Süper Lig, yoğun fikstürünün tanımını bilmez

Zorlu Kasımpaşa deplasmanında golsüz berabere kalan Sivasspor'un teknik direktörü sevgili Rıza Çalımbay hocam, "Bize yapılan hiçbir takıma yapılmadı. 2 günde bir maç oynatıyorlar. Çarşamba günü Y.Malatyaspor, Cumartesi günü de deplasmanda F.Bahçe ile oynayacağız. Bizden başka bir takımın böyle bir fikstürü yok" şeklinde eleştirilerini dile getirmişti.

Rıza Çalımbay'ın bu eleştirisinin ardından iki gün geçmişti ki TFF, bu hafta sonu oynanacak olan iki maçın tarihini değiştirme kararı aldı. Bu değişimde ana etken şampiyonluk yarışında baş başa kalan Trabzonspor ile Başakşehir'i aynı saatte oynatabilmek mi bilinmez ama eğrisi doğrusuna denk geldi denilebilir. Eğer Fenerbahçe- Sivasspor maçının tarihi değişmeseydi en az (toplam 4 gün) dinlenip maça çıkan takım Sivasspor olacaktı. Bu değişimle birlikte artık yalnız değil.

Ligde 30-31-32. haftaların 'boş gün' olarak dinlenme süreleri tabloda yer alıyor. Trabzonspor maçının 1 gün ileriye kaydırılmasıyla birlikte ligde toplamda en çok dinlenen (8 gün) iki takım, 3 Temmuz Cuma günü karşılaşan Denizlispor ile Gaziantep FK oldu.

Elbette Rıza Çalımbay'ın eleştirisi haklı. Bir ligde koca sezonda sadece 1 kez oynanan hafta içi fikstüründe takımların dinlenme süreleri arasında neredeyse 2 kat fark olmamalı. Bunu ayarlamak çok da zor olmasa gerek. Biraz özen, biraz hassasiyet. Çünkü Sivasspor'un ekstra dezavantajı bu üçlü periyottaki 2 maçını deplasmanda oynaması. Hem dinlenme süresi 4 gün, hem de 2'si deplasmanda. 5 günle en az dinlenme şansı olanlar arasında Kayseri ve Göztepe ise üç maçın ikisini evinde oynama avantajına sahip. En şanslı ise şüphesiz ki İstanbul'dan çıkmayan Kasımpaşa. Hem 2 maçını evinde oynuyor, hem de gittiği deplasman ise komşunuzun çay daveti tadındaki Beşiktaş.

İYİ Kİ TAKIMLARIMIZ AVRUPA'NIN 4 BÜYÜK LİGİNDE DEĞİL

Madalyonun bir de diğer yüzü var elbette. Süper Lig'de koca sezonda bir kez oynanan hafta içi fikstürün tartışmasını yaparken Avrupalı ne yapsın peki? "Beterin beteri var, haline şükret dostum" diye boşuna denmemiş. Fransa kolaya kaçıp ligini sonlandırsa da Bundesliga başta olmak üzere Premier Lig, LaLiga ve Serie A yoğun bir tempo yaptı. Ayrıca salgın öncesindeki ertelemelerden dolayı bazı takımların birkaç maç da fazlası var. Tabloda en az haftaya sahip Süper Lig görülmekle birlikte, ilk maçın başladığı günden hesap ettiğimizde süre olarak yayıla yayıla bitiren yegane lig durumundayız.

PEKİ YA BAYER LEVERKUSEN NE YAPSIN RIZA HOCAM?

En erken başlayan Almanlar oldu. 16 Mayıs'tan itibaren 9 haftalık lig serüvenini 41 günde mükemmel tamamladılar. Kupadaki mesai de cabası. Bayern Münih, 23 Mayıs'ta Frankfurt ile oynayıp, şampiyonluktaki rakibi Dortmund ile hemen 3 gün sonra 26 Mayıs'ta deplasmanda karşılaştı. Ligdeki yarışın yanı sıra 10 Haziran'da kupada Frankfurt ile oynadı. Peki ya Leverkusen ne yapsın Rıza Hocam? 9 haftalık ligde zirve yarışı dışında kupada da randevusu vardı. "5 kez" 2 gün arayla maç oynadılar

Premier Lig'de bitime 4 hafta kalmış olsa da tarihleri belli. Pandemi sonrasında Arsenal'e karşı erteleme maçını hafta içi oynayarak başlayan Man. City sezon bitince en az "58 maçı" tamamlamış olacak. Hatta FA Cup'ta çeyrek final turunu geçmesinin ardından 18 Temmuz'da Arsenal ile yarı final eşleşmesine çıkacak. Ağustos'taki Şampiyonlar Ligi'nde tur atlarsa bu sayılar daha da artacak. Chelsea FA Cup'ta finale çıkarsa; Wolves da Avrupa Ligi'nde ilerlerse maç sayısı artacak örneklerden. LaLiga'da ve Serie A'da son 2-3 haftanın başlama saatleri puan tablosundaki kritiklik arz edecek maçlar nedeniyle henüz belirsiz. Bitiş tarihi ise belli.

Sadece Avrupa'nın devlerini örnek vermiyorum. Liglerdeki 20 takım bu fikstürden etkileniyor. Hafta sayısı ve süreler aşikar. Ayrıca sadece pandemi sonrası diye de düşünmeyin. Bizde hiçbir zaman olmayan, onlarda ise sezon boyunca hafta ortasında oynanan lig maçları var.

"3 günde bir oynama" cümlesinin dezavantaj görülmesi on yıllar önce bir kriterdi. Bugün futbol bambaşka. Teknik, taktik, fizik çok değişti ve gelişti. Avrupa'nın büyük ligleriyle kıyas alenen ortada. Vizyon devrimi şart. Doğru kadro mühendisliği şart. Oyuncu değişiklik sayısının artık 5 sayısına ulaştığı bugünlerde biz hala tribünde oturtacağımız yabancı sayısının kaç olacağı tartışmasındaysak, şapkayı önümüze koyup düşünmenin de zamanı çoktan geçmiş sanki.

Kaynak: Hürriyet / Spor