Haberler

Erdoğan: "Güncellemeyen Sistemler Kriz Yaşamaya Mahkumdur"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın salona girişi ve tokalaşma- Erdoğan'ın kürsüye çıkışı- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın konuşması Türkiye'de Hükumet Sistemi Tartışmaları ve Başkanlık Modeli Sempozyumu-Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)-"Yaşanan sorunlar ve topluma yüksek maddi, manevi maliyetiolan krizler ister istemez mevcut sistemin etkinliğinin ve istikrarı sağlamadaki başarısının tartışılmasına yol açmıştır.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın salona girişi ve tokalaşma- Erdoğan'ın kürsüye çıkışı- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın konuşması Türkiye'de Hükumet Sistemi Tartışmaları ve Başkanlık Modeli Sempozyumu-Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)-"Yaşanan sorunlar ve topluma yüksek maddi, manevi maliyetiolan krizler ister istemez mevcut sistemin etkinliğinin ve istikrarı sağlamadaki başarısının tartışılmasına yol açmıştır. Bu tartışma beraberinde alternatif arayışları da gündeme getirmiştir"-"Başkanlık sistemi ülkemizde son 20 yıldır sıkça telaffuz edilir oldu. Bilhassa rahmetli Özal'dan sonra bu konu zaman zaman geri plana düşse de Türkiye'nin gündeminden hiç eksik olmadı denilebilir. Bugün başkanlık sistemine karşı çıkanların da rahmetli olmuş liderleri bile bunları çok açık net konuşmuşlar, hatta bunlarla ilgili kitaplarını yazmışlar"-"Yaşanan her kriz yeniden yapılanmanın, reformun da kapısını açıyor. Yeni yönetim stratejilerinin üretilmesini, sivil toplumun güçlendirilmesini, iyi yönetişim arayışlarını, farklılıkların kabulünü ve benzeri gelişmeleri bu çerçevede düşünmek gerekir. Bu arayışların mevcut sistemlerden hareketle yürütülmesinin hiçbir mahsuru yoktur. Korkmaya, çekinmeye de gerek yoktur" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan sorunlar ve topluma yüksek maliyeti olan krizlerin mevcut sistemin tartışılmasına yol açtığını belirterek, "Başkanlık sistemi ülkemizde son 20 yıldır sıkça telaffuz edilir oldu. Bilhassa rahmetli Özal'dan sonra bu konu zaman zaman geri plana düşse de Türkiye'nin gündeminden hiç eksik olmadı denilebilir. Bugün başkanlık sistemine karşı çıkanların da rahmetli olmuş liderleri bile bunları çok açık net konuşmuşlar, hatta bunlarla ilgili kitaplarını yazmışlar" dedi.Ankara Siyasal ve Ekonomik Araştırmalar Merkezi (ASEM) tarafından düzenlenen " Türkiye'de Hükumet Sistemi Tartışmaları ve Başkanlık Modeli Sempozyumu" Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Konferans Salonu'nda başladı. Sempozyumun açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sempozyumun başarılı geçmesini temenni ederek, Türkiye için çok önemli gördüğü konu üzerinde yürütülen çalışmalar, hazırlanan rapor ve panel için şükranlarını sundu.Sempozyumda ortaya konulacak düşünceleri, teklifleri yeni Türkiye yolunda atılmış birer adım olarak değerlendirdiğini ifade eden Erdoğan, panelin 2023 hedefleri bakımından kritik öneme sahip olması ve bir seçim arifesinde düzenlenmiş olmasının da ayrıca önemli olduğunu vurguladı.Siyaset biliminin Platon'dan beri "meşrutiyet" ve bununla bağlantılı olarak "istikrar" kavramlarını tartıştığını, uzun tarihsel süreç sonunda siyasal meşrutiyetin düzenlemelerle, siyasal istikrarın ise güçler ayrımı sisteminin uygulanmasıyla günümüzdeki biçimini aldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Meşrutiyet ile istikrar kavramının ilişkisinin kopartılması çoğu defa diktatörlükleri ve buna bağlı acı tecrübeleri beraberinde getirdi. Demokrasinin yerleşmesine ve istikrara ilişkin uygulamalar sadece zamana göre değil, aynı dönemde değişik coğrafyalara, toplumlara göre de farklılıklar içeriyor. Başkanlık sistemi ve parlamenter hükümet sistemi, toplumun tamamının istikrarı ve refahı için etkili bir araç olan demokrasi uygulamalarının tezahürleri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak hiçbir ülkedeki siyasal sistem uygulamasının diğeriyle yeknesak olmadığı, isimleri aynı olsa da içeriği ve yöntemlerinde farklılıklar bulunduğu görülüyor.Siyasal sistem tercihi ve uygulamaları ülkelerin kendine özgün, tarihsel, sosyal ve siyasal geçmişleri, güncel ihtiyaçları ve çevresel faktörlere bağlı olarak oluşur. Burada yaşadığımız, gördüğümüz, bizzat ilişkideyken nasıl çalışıyor, bu sistemin getirdiği nedir, götürdüğü nedir bunları görerek, bilerek yaptığımız tespitler yani teorik ve pratik noktasında yaşadıklarımız, acaba ülkemiz için geleceğe yönelik, ideal olan sistem nedir? Bunu yakalamada birçok fırsatlar sunmuştur."Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD başkanlık sistemi, Fransız yarı başkanlık sistemi, İngiliz parlamenter hükümet sisteminin de bu ülkelerin kendi şartlarının ürünü olduğunu, bunlar üzerinde yapılan modellendirmelerin birebir diğer ülkelere oturmasının, uymasının beklenemeyeceğini vurgulayarak, doğru olanın bu sistemlere esas teşkil eden prensiplerden hareketle her ülkenin kendi durumuna uygun, özgün sistemler oluşturması olduğunu kaydetti.Literatürde dünyada kaç tane başkanlık sistemi uygulayan ülke varsa, o kadar başkanlık sistemi, kaç tane parlamenter hükümet sistemi uygulayan ülke varsa da o kadar parlamenter hükümet sistemi olduğunun açıkça ifade edildiğini aktaran Erdoğan, "Bu sistemlerin hepsi de zamanla krize girmişlerdir. Son yıllarda sıkça yaşanan temsil krizleri ve mali krizler sorunu daha da derinleştirmiştir. Kendini değişen sosyal, siyasal ve tarihsel şartlara göre değiştiremeyen her sistemin bu krizi yaşaması mukadderdir. Güncellemeyen sistemler bu krizi yaşamaya mahkumdur" diye konuştu.Erdoğan, "Yaşanan her kriz yeniden yapılanmanın, reformun da kapısını açıyor. Yeni yönetim stratejilerinin üretilmesini, sivil toplumun güçlendirilmesini, iyi yönetişim arayışlarını, farklılıkların kabulünü ve benzeri gelişmeleri bu çerçevede düşünmek gerekir. Bu arayışların mevcut sistemlerden hareketle yürütülmesinin hiçbir mahsuru yoktur. Korkmaya, çekinmeye de gerek yoktur. Burada rahat olmak lazım. İnsanımızın ülkemizin, milletimizin geleceği için ideal olan neyse onu yapabilmek, uygulayabilmek her halde siyasetçilerin de en önemli görevidir" değerlendirmesini yaptı. Parlamenter hükümet sisteminin Türkiye'de çok uzun yıllar geçmişi olmasına rağmen başkanlık sistemi taleplerinin de hiç eksik olmadığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşanan sorunlar ve topluma yüksek maddi, manevi maliyeti olan krizler ister istemez mevcut sistemin etkinliğinin ve istikrarı sağlamadaki başarısının tartışılmasına yol açmıştır. Bu tartışma beraberinde alternatif arayışları da gündeme getirmiştir. Başkanlık sistemi ülkemizde son 20 yıldır sıkça telaffuz edilir oldu. Bilhassa rahmetli Özal'dan sonra bu konu zaman zaman geri plana düşse de Türkiye'nin gündeminden hiç eksik olmadı denilebilir. Bugün başkanlık sistemine karşı çıkanların da rahmetli olmuş liderleri bile bunları çok açık net konuşmuşlar, hatta bunlarla ilgili kitaplarını yazmışlar. Herhalde kitaplar da kaybolmaz, onlar artık sabittir, orada bunlar delil olarak yer alır.Türkiye'de başkanlık sistemi arayışlarının temelinde yatan en önemli gerekçelerin başında siyasi istikrar arayışı geliyor. Ülkemiz çok partili sisteme geçildiği dönemden beri sık sık siyasi istikrarsızlık krizlerine girmiştir. Bakınız bizim şu 12-13 yıllık iktidarının iki sihirli kavramı vardır; bunun birisi 'istikrar'dır, birisi 'güvendir'. Eğer bu istikrar olmamış olsaydı, bu güven olmamış olsaydı Türkiye gücünü bire üç katlayamazdı. Cumhurbaşkanı seçmekte, hükümet kurmakta zorlanılan hatta demokrasinin kesintiye uğradı dönemler yaşandı. Bu süreçte Türkiye, ağır bedeller ödedi."Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemi arayışlarıyla ilgili ifade edilen önemli gerekçelerden birinin de "başbakanların ve hükümetlerin programlarını uygularken güçlü bir bürokratik direnişle karşılaşmaları" olduğunu ifade ederek, özellikle koalisyon dönemlerinde karar mekanizmalarında atanmış bürokratların, seçilmiş siyasetçilerden daha etkin olduğu kanaatinin sıkça dile getirildiğini söyledi. Erdoğan, "Bunu damdan düşen insan olarak konuşmak lazım. Bizden önce de damdan düşenler bunları gelip bize anlattılar. Benim bir şansım daha var, İstanbul gibi bir şehirde de belediye başkanlığı yapmış olmam, yerelde de neler getirdiğini, neler götürdüğünü... Merkezde de neler getirdiğini, götürdüğünü bizzat yaşadığım için bu konuları teoride kalan değil, teorik-pratik buluşmasını yaşayarak... Cumhurbaşkanı ve başbakanın farklı görüşlerde olması durumunda bürokrasideki atamalar ciddi sorun haline dönüştü, bunu da yaşadık. Bunun da ne getirip götürdüğünü bizzat yaşadım, gördüm. Temsil ve meşrutiyet krizine ilişkin bir diğer önemli gerekçe; Türkiye'de çok parçalı siyasi yapının istikrarsızlıkları körüklediği dönemdir. Başkanlık sistemi tartışmalarına temel oluşturan ve parlamenter hükümet sisteminin zaaflarını anlatan pek çok argüman da vardır" diye konuştu. Sempozyumun açılışına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, ASEM Başkanı Mehmet Akif Kireçci, bazı milletvekilleri, akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı. (Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Bilkent Üniversitesi Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title