Wolfowıtz, Ali Babacan ile Biraraya Geldi

Dünya Bankası Başkanı Wolfowitz, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İstanbul Ortaköy'deki Feriye Lokantası'nda biraraya geldi. Birlikte öğle yemeği yiyen Wolfowitz ile Babacan yemeğin ardından basın açıklaması yaptı. Babacan konuşmasında hükümetin ilk dönemlerinden bu yana Dünya Bankası ile ilişkilerinin gelişerek devam etmekte olduğunu belirterek, "Ülkemiz 2006 yılı içerisinde Dünya Bankası ile en yüksek rakamlarla çalışan 3. büyük ülke olmuştur ve bugüne kadar sağlanan finansman rakamı 18.5 Milyar Dolara kadar ulaşmıştır. Özellikle yapısal reformlar bakımından Dünya Bankası ile yaptığımız çalışmanın finansman boyutundan öte teknik boyutu daha önemli. Çalışmalarımızı sosyal güvenlik, kamu mali yönetimi, kamu yönetimi, yatırım ortamı, işgücü ortamı, kredi ve sermaye piyasaları gibi geniş bir alanda yürütmeye devam edeceğiz. Çalışmalarımızın odağı, Türkiye'de istihdamın arttırılması ve işgücü piyasalarının gelişmesi olacaktır' dedi. Wolfowitz'in Türkiye'ye ilk defa 30 yıl önce gelmesine rağmen Türkiye'yi çok iyi bilen bir kişi olduğunu belirten Babacan, ' Dünya Bankası Başkanı olarak Türkiye'ye verdiği güçlü destek ve bize sağladığı hem kişisel hem de kurumsal destek için kendisine teşekkür ederim" dedi.

"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ TÜRKİYE'Yİ OLDUĞU KADAR AB'Yİ DE ZENGİNLEŞTİRECEKTİR'

Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz sabah başbakan ve devlet bakanı ile yapılan görüşmelerin çok verimli geçtiğini dile getirerek, "Türkiye'ye ilk 30 yıl önce gelmiştim. Ekonomik gelişmenin son krizden bu yana etkileyici olduğunu söyleyebilirim. Bu dünya bankası başkanı olarak ilk ziyaretim. Türkiye ile Dünya Bankası arasındaki ilişkinin bu kadar iyi olması ve Türkiye'nin en iyi ortaklardan birinin olduğunu görmekten memnuniyet duydum. Aramızdaki işbirliğinin değeri sadece dolarlarla ölçülebilecek cinsten değil, aynı zamanda sorunlara çözüm üretebilme ve beraberce uzmanlığımızı ve tecrübelerimizi biraraya getirerek sorunları çözebilme hedefi taşıyoruz. İnanıyorum ki bu ortaklık, uzmanlığımızı sadece Türkiye ile paylaşmak değil, Türkiye'nin de uzmanlığını diğer ülkelerle paylaşılmasını sağlayacaktır. Ama en önemli şey bu gelişme sadece Türkiye'ye değil tüm bölgeye gelişme sağlayacaktır. Ben ve meslektaşlarım ikna olduk ki; Türkiye'nin AB üyeliği Türkiye'yi olduğu kadar AB'yi de zenginleştirecektir' dedi. Başbakan Erdoğan'ın Afrika zirvesi için önümüzdeki günlerde Etiyopya'ya yapacağı ziyaretten memnuniyet duyduğunu da ifade eden Wolfowitz, ' Ümit ediyorum ki yoksul ülkelere yardım edilmesi konusunda Türkiye'nin girişimci sektöründen faydalanma imkanı sağlanabilecek" dedi.

Toplantı sonunda basının sorularını da yanıtlayan Wolfowitz, Tony Blair'in birkaç gün önce G8'in Hindistan ve Çin'i de dahil ederek genişletilebileceği konusunda düşüncelerinin sorulmasına cevap olarak, "G-8 gittikçe büyüyen bir örgüt. Gelişmeleri takip etmesi gerekiyor. Son yapılan toplantılarda zaten büyüyen ülkeler de davet ediliyordu" dedi.

WOLFOWİTZ, BLAİR'İN IMF VE DÜNYA BANKASININ BİRLEŞMESİ YÖNÜNDEKİ AÇIKLAMALARI İLE İLGİLİ OLARAK: "İKİ KURUMU BİRDEN NASIL YÖNETİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMEM"

İngiltere Başbakanı Tony Blair'in IMF ve Dünya Bankası'nın birleştirilmesi yönündeki açıklaması ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine ise Wolfowitz, iki kurumun yakın çalışan kurumlar olduğunu ancak şimdilik böyle bir birleşmenin söz konusu olmadığını söyledi. Dünya Bankası Başkanı, "Fakat iki kurum arasında ayırıcı özelliklir var ve bunları muhafaza etmekte fayda var. Kendi adıma Dünya Bankasını yönetmek zor bir durum. İki kurumu birden nasıl yönetileceğini düşünmek bile istemem. Tabi böyle bir durum olursa bu da başkasının problemi" diye konuştu.

"TÜRK EKONOMİSİNİN GİDİŞATI SON DERECE İYİ"

Wolfowitz, Türkiyenin sosyal güvenlik reformu ve özellleştirme konularda bazı gecikmeler yaşaması karşısında Dünya Bankası'nın endişe duyup duymadığı ile ilgili soruya, "Dünya bankası olarak biz işin kolay kısmını yapıyoruz. İşin zor kısmı Başbakan ve bakanların aldığı kararlar. Bu kararlar ilk başlarda acı ver zor olabilir ancak faydaları uzun vadede görülür. Takvime karar verecek olan kişiler Başbakan ve Bakanlar olacaktır. Hem başbakan hem bakanla yaptığımız görüşmelerde hem fikiriz. Türk ekonomisinin gidişi son derece iyi. Dünya Bankası olarak Türkiye ile ortaklaşa çalışmaktan dolayı mutluyuz. Onlar lider konumunda işleri yürütüyorlar. Biz de bunun içinde olmaktan gurur duyuyoruz" cevabını verdi.

Aynı soruya Babacan ise, "Bizim 4 yıldır yaptığımız reformlara ve özelleştirmelere bakarsanız Türkiye tarihinde görülmemiş siyasi iradeyli yapılmış gelişmelerdir. Türkiye'de yapısal reform ve özelleştirme ancak ve ancak hükümet gerçekten istiyorsa ve bu reformların sahibi ise ancak gerçekleşir. Biz dört yıldır Türkiye için en iyisi neyse onu yapıyoruz ve gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken de uluslararası kuruluşlarla çok güzel bir uyum içerisinde ve onların iyi kötü tecrübelerinden faydalanıyoruz. Bahsettiğiniz problemlerde siyasi iradede herhangi bir farklılaşma, gevşeme bu işlerden vazgeçme anlamına gelmez. Son 4 yılda bu gelişmeleri gösteren bir hükümetin bundan sonra daha farklı bir yaklaşım içerisinde olması düşünülemez. Kendi önceliklerimiz ve takvimimize göre yürütüyoruz. Türkiye demokratik ve güçler ayrılığının olduğu bir ülke. Türkiye'de yargı bağımsız. Yargıdaki gelişmeler bizim takvimimizi değiştirirse bunu da gayet olgunlukla karşılamalıyız. Bu kısa vadede ekonomik sonuçları tartışılır ancak uzun vadede iyi işleyen bir devlet yapısının en önemli göstergesidir" dedi.

Haberler