'Terörsüz Türkiye' komisyonu düşünce kuruluşlarının temsilcilerini dinledi (3)

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

'SÜREÇ, OY VERME TERCİHİNDE ANLAMLI BİR DİNAMİĞE DÖNÜŞMÜŞ DEĞİL'Ankara Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Hatem Ete, 'Terörsüz Türkiye' süreciyle ilgili bazı risklerin olabileceğini belirterek, "Bunlardan birisi olan toplumsal duyarlılık ve hassasiyet konusunu sıkça duyuyoruz, 'Bu meseleye toplumun...

'SÜREÇ, OY VERME TERCİHİNDE ANLAMLI BİR DİNAMİĞE DÖNÜŞMÜŞ DEĞİL'

Ankara Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Hatem Ete, 'Terörsüz Türkiye' süreciyle ilgili bazı risklerin olabileceğini belirterek, "Bunlardan birisi olan toplumsal duyarlılık ve hassasiyet konusunu sıkça duyuyoruz, 'Bu meseleye toplumun sıcak bakmayacağı, mevcut ekonomik sıkıntılar ortadayken kamuoyu gündeminin öncelikli meselesi olmadığı ve bu yüzden sorunla ilgili adım atan iktidar veya siyasi partiye ciddi tepki olacağı' yönünde bir telkin pompalanıyor. Yaptığımız araştırmalarda, bu husus dikkate alınacak bir unsura dönüşmedi. Her ay kamuoyu araştırması yapıyoruz ve bu meseleyi hassasiyetle tartışıyoruz. Bugüne kadar toplumsal duyarlılık bahsinde dikkate almamız gereken bir şey oluşmadı. Ancak bu önümüzdeki dönemlerde oluşmayacağı anlamına gelmiyor. Siyasetin bu meseleyi yürütme tarzıyla ilişkili olarak elbette toplumsal hassasiyetler oluşabilir ve aktörlerin de bu hassasiyetleri gözetmesi gerekir. Tüm bunların ötesinde, süreç henüz seçmenin oy verme davranışında anlamlı bir dinamiğe dönüşmüş değil. Seçmenin oy verme dinamiğinde belirleyici olan ana dinamik AK Parti ve CHP arasındaki mücadeledir. 19 Mart'tan bu yana yaşananlar seçmenin oy verme dinamiklerini çok daha fazla etkiledi. Onun ötesinde süreç boyunca ne sürece destek veren aktörlerin oylarında bir artma veya azalma ne de açık ve net bir şekilde komisyona katılmayarak sürece karşı olduklarını söyleyen siyasi partilerin oylarında en ufak bir kıpırdanma oluşmadı. Eylül 2024 yılında nasıl bir oy oranına sahiplerse bugün de üç aşağı beş yukarı aynı oy oranlarına sahipler. Dolayısıyla bu süreç henüz seçmenin oy verme tercihinde anlamlı bir dinamiğe dönüşmüş değil" ifadelerini kullandı.

'TOPLUM NEZDİNDE BARIŞA DESTEK YÜKSEK, SÜRECE GÜVEN DÜŞÜK'

Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAHAM) Koordinatörü Yüksel Genç ise sürecin başarıya ulaşılabilmesi için toplumsallaşmanın önemine dikkat çekerek, "Barış sürecinin başarısının en temel odaklarından bir tanesi; onun ne kadar toplumsallaştığıdır, toplumsal barışın ne kadar sağlandığı, toplumun süreci ne kadar sahiplendiğiyle ilişkilidir. Eğer bir süreç toplumsallaşmış ve toplumsal sahiplenme sürecini güçlendirmiş ise o sürecin başarısızlık oranı en diplere çekilmiş olur. Bu nedenle sürecin başlamasından bu yana saha araştırmaları bizler için altın kıymetindedir. Sürecin başladığından bu yana yaptığımız ve politika yapıcılarına ciddi alanlar açan saha araştırmalarında, biz ilk defa bir çözüm ve barış sürecinde toplumun bu denli sürdürülebilir bir temkinlik sergilediğini görüyoruz. Bu çok önemli çünkü önceki süreçlerde toplumsal temkinliğin bu kadar yüksek ve uzun sürdüğünü söylemek çok güç; dolayısıyla komisyon olarak bunun üzerine düşünmek gerekiyor. Tabii ki her kritik aşama belli yükselişleri içerse bile bizim ve diğer kişilerin yaptığı tüm saha araştırmaları ve gözlemlerine göre toplum nezdinde barışa desteğin yüksek, sürece güvenin düşük olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Halihazırda da bu iki zıt durumun aşıldığını söylemek çok güç" diye konuştu.

'SÜRECE OLAN GÜVENİ ARTIRMAK İÇİN HAZIRLIKLARA BAŞLAMAK LAZIM'

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak da bölgenin ekonomik olarak kalkınmasıyla ilgili, "Van ve çevresinde, 'Terörden sonra hayat nasıl olur' üzerine bir çalışma yapmaya başladık. Bunun ilk sonuçlarından bahsetmek istiyorum; bölgede bir kültürel ve doğal varlıklar hazinesi kesinlikle var. Dolayısıyla bugüne kadar hiç kullanılmamış büyük bir potansiyelin olduğunu görebilmek mümkün. Zor bir işi üstlenmiş durumdasınız, komisyonunuzun başarılı çalışmalarıyla bir sonuç elde edebilirsek eğer mesela bölgenin turist profilini değiştirebilmek mümkün olabilecek. Bugün baktığınızda Van'a yılda 500 civarı Amerikalı turist geliyor ama Nevşehir'e yaklaşık 35 bin civarında; çok yakınlarda Erivan'a ise 100 bin civarında. Dolayısıyla Türkiye'nin böyle baktığınızda şimdiden sürece olan güveni artırmak için hazırlıklara başlaması lazım. Onun da ana çerçevesini oluşturabilmeliyiz" dedi.

'HALKIN YÜZDE 55-56'SI SÜRECE OLUMLU BAKIYOR'

GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş aşamasında Kürtler ve İslamcıların dışlandığını ve son 20 yıl içerisinde Kürtlerin sisteme entegre olmaya yaklaştığını söyledi. GENAR'ın geçmiş yıllarda yaptığı araştırmalardan rakamlar paylaşan Aktaş, şöyle konuştu:

"Bu süreç başlar başlamaz biz 'sürece destek' ve 'başarıya ulaşma' yönünde sorular sorduk. Sürecin başarılı olabilme meselesi yüzde 38'lerden yüzde 50'lilerin üzerine kadar geldi fakat sürece destek meselesi yüzde 55 ile yüzde 70 arasında gidip geldi. Orada bazı değişimler oldu, o değişimlere de kısaca değinmek istiyorum. Öncelikli olarak sorduğumuz bir soru var, 'Abdullah Öcalan, tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir' önermesine katılıyor musunuz? Olumlu bakanlar yüzde 57. Fakat sürecin başarılı olup olmayacağına dair ya da PKK'nın silah bırakıp bırakmayacağına dair tereddüt o zaman daha yüksekti. Silah bırakma görüntüsünden sonra kısmi değişiklikler oldu. Milletin sürece olumlu bakıp bakmama meselesinde; kanaatler çok olumlu. Süreç başarıya ulaşır mı ulaşmaz mı konusu ise değişen olaylara göre farklılık arz ediyor. Bizim yaptığımız araştırmalarda halkın yüzde 55-56 süreci olumlu bakarken, partilerden de asıl yükü Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti ve DEM Parti çekmektedir. CHP bu konuda tereddüdünü tam yenememiş ama son yaptığımız araştırmalarda radikal milliyetçi gruplardan kendini adım adım ayrıştırmaya başladı."

'TBMM GENEL KURULUNA SAĞLAM BİR RAPOR SUNACAĞIZ'

Sunumların sona ermesinin ardından değerlendirmelerde bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun en önemli toplantılarından birini gerçekleştirdiğini ve CHP'nin komisyonun kuruluşundan bu yana içinde bulunduğu şartlara rağmen çalışmalara en yüksek düzeyde destek verdiğini ifade etti. Kurtulmuş, "Bunca görüşmenin içerisinde, 'Silinsin' diye düşünebileceğimiz bir-iki ufak konuşma dışında herkes buraya gelerek siyasi fikrini, duruşunu çok açık bir şekilde ifade etti ve bunların üzerinden bir tartışma ortaya çıkmadı. Ben şahsen bu tür toplantılardan sonra komisyonun doğru bir istikamette ilerlediğini, başlangıçla bugün geldiğimiz nokta arasında farklar olduğunu görüyorum ve bu meselenin en kısa süre içerisinde bitirilmesi için de sağlam bir iradenin komisyon üyelerimizin tamamında var olduğunu görüyorum. İnşallah bu süreci en kısa süre içerisinde tamamlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sağlam bir raporla; komisyonun çerçevesi, yasal ve diğer düzenlemeler başta olmak üzere demokratikleşme ve hukuk konusundaki beklentileri de ifade ederek sunacağız. Burada hakikaten çok önemli tespitler oldu. Olumsuz tespitleri bir kenara bırakmayı tavsiye ediyorum. Bunlardan bir tanesi, 'Sürece çok güçlü bir destekle birlikte ve duyguların paralel bir şekilde güçlü olmadığı ve birtakım tereddütlerin var olduğu' şeklinde yaklaşımlar var. Bunların çok fazla dile getirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sürece Türklerin ve Kürtlerin kahir ekseriyetinin desteklenmiş olması, arkadaşlarımızın rakamları değişmekle birlikte aşağı yukarı 4'te 3'ünün üstünde bir desteği ortaya koyuyor; bu önemlidir. Rızanın artırılabilmesi ise sadece tek başına bu komisyonun yapabileceği bir iş değildir" ifadelerini kullandı.

KOMİSYON TOPLANTISI SONA ERDİ

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un konuşmasının ardından komisyon toplantısı sona erdi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Politika