Ankara: TBMM'de Bülent Ecevit İçin Özel Oturum

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Bülent Ecevit'in sevenlerine şaibesiz, pırıl pırıl, yolsuzlukla hiçbir ilgisi olmayan, bunların kenarından geçmeyen lekesiz bir şöhret bıraktığını söyledi.

TBMM Genel Kurulu'nda eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit anısına gerçekleştirilen özel oturumda Anavatan Partisi adına konuşma yapan Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtuluşoğlu, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli liderlerinden birini kaybettiklerini belirterek, "Ülkemizin başı sağolsun, hepimizin başı sağolsun" dedi.

Gerek özel, gerek siyasi yaşamı ile örnek bir insan olarak gönüllerde taht kuran Bülent Ecevit'i kaybettiklerini ifade eden Kurtuluşoğlu, Bülent Ecevit'in hayatına baktıklarında, hayatı boyunca ülkesi için çalıştığını, ilkelerinden ve kişiliğinden taviz vermeden, aydın ve demokrat çizgisinden eğilmeden azimle mücadele ettiğini gördüklerini belirtti. 32 yaşında milletvekili olarak siyasi yaşamına başlayan Ecevit'in, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonraki seçimlerde tekrar milletvekili seçildiğini, 1961 yılında Çalışma Bakanı olduğunu hatırlattı. Ecevit'in CHP içinde ortanın solu görüşünün öncülüğünü yapmaya başladığını dile getiren Kurtuluşoğlu, 1972'de CHP Genel Başkanı seçildiğini belirtti. 12 Eylül darbesi sonrası Ecevit'in de siyasetten uzaklaştırıldığını, bir süre gözaltında tutulduğunu anlatan Kurtuluşoğlu, Ecevit'in siyasi yaşamını gazetecilik ve şairliği ile birlikte yürüten ender siyasetçilerden bir tanesi olduğunu ifade etti. Kurtuluşoğlu, "Kimsenin kuşku duymadığı bir husus varsa Ecevit'in son yarım yüzyılda Türkiye'nin iç ve dış politikasına damgasını vuran güçlü liderliğidir. Halkın gözünde politikanın ve politikacıların değeri yükselmiştir. Ona ülke çapında böylesine sempati kazandıran esas nedenlerin başında kişiliği ile ilgili özellikleri, dürüstüğü, yüksek ahlakı, efendiliği, alçakgönüllüğü ve hoşgörüsü gelmektedir. İdealist ve hümanist tavrıyla Türk siyasi hayatına yeni bir anlayış getirmiştir. Ecevit siyasi hayatında ve hükümet ettiği zamanlarda devamlı milli çıkarlar konusunda dik durmasını bilmiştir. İşbaşında bulunduğu dönemlerde Türkiye'nin dış ilişkilerini çeşitlendirmeye çalışmış, gerek AB, gerek ABD ile ilişkileri geliştirmeye öncelik vermitir. Ecevit'in vefatı Türkiye için yeri doldurulamaz bir kayıptır. Ruhu şad olsun" şeklinde konuştu.

CHP adına bir konuşma yapan Genel Sekreter Önder Sav ise Ecevit'in devlet mezarlığına defni konusunda yasa önerisi getiren hükümete teşekkür etti. Sav, "Hükümet gibi biz de ölüm haberini alır almaz CHP olarak bir heyet kurup önce GATA'ya, sonra evine, sonra da onursal Genel Başkanlığını yaptığı DSP'ye giderek yardıma hazır olduğumuzu, yapmamız gerekenler varsa yapacağımızı söyledik" dedi. Bülent Ecevit'in siyaset yaşamında Türk siyasetine yeni bir yöntem, yeni bir soluk getirdiğini anlatan Sav, Ecevit'in şair kişiliğini siyasete taşımış dürüst, aydın, demokratik, laik Cumhuriyete gönülden bağlı bir siyaset adamı olduğunu dile getirdi. Sav şöyle konuştu:

"Nazik, efendi, zarif, hoşgörülü, sevecen kişiliğinin altında güçlü, karalı bir siyaset adamı yatmıştır. Akıcı öztürkçeyi siyasete taşımayı bilmiştir. Çalışma hayatını çok yakından ilgilendiren yasaların çıkması için gösterdiği sonuç alıcı çaba ve başarı Türk çalışma hayatını yönlendirmiştir. Tüm işçiler ve gerçek sendikacılar Ecevit'i unutamamışlardır".

1968 yılındaki bütçe konuşmasında sözlerinin onu hep kovaladığını, onun da sözlerini hep izlediğini kaydeden Sav, o bütçe konuşmasında Ecevit'in şöyle dediğini hatırlattı: 'Demokratik rejim içinde en kötü yönetimi, sağcı ve solcu bir dikta yönetimi içindeki bir dikta yönetime tereddütsüz tercih ederim.' 12 Mart 1971 muhtırasında kendi siyasal düşüncesine aykırı olan CHP yönetimini bırakmış olmasının, Ecevit'in kendisine olan saygısının işareti olduğunu belirten Sav, bu davranışının uzun yıllar eleştirildiğini, tartışıldığını ve değişik yorumlara neden olduğunu hatırlattı. Sav, "Ben ve pek çok partili arkadaşım istifayı doğru bulmuştuk. Ecevit, o günün koşullarında kurulmak istenen hükümetin oluşturuluş biçimine karşı çıkmıştı. Ama bu Ecevit'in daha önce söyledikleriyle çelişir bir davranış olmamıştır. 1970 yılında yazdığı bir kitapta, 'şimdi Atatürkçü geçinen sözde devrimciler halkın dışına çıkmak, üniformaların arkasına sığınmak istemektedirler. Barışçı bir devrim ancak halkla yapılır' demiştir. 1999 yılında Genel Kurul salonuna türbanla oturan Merve Kavakçı'nın davranışına şiddetle karşı çıkmıştır. 'Burası kimsenin özel yaşam mekanı, devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildirin' demiştir. Halka inanan, onun içine giren, siyaseti, kendisinin ve partisinin doğrularını onlarla paylaşmak isteyen bir siyaset adamıydı" diye konuştu. Ecevit'in ilk Başbakanlık döneminde Kıbrıs Türk halkının çıkarlarının korunması gerektiğinde tereddütsüz Kıbrıs Barış Harekatına karar vermesinin, onun siyasal yaşamındaki önemli başarılarının başında geldiğine işaret eden Sav, Kıbrıs konusunda kararlı, azimli ve sonuç alıcı tutumunun dış politikadaki başarısının en somut örneği olduğunu ifade etti. Yılmaz ve yorulmaz kişiliğinin örneklerinden birinin 1980 sonrası siyasi yaşamı olduğunu anlatan Sav şunları kaydetti:

"1999 yılında tekrar Başbakanlık görevini üstlenmiştir. Sayın Ecevit başarıyı da yenilgiyi de yaşadı. Yenilgi karşısında sinmedi, durmadı. Başarıyla da şımarmadı. Her ikisini de tevazuyla, olgunlukla karşılamasını bildi. Her insan gibi onun da hataları, yanlışları, yanılgıları olmuteekkür etti. Sav, "Hükümetştur. Hatasız politika olmaz. Ama biz bugün hataları değil iyilikleri, güzellikleri konuşmalıyız. Ecevit'le ilgili ne güsel, ne övücü sözler yazıldı dış basında. Dolar milyoneri olmayan tek başbakan. Bu onur onun için yeter. Sevenlerine şaibesiz, pırıl pırıl, yolsuzlukla hiçbir ilgisi olmayan, bunların kenarından geçmeyen lekesiz bir şöhret bırakarak aramızdan ayrıldı".

AK Parti Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Faruk Çelik, Ecevit'in Türk siyasetinde oluşturduğu uzlaşmacı lider profilinin, Türk demokrasisine örnek teşkil etmesi gerektiğini ifade etti. Türk siyasi hayatının yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden birini kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadıklarını kaydeden Çelik, Ecevit'in, Türk demokrasisinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Parlamentoya girdiği 1950'li yıllardan ölümüne kadar halkın iradesini daima önde tuttuğunu anlatan Çelik, darbelere karşı dimdik ayakta duran ender siyasetçilerden biri olduğunu ifade etti. Bürokratik devrimciliği dışlayarak devrimciliğin halktan kopmadan gerçekleştirilebileceğini savunduğunu kaydeden Çelik, "Türk siyasetçilerine ışık tutmuştur. Ecevit'in dile getirdiği soldaki çizgi milletimizin gözünde her zaman diğer sol zihniyetlerden ayrı bir değere sahip olmuştur. Çünkü Ecevit politikalarını halkın beklentileri doğrultusunda şekillendirmeye çaba sarfetti. Halkçı Ecevit ve Karaoğlan sıfatları milletimizin bu düşüncelerinden dolayı ona verdiği sıfatlardı. Bugünkü siyasetçilerin Ecevit'ten alacağı çok dersler olduğuna inanıyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk halkı o dönemin koalisyonunun kararlığı ile bir soykırımın eşiğinden dönmüştür. Hayat arkadaşı Rahşan Ecevit'in üzüntülerini tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Bir piyesle başlayan sıcaklık, Gümüşsuyu'ndan Dolmabahçeye gidrerken yapılan bir evlilik teklifiyle uzun süreli bir beraberliğin başlangıcı olmuştur. Ecevit'in vefatı Türk siyasi hayatında ciddi bir boşluk meydana getirmiştir. Mütevaziliği, dürüstlüğü, nezaketi ve sanatçı kişiliği ile milletimizin gönlünde her zaman saygıyla yadedilecektir. Hepimizin, milletimizin, sevenlerinin başı sağolsun" şeklinde konuştu.

DYP Genel Başkanı Ağar ise yaptığı konuşmada, siyasetin en temel vasfının, yaşanan siyasi olaylardan önemli dersler çıkararak ülkenin geleceği açısından sağlıklı bir bakışa sahip olabilmeye gayret etmek olması gerektiğini belirtti. Ecevit'in hayatında ve siyasi çizgisinde farklı dönemlerde sergilediği farklı siyasi çizgilerden ders çıkartılması gerektiğini dile getiren Ağar, sade, dürüst ve temiz bir yaşamın sahibi olmanın her siyasetçi izin vazgezilmez olduğunu kaydetti. Ecevit'in günü ve zamanı geldiğinde seçime gitme basiretini de gösterebildiğini anlatan Ağar, verilen sözden geri dönmeyecek tutarlılığı ve kararlılığı gösterdiğini vurguladı. Partisinin iyi sonuç alamayacağını bildiği halde bunu yaptığını kaydeden Ağar, bugün bazı yanlış siyasi tavırların, Ecevit'in hayat hikayesinden gerekli derslerin çıkarılmadığını gösterdiğini bildirdi.

Haberler