Haberler

Baykal: Terörün Bitmesini Tabii Ki İsteriz Ama Dönenler Terörden Vazgeçerek Dönmüyor

Güncelleme:

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Yıllardır Süren Terörün Bitirilmesini Herkesin İstediğini, Yaşanmış Olan Acıları Herkesin "Bağrına Taş Basarak" Unutmaya Hazır Olduğunu, Ancak Kandil'den Dönen PKK'lıların Pişman Olmadıklarını, Örgütün Temsilcisi Olarak Döndüklerini Belirtti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yıllardır süren terörün bitirilmesini herkesin istediğini, yaşanmış olan acıları herkesin "bağrına taş basarak" unutmaya hazır olduğunu, ancak Kandil'den dönen PKK'lıların pişman olmadıklarını, örgütün temsilcisi olarak döndüklerini belirtti. Baykal, "Türkiye bir bütün değil mi? Silivri'de uygulanan kanunla Silopi'de uygulanan kanun birbirinden farklı olabilir mi? Bu ayrışmayı hazmetmemiz mümkün mü, Türk milleti bunu hazmeder mi?" diye sordu.

Baykal, sanatçı Sabahat Akkiraz'ı kabulü sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bugünkü basın toplantısında kendisi hakkındaki değerlendirmelerinin anımsatılması üzerine Baykal, ortada çok ciddi bir tablo olduğunu, bu tabloyu derin bir üzüntüyle izlediklerini bildirdi. Son görüntüler ortaya çıkmadan önce Başbakan Erdoğan'ı yazdığı mektupta bu sürecin çok olumsuz gelişmelere yol açabileceği konusunda uyardığını, son tablonun da bu değerlendirmelerinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyduğunu belirten Baykal, rahatsızlıklarının sadece görüntü ile ilgili olmadığını ifade etti. "Hepimiz tabii yıllardır süren teröre bir son verilmesini, terörü gerçekleştiren siyasi merkezlerin artık bu yolla siyaset yapmaktan vazgeçmesini bekliyoruz. Terörün bir siyaset yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğine kesinlikle inanıyoruz" diyen Baykal, şöyle konuştu:

"Bu konuda iyi niyetle yapılacak ne varsa bütün Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Kimse intikamcı bir duygu içinde değildir. Yaşanmış olan olayları, acıları herkes bağrına taş basarak unutmaya da hazırdır. Ama bir tek bekleyişle: Teröre kesinlikle son verileceği, bir daha şiddetin, silahın, mayının bir siyasi mücadele yöntemi olarak kullanılmayacağının açıklık kazanması halinde. Hepimiz bu özlem içindeyiz."

Türkiye'ye Kandil'den 8, Mahmur'dan 26 kişinin döndüğünü anımsatan Baykal, bütün Türkiye'nin bunun yeni bir başlangıç olmasını, artık silahlı mücadelenin bırakılması gerektiğine inandıklarını, bu doğrultuda gereken adımı atma kararını aldıkları, silahlı mücadele örgütünün artık sona erdirileceğini kabul ettiklerini, Türkiye'yle kucaklaşmak, terör dönemini geride bırakmak üzere geldiklerini açıklamalarını istediğini belirtti. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama ne görüyoruz? Bu gelen 8 kişi diyorlar ki PKK terör örgütünün mensubuyuz. Bu terör örgütünün adına buraya geldik. Biz onların temsilcisiyiz, elçisiyiz. İşte mektubumuz, işte taleplerimiz. Talepler ortada, Anayasa'yı değiştirin, Türkiye'de milleti bölün, devleti bölün anlamına gelen talepler. Türkiye'nin hukuk düzenini, Anayasal düzenini, bütün tarihi boyunca geliştirmiş olduğu ulusal kimliği tahrip etmeye, ayrıştırmaya yönelik öneriler. Bunu size talep etmeye geldik diye giriyorlar. Bu insanlar buraya elbette arkasında yapılmış bir çalışma, bir mutabakat sonucunda geliyor. Birileriyle anlaştıkları için geliyor."

-"KANUNLAR SİLİVRİ'DE FARKLI, SİLOPİ'DE FARKLI OLABİLİR Mİ?

Baykal, orada böyle bir buluşma konusunda mutabakata varıldığının anlaşıldığını, bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerinin, diğer tarafta ise PKK temsilcilerinin olduğunu belirterek "Niçin buluşuyorlar? Bir anlaşma oldu, bir mutabakat oldu, silaha, teröre son verileceği ilan edilecek, onun için mi buluşuyorlar? Hayır, silaha son verileceğine dair hiçbir talep yok" diye konuştu. Türkiye'nin "Ben PKK'nın temsilcisiyim, pişman değilim" diyenleri serbest bıraktığını ifade eden Baykal, terörle müzakereye oturulduğunu, bu yöntemle teröre son vermenin mümkün olmadığını ifade etti. Son yaşananlarla Güneydoğu'daki Kürt kökenli vatandaşların ezici çoğunluğunun rahatsız olduğu PKK'nın, Güneydoğu'da iktidar sahibi durumuna getirildiğini dile getiren Baykal, İçişleri Bakanı Atalay'ın sınırda mahkemenin güvenlik gerekçesiyle kurulduğu açıklamasına da tepki gösterdi. "Türkiye bir bütün değil mi? Silivri'de uygulanan kanunla Silopi'de uygulanan kanun birbirinden farklı olabilir mi? Bu ayrışmayı hazmetmemiz mümkün mü, Türk milleti bunu hazmeder mi?" diye soran Baykal, "Bu açılımla bir yere varamazsınız. Bu açılımla PKK'yı meşrulaştırırsınız. Bölgede etkin bir güç haline getirirsiniz, bölgede devlete kimse itibar etmez hale gelir, herkes gözünü buraya diker. Onlar giderken arkasında bu kadar on binlerce insan coşkuyla niye toplanıyor? "Burada otorite bu artık' diyor. "Devleti gördük, devlet diz çöktü bunların karşısında' diyor. "Bunlar, PKK'nın temsilcisi olduğunu söyleyerek çıktılar geldiler' diyor. Bunu gören insanlar o bölgede artık devlete gözünü dikebilir mi, devletten bir medet umabilir mi?" diye konuştu.

Baykal, insanların "Buraya gelecek idiyse benim evlatlarımı öldürenler kahraman gibi Türkiye'de karşılanacaksa ben çocuklarımı niye ölüme gönderdim, devlet bunun cevabını vermelidir" diye tepki göstermeye başladıklarını ifade ederek bu durumun Türkiye'de barışı, adalet duygusunu kanattığını dile getirdi. Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın PKK'lıların serbest bırakıldığı gün "Çok güzel, sevindirici bir tablo" dediklerini, ancak tepkilerden sonra Başbakan'ın "Bunlar da ölçüyü kaçırdılar" diyerek bahane aramaya başladığını söyledi.

-"MESELE SİYASİ POLEMİK KONUSU OLAMAZ"-

Bir DTP yetkilisinin PKK'lıların döndüğü günü "40 yaşımın en mutlu günü, ağlıyorum" sözleriyle değerlendirdiğini belirten Baykal, "Öyle hissetmekte haksız mı? Onu kim öyle hissettiriyor? Onu öyle hissetmek mi suç? Onun öyle hissetmesine neden olan bütün bu tablonun yaratılmış olması mı suç? Yanlış hangisi? İktidar bunu yarattı. O tablonun içinde herkes elbette bir büyük zafer kazanmış olma duygusunu yaşıyor" diye konuştu. DTP Eşbaşkanı Emine Ayna'nın "Türkler korkmasın" sözlerine de tepki gösteren Baykal, "Devletin artık yeter güvence oluşturmadığını gören DTP'nin Genel Başkanı Türklere diyor ki; "Korku içinde olduğunuzu görüyorum. Güvendiğiniz devlet perişan oldu karşımızda. Şimdi siz de ürküyorsunuz, korkuyorsunuz, merak etmeyin, size bir şey yapmayacağız. Sürecin bizi getirdiği nokta bu. Bunun şimdi İçişleri Bakanı'nın ona buna saldırmasıyla, Başbakan'ın onu bunu söylemesiyle izah edilir, sahiplenilir, savunulur bir tarafı var mı? Çok açık bu manzara. Bu olay bir siyasi polemik konusu olamaz. Bu bir milli mesele. Biz sadece bu pencereden bakarak tepki gösteriyoruz" diye konuştu.

Genelkurmay'ın bugünkü açıklamalarının anımsatılması üzerine ise Baykal, projenin başından beri gerçek mutabakat sağlanmadan yürütüldüğünü, kurumların gerçek tavırlarını söyleyince bir dağılma, çözülme tablosunun ortaya çıktığını ifade etti. Baykal, Başbakan ile yapacakları görüşmenin kameraya alınması şartını açılımın "muhalefet de dahil olmak üzere bir devlet projesi" olarak yansıtılmaması için istediklerini belirtti. (ANKA)

(HH/ÖZK)

Kaynak: ANKA / Politika

Haberler

Kobani Davası'nda karar! Ahmet Türk'e 10 yıl hapis cezası verildi, Sırrı Süreyya Önder ve Ayhan Bilgen beraat etti

Kobani Davası'nda karar! Ahmet Türk'e 10 yıl hapis cezası verildi, Sırrı Süreyya Önder ve Ayhan Bilgen beraat etti

Kobani davasında 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Ahmet Türk: Karar verenler yargıçlar değil siyasiler

Kobani davasında 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Ahmet Türk: Karar verenler yargıçlar değil siyasiler

Selahattin Demirtaş'a Kobani Davası'nda 42 yıl hapis cezası

Selahattin Demirtaş'a Kobani Davası'nda 42 yıl hapis cezası

Figen Yüksekdağ, Kobani Davası'nda 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Figen Yüksekdağ, Kobani Davası'nda 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title