Haberler

1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tarhan: "Günümüzde hakimiyetin ve üstünlük sağlamanın silah ve kol gücünden çıkarak bilgi ve teknolojinin eline geçtiğini görenler, eski veya yeni medya...

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Günümüzde hakimiyetin ve üstünlük sağlamanın silah ve kol gücünden çıkarak bilgi ve teknolojinin eline geçtiğini görenler, eski veya yeni medyanın zihin işgalindeki rolünü daha iyi anlayacaklardır" dedi.

Tarhan, 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi kapsamında, başkanlığını gazeteci Abbas Güçlü'nün yaptığı oturumunda, "Medyanın içselleştirme ve zihin işgali boyutu" konulu sunum yaptı.

Psikolojik savaş yöntemleri olarak bilinen yöntemlerden bazılarının medyanın propaganda gücünü kullandığına dikkati çeken Tarhan, şunları kaydetti:

"Zihin kontrolü veya beyin yıkama olarak bilinen yöntemde insanların duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirmek için kullanılan bazı teknikler şunlardır; dikkati çekebilmek, beden dilini kullanabilmek, ilgi uyandırabilmek, istek uyandırabilmek, evrensel değerleri vurgulamak, 'başka çözüm yok' duygusu uyandırabilmek, teslimiyetçi telkinlerde bulunmak, ucu açık sorular sormak, esprilerle belirli fikirleri telkin etmek, sanatsal değerleri kullanmak, internet taarruzunda bulunmak."

Prof. Dr. Tarhan, toplumsal algılamaları değiştirmek için kullanılan yöntemler olan eşikaltı algılamayı etkilemek, bilinçaltı mesajları kullanma, şok olaylar ve propaganda tekrarı gibi yöntemlere değinerek, bu şekilde insanların ruh haline etki edip, sonuç almak isteyenler savaşta, ticarette veya kültürel endoktrinasyonda yollar aradıklarını dile getirdi.

Kazanma ve hakim olma duygusu gibi evrensel duyguların en iyi ifade edildiği alanın medya alanı olduğunu anlatan Tarhan, "Medyanın zihinsel değişim yapmada etkin rolünün iyi bilinmesi gerekmektedir. Günümüzde hakimiyetin ve üstünlük sağlamanın silah ve kol gücünden çıkarak bilgi ve teknolojinin eline geçtiğini görenler eski veya yeni medyanın zihin işgalindeki rolünü daha iyi anlayacaklardır" diye konuştu.

Üçüncü dünya savaşında en önemli unsurun yeni medya olacakmış gibi gözüktüğüne değinen Tarhan, yeni medyanın bu konuda yazılı medyadan daha baskın çıkacağına inandığını dile getirdi.

Tarhan son olarak, gençliğe vicdani değerler denilen duygusal ve sosyal zeka gibi değerlerin öğretilmesinin önemli olduğunu belirterek, yüksek değerlere göre düşünmeyi isteyen nesillere ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Prof. Dr. Kemal Sayar

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar ise "Medya üzerinden gelen kültür asimilasyonu" başlıklı konuşmasında, kültürel asimilasyonun, toplumun kendi değerlerine sahip çıkamayıp, farklı kültürlerden olumsuz etkilenerek, giderek o kültüre benziyor olması olduğunu söyledi.

Kültürel yozlaşmanın sadece ekonomik ve siyasi güçler etkisiyle olmayıp, günümüz dünyasında küreselleşme araçlarından biri olan televizyon sayesinde farklı kültürlerin etkisi altında kalmayı kolaylaştırdığına vurgu yapan Sayar, şöyle devam etti:

"Televizyonda yayınlanan dizilerin, yarışma programlarının, filmlerin insanlar üzerindeki bu olumsuz etkileri toplumun bozulmasına, hatta insanların kendi değerlerini değersizleştirip, başka kültürleri yüceltmesine ve benimsemesine sebep olabilmektedir. Küreselleşmenin etkisiyle kültürel bir değişim içerisinde olan toplumumuz, batı kültürünün hakimiyetinden ve baskısından etkilenmekte ve bu etkiyle şekillenmektedir."

Sayar, dizilerde gösterilen ilişkiler, kullanılan mekanlar, yaşam standartlarının toplumdaki manevi değerlere olan inancın azalmasına, toplumun ahlaki çöküntüye uğramasına ve kendi öz değerlerinden uzaklaşmasına neden olduğunu ifade etti.

Araştırmaların magazin programların Türk kültür dokusunu bozduğuna, değiştirdiğine yönelik olduğunu dile getiren Sayar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu olguya rağmen, insanların en çok bu programları izlemeyi tercih etmesi de oldukça anlamlıdır. Magazin programlarının, dizilerde gösterilen yaşantıların, hemen tüketmeye yönelik verilen mesajların günümüz toplumunca çabucak emildiği görülmektedir. Lüks yaşamak, çabuk tüketmek, insan ilişkilerinde bencilliğin öne çıkması, televizyondaki programlar aracılığıyla toplumumuza aşılanmaktadır. Artık hemen tüketim toplumumuzun diline, yaşantısına yapışmış hale gelmiştir."

Prof. Dr. Sayar, çocuklara yönelik çizgi filmlerde dahi şiddetin ön plana çıkmasının da bugünün gençlerinin şiddet diliyle büyümesini etkilediğini söyledi.

Dizilerde geçen, kolay yolla para kazanma, hemen kurulan ve hemen biten romantik ilişkiler, hızla evlendiren evlilik programları, okul derslerinin, eğitimin değil de arkadaşlık ilişkilerindeki yozlaşmaların ön plana çıktığı dizilerin, günümüz gençlerini, yetişkinlerini olumsuz yönde etkilediğini anlatan Sayar, şunları kaydetti:

"Gençlerimiz, yetişkinlerimiz, toplumdaki her bir bireyimiz, televizyonda yayınlanan, formatları batı kültüründen alınmış programlarla bir örnekleştirilmeye çalışılmaktadır. Terörün, cinayetin, şiddetin, günü birlik ilişkilerin, günlük evliliklerin, hemen para kazandıran yarışmaların, yozlaşan ilişkilerin gösterildiği kara kutu, kültürümüzün de, kendi öz değerlerimizin de kararmasına neden olmaktadır."

Prof. Dr. Sayar, popüler kültürün herşeyi yavanlaştırıp, basitleştirdiğini ve köşelerini törpüleyerek, kolay tüketilebilir bir hale getirildiğini kaydetti.

Televizyonun belli kültürleri yaygın hale getirebildiğini belirten Sayar, "Televizyon üzerinden dilimize sirayet eden çok sayıda cümle var. Televizyon hepimiz için bir iltica, kaçma yeri. Kendimizi rahatlatma, günlük hayatın dertlerinden uzaklaşarak adeta ninniler söyleyen bir yerdir" diye konuştu. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Nevzat Tarhan Kemal Sayar Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title