Haberler

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Güncelleme:

Furkan Suresi Kur'an-ı Kerim'in 25. suresidir. Furkan Suresi'nin okunuşu ve yazılışı merak ediliyor. Peki Furkan Suresi okunuşu nasıldır? Furkan Suresi Arapça yazılışı nasıldır? Furkan Suresi Türkçe meali ve nuzülü hakkında bilgiler sizlerle.

Furkan Suresini okuyabilir ve faziletlerine nail olabilirsiniz. Furkan suresinin Tefsirine, Mealine, Arapça ve Türkçe okunuşuna, Türkçe anlamına yazımızdan bakabilirsiniz. Furkan Suresini haberimizden Arapça olarak okuyabilir ve dinleyebilirsiniz.

FURKAN SURESİ HAKKINDA BİLGİLER

Mekke döneminde inmiştir. 68-70. âyetlerin Medine döneminde indiği konusunda bir rivayet de vardır. Furkan suresi toplamda 77 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen "elFurkân" kelimesinden almaktadır. Furkân, "hak ile batılı birbirinden ayıran"demek olup Kur'an'ın isimlerinden biridir. Sûre de temel konular olarak Hz.Peygamber'in tüm insanlığa gönderildiği, onun tebliğ sırasında karşılaştığı zorluklar ve şirkin kökünün kazınacağı, geçmiş ümmetlerin hayatlarından bazı örnekler de verilerek ele alınmaktadır.

FURKAN SURESİ NUZÜL

Mushaftaki sıralamada yirmi beşinci, iniş sırasına göre kırk ikinci sûredir. Yâsîn sûresinden sonra, Fâtır sûresinden önce Mekke'de inmiştir. Abdullah b. Abbas'tan nakledilen bir rivayette 68-70. âyetlerin Medine'de indiği belirtilirse de Buhârî'nin kaydettiği bir rivayette ("Tefsîr", 25), 68. âyetin Mekke'de indiğini belirten bir bilginin yer alması, bu üç âyetin de Mekke'de indiği ihtimalini güçlendirmektedir. Sûrenin ilk üç âyetinin Medine'de indiği yolunda da bir rivayet vardır (İbn Âşûr, XVIII, 313).

FURKAN SURESİ KONUSU

Furkan sûresi, Allah Teâlâ'nın yüceliğini, evrendeki hükümranlığının mutlaklığını vurgulayan ve O'nu ulûhiyyetine yakışmayan niteliklerden tenzih eden âyetlerle başlar; Kur'an'ın ilâhî kaynaklı ve Hz. Muhammed'in hak peygamber olduğu hususundaki kuşkuları reddeden açıklamalarla devam eder. Ortaya konan delillere rağmen bu gerçekleri inkâr edenlerin, inat ve inkârları yüzünden âhirette uğrayacakları âkıbet hakkında bilgi verilerek uyarılarda bulunulur. Özellikle Hz. Muhammed'in peygamberliğini inkâr edenlerin, onun beşerî sıfatlara sahip olduğunu ileri sürerek bu durumu kendisi için bir kusurmuş gibi değerlendirmeleri eleştirilir. Daha sonra Hz. Peygamber için bir teselli olması maksadıyla geçmiş peygamberlerin de bu tür düşmanca davranışlara mâruz kaldıklarına dair örnekler verilir. Allah'ın yaratıcılığı ve evren üzerindeki hükümranlığını konu alan âyetlerin ardından Allah'ın has kullarının iman, ibadet ve ahlâka dair güzel hasletlerinden örnekler verilir ve bunların âhirette elde edecekleri mutluluktan söz edilir.

FURKAN SURESİ ARAPÇASI

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

FURKAN SURESİ OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

1-) Tebarakellezı nezzelel fürkane ala abdihı li yekune lil alemıne nezıra

2-) Ellezı lehu mülküs semavati vel erdı ve lem yettehız veledev ve lem yekül lehu şerıkün fil mülki ve haleka külle şey'in fe kadderahu takdira

3-) Vettehazu min dunihı alihetel la yahlükune şey'ev ve hüm yuhlekune ve la yemlikune li enfüsihim darrav ve la nef'av ve la yemlikune mevtev ve la hayatev ve la nüşura

4-) Ve kalellezıne kefer in haza ila ifkünifterahü ve eanehu aleyhi kavmün aharune fe kad cau zulmev vezura

5-) Ve kalu esatıyrul evvelinektetebeha fe hiye tümla aleyhi bükratev ve esıyla

6-) Kul enzelehüllezı ya'lemüs sirra fis semavati vel ard innehu kane ğafurar rahıyma

7-) Ve kalu mali hazer rasuli ye'külüt taame ve yemşi fil esvak lev la ünzile ileyhi melekün fe yekune meahu nezıra

8-) Ev yülka ileyhi kenzün ev tekunü lehu cennetüy ye'külü minha ve kalez zalimune in tettebiune illa racülem meshura

9-) Ünzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fe la yestetıy'une sebıla

10-) Tebarakellezı in şae ceale leke hayram min zalike cennatin tecrı min tahtihel enharu ve yec'al leke kusura

11-) Bel kezzebu bis saati ve a'tedna li men kezzebe bis saati seıyra

12-) İza raethüm mim mekanim beıydin semiu leha teğayyuzav ve zefıra

13-) Ve iza ülku minha mekanen dayyikam mükarranıne deav hünalike sübura

14-) La ted'ul yevme süburav vahıdev ved'u süburan kesıra

15-) Kul e zalike hayrun em cennetül huldilletı vüıdel müttekun kanet lehüm cezaev ve mesıyra

16-) Lehüm fıha ma yeşaune halidın kane ala rabbike va'dem mes'ula

17-) Ve yemve yahşüruhüm ve ma ya'büdune min dunillahi fe yekulü e entüm adleltüm ıbadı haülai em hüm dallüs sebıl

18-) Kalu sübhaneke ma kane yembeğıy lena en nettehıze min dunike min evliyae ve lakim metta'tehüm ve abaehüm hatta nesüz zikr ve kanu kavmen bura

19-) Fe kad kezzebuküm bima tekulune fe ma testetıy'une sarfev ve la nasra ve mey yazlim minküm nüzıkhü azaben kebıra

20-) Ve ma erselna kableke minel murselıne illa innehüm le ye'külunet taame ve yemşune fil esvak ve cealna ba'daküm li ba'dın fitneh e tasbirun ve kane rabbüke besıyra

21-) Ve kalellezıne la yercune likaena lev la ünzile aleynel melaiketü ev nera rabbena le kadistekberu fı enfüsihim ve atev utüvven kebıra

22-) Yevme yeravnel melaikete la büşra yevmeizil lil mücrimıne ve yekulune hıcram mahcura

23-) Ve kadimna ila ma amilu min amelin fe cealnahü hebaem mensura

24-) Ashabül cenneti yemeizin hayrum müstekarrav ve ahsenü mekıyla

25-) Ve yevme teşekkakus semaü bil ğamami ve nüzzilel melaiketü tenzıla

26-) Elmülkü yevmeizinil hakku lir rahman ve kane yevmen alel kafirıne asıra

27-) Ve yevme yeadduz zalimü ala yedeyhi yekulü ya leytenit tehaztü mear rasuli sebıla

28-) Ya veyleta leytenı lem ettehız fülanen halıla

29-) Le kad edallenı aniz zikri ba'de iz caenı ve kaneş şeytanü lil insani hazula

30-) Ve kaler rasulü ya rabbi inne kavmit tehazu hazel kur'ane mehcura

31-) Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvvem minel mücrimın ve kefa bi rabbike hadiyev ve nesıyra

32-) Ve kalellezıne keferu lev la nüzzile aleyhil kur'anü cümletev vahıdeh kezalike li nüsebbite bihı füadeke ve rattelnahü tertıla

33-) Ve la ye'tuneke bi meselin illa ci'nake bil hakkı ve ahsene tefsıra

34-) Ellezıne yuhşerune ala vücuhihim ila cehenneme ülaike şerrum mekanev ve edallü sebıla

35-) Ve le kad ateyna musel kitabe ve cealna meahu ehahü harune vezıra

36-) Fe kulnezheba ilel kavmillezıne kezzebu bi ayatina fe demmernahüm tedmıra

37-) Ve kavme nuhıl lemma kezzebür rusüle ağraknahüm ve cealnahüm lin nasi ayeh ve a'tedna liz zalimıne azaben elıma

38-) Ve adev ve semude ve ashaber rassi ve kurunem beyne zalike kesıra

39-) Ve küllen darabna lehül emsale ve küllen tebberna tetbıra

40-) Ve le kad etev alel karyetilletı ümtırat metaras se' e fe lem yekunu yeravneha bel kanu la yercune nüşura

41-) Ve iza raevke iy yettehızuneke illa hüzüva e hazellezı beasellahü rasula

42-) İn kade le yüdıllüna an alihetina lev la en saberna aleyha ve sevfe ya'lemune hıyne yeravnel azabe men edallü sebıla

43-) E raeyte menit tehaze ilahehu hevah e fe ente tekunü aleyhi vekıla

44-) Em tahsebü enne ekserahüm yesmeune ev ya'kılun in hüm illa kel en'ami bel hüm edallü sebıla

45-) E lem tera ila rabbike keyfe meddez zıll ve lev şae le cealehu sakina sümme cealneş şemse aleyhi delıla

46-) Sümme kabadnahü ileyna kabday yesıra

47-) Ve hüvellezı ceale lekümül leyle libasev ven nevme sübatev ve cealen nehar nüşura

48-) Ve hüvellezı erseler riyaha büşram beyne yedey rahmetih ve enzelna menis semai maen tahura

49-) Li nuhyiye bihı beldetem meytev ve nüskıyehu mimma halakna en'amev ve enasiyye kesıra

50-) Ve le kad sarrafnahü beynehüm li yezzekkeru fe eba ekserun nasi illa küfura

51-) Ve lev şi'na le beasna fı külli karyetin nezıra

52-) Fe la tütııl kafirıne ve cahıdhüm bihı cihaden kebıra

53-) Ve hüvellezı meracel bahreyni haza azbün füratüv ve haza milhun ücac ve ceale beynehüma berzehav ve hıcram mahcura

54-) Ve hüvellezı haleka minel mai beşeran fe cealehu nesebev ve sıhra ve kane rabbüke kadıra

55-) Ve ya'büdune min dunillahi ma la yenfeuhüm ve la yedurruhüm ve kanel kafiru ala rabbihi zahıra

56-) Ve ma erselnake illa mübeşşirav ve nezıra

57-) Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin illa men şae ey yettehıze ila rabbihı sebıla

58-) Ve tevekkel alel hayyillezı la yemutü ve sebbıh bi hamdih ve kefa bihı bi zünubi ıbadihı habıra

59-) Ellezı halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşir rahmanü fes'el bihı habıra

60-) Ve iza kıyle lehümüscüdu lir rahmani kalu ve mer rahmanü e nescüdü li ma te'müruna ve zadehüm nüfura

61-) Tebarakellezı ceale fis semai bürucev ve ceale fıha siracev ve kameram münıra

62-) Ve hüvellezı cealel leyle ven nehara hılfetel li men erade ey yezzekkera ev erade şükura

63-) Ve ıbadür rahmanillezıne yemşune alel erdı hevnev ve iza hatabehümül cahilune kalu selama

64-) Vellezıne yebıtune li rabbihim süccedev ve kıyama

65-) Vellezıne yekulune rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane ğaram

66-) İnneha saet müstekarrav ve mükama

67-) Vellezıne iza enfeku lem yüsrifu ve lem yaktüru ve kane beyne zalike kavama (60. Ayet secde ayetidir.)

68-) Vellezıne la yed'une meallahi ilahen ahara ve la yaktülunen nefselletı harramellahü illa bil hakkı ve la yeznun ve mey yef'al zalike yelka esama

69-) Yüdaaf lehül azabü yevmel kıyameti ve yahlüd fıhı mühana

70-) İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan fe ülaike yübeddilüllahü seyyiatihim hasenat ve kanellahü ğafurar rahıyma

71-) Ve men tabe ve amile salihan fe innehu yetubü ilellahi metaba

72-) Vellezıne la yeşhedunez zura ve iza merru bil lağvi merru kiram

73-) Vellezine iza zükkiru bi ayati rabbihim lem yehırru aleyha summev ve umyana

74-) Vellezıne yekulune rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina kurrate a'yüniv vec'alna lil müttekıyne imama

75-) Ülaike yüczevnel ğurfete bi ma saberu ve yülekkavne fıha tehıyyetev ve selam

76-) Halidıne fıha hasünet müstekarrav ve mükama

77-) Kul ma ya'beü bi küm rabbı lev la düaüküm fe kad kezzebtüm fe sevfe yekunü lizama

NOT : Furkan Suresi'nin 60. ayeti secde ayetidir. Burayı okuduğumuzda Tilavet secdesi yapmamız gerekmektedir.

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

FURKAN SURESİ TÜRKÇE MEALİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân'ı indiren Allah'ın şanı yücedir. (1) O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk edinmemiştir. Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O her şeyi yaratmış ve yarattığı O şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir. (2)

(İnkar edenler), Allah'ı bırakıp hiçbir şey yaratmayan ve zaten kendileri yaratılmış olan, üstelik kendilerine fayda ve zararları dokunmayan, öldürmeye, yaşatmaya ve ölüleri diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen ilahlar edindiler. (3) İnkar edenler, "Bu Kur'an, Muhammed'in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir" dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular. (4) "(Bu Kur'an, başkalarından) yazıp aldığı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah akşam okunmaktadır" dediler. (5) (Ey Muhammed!), De ki: "O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, çok merhamet edendir." (6) Dediler ki: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarşıda, pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!" (7) "Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya ürününden yiyeceği bir bahçesi olsaydı ya! "Zalimler (inananlara): "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler. (8) (Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar. (9) Dilerse sana bundan daha güzelini, içinden ırmaklar akan cennetleri verebilecek olan, sana saraylar kurabilecek olan Allah'ın şanı yücedir. (10) Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır. (11)

Bu ateş onları uzak bir mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler. (12) Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler (13) (Kendilerine) "Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, bir çok kere yok olmayı isteyin!" (denir.) (14) De ki: "Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah'a karşı gelmekten sakınanlara vadedilen ebedilik cenneti mi?" Orası onlar için bir mükafaat ve varılacak bir yerdir. (15) Ebedi olarak kalacakları orada onlar için diledikleri her şey vardır. Bu Rabbinin uhdesine aldığı, (yerine getirilmesi) istenen bir va'didir. (16) Rabbinin, onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği ve (taptıklarına), "Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar" diyeceği günü hatırla. (17) Onlar, "Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular" derler. (18) (İlah edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse ona büyük bir azap tattırırız. (19) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, çarşıda pazarda gezerlerdi. (Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin hakkıyla görendir. (20)

Bize kavuşacaklarını ummayanlar, "Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!" dediler. Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler. (21) Fakat melekleri görecekleri gün, işte o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. "Eyvah! Biz Allah'ın rahmetinden tamamen uzaklaştırılmışız" diyecekler. (22) Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere çevirdik. (23) O gün cennetliklerin kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer daha güzeldir. (24) O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir. (25) O gün gerçek hükümranlık Rahmân'ındır ve kafirlere zorlu bir gün olacaktır. (26) O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: "Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!" (27) "Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!" (28) "Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir." (29) Peygamber, "Ey Rabbim! Kavmim şu Kur'an'ı terkedilmiş bir şey haline getirdi" dedi. (30) Biz, işte böyle, her peygamber için suçlulardan bir düşman yarattık. Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter. (31) İnkar edenler, "Kur'an ona bir defada toptan indirilseydi ya!" dediler. Biz Kur'an'la senin kalbini pekiştirmek için onu böyle kısım kısım indirdik ve onu ağır ağır okuduk. (32)

Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. (33) Yüzüstü cehenneme sürüklenecek olanlar var ya; işte onlar konumları itibariyle daha kötü, tuttukları yol itibariyle daha sapıktırlar. (34) Andolsun, Biz, Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik ve kardeşi Hârûn'u da ona yardımcı kıldık. (35) Onlara, "Âyetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin" dedik. Nihayet o kavmi yerle bir ettik. (36) Nûh kavmini de, Peygamberleri yalanladıkları vakit suda boğduk. Onları insanlara bir ibret yaptık ve zalimlere elem dolu bir azap hazırladık. (37) Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helak ettik. (38) Bunların herbirine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik. (39) Andolsun, senin kavmin, bela yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı. (40) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. "Allah'ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilahlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilahlarımızdan uzaklaştıracaktı" (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler. (41-42) Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? (43)

Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. (44) Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık. (45) Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik. (46) O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır. (47) O, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderendir. Ölü toprağı canlandıralım, yarattıklarımızdan bir çok hayvanları ve insanları sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik. (48-49) Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler. (50) Dileseydik her memlekete bir uyarıcı gönderirdik. (51) Öyle ise kafirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur'an'la büyük bir mücadele ver. (52) O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır. (53) O, sudan bir insan yaratıp ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin her şeye hakkıyla gücü yetendir. (54) Onlar, Allah'ı bırakıp, kendilerine ne faydası ne de zararı dokunan şeylere kulluk ederler. Kâfir, Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır. (55)

Biz seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. (56) De ki: "Ben buna karşılık sizden dileyen kimsenin, Rabbine giden yolu tutmasından başka herhangi bir ücret istemiyorum." (57) Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah'a) tevekkül et. O'nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter! (58) Gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulan Rahmân'dır. Sen bunu haberdar olana sor! (59) Onlara, "Rahmân'a secdeye kapanın denildiğinde "Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?" derler ve bu onların nefretini artırır. (60) Göğe burçlar yerleştiren, orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın şanı çok yücedir. (61) O, öğüt almak isteyen ve çok şükredici olmayı dileyen kimseler için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getirendir. (62) Rahmân'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, "selâm!" der (geçer)ler. (63) Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir. (64) Onlar, şöyle diyenlerdir: "Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!" (65) "Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası." (66) Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. (67)

Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. (68) Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedi kalır. (69) Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (70) Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner. (71) Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir. (72) Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler. (73) Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" diyenlerdir. (74) İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükafatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacaklardır. (75) Orada ebedi kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır! (76) (Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak." (77)

FURKAN SURESİ SESLİ DİNLE

Furkan Suresini sesli şekilde dinleyebilir ve ardından tekrar ederek sesli şekilde okuyabilirsiniz. Furkan Suresi'ni Dİyanet'ten sesli şekilde dinleyebilirsiniz.

Furkan Suresi okunuşu - Furkan suresi Arapça yazılışı ve Türkçe meali nedir? Furkan Suresi oku ve dinle!

FURKAN SURESİ TEFSİRİ

"Aşkındır, cömerttir" diye çevirdiğimiz tebâreke fiili, Türkçe'de bir kelimeyle karşılanması mümkün olmayan anlamlar içermektedir. Nitekim tefsirlerde bu kelimenin, "yücelik, aşkınlık, kutsallık, süreklilik, değişmezlik; zâtı, nitelikleri ve fiilleri bakımından eşsizlik ve benzersizlik, başka hiçbir varlıkla mukayese edilemeyecek derecede geniş çaplı cömertlik" gibi sadece Allah hakkında düşünülmesi mümkün olan bütün üstünlükleri kapsadığını gösteren açıklamalar yapılmıştır (meselâ bk. Râzî, XXIV, 44-45; Kurtubî, XIII, 5-6; Elmalılı, V, 3559-3561). Tebâreke fiili, bu kapsamı dolayısıyla Kur'ân-ı Kerîm'de sadece Allah için kullanılmıştır.

"Kul"dan maksat Hz. Peygamber'dir. Furkan kelimesi ise burada özellikle Kur'an için kullanılmış olup "hakkı bâtıldan, doğru yolu yanlış yoldan, helâli haramdan ayırıcı bir ölçü" anlamına gelmektedir (Taberî, XVIII, 179; İbn Kesîr, VI, 100; ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/4). Kelime bu özel anlamı dolayısıyla da sûreye isim olarak verilmiştir.

Âlemîn, âlem kelimesinin çoğulu olup Allah'ın yarattığı ve yönettiği maddî ve mânevî, görülen ve görülmeyen bütün varlık türlerini, oluşları ve bütünüyle evreni ifade eden bir kavramdır (bilgi için bk. Fâtiha 1/2). Ancak burada özellikle Hz. Muhammed'in kendilerine peygamber olarak gönderildiği, akıl sahibi olan, yükümlü ve sorumlu tutulabilen varlıkları ifade ettiği anlaşılmaktadır.

"Uyarıcı" diye çevirdiğimiz nezîr kelimesi, Hz. Muhammed'in peygamberlik özelliklerinden biri olup onun kurtarıcılık misyonunu; insanların göz alıcı, gönül çelici, fâni ve aldatıcı dünya zevklerine kendilerini kaptırıp yoldan çıkmalarını önlemek gibi ulvî bir amaçla gönderildiğini ifade eder. Uyarıcı nitelemesinin burada Kur'an için kullanıldığı da söylenmiştir ki buna göre yukarıda Hz. Peygamber'le ilgili olarak kaydettiğimiz açıklamalar bu yoruma göre de geçerlidir. Nitekim İsrâ sûresinin 9-10. âyetlerinde de Kur'an'ın bu uyarıcı ve kurtarıcı özelliği vurgulanmıştı.

Özel olarak, Allah'a ortak koşan ve O'nun şanına yakışmayacak şekilde iddialar ileri süren Mekkeli putperestlere cevap olan bu âyetler, daha genel olarak tevhid ilkesini zedeleyici veya büsbütün dışlayıcı, yok sayıcı inanç, fikir ve eylemleri reddeden bir içerik taşımaktadır. 2. âyetin son cümlesine göre evrendeki her şey Allah tarafından yaratıldığı gibi, bu yaratmada bir kaos olmayıp kozmik bir sisteme ve düzene göre gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir. Canlı cansız her varlık hiçbir sapma göstermeden Allah'ın kendileri için takdir ettiği işlevi icra etmekte; bütün oluşlar sürekli olarak Allah'ın belirlediği yasalara göre işlemektedir; hiçbir gücün ve iradenin bu yasaları aşması, ihlâl etmesi mümkün değildir. 3. âyette, hiçbir yaratma işlevi taşımayan nesnelere tapanlara şu husus hatırlatılmaktadır: Gerçek tanrı, öncelikle yaratıcı güce sahiptir; fayda ve zararın asıl kaynağıdır; gerektiği durumlarda fayda da zarar da O'ndan gelir. Nihayet gerçek Tanrı; ölümü, hayatı ve yeryüzünde hayatın son bulmasından sonra insanların yeniden diriltilerek mahşerde toplanmalarını sağlayacak gücü elinde bulundurandır.

Mekkeli putperestler, aslında Kur'ân-ı Kerîm'in hükümlerini kendi bâtıl inançları, zulme dayanan mevcut düzenleri için zararlı gördüklerinden, onun etkisini değişik yollardan önlemeye çalışıyorlardı. Bu yollardan biri de Resûlullah'ın "birilerinden", yani o dönemde Mekke'de bulunan birkaç Ehl-i kitap mensubundan da yardım alarak Kur'an'ı kendisinin uydurduğu iddiasıydı. Gerçi Resûlullah'ın genellikle köle sınıfından olan birkaç hıristiyanla görüştüğü söylenmektedir. Bunun da sebebi, onların inançlarının putperestlerinkine göre doğruya daha yakın oluşuydu. Ancak Kur'ân-ı Kerîm gibi mükemmel bir kitabı böyle rastgele kişilerden aldığı bilgilerle oluşturması saçma bir iddia olmaktan öte gidemezdi (bu hususta ayrıntılı bilgi ve eleştiriler için bk. Ateş, VI, 244-246; ayrıca bk. Nahl 16/103). 6. âyette putperestlerin iddiaları reddedilirken "Onu, göklerin ve yerin sırlarını bilen Allah indirdi" buyurulması şu gerçeğe işaret etmektedir: Kur'an, Allah'ın yardımı olmadan hiçbir insanın, kendi beşerî yetenekleriyle ulaşamayacağı zenginlikte sırlar, gayb âlemine ilişkin bilgiler, kurallar ve gerçekler içermektedir; dolayısıyla Kur'an'ın insan değil Allah'ın sözü olduğunu kanıtlayan delil yine Kur'an'ın kendisidir, onun içeriğidir.

Müşrikler, aslında alay maksadı taşıyan bu sözleriyle Hz. Muhammed'in sıradan insanlarda görülen özellikleriyle peygamber olamayacağını iddia ediyor; kendisine inanmaları için yanında bu tür beşerî özellikler taşımayan bir melek bulunması ve Resûlullah'ın sürdürdüğü uyarıcılık görevini bu meleğin üstlenmesi gerektiğini veya genellikle yoksulluğun hüküm sürdüğü Mekke şartlarında, kendilerinden farklı olarak Resûlullah'ın krallar gibi özel hazinelere, mülklere sahip olması gerektiğini savunuyor; bunların hiçbiri yokken peygamberlik davasında bulunmasının ancak büyü yapılmış birinin saçmalıkları olduğunu ileri sürüyorlardı. Âyetin sonunda bunlar "zalimler" diye anılmışlardır. Çünkü onlar öncelikle gönül dünyalarından Allah'ı silip, O'nun yerine düzmece tanrılar edinerek onlara bağlanmışlar; lâyık olana kulluk ve itaati bırakıp lâyık olmayana itaat etmişlerdir. İkinci olarak, Hz. Muhammed'in hak peygamber olup olmadığının ölçüsü olarak, onun getirdiği dinin ilkelerinin, insanlığın maddî ve mânevî, bireysel ve sosyal sorunlarını çözmeye elverişli olup olmadığını, ihtiyaçlarına cevap verip vermediğini dikkate almaları gerektiği halde onlar, peygamberlik misyonuyla ilgisi olmayan haksız ve yersiz isteklerde bulunmuşlardır.

Meâlindeki "yoldan çıkma"nın metindeki karşılığı dalâlet, "doğru yolu bulma"nın karşılığı da hidayet kavramlarıdır. Dalâletin asıl anlamı, çölde yolculuk yapanın yolunu kaybetmesi; hidayet de doğru yolu izlemesi veya yolunu kaybetmişken bir rehberin yardımıyla tekrar doğru yolu bulmasıdır. Buna göre inkârcıların, Kur'an'ı Hz. Muhammed'in uydurduğu, onun peygamberlik nitelikleri taşımadığı, büyülenmiş biri olduğu gibi iddiaları âyette çölde yolunu kaybetmeye benzetilmekte; böyle davrandıkları sürece doğru yolu da bulamayacakları ifade edilmektedir.

8. âyette bildirildiğine göre Hz. Peygamber'in düşmanları, onun özel hazinelere, mülklere sahip olması gerektiğini savunuyor, bunların bulunmayışını peygamberlik davasını boşa çıkaran bir eksiklik olarak göstermeye çalışıyorlardı. 10. âyete göre yüce Allah dilerse resulüne maddî nimetler olarak onların söylediklerinden daha güzellerini de verir, bunu önleyebilecek hiçbir güç yoktur; buna rağmen eğer vermemişse peygamberi için böylesini daha uygun gördüğünden dolayı vermemiştir. Allah, dilerse birine her türlü ilim ve mârifetin kapılarını açarken dünyalık kapılarını da kapar; başkasına da bunun aksini uygun görür (Râzî, XXIV, 53). Resulü Muhammed'e de vahiy ve nübüvvet kapılarını açmış, buna karşılık dünyevî nimetlerinden yararlanma imkânını kısıtlamıştır. Kimin için neyin hayırlı olduğunu ancak Allah bilir. Bu sebeple –Mekkeli putperestlerin kanaatlerinin aksine– insanlar, sahip oldukları maddî nimetlerin çokluğuna göre değil; iman, ilim, irfan, ahlâk, iyi niyet ve güzel işler gibi konulardaki mânevî mertebelerine göre değerlendirilmelidir.

"Son saat"ten maksat kıyamettir. Taberî, 11. âyetin başındaki "fakat" diye çevirdiğimiz bel edatını, 7. âyete bağlayarak âyete şöyle mâna vermektedir: "Ey Peygamber! Bu müşriklerin, Allah'a ortak koşmalarının ve kendilerine getirdiğin gerçeği inkâr etmelerinin asıl sebebi, senin de diğer insanlar gibi yiyip içmen, çarşıda pazarda dolaşman (yani bir melek gibi olmaman) değildir; gerçekte onlar yeniden dirilişe inanmadıkları, kıyameti ve Allah'ın kıyamette ölüleri dirilterek onlara sevap ve ceza vereceğini kabul etmedikleri için böyle davranıyorlar" (XVIII, 186). Mekke müşriklerinin, Allah'a ortak koşmanın yanında en büyük günahlarından biri de kıyamet ve âhiret hayatını inkâr etmeleriydi. 11. âyette onların, bu inkârın cezasını âhirette cehennemin alevli ateşine atılarak çekecekleri bildirilmekte; devamında ise buradaki acınacak halleriyle, özellikle o ateşin dehşetini daha uzaktan gördüklerinde hissedecekleri pişmanlık duygularıyla ilgili sarsıcı tasvirler yapılmaktadır.

İnkârcılarla müminlerin, dünyada yapıp ettiklerinin karşılığı olarak âhiretteki âkıbetleri hakkında çok kısa bir karşılaştırma yapılarak insanların akıllarını başlarına almaları öğütlenmektedir.

Yukarıdaki cehennem tasvirine mukabil burada cennetin iki özelliği öne çıkarılmıştır: a) Cennet hayatının ve mutluluğunun sonsuz oluşu, b) Orada bulunanların, diledikleri bütün güzellikleri elde edebilecekleri. Âyette bunun müttakilere (takvâ sahipleri) Allah'ın bir vaadi olduğu bildirilmektedir. Burada müminlerin inanç ve yaşayışları hakkında bilgi verilmeden onlar sadece takvâ sahipleri olarak anılmıştır. Bu da gösteriyor ki Kur'an dilinde takvâ kavramı, imandan başlamak üzere Allah'a itaat ve saygı anlamı taşıyan bütün olumlu tutum ve davranışları içermektedir. Bunu dikkate alarak âyetteki söz konusu kelimeyi, "Allah'a saygılı olmayı ilke haline getirmiş olanlar" şeklinde çevirmeyi uygun bulduk.

"Bu, rabbinin, gerçekleşmesi istenen bir vaadidir" şeklinde çevirdiğimiz 16. âyetin son cümlesi değişik şekillerde açıklanmış olup bunların ikisi şöyledir: a) Müminlerin ebedî kalacakları ve diledikleri her şeyi elde edebilecekleri cennet, onların, "Rabbimiz! Peygamberlerine vaad ettiğin şeyleri bize de ver" diye dua ederek gerçekleşmesini daha dünyadayken istedikleri ilâhî bir vaaddir. b) Bu cennet, Allah'ın, yerine getirilmesi kesin olan, kendisinden gerçekleştirmesi istenecek olan bir vaadidir (Taberî, XVIII, 188-189). Allah'ın vaadinden dönmesi düşünülemeyeceği için (Hac 22/47; Rûm 30/6) bu vaadini de mutlaka yerine getirecektir.

Bu âyetlerden anlaşıldığına göre büyük yargı gününde, mutlak adaletin gerçekleşeceği kıyametteki sorgulamada Allah, putperestlerle diğer çok tanrıcı inanç sahiplerinin taptıkları varlıkları da huzurunda sorgulayacak ve bunlar, kendilerine tapanların aleyhinde şahitlik edeceklerdir. Muhammed Esed, –Kur'an'ı rasyonelleştirme şeklindeki hâkim çabasının bir sonucu olarak– burada "bazı müfessirlerin söylediği gibi 'yargı günü'nde konuşturulacak olan cansız putlara değil, fakat tanrılaştırılan akıl sahibi varlıklara, yani peygamberlere, azizlere, velîlere" hitap edildiğini savunuyorsa da bu görüşe tam olarak katılmak mümkün değildir. Bu âyetlerin, Esed'in belirttiği inanç gruplarıyla da ilgili olduğu muhakkaktır. Ancak sûrenin 3. âyetinden itibaren geniş ölçüde Mekke putperestlerine hitap edilmekte, onların inanç ve tutumları eleştirilmektedir. Bu putperestler, geçmişleriyle bol bol övünmekle beraber peygamberlere, azizlere, velîlere tapmıyorlardı; onlarda ata ruhlarına tapınma inancı da yoktu. Temel dinî tutumları, bazı gök cisimlerini ve onların sembolleri olarak yaptıkları putları tanrı sayıp onlara tapmaktı. İşte burada yüce Allah'ın sınırsız kudretiyle âhirette bu tapılan varlıklara can vererek onlara şahitlik yaptıracağı; bunların da müşriklerin sorumluluğunun kendilerine ait olduğu, müşriklerin inandıkları gibi kendileri şuurlu ve iradeli varlıklar olsalardı Allah'a dayanıp güvenmekten başka bir şey yapamayacaklarını ve müşriklerin –Allah'ın verdiği nimetleri yerinde kullanmak şöyle dursun– bu nimetler yüzünden Allah'ı unutup yoldan çıktıklarını ifade edecekleri; böylece putperestlerin suçları sabit olunca hak ettikleri şekilde cezalandırılacakları bildirilmektedir.

Kaynak: Haberler.com / Gündem

Mekke Haberler

Tüm bunlar tesadüf mü? Aliyev ile yakınlaşan 3 liderden biri öldü, biri ölümle pençeleşiyor, diğeri de tehdit ediliyor

Tüm bunlar tesadüf mü? Aliyev ile yakınlaşan 3 liderden biri öldü, biri ölümle pençeleşiyor, diğeri de tehdit ediliyor

Helikopterin enkazını bulan Akıncı, İran'da paniğe neden oldu: Füzelerimizin yeri ifşa oldu

Helikopterin enkazını bulan Akıncı, İran'da paniğe neden oldu: Füzelerimizin yeri ifşa oldu

İran Cumhurbaşkanı Reisi helikopter kazasında hayatını kaybetti! İşte son 24 saatte tüm yaşananlar

İran Cumhurbaşkanı Reisi helikopter kazasında hayatını kaybetti! İşte son 24 saatte tüm yaşananlar

Bakmadan Geçme

Kızıl Goncalar 20. Bölüm Fragmanı Yayınlandı Mı? Merakla Beklenen Yeni Bölüm İzleme Linki KOSKİ Konya su kesintisi: Konya'da sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 Konya su kesintisi listesi! Survivor CANLI izle! 20 Mayıs Pazartesi TV8 Survivor HD izleme linki var mı? ANKA-3 ne işe yarıyor? ANKA-3 seri üretim ne zaman? Kızıl Goncalar canlı izle! 20 Mayıs 2024! NOW TV Kızıl Goncalar 19. bölüm canlı yayın izleme linki var mı? Kızıl Goncalar dizisi nereden izlenir? Hükümet Kadın 2 nerede çekildi? Hükümet Kadın ne zaman çekildi? Hükümet Kadın 2 konusu nedir? Hükümet Kadın oyuncuları kimler? #128250 BUSKİ Bursa su kesintisi: Bursa'da sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 Bursa su kesintisi listesi! Selahaddin Eyyubi canlı izle! TRT 1 Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi 25. bölüm canlı yayın izleme linki Son Depremler! Bugün İstanbul'da deprem mi oldu? 20 Mayıs AFAD ve Kandilli deprem listesi! 20 Mayıs Ankara'da, İzmir'de deprem mi oldu? Deja Vu nedir? Psikolojik açıdan Deja Vu'nun nedenleri ve oluşumu 20 Mayıs 2024 On Numara çekiliş sonuçları açıklandı mı? On Numara sonuçları saat kaçta? On Numara CANLI izle! Bugün kazanan numaralar neler? İZSU İzmir su kesintisi: İzmir'de sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 İzmir su kesintisi listesi! 20 Mayıs 2024 Sayısal Loto çekiliş sonuçları açıklandı mı? Sayısal Loto sonuçları saat kaçta açıklanacak? Sayısal Loto CANLI izle! ASAT Antalya su kesintisi: Antalya'da sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 Antalya su kesintisi listesi!
İbrahim Reisi öldü, peki bundan sonra ne olacak? İran'da seçim için takvim belirlendi

İbrahim Reisi öldü, peki bundan sonra ne olacak? İran'da seçim için takvim belirlendi

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title