Haberler

TBMM'nin açılışının 100. Yılı

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Eğer bu insanlığı tehdit eden ama herkesi eşit vurmayan salgınla gerçek anlamda mücadele etmek istiyorsak halkın rızasına ihtiyacımız var. Halkın rızasını üretebilmemiz için halkın iradesine saygı göstermemiz lazım.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Eğer bu insanlığı tehdit eden ama herkesi eşit vurmayan salgınla gerçek anlamda mücadele etmek istiyorsak halkın rızasına ihtiyacımız var. Halkın rızasını üretebilmemiz için halkın iradesine saygı göstermemiz lazım. Halk sağlığı, halk iradesinden ayrı düşünülemez. Halk iradesine saygı olmadan halk sağlığını koruyamazsınız." dedi.

Sancar, TBMM'nin açılışının 100. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, yıl dönümlerinin bir anlamı olduğunu, elbette geçmişteki şanlı sayfaları bugün kutlamak için önemli bir vesile sunduklarını ancak bundan fazlasını da hak ettiklerini, bunun da etraflı bir tefekkür ile kapsamlı bir muhasebe olduğunu söyledi.

Bundan 100 yıl önce yaşananlara bugünü ve geleceği anlamak açısından bakılırsa kutlama ve törenlerin içinin daha fazla dolacağını dile getiren Sancar, Birinci Meclis'in hangi şartlarda oluştuğunu herkesin bildiğini, çok ağır şartlar olduğunu ancak bu şartlarda yerel kongrelerin organize edildiğini kaydetti.

Ülkenin bütün bölgelerinde kongre toplantılarının düzenlendiğini aslında Meclis'in kuruluşuna giden yolun da bu yerel kongrelerden geçtiğini ifade eden Sancar, "Birinci Meclis, yerel kongrelerin neredeyse aktığı bir deniz oluyor." dedi.

Birinci Meclis'in o şartlarda ülkenin toplumsal, dinsel, etnik, düşünsel çeşitliliğini büyük ölçüde içerdiğini ve bu açıdan çoğulcu bir Meclis olduğunu anlatan Sancar, bu insanların kendi kimliklerini açıklayarak Meclis'e girdiğini ve Birinci Meclis'in en önemli vasıflarından birisinin bu olduğunu kaydetti.

Birinci Meclis'in meşruiyetçi bir yönetim anlayışına sahip olduğunu ve dayandığı ilkenin de halk egemenliği olduğunu dile getiren Sancar, "Milli irade, halk iradesi tartışmasının ayrıntılarına burada girecek değilim elbette ama halk iradesinin ne anlama geldiğini belki de Birinci Meclis'in tatbikatına ve daha sonra çıkardığı Anayasa'ya bakarak daha iyi anlayabiliriz." ifadelerini kullandı. Sancar, Birinci Meclis'in müzakereci ve mutabakatçı bir yöntem takip ettiğini, çeşitli kesimlerden farklı düşüncelerden insanların bu kadar zor şartlarda müzakereyi asla bir kenara bırakmadan, mutabakatı sürekli öne çıkaran bir anlayışla yönettikleri bir dönemin 100. yılının bugün kutlandığını vurguladı.

Birinci Meclis'in yetkileri kendinde topladığını belirten Sancar, "Biliyorsunuz bir Meclis hükümeti sistemi var. Yasama, yürütme ve yargı Meclis'te toplanıyor fakat bu yetkilere tekelci bir biçimde de sahip çıkma anlayışını taşımıyor. Çünkü 1921 Anayasası ile yetkilerinin çok önemli bir bölümünü yerel yönetimlere devrediyor. Yerel yönetimlere verdiği yetkiler bizatihi kendi yetkilerini sınırlamak anlamına geliyor. Yani otoriter bir yönetimi tercih etmiyor. Tam tersine halk egemenliği ilkesinin mantığına uygun olarak yerelde de halkın katılımını sağlayacak bir sistem oluşturuyor." görüşünü savundu.

Sancar, "Milli mücadelenin lideri Mustafa Kemal Paşa, yetkiye ve imkana sahipken bunları neden paylaşıyor? Çünkü, rıza, birlik istiyorsanız çeşitliliği, müzakereyi kabul edeceksiniz. Gerçek rıza ancak herkesin kimliğine eşit saygı, iradesine eşit değer vererek sağlanır. O ağır dönemde işte böyle bir ortak rızaya ihtiyaç vardı." dedi.

"En güçlü Meclis'in yıl dönümünü en zayıf Meclis'te kutluyoruz"

1921 Anayasası'nın temel dayanaklarını anlatan Sancar, 100 yıl sonra dönüp baktıklarında bugün maalesef Birinci Meclis'in özelliklerinden çok uzak bir Meclis ile karşı karşıya olduklarını ileri sürdü.

Sancar, şunları kaydetti:

"Eğer, 'bu 100 yıl içinde en güçlü ve en zayıf meclisler hangileridir?' diye bir soru sorulacak olursa en güçlü Meclis'in yıl dönümünü en zayıf Meclis'te kutluyoruz. Bunun bize bir şeyler söylüyor olması lazım. 'Yerel yönetimlerin en güçlü olduğu dönem ile en zayıf olduğu dönem hangisidir' diye sorulsa benim cevabım açık. Yerel yönetimlerin en güçlü olduğu dönemin 100. yılında yerel yönetimleri neredeyse fiilen lağvetmeye yönelik bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu kabul edilemez. Ne kayyum uygulaması ne de CHP'li belediyelerin krizi yönetmek için sarf ettikleri çabaların engellenmesi kabul edilebilir.

Eğer bu insanlığı tehdit eden ama herkesi eşit vurmayan salgınla gerçek anlamda mücadele etmek istiyorsak halkın rızasına ihtiyacımız var. Halkın rızasını üretebilmemiz için halkın iradesine saygı göstermemiz lazım. Halk sağlığı, halk iradesinden ayrı düşünülemez. Halk iradesine saygı olmadan halk sağlığını koruyamazsınız."

Kaynak: AA / Politika

Halkların Demokratik Partisi Mithat Sancar Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title