CHP TBMM Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta Faaliyet Gösteren Terör Örgütüne Yönelik Müdahalesi İçin Çok Uygun Bir Zeminin Oluştuğunu Söyledi. Teröre Sahip Çıkılmasına Hiçbir İleri Demokraside Yer Olmadığını Söyleyen Baykal, "Silahı Bırakın, Gelin Konuşalım Derseniz Terör Yapma Tehdidini Bile İçinize Sindiriyorsunuz Demektir. Bir Elinde Silah, Bir Elinde Müzakere Girişimi Mümkün D...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren terör örgütüne yönelik müdahalesi için çok uygun bir zeminin oluştuğunu söyledi. Teröre sahip çıkılmasına hiçbir ileri demokraside yer olmadığını söyleyen Baykal, "Silahı bırakın, gelin konuşalım derseniz terör yapma tehdidini bile içinize sindiriyorsunuz demektir. Bir elinde silah, bir elinde müzakere girişimi mümkün değildir" dedi.
CHP TBMM Grup Toplantısı'nda bir konuşma yapan CHP lideri Baykal, Trakya'da yaşanan sel felaketine işaret ederek, Bulgaristan'ın baraj kapaklarını açmasından kaynaklanan sıkıntının her yıl yaşandığını, bu sıkıntının giderilmesi için hükümetin biran önce adım atması gerektiğini ifade etti. Bu haftanın 24 Kasım haftası olduğunu belirterek öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutlayan Baykal, Türkiye'de eğitim sorunlarının ihmal edildiğini, bunun bedellerinin ağır olacağını söyledi. Türkiye'nin eğitim konusuna
inançla, kararlılıkla sahip çıkması gerektiğini dile getiren Baykal, eğitime sahip çıkılmasının temelinin de öğretmene sahip çıkmak olduğunu vurguladı. Türkiye'de öğretmenlerin yüzde 90'ının borçla yaşadığını söyleyen Baykal, "Öğretmenler borca batmıştır. Öğretmenler, kendi manevi sorunlarıyla boğuşmak zorunda bırakılmıştır. Öğretmenlerimizin yüzde 23.5'i ek iş yapıyor, aldıkları maaşla geçinemiyor. Öğretmenlik bir ek iş haline gelmektedir. Yüzbinlerce öğretmen adayı iş bulamaz, tayini yapılamaz durumdadır.
Öğretmenliği bir fason uğraş, sözleşmeyle zaman zaman yapılacak bir iş haline getirme politikası bilinçli olarak uygulanmaktadır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin terörle mücadelede yeni bir viraja yaklaştığını dile getiren Baykal, terörün günlük yaşamın bir parçası haline geldiğini belirtti. Tezkereden bu yana bazı gelişmelere tanık olduklarına işaret eden Baykal, Iraklı ve Kuzey Iraklı yöneticilerin Türkiye'nin müdahale hakkına sahip olduğunu söylemeye başladıklarına dikkat çekti. Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye'nin tepkisinin aşırı ve ölçüsüz olmamasını talep ettiğini hatırlatan Baykal, Türkiye için çok uygun bir zeminin oluştuğunu vurguladı.
Genelkurmay Başkanı'nın bir süre önce müdahalenin yararlı olacağını, hazırlıkların tamamlandığını ve direktif beklediklerini söylediğini kaydeden Baykal, "Buraya gelmeyi arzu etmiştik ve buraya geldik. Şimdi bunun meyvesini almamız lazım. Nedir meyvesi, Türkiye'nin gönlünü almaya yönelik birkaç söz mü? Derhal Irak sınırları içindeki PKK kampları dağıtılmalıdır. PKK, Irak'tan Türkiye'ye saldırma zeminini kaybetmelidir. Bunu talep etmek hakkımızdır" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın, kış gelmeden müdahalenin yapılacağını söylediğini hatırlatan Baykal, kısa bir süre önce ise 'bizim için önemli olan silahların bırakılmasıdır' ifadelerini kullandığına dikkat çekti. Silahların bırakılması söyleminin PKK söylemi olduğunu savunan Baykal, bunun bir pazarlık stratejisi olduğunu kaydetti. Baykal, "Elinde silah olan tarafın, kendi takdiriyle, belli bir bekleyiş içinde, şimdilik, bir süre için silah kullanmayacağını ifade etmesidir. Silahların bırakılmasını ifade etmek, karşı
tarafın elinde silah bulundurmasına teslim olmak demektir. Bu kabul edilemez" diye konuştu. Türkiye'nin bu konudaki haklılığını kabul ettirdikten sonra müzakere platformuna doğru yönelmeye başladığını ifade eden Baykal, müzakerenin, her çatışmanın en sonunda ortaya çıkabilecek bir konu olduğunu belirtti. Müzakerenin, ancak tarafların talepleri kabul edilebilir noktaya geldiğinde söz konusu olabileceğini bildiren Baykal, son dönemde Türkiye'de önemli demokratik açılımlar gerçekleştirildiğini ve taleplerin
artık bireysel hak ve özgürlüklerin ötesinde etnik temelde devletin yapısına yönelik talepler haline geldiğini ifade etti. Baykal, "Vatandaşların devleti olmaktan çıkacağız, kimliklerin devleti haline dönüşeceğiz. Bu film Irak'ta yaşanıyor. Yüz binlerce insanın canına maloldu. Bundan bir güzellik çıkmaz. Çıksa çıksa Irak'ın zenginliklerinin daha rahat paylaşılması sonucu çıkar" dedi.
Türkiye'nin en ileri demokrasiye, en ileri insan haklarına kavuşması gereğini kabul ettiklerini, bu konuda Türkiye'nin hiçbir ülkeden geri kalmasını içlerine sindiremeyeceklerini söyleyen Baykal, ancak demokrasi ve insan hakları diye ulusal bütünlüğün bilinçli bir şekilde bozulmasına, çarpıtılmasına, insanların etnik ayrımcılık, mezhep ayrımı diye birbirine girmesine sonuna kadar karşı olduklarını vurguladı. Baykal, iktidarın politikalarını eleştirerek, "Ya bunun sizi götürdüğü yerin farkında değilsiniz,
ya da mecaliniz kalmadı. 3. bir ihtimal var ama onu söylemek istemiyorum" dedi.
Terörün, kimsenin imtiyazı olamayacağını, kimseye hukukun üstünde bir konum sağlayamayacağını vurgulayan Baykal, buna izin verilmesi halinde toplumda barış ve kardeşliğin sağlanamayacağını dile getirdi. Terörü meşrulaştırmak ve olağanlaştırmanın hiçbir şart altında kabul edilemeyeceğini kaydeden Baykal, terörü bizzat uygulayan kadar meşru sayanların da aynı oranda yanlış ve tehlikeli bir iş yaptıklarını ifade etti. Teröre sahip çıkılmasına hiçbir ileri demokraside yer olmadığını söyleyen Baykal, "Silahı
bırakın, gelin konuşalım derseniz terör yapma tehdidini bile içinize sindiriyorsunuz demektir. Terörün zamanlamasına yönelik bir talebiniz var demektir. Bu perişanlıktır, zavallılıktır. Bir elinde silah, bir elinde müzakere girişimi mümkün değildir. Bir kişinin dahi elinde silah varsa bu uzlaşma arayışı inandırıcı olmaz" diye konuştu.
Türkiye'nin bir süredir bir ekonomi politikası uyguladığını kaydeden Baykal, ekonominin temel ölçümlerinin kabul edilemez bir şekilde bozulduğunu, olağanüstü bir dış ticaret açığının ortaya çıktığını ileri sürdü. Türkiye'nin bunu taşımasının mümkddr. PKK, Irak'tan Türkiye'ye saldırma zeminini kaybetmelidiün olmadığını kaydeden Baykal, AK Parti iktidarı döneminde 113 milyar dolar dış ticaret açığı verildiğini söyledi. Baykal, bu açığın düşürülememesinin, Türkiye ekonomisini sürekli kanayan, dışarıdan acil
kana ihtiyacı olan, ancak o kan gelirse kurtulabilecek bir hale getirdiğini vurguladı.
BAYKAL'DAN GAP ÇIKIŞI
Baykal, GAP Projesi'nin Türk ekonomisi için önemine de işaret ederek, bu projeye yeterli kaynağın aktarılmamasından yakındı. Projenin biran önce tamamlanması gerektiğini dile getiren Baykal, bunun Türkiye'ye çok büyük faydası olacağını, bölgenin kalkınmasına ve terörün sona ermesine önemli katkılar yapacağını ifade etti. İstanbul'da Arap şeyhlerine yaptırılacak ikiz kulelere kaynak aktarmak yerine, kaynakların GAP gibi projelere kaydırılması gerektiğini dile getiren Baykal, yılda birkaç milyar doların bu
projeye aktarılmaması nedeniyle, bunun oluşturacağı büyük zenginliğin, barışın, kardeşliğin sağlanmasının mümkün olmadığını ifade etti. Baykal, Türkiye'nin biran önce kendi kaynaklarına yönelmesi gerektiğini dile getirdi.
(ZÇ-MAY-NÇ-ÖK-Y)