Sivil Toplum Örgütleri, Sosyal Güvenlik Reformu'nu Tartıştı

Toplam 14 sendika ve meslek örgütü tarafından, 'Sağlığımızdan ve Geleceğimizden Vazgeçmeyeceğiz' başlığıyla düzenlenen toplantıda, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Taslağı'nın yasalaşmaması için ağırlıklı olarak, alanlara inerek eylem yapılması yönünde görüş ortaya kondu.

Sosyal Güvenlik Reformu adı altında yapılan yasa ve düzenlemelere karşı çıkan 14 emek ve meslek örgütü, İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Toplantıya, sendika ve örgüt başkanlarının yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural ile DTP Milletvekili Hasip Kaplan da katıldı. Toplantının açılışında Marmara Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Güzel, sosyal güvenlik

düzenlemelerine ilişkin ilişkin bir sunum yaptı. Sosyal Güvenlik Reformu'nun diğer yasal düzenlemelere hiç benzemediğini vurgulayan Güzel, diğer düzenlemelerin toplumun belli kesimlerini ilgilendirdiğini, sosyal güvenliğin ise toplumun bütününün sağlığını, emekliliğini ilgilendiren bir konu olduğunu kaydetti. Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin, diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak hiçbir zaman bir devlet politikasına dönüşemediğini belirten Güzel, devletin sosyal güvenliğe sahip çıkmadığını,

'sosyal devlet' anlayışının da kağıt üzerinde kaldığını savundu. Sistemin ayakta kalmasının yolunun, istihdamın artması ve kayıt dışının önlenmesinden geçtiğine işaret eden Prof. Dr. Güzel, hiçbir siyasi iktidarın kaçak istihdam ve işsizliği önleyecek politikalar geliştirmediğini, bu gelişmelerin de sistemin çökmesi, içinde bulunulan dar boğazın baş edilemez hale gelmesine yol açtığını öne sürdü. Sosyal Güvenlik Reformu'nun 'yanılgılara dayalı' bir reform olduğunu savunan Güzel, 5510 sayılı Sosyal

Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın, mevcut yasanın sağladıklarından daha az haklar sağlayacağını iddia etti. Güzel; bu reformun, sosyal devleti ekonomik, mali piyasalara emanet eden bir sistemi getireceğini öne sürdü.

"YASA ÇIKSA DA UYGULAMAYA KOYAMAYACAKLAR"

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ise, sosyal güvenlikte yapılmak istenen düzenlemelerin çalışanların, emeğiyle geçinenlerin haklarını daha da geriye götürdüğünü savunarak, "Çalışanların, emekten yana olan tüm kesimlerin hak ve çıkarlarını daha geriye düşüren bu düzenlemeleri içimize sindiremeyeceğimizi ifade etmek isterim" dedi. Artık tartışma zamanının geride kaldığını, esas olanın bundan sonra neler yapılacağının, bu düzenlemelerin nasıl önleneceğinin tespit edilmesi olduğunu ifade eden Kılıç, "Bu

yasa 2008'de çıksa da, uygulamaya koyamayacaklardır" dedi. Demokratik reaksiyonun neler olabileceğini de belirlemek gerektiğini kaydeden Kılıç, "Bu yasanın bu şekliyle çıkmasına karşıyız, evet demiyoruz. Yapmamız gereken neyse onu yapmalıyız" diye konuştu. Kılıç, yasayla ilgili endişelerini Türk-İş Genel Kurulu'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ileteceklerini de bildirdi. Kılıç ayrıca, yasaya karşı yapılacak eylemlere de destek vereceklerini söyledi.

"TEPKİMİZİ ANKARA MEYDANLARINDA VERELİM"

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise, sanal bir yasayla toplumun aldatıldığını belirterek, kendilerinden görüş alındığını, ancak bunların dikkate alınmadan yasaların çıkartıldığını söyledi. Söz konusu düzenlemenin emekliliği ortadan kaldırdığını, sağlık hizmetlerini paralı hale getirdiğini, sosyal devletin gereklerini ortadan kaldırdığını ve bunların sermaye tekellerine emanet edildiğini iddia eden Çelebi, "Topu taca atmamalıyız. Meslek örgütleri ve sendikalar olarak işi milletvekillerine emanet

etmeden, tepkimizi Ankara'da meydanlarda vermeliyiz" dedi. Çelebi, 70 milyonu ilgilendiren bu yasaya karşı tüm toplum kesimlerinin artık sorumluluk almak zorunda olduklarını da belirterek, "Geçmişte çökertilen sosyal güvenlik sisteminin acısını bizden çıkartmak istiyorlar" dedi.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ise, sosyal güvenlik açığının sistem içindekilere yüklenmesinin adaletsizlik olduğunu belirterek, kayıt dışılığın önlenmesinin şart olduğunu kaydetti. Yasanın Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği maddeler de dahil değiştirilmeden yeniden düzenlendiği yönündeki açıklamalara da değinen Akyıldız, "Değişiklik yapılmadığı doğru değil. 8 maddede değişiklik yapıldı. Bununla, var olan haklar da geri alındı" dedi. Çalışmaları Meclis'te yoğunlaştırmaları gerektiğini

vurgulayan Akyıldız, "Derdimizi anlatamazsak, siyasetin ciddi bir çalışan tepkisiyle karşı karşıya kalacağını söylemek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da, yasanın tümüyle geri çekilmesi gerektiğini belirterek, memurlar olarak ayrıcalıklı olma talepleri olmadığını söyledi. Tombul, "İstediğimiz, tüm emeği ile geçinenlerin üst düzeyde norm ve standart birliğinin sağlanmasıdır" dedi. Tombul, "12 Aralık'ta alanlara çıkalım ve 'Bize rağmen bu yasayı çıkaramazsınız' diyelim" dedi.

Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Celal Korkut Yıldırım da, 'Ben yaptım oldu' anlayışının bir kez daha yaşandığını öne sürerek, "Bütün halkımızın geleceğini ve devletimizin özelliğini belirleyecek olan bir yasaya karşı, tarihsel sorumluluğumuzun gereğini yapmak için buradayız. Buradaki duruşumuz ve bundan sonra izleyeceğimiz yol, devletin toplum için mi var olduğu anlayışından, hangisinin egemen olacağını ve bu sürecin nereye varacağını gösterecektir" dedi. Küresel saldırıya karşı duruşun da mutlaka

küresel olması gerektiğine işaret eden Yıldırım, "Küresel sermayenin özellikle etnik, dini ve kültürel kimlikleri birbirine düşürerek daha çok kar amacına erişmesi oyunlarına karşı, emeğin haklarını korumak ve özgürleşmesini, dayanışmasını sağlamak politik bir duruşun gereğidir. Her türlü kimliğimizin üstünde, emeğin haklarını korumak ve genişletmek için bir arada olmak, ülkemizin ve halkımızın esenliği açısından tarihsel önem arz etmektedir" diye konuştu.

(MÜG-MAY-OK-Y)

Haberler