyasi söylemlerin moral bozucu olmasına karşın kendisinin birliğin hukuki temeline baktığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Ali Babacan'ın sağlam iradesi ve çabalarına iş dünyası müteşekkir. AB ekonomik ve sosyal dönüşüm projesidir. Yeni reformlara ihtiyaç var. Yapılması gereken şey güçlü iradeyle gerekli adımları atmaktır. İş dünyası olarak bu yönde atılacak adımları her zamanki gibi desteklemeyi sürdüreceğiz" diye konuştu.

(DS-CC-CC-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title