Koza Altın İşletmelerinden "Siyanür" Konferansı

Koza Altın İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı Hayri Öğüt, Bergama Ovacık'taki altın işleme madenlerinin dünyanın en iyi çevre teknolojisine sahip işletme olduğunu söyledi. Siyanürün insan sağlığına zarar vermediğini ileri süren Öğüt, "Siyanürün kanser yaptığını söyleyen bir bilim adamı varsa Nobel Tıp Ödülü'ne aday gösterip, tüm masraflarını da biz karşılayacağız. Hodri meydan" dedi.

Balıkesir Üniversitesi'nde (BAÜ) 1.5 ay önce düzenlenen siyanürle altın arama karşıtı konferansla ilgili Koza Altın İşletmeleri tarafından da siyanürle altın aramanın zarar vermediğine dair bilimsel bir konferans verildi. BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi Prof. Dr. Halil İnalcık Salonu'ndaki konferansta konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Batar, siyanürün Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği standart değerleri aşmıyorsa zararsız olduğunu anlattı. Siyanürle altın çıkarmanın bu kadar

gündeme getirilmesinin manidar olduğunu kaydeden Doç. Dr. Batar, öğrencilerin siyanür karşıtı soruları karşısında zor anlar yaşadı. Öğrencilere birilerinin yönlendirmesiyle değil, bilinçli birey olarak bilimsel verilerle konuşmaları gerektiğini söyleyen Turan Batar, Türkiye'de en fazla siyanürü devlet kurumu olan Eti Maden'in Kütahya Gümüşköy'de kullandığını, ancak bu zamana kadar Gümüşköy'deki siyanürle gümüş çıkarmanın hiç konuşulmadığını söyledi.

İnsan hayatı için madenlerin vazgeçilmez olduğunu kaydeden Turan Batar, "Türkiye'de en çok siyanür tüketilen işletme Kütahya Gümüşköy'deki gümüş madeni. Hem de Eti Maden tarafından işletiliyor. Bir Türk vatandaşı senede 5 ton maden malzemesi tüketiyor. Bunu siz isteseniz de istemeseniz de tüketiyorsunuz, böyle. Amerika'da ise 1 kişi yılda 21 ton maden tüketiyor, çünkü zengin ülke. Bir şekilde bu madenlerimizi çıkarmak durumundayız. Ama, şartımız ne, çevre. Bu işin peşindeyiz. Çevreyle en ufak sorunu olan

bir işletme ile barışık olamayız. Petrol ve petrol ürünlerine sene de ödediğimiz döviz miktarı 2 milyar dolar, altına 4.8 milyar dolar. Şu anda Türkiye'de 6 bin ton altın var. Bu altınlar işletilebilir, ama çıkarmak öyle çok kolay değil. 1 ton madeni öğütüp un haline getiriyorsunuz, içinden 1-2 gram altın alalım diye. Çevre derken bunun da bir sınırı var. Ben, Dünya Sağlık Örgütü'nün rakamlarını açıklıyorum, buna kimse itiraz etmemeli. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri altını nasıl işletiyorsa biz de öyle

işletelim. Türkiye'nin borçlarını Toros dağları 5 defa öder. Ama nasıl öder? Dağları eritip mıcır haline getirir ve onu satarsanız öder. Türkiye'deki altın henüz işletilmemiş, yani bakir. Bugüne kadar Gümüşköy'ü neden hiç anmadınız? Hiç bilmiyorsunuz. O sizin mi eksikliğiniz, yoksa yanlış bir yönlendirme mi var? Ben ezbere konuşmuyorum, bugün 2 mg / litreyi Amerika'da açık arazilere bırakabilirsiniz, çünkü zararsız. Ama, tabii ki bir sınır olmalı siyanürde. O sınıra göre hareket ederiz" dedi.

Bir öğrenci, Kazdağı'ndaki siyanürle altın madeni arama girişimleriyle ilgili tepkisini, "Dünya harikası İDA'mızı kimseye vermeyiz, orada siyanürle altın aramaya karşıyız. İDA için savaşacağız, ama siyanürle savaşmaya hep devam edeceğiz" şeklinde dile getirirken, öğretim üyesi Batar da, "Bir şey söylerken birilerinin yönlendirmesiyle konuşmayın. Ben bilim adamı kimliğimle söylüyorum, ezbere söylemiyorum. Bilinçli bireyler olun. Ben sınır bu diyorsam bu, eğer size uymuyorsa o zaman bilimsel bir ekip

toplar, inceleme yaparsınız" şeklinde cevap verdi.

Haberler