Belediye İş Sendikası Samsun Şubesi Olağan Genel Kurulu...(1)

Türk-İş'e bağlı Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 46-48'inin "Baron" dediği 3 bin 876 aileye gittiğini belirterek, bütün sorunların çözümünün doğrunun yanında saf tutmak olduğunu söyledi.

Sendikasının Samsun Şubesi'nin Büyük Samsun Oteli'nde gerçekleştirilen 8. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Nihat Yurdakul, Türk-İş yönetimini eleştirerek, "Biz hamallık istiyoruz. Emekçi halkımızın, insanlarımızın, ülkemizin yararına atılacak bir adımda bedeli ne olursa olsun ödemeye hazır olarak bu görevi yapmaya hazırız. Samsun'daki birlikteliğinizi Türk-İş genel kurulunda da gösterin" dedi.

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ile Canik Belediye Başkanı Osman Genç, çok sayıda sendika temsilcisi ve üyelerin katıldığı genel kurulda, yüzyıllardır bu coğrafyanın rahat bırakılmadığına dikkat çeken Yurdakul, uluslararası sermayenin çıkarları ve baronların menfaatleri için Türkiye'nin çevresinde kadın-çocuk-yaşlı-genç denilmeden insanların öldürüldüğünü vurguladı.

25 yıldır Türkiye'de de kan döküldüğünü dile getirerek, ABD emperyalizmini kınayan Yurdakul, 2007'nin Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerden dolayı çok önemli olduğunu ve ülkenin gerilmemesi gerektiğini kaydetti. Yurdakul, "Uzlaşı ve sağduyu içinde seçimler yapılmalı. Bireysel ve siyasi çıkarlar bir tarafa bırakılıp ülkemizin 80 milyon insanının hak ve menfaatleri korunmalı. Ülkede gerginlik oluşturulmamalı. Bu ülke hepimizin. 80 milyonun barış içinde yaşayabileceği potansiyelimiz var. Ülkemizde kargaşa çıkarmak isteyenlere biz de uşaklık, taşeronluk yaparsak barış içinde yaşama imkanını bulamayız" diye konuştu.

Sorunların çözümü olduğuna değinirken, "Bireysel çıkarları öncelikle bir kenara bırakacağız, doğrunun yanında saf durup, yanlışın karşısında olacağız" diyen Yurdakul, kim doğru yapıyorsa düşüncesine, boyuna, rengine bakılmaması gerektiğini açıkladı. Yurdakul, "Biz bugüne kadar böyle yapmadık. Bugünkü hükümeti kastetmiyorum ama bu ülkeyi yönetenler 'aldıkları kararları ülke çıkarlarına alabildi' demek doğru değil" iddiasında bulundu.

Parlamenter sistemin en iyi sistem olduğunu ve güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederken, seçimlerde partizanca yaklaşımlardan uzak durulması uyarısında bulunan Yurdakul, şöyle konuştu:

"PARTİZANLIKLARDAN KURTULMAMIZ LAZIM"

"Biz böyle yapmadık. Türkiye'de 25 milyon çalışan nüfus var. 12 milyonu sanayi ve hizmet sektöründe. 80 milyon insanımızın yararına bir araya gelip de en etkin silah olan oyumuzu doğru kullanabilirsek bu ülkede yaşanan sorunları ortadan kaldırabiliriz. İstediğimiz partiyi iktidar yapar, ülkemizin ve insanımızın çıkarlarına uygun hareket etmemişlerse iktidardan indiririz. Ama biz bugüne kadar partilerin programlarına, tüzüklerine bakmamışız. Seçim günü gitmişiz, dededen kalma, evimizde amblemleri olan, beynimize işlemiş partilere sandıkta oy vermişiz. Bir işe yaramadı. Bunun adı partizanlıktır. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı'nın partisinden bana ne. Hizmet yapıyor mu? İnsanlara 1 adım gidiyor mu? Ben 5 adım giderim. Böyle değerlendirmeler yapılmalı. Biz doğrunun yanında olmalıyız. Bize bugüne kadar böyle baktırmadılar. Partizanlıklardan kurtulmamız lazım."

Türkiye'nin baronlardan da kurtulması gerektiğini vurgulayan Yurdakul, "Bir aile ki bir tefeciye faize takılmış, o ailenin iflah olması mümkün mü?" diye sorarak, Türkiye'deki iş verimi ve barışını arttıracak, sokaktaki işsizliği önleyecek siyasi yapının desteklenmesinin önemine işaret etti.

Ülkelerin kalkınması için örgütlülük ve eğitimli olmanın olmazsa olmaz şartlar olduğuna dikkat çeken Yurdakul, Türkiye'de 25 milyon çalışanın üye olması gereken birbiriyle cebelleşen 104 sendikanın varlığına değindi. Yurdakul, "Ben bu sendikaların 7 yıldır bir şey ürettiklerini görmedim. İş verimini arttıracak çaba içine girdiklerini de görmedim. Çünkü ülkemizde örgütlü toplum istenmiyor. Bunu, baron dediğim 3 bin 876 aile istemiyor. Olmaması için de her türlü tazyiki yapıyorlar. Geçmiş hükümette TİSK Genel Başkanı Sayın Baydur çıkıp TV'lerde 'Ben iş güvencesini, iş yasasındaki şu maddeleri başbakanın sümeninde bir yıldır bekletiyorum' diyebiliyor. Nasıl bekletebilir? AB'ye girmeye çalışıyoruz. AB'deki hiçbir işyeri işe işçi alırken 'Hangi sendikaya üyesin?' diye sormuyor. Herhangi bir sendikaya üye değilse işe almıyor. Eğer onlar doğru ise biz yanlışız ve bu yanlışa son verilmeli" diye konuştu.

Yurdakul, Türk-İş'i de eleştirdi. Türk-İş yönetiminin 2 yıl önce "Evet" dediği sosyal güvenlik yasasına son sayısındaki dergisinde "Çöktü" dediğini söyleyen Yurdakul, "Yönetime yasa geçmeden önce 'Hoşumuza gitmeyen maddeler varsa hükümete bildirelim' demiştim. Buna rağmen ilgili komisyonun hazırladığı tasarıya Türk-İş 'Evet' demişti. Şimdi de 'Çöktü' diyor. Ben bunu eleştiririm. Artık bireysel çıkarcılığı, kendimizi kurtarma anlayışını bırakalım. Gelin hep birlikte Türk-İş'i kurtaralım. Türk-İş gerçek işlevine dönsün. Ülkeye faydası olsun. Ricam şudur: Belediye-İş emrinizde, gelin birlikteliğinizi Türk-İş'i genel kurulunda gösterin. Yönetim anlayışı değişmeli. Aday maday yok, biz hamallık görevi istiyoruz. Daha iyi olması için emrinizdeyiz" şeklinde konuştu.

(AG-AG-MEF-Y)

Haberler