2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... Dem Partili Temelli: Sdg'nin Silah Bırakmasını Suriye İktidarı İstemiyor Ki; Siz Neden İstiyorsunuz?
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Biz SDG’ye bakarken artık bu yeni dönemde bir müttefik gözüyle bakabilmeliyiz. Bakabilmeliyiz ki gerçekten güvenlik mimarisini inşa edelim. SDG silah bıraksın… Yok şöyle olsun böyle olsun… SDG’nin silah bırakmasını Suriye iktidarı istemiyor ki; siz neden istiyorsunuz? Dolayısıyla onlar bir entegrasyon yürütüyorlar, orada bir müzakere yürüyor. Biz bu müzakereyi özellikle Türkiye’nin toplumsal barışı ve refahı için neden desteklemiyoruz da sürekli olarak bu müzakerenin karşısına çıkıyoruz" diye sordu.
(TBMM) - Dem Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Biz SDG'ye bakarken artık bu yeni dönemde bir müttefik gözüyle bakabilmeliyiz. Bakabilmeliyiz ki gerçekten güvenlik mimarisini inşa edelim. SDG silah bıraksın… Yok şöyle olsun böyle olsun… SDG'nin silah bırakmasını Suriye iktidarı istemiyor ki; siz neden istiyorsunuz? Dolayısıyla onlar bir entegrasyon yürütüyorlar, orada bir müzakere yürüyor. Biz bu müzakereyi özellikle Türkiye'nin toplumsal barışı ve refahı için neden desteklemiyoruz da sürekli olarak bu müzakerenin karşısına çıkıyoruz" diye sordu.
TBMM Başkanvekili Pervin Buldan'ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul'nda Milli Savunma Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
DEM Parti Grup Başkanvekili ve Muş Milletvekili Sezai Temelli, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın bütçeye ilişkin sunumlarının ardından söz aldı. Temelli, şu ifadeleri kullandı:
"Evet, böyle gün sonu esnafın Z raporu alır gibi bir halimiz var bizim grup başkan vekillerinin. Oysa gün içinde de siyaset devam ediyor. Dolayısıyla bununla ilgili de belki söz kurmamız gerekiyor ama bir telaş, bir acelecilik nedense bu bütçe döneminde karşımıza çıkıyor. Oysa bugün önemli şeyler oldu. Merkez Bankası 150 baz puan faizleri indirdi. Aslında bu indirim bile bu dezenflasyon programının ne kadar başarısız olduğunu gösteriyor. Çünkü dünyada hala en yüksek enflasyon, en yüksek faiz oranı bizde. Dolayısıyla Merkez Bankasının faizleri enflasyona yakın bir orana indirememesi bile durumun ne kadar kötü olduğunu gösteriyor. Ayrıca yine bugün Türkiye'de asgari ücret konuşuluyor ama burada Türkiye'nin bu kadar önemli gündemlerine değinme olanağı olmuyor.
" Türkiye'nin önceliği silah olmamalı, militarizm olmamalı"
Evet Sayın Kacır, sizinle başlamak istiyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanısınız ve yanınızda Milli Savunma Bakanı oturuyor. Bu iki bakanlık neden yan yana oturuyor? Neden mesela yanınızda Sağlık Bakanı yok? Oysa Türkiye'de özellikle sağlık sorunun çözümünde Teknoloji Bakanlığı'nın ne kadar önemli bir rolü olabilirdi. Ama siz Savunma Bakanıyla yan yanasınız. Bu yan yanalık bir tesadüf değil; aslında bir zihniyeti bize gösteriyor. ya da neden Eğitim Bakanı yanınızda değil? Değil mi? Yeni nesillerin yetişmesinde teknoloji önemli bir başlık. ya da Tarım Bakanı olabilirdi yanınızda. Bakın, bakanlığınıza bağlı birçok tarımsal alanla ilgili birim var. Ama siz Savunma Bakanıyla yan yanasınız. Çünkü sizin teknolojiye yaklaşımınız militarist bir yaklaşım. Konuşmanızda da bunu bütün ayrıntılarıyla gördük. O kadar iştahlı konuşuyordunuz ki savunma sanayii ile ilgili teknolojik gelişmelere… Oysa Türkiye'nin önceliği silah olmamalı, militarizm olmamalı. Dolayısıyla esas performansı ekonomide, toplumda arayacağımız şey; tarım, eğitim, sağlık olması gerekirken, teknolojinin bu meseleleri önemsemesi gerekirken, biz füzeyi havadan havaya nasıl atarız hikayesi bizim için bir başarı öyküsü. Oysa bu kadar militarist bir akılla yaklaşan bir teknoloji, ister istemez ekonomide de karşımıza bu denli büyük sorunların çıkmasına neden oluyor."
Bakan Kacır'a, "Sayın Bakan, büyüme rakamlarına baktınız mı" diye soran Temelli, " Türkiye'nin son büyüme rakamlarında tarım yüzde 13 gerilemiş. Büyümeyi sektör olarak inşaat sektörü taşıyor; sanayi ve teknoloji değil. Dolayısıyla da aslında sıkıntının yattığı yerler buralar. Buralara yoğunlaşmak gerekirken siz özellikle bu gelişmeleri silah sanayine, teknolojik gelişmeleri giderek daha fazla militarist bir aklın içine taşıyorsunuz ki bu kabul edilebilir değil" ifadelerini kullandı.
Temelli, Bakan Kacır'ın 6 bin kadın girişimciye olan sağlandığı sözlerini hatırlatarak, "Bu ülkede kadın yoksulluğu rakamına, kadın işsizliği rakamına ve kadınların şu andaki sosyal yaşamdan dışlanma rakamlarına baksanız bu 6 bin rakamı övünülecek bir rakam değil. Oysa elinizdeki kaynağın büyük bir çoğunluğunu o cari harcama, yani silaha aktarıyorsunuz. Oysa bu alanlara daha çok kaynak ayırsanız belki de toplumsal barış adına çok daha önemli bir adım atmış olursunuz" diye konuştu.
"Oysa savunma bir kamu hizmetidir..."
DEM Partili Temelli, Milli Savunma Bakanlığı bütçesine dair, şunları kaydetti:
"Sayın Güler, tabii böyle bir Teknoloji Bakanı yanınızda oturunca işleriniz kolaylaşıyor. Çünkü daha fazla militarist şeyi oradan dinledik. Ama sizi de dikkatle dinledim. Özellikle güvenlik mimarisinden bahsettiniz. Fakat biliyorsunuz ki güvenlik mimarisi deyince bizde aklımıza ilk gelecek şey NATO'dur. Dolayısıyla biz bir NATO üyesiyiz. NATO'nun güvenlik mimarisine tarihsel olarak baktığınızda en önemli şeylerden biri Soğuk Savaş dönemi güvenlik mimarisiydi. Biz o dönemde izlediğimiz politikalarla başımıza ne işler açtığımızı biliyoruz. Ondan sonra NATO, soğuk savaştan sonra güvenlik mimarisi olarak karşımıza neyi getirdi? Jandarma-devlet güvenlik mimarisini getirdi ve Ortadoğu başta olmak üzere bütün dünyayı terörize etti. Hani sürekli bu 'terör, terör, terör' diye anlatıyorsunuz ya; tam da güvenlik mimarisinin ürettiği bir şeydir. Neden-sonuç ilişkilerine baktığınızda bu karşınıza çıkar ve 90'lardan itibaren bütün dünyayı kapladı. Bunun da en çok bedelini Ortadoğu katlandı. Irak katlandı, Suriye katlandı, Türkiye katlandı, Filistin katlandı.
Şimdi yeni bir güvenlik mimarisi inşa ediliyor. Biz farkında olarak ya da olmayarak bu güvenlik mimarisinin bir parçasıyız. Yani biz kendi güvenlik mimarimizi falan inşa etmiyoruz. Bakın, Ortadoğu'da aldığımız pozisyon, Filistin meselesi ve diğer bütün her şeyi yan yana koyduğunuzda bu güvenlik mimarisinin bize güvenlik sağlamayacağı ortada. Trump ne dedi? 'Artık adı Savunma Bakanlığı olmayacak' dedi. 'Savaş Bakanlığı olacak' dedi. Oysa savunma bir kamu hizmetidir; bir kamu hizmeti olarak üretilmesi gerekir. Yani bir ülkenin yurttaşlarının gerçek anlamda bir savunma hizmetine sahip olması arzulanır ve bu kapsamda güvenlikten bahsedilir. Oysa savaş bakanlığı aklıyla yapılandırılan bir güvenlik mimarisinin içinde yer alacaksanız, bir süre sonra siz de çıkıp şunu söyleyebilirsiniz: 'Bakanlığımızın adını değiştirelim; artık savunma değil, savaş bakanlığı olsun' Eğer bu anlayışla devam ederseniz, dolayısıyla siz de adınızı değiştirmek istersiniz.
"SDG'nin silah bırakmasını Suriye iktidarı istemiyor"
Şimdi dönüp baktığımızda konuşmanızda özellikle Suriye ile ilgili önemli bir kısım vardı. Şimdi, bizim için güvenlik dediğimiz mesele her şeyden önce Kürt meselesinin demokratik çözümüne bağlı olarak Türklerin ve Kürtlerin birlikte var edeceği politika, dış politika ve gerçek anlamda bir güvenlik mimarisine bağlı. Dolayısıyla biz SDG'ye bakarken artık bu yeni dönemde bir müttefik gözüyle bakabilmeliyiz. Bakabilmeliyiz ki gerçekten güvenlik mimarisini inşa edelim. SDG silah bıraksın… Yok şöyle olsun böyle olsun… SDG'nin silah bırakmasını Suriye iktidarı istemiyor ki; siz neden istiyorsunuz? Dolayısıyla onlar bir entegrasyon yürütüyorlar, orada bir müzakere yürüyor. Biz bu müzakereyi özellikle Türkiye'nin toplumsal barışı ve refahı için neden desteklemiyoruz da sürekli olarak bu müzakerenin karşısına çıkıyoruz?
Şu anda Suriye'deki merkezi hükümet ile SDG arasındaki görüşmeler, 10 Mart Mutabakatı… Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı da bu konuda olumlu görüş açıkladı. Şimdi, siz bir iktidarsınız; iktidarın başındaki görüşle neden çelişiyorsunuz? Biz burada zorlanıyoruz anlamayı… Yani dolayısıyla bu kadar özerk misiniz? Bunların hepsini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde; güvenlik mimarisinden tutun da SDG meselesine, Suriye meselesine, Irak'a kadar aslında bu konseptin artık bugünün koşullarında bir barış aklıyla, bir kamusal akılla, bir toplumsal yarar aklıyla üretilmesi gerektiğine inanıyoruz."




















