Haberler

ÖZEL GÜNDEM (Tekrar)

Türk Kızılayı, savaş mağduru 1 milyon sivili giydirdiTÜRK Kızılayı, Suriye'de açtığı 6 tane Sevgi Butiği Mağazası'nda 1 milyonun üzerinde savaş mağduru sivile, 4 milyon 100 bin kıyafet dağıtımı yaptı.

Türk Kızılayı, savaş mağduru 1 milyon sivili giydirdi

TÜRK Kızılayı, Suriye'de açtığı 6 tane Sevgi Butiği Mağazası'nda 1 milyonun üzerinde savaş mağduru sivile, 4 milyon 100 bin kıyafet dağıtımı yaptı. Türk Kızılayı Suriye İnsani Yardım Koordinatörlüğü Operasyon Yöneticisi Fatih Kökcan, İdlib'te 2, Zeytin Dalı Harekatı ve Fırat Kalkanı Bölgeleri'nde ise 4 tane Sevgi Butiği bulunduğunu, önümüzdeki hafta Telabyad'ta bir butik daha açacaklarını kaydetti.

İç savaştan önce 1,5 milyon Suriyelinin yaşadığı İdlib kentinin nüfusu, Esad rejiminin saldırılarıyla muhalif güçlerin bulundukları bölgeleri kaybetmesi üzerine oluşan iç göçle 4 milyona ulaştı. Esad karşıtı sivillerin ve muhaliflerin son kalesi haline gelen İdlib'te ateşkes kararına rağmen Rusya ve rejim güçlerinin bombardımanı devam ediyor.

İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nin güneydoğusundaki Maaret El Numan ve Serakip ilçelerine savaş uçaklarıyla yapılan bombardıman nedeniyle her gün onlarca sivil hayatını kaybederken, yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre evlerini terk etmek zorunda kalan sivillerin sayısı da 400 bine ulaştı. Son iki ayda, İdlib'ten, terörden temizlenen Fırat Kalkanı bölgesine 17 bin 360, Zeytin Dalı Harekatı bölgesine ise 16 bin sivilin göç ettiği belirtildi.

Savaş mağdurlarının gıda, barınma, eğitim, sağlık ihtiyaçlarını gidermek için büyük operasyonlar gerçekleştiren Türk Kızılayı, İdlib'te 2, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı Bölgesi'nde ise 4 tane olmak üzere toplamda 6 Sevgi Butiği ile savaş mağduru sivillerin giyecek ihtiyacını karşılıyor. Kamp ve yetimhanelerde kalan ihtiyaç sahibi aileleri belirleyip puan çeki dağıtan Türk Kızılayı ekipleri, savaş mağdurlarının butiklerde beğendikleri kullanılmamış ürünleri ücretsiz alabilmelerini sağlıyor. Sevgi Butiklerinde tüm tarzlarda kadın, erkek, çocuk giyim malzemeleri bulunuyor. Öte yandan, Türk Kızılayı'nın bakımını üstlendiği Tayyibe Yetimhanesi'nde kalan kadınlar da usta öğreticilerden öğrendikleri dikiş-tasarım becerileriyle ürettikleri giyecekleri, Sevgi Butikleri'nde savaş mağduru kardeşleriyle buluşturuyor. Yetimhanede kalan kadınlar hem meslek sahibi olurken hem de hayırseverlerin Türk Kızılayı'na yaptığı bağışlar üzerinden ürettikleri ürün sayısına göre para kazanıyor.

'4 MİLYON 100 BİN GİYSİ DAĞITIMINDA BULUNDUK'

Türk Kızılayı Suriye İnsani Yardım Koordinatörlüğü Operasyon Yöneticisi Fatih Kökcan, önümüzdeki hafta Telabyad'a da Sevgi Butiği açacaklarını belirterek, şunları söyledi:

"Giyecek yardımını çeşitli yerlere giderek dağıttığınızda bedenlerde ve çeşit beğenimlerinde problemler oluyor. Butik projemizde biz tespit ettiğimiz aileleri araçlarımızla gidip alıyoruz, alışverişten sonra tekrar aldığımız yere bırakıyoruz. İnsanlar burada istedikleri bedende ürünleri, beğendikleri, kendilerine yakıştırdıkları şekilde ücretsiz alabiliyor. En önemlisi, Suriye'de uzun zamandır devam eden göç olayı nedeniyle insanların biraz çalışması da gerekiyor. Türk Kızılayı markalı ürünlerimizi üreten Tayyibe Yetimhanesi'ndeki kadınlar da iş yapmış, para kazanmış oluyor. Bu projeye 2015 yılının sonunda başladık. 4 milyon 100 bin giysi dağıtımında bulunduk. Bu da bölgeye baktığımızda 1 milyon 100 bin kişinin sevgi mağazalarında giyinip çıkmış demektir. Bağışçılarımızdan Allah razı olsun."

'TÜRK KIZILAYI'NDAN ALLAH RAZI OLSUN'

İdlib'in güneyinde, bombardıman altındaki Arihah bölgesinde saldırılar nedeniyle 4 çocuğundan 3'ünü ve eşini kaybettikten sonra Türkiye sınırı yakınlarında derme çatma bir çadırda yaşamaya başlayan Sene Barudi (40), "Burada Türk Kızılayı'ndan Allah razı olsun. Yememizi, içmemizi, barınmamızı, buradaki butikten ücretsiz alışveriş yapmamızı sağlıyor. Bu şekilde geçinebiliyoruz" dedi.,

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Kızılay Suriye İnsani Yardım Koordinatörlüğü Operasyon Yöneticisi Fatih Kökcan ile röp

-İhtiyaç sahibi ailelerin eşya alması

-Suriyeli bir kadın ile röp

-Dağıtılan eşyalardan detaylar

-İş yeri dış görünüm

-Genel ve detaylar

Haber-Kamera: Nuri PİR-Eser PAZARBAŞI / ADANA,

Haber Kodu: 200111020

=======================

Hakkarili Burcu, Van'da 'Ters lale' isminde yöresel yemek lokantası açtı

VAN'da, Hakkarili Burcu Başak Erik, memleketinin yöresel yemek yaptığı bir lokanta açtı. Lokantaya, anavatanı Hakkari olan 'Ters Lale' çiçeğinin adını veren Erik, gelen müşterilerinin yemeklerden oldukça memnun olduğunu söyledi. Erik ayrıca lokantada 3 kadın çalışan olduğunu ve kadınların kendilerini geliştirebilmelerini istediğini belirtti.

Van'a kısa süre önce yerleşen Hakkarili Burcu Başak Erik, burada lokanta açıp, memleketinin meşhur yöresel yemeklerini yapmaya başladı. Duvarlarında, anavatanı Hakkari olan ters lale çiçeği ve kentin doğal güzelliklerinin resimlerinin yer aldığı Merkez İpekyolu ilçesindeki lokantaya gelen müşteriler, Hakkari'nin yöresel yemekleri doğaba, tirşik, kris, doleme, kipayi, yaprak sarması gibi lezzetli yemekleri tadıyor. Hiçbir yerden destek almadan lokantayı babası ve amcasının verdiği destekle açtığını söyleyen Burcu Başak Erik, bundan sonra ilgili proje birimlerinden destek alması durumunda işini daha da büyüteceğini söyledi.

'MÜŞTERİLER YEMEKTEN MEMNUN'

Lokantaya, Ters Lale ismi koyduklarını söyleyen Erik, "Burayı açtığımızda kadınlara özgü bir yer olsun ve kendilerini daha çok geliştirsinler istedik. Kadınların kendi ayakları üzerinde durması için elimizden geleni yapıyoruz. Burada 3 kadın çalışanımız var. Her gün bir ya da iki yöresel yemek çıkartıyoruz. Kısa süre önce yerleştiğimiz Van'a, kendi kültürümüzü tanıtmak için böyle bir lokanta açtık. Müşteri memnuniyetimiz gayet iyi. Bir sıkıntımız yok. Yöresel yemeklere daha çok ilgi var. Çoğu insan merakından gelip yemeklerin tadına bakıyor. Yemeklerin lezzetini tadınca da sürekli geliyor" dedi.

'HAKKARİ'NİN YÖRESEL YEMEK KÜLTÜRÜNÜ VAN'A TAŞIDIK'

Lokantada garsonluk yapan Şadiye Erik ise Hakkari'deki yemek kültürünü Van'a taşıdıklarını ifade ederek, "Hakkari'nin yöresel yemeklerini çıkarmaya çalışıyoruz. Kadınların daha da özgür olabilmesi için güzel bir şey. Müşteri memnuniyeti de oldukça iyi. Herkes her yerde istediği gibi çalışabilir" diye konuştu.

'YEMEKLER ÇOK LEZZETLİ'

Lokantaya gelen erkek müşteriler ise, kadınların hizmetinden oldukça memnun kaldıklarını anlatarak, "Kris yemeği çok faydalı, tadı da çok güzel. Yemeğin içinde oldukça zengin mamüller var. Kaburga eti, ceviz içi, üzüm, nohut ile işlenmemiş sumak suyu bu yemeğe katılıyor. Çok lezzetli bir yemek. Herkese tavsiye ediyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------------

-Lokantanın tabelası

-Lokanta duvarına asılan Hakkari'nin Ters lale çiçeği ve doğal güzeliklerin resimlerinden detaylar

-Yöresel Tirşik yemeğinin duvara çizelen resmi

-Yöresel Kris yömeği yapan kadınlar

-Pişirilen yemekten detaylar

-Kris yemeğinin nasıl yapıldığını anlatan kadın

-Ocağın üzerinde pişirilen kris

-Lokanta işletmecisi Burcu Başak Erik ile röportaj

-Lokantada garsonluk ve asçılık yapan Şadiye Erik ile röportaj

-Yemeklerden detaylar

-Kris yemeği dolduran kadın

-Lokantaya gelen erkek müşteri

-Müşteriye yemek servisi yapan Şadiye Erik

-Erik, müşteriye yemeklerin nasıl yapıldığını anlatırken

-Vatandaş ile röportaj

-Yemeği yerken

-Siparişleri alan Burcu Başak Erik

-Müşkterilerden detaylar

-Yemek yiyen erkek müşteri ile röportaj

-Lokantayı açan kadınlar

HABER-KAMERA: Behçet DALMAZ/VAN,

Haber Kodu: 200111034

======================

Laodikya'ya ziyaretçi akını

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde bulunan, İncil'de adı geçen 7 kiliseden birinin bulunduğu Denizli'deki Laodikya Antik Kenti, 2019'da ziyaretçi akınına uğradı. Özellikle yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği antik kent, bu yıl 183 bin 300 turist alarak bir önceki yıla oranla yüzde 430'luk bir ziyaretçi artışı yakaladı.

Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek'in başkanlığındaki ekip tarafından 2003'ten bu yana yürütülen çalışmalarda, M.Ö 5 bin 500'den M.S 7'nci yüzyıla kadar yaşamın sürdüğü tespit edilen Denizli'deki Laodikya Antik Kenti, turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. İncil'de adı geçen 7 kiliseden birinin bulunduğu Laodikya, Hristiyanlar için kutsal sayılıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda kilise, tapınak, kutsal agora gibi eserlerin gün yüzüne çıkarıldığı antik kent, özellikle yabancı turistlerin akınına uğruyor.

Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen, Denizli'nin tarihi anlamda oldukça zengin olduğunu ve kentte 19 antik kent bulunduğunu belirtti. İncil'de adı geçen 7 kiliseden birinin Laodikya'da yer aldığını, bölgeyi ziyaret eden bir Hristiyan'ın hacı olduğuna inanıldığını ve bu sebeple inanç turizmi açısından Laodikya'nın oldukça önemli olduğunu söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da desteğiyle antik kentin UNESCO Kültür Mirası Listesi'ne geçmesini beklediklerini kaydeden Şen, yapılacak tanıtımlar sayesinde turist sayısını artırmayı hedeflediklerini ifade etti. Şen, "Laodikya Unesco Dünya Geçici Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. 2019 yılında yüzde 430 oranında ziyaretçi artışı yaşandı. 2018'de 42 bin 600 olan sayı, 2019'da 183 bin 300 turist sayısına ulaştık. Bu Denizli için oldukça sevindirici oldu. Laodikya için 2020 yılı içerisindeki hedefimiz 1 milyon turist. Eğer tanıtım çalışmalarını yapabilirsek, Laodikya ülkemizin ekonomisine önemli bir katkı sağlayacaktır" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

Laodikya'dan arşiv drone görüntüsü

Laodikya'dan arşiv görüntüler

DENTUROD Başkanı Gazi Murat Şen'in konuşması

Haber- Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ,

Haber Kodu: 200111024

============================

Spil Dağı'nda 2 gün mahsur kalan aile uçurumun kenarına sürüklenmiş

MANİSA'da gezmek için çıktıkları Spil Dağı'nda ailesiyle karda mahsur kalan Hüseyin Kirez (49), "Çok büyük bir hata yapmıştım, aracımda kar lastiği yoktu. Bulunduğumuz yerden hareket ettik. Yaklaşık 2 kilometre ilerledikten sonra, aracım uçuruma doğru kaymaya başladı. Uçurumun kenarında aracı zorla durdurdum" dedi.

3 Ocak Cuma günü 2 günlük tatil için kar kalınlığının 1 metreyi bulduğu Spil Dağı'ndaki Orman Köşkleri'ne giden serbest mali müşavir Hüseyin Kirez, eşi ve 2 çocuğuyla Atalanı mevkisinde mahsur kaldı. Etkisini artıran kar yağışının yanı sıra araçlarında kar lastiği ve zincir olmaması nedeniyle yol alamayan ailenin yardımına, Manisa Büyükşehir Belediyesi ekipleri yetişti. Mahsur kalan aile, iş makinelerinin yoğun çalışması sonrası belediyeye ait arazi aracıyla alınıp, evlerine götürüldü. Mahsur kaldıkları süre içinde yaşadıklarını DHA'ya anlatan Hüseyin Kirez şunları anlattı: "Pazartesi sabahı dönmeyi düşünüyorduk. Pazar günü çok şiddetli bir rüzgarla kar yağışı başladı. Pazartesi sabahı kalktığımızda, yatılı olarak kaldığımız evin kapısını bile zor açtık. Oradan çıkma şansımız hiç yoktu. Bir şekilde aracımıza bindik. Çok büyük bir hata yapmıştım, aracımda kar lastiği yoktu. Bulunduğumuz yerden hareket ettik. Yaklaşık 2 kilometre ilerledikten sonra, aracım uçuruma doğru kaymaya başladı. Uçurumun kenarında aracı zorla durdurdum. Kendi imkanlarımızla aracı hareket ettirmeye çalışsak da başaramadık. Jandarmayı aradık, jandarma oraya çıkışın olmadığını, bize muhtarın yardımcı olabileceğini söyledi. Kemalpaşa'ya bağlı Beşpınar Mahallesi muhtarı bize telefonla ulaştı. Bize bir traktör yollayabileceğini ancak bunun 400 lira bedelinin olduğunu söyledi. Ben de 'Yeter ki gelin bin lira vereyim ama bizi buradan kurtarın' dedim. Ne yazık ki 3 saat beklesek de kimse gelmedi. O sırada tesadüfen büyük bir cip denk geldi. O bizi alıp tekrar Spil Orman Köşkü evlerine bıraktı. Sağ olsun oradaki görevliler, bize yeni bir ev açtı. Ancak bölgede rüzgardan dolayı elektrik direkleri yıkıldığı için elektrik enerjisi yoktu. Telefonlarımızın şarjı bitti. Kimseye ulaşamadık. İş yerinde birlikte çalıştığımız arkadaşlar bana ulaşamayınca durumu jandarmaya bildirmiş. Daha sonra Manisa Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Müdürlüğü ekipleri gelerek, bizi salı gecesi 23.30 sıralarında bulunduğumuz bölgeden alarak evimize kadar getirdi. Kendilerinden Allah razı olsun. Buradan emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

İş makinelerinin bölgedeki çalışması

Kirez ailesinin Spil Dağı'ndaki görüntüsü

Hüseyin Kirez röp.

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA,

Haber Kodu: 200111028

============================

Küçük bir tamir atölyesiyle başladı, otomotiv firmasının Türkiye distribütörü oldu

İZMİR'de yaşayan İsmail Vatansever (55), 30 metrekarelik oto tamirhanesinde başlayan başarı hikayesini, bir otomotiv firmasının Türkiye distribütörü olarak sürdürüyor. Vatansever, Yunanistan ve Suriye başta olmak üzere birçok ülkeye oto yedek parçası ihracatı yapıyor.

Bornova ilçesi Çınarlı Mahallesi'ndeki 30 metrekarelik bir tamir atölyesinde mesleğe başlayan 'evli ve 2 çocuk babası İsmail Vatansever, çatısı sac kaplı, tabanı ise kanal kazılarak oluşturulmuş dükkanında uzun yıllar tamircilik yaptı. Müşterilerinin, çatısının sac kaplı olması nedeniyle özellikle yaz aylarında içerde güçlükle durabildiği atölyesinde önemli bir başarı öyküsü yazan Vatansever, daha sonra bir otomotiv firmasının Türkiye distribütörü oldu.

TORUNUNA MARKANIN ADINI VERDİ

Üniversite yıllarında ilk kullandığı otomobilin de aynı markaya ait olduğunu söyleyen Vatansever, şöyle dedi:

"Ömrümü bu markaya adadım. Çalışıp, mücadele edip, marka aşkıyla bu hayalimi gerçekleştirdim. Şimdi torunuma bile bu markanın tersten okunuşu olan ismi verdim. Giderek verdiğimiz hizmeti geliştirdik. 2008 yılında Bornova 2'nci Sanayi Sitesi'ndeki 2 bin metrekarelik bir alanda aynı otomotiv firmasına hizmet vermeye başladık. Bana bu markanın Türkiye distribütörü olmamı teklif ettiler. Öncelikle orijinal yedek parçalarını temin etmeye başladık. 2018 yılında resmi olarak Türkiye distribütörü oldum. Şu an Türkiye'nin dört bir yanında yetkili servis olarak 175'ten fazla bayiimiz ve 12 bin 47 yetkili servisimizle hizmet vermeye devam ediyoruz.  Yunanistan ve Suriye'ye yedek parça vermeye de başladık."

Ailece aynı otomobil firmasına hizmet verdiklerini anlatan İsmail Vatansever'in oğlu Mümin Vatansever (27), "Bulgaristan göçmeniyiz. Genelde göçmenler çalışkanlıkları ile bilinir. Babam da çok çalışkandır ve bu azminin karşılığını da alıyor. Bizler de büyüklerimizden öyle gördük ve devam ettiriyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-İsmail Vatansever ile röp.

-Mümin Vatansever ile röp.

-Araçlardan görüntü

-DHA muhabiri Hande Nayman'ın anonsu

Haber : Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

Haber Kodu: 200111025

============================

Tahliye edilen yatık binalar yıkım için çözüm bekliyor

İZMİR'in Karşıyaka ilçesindeki Bostanlı semtinde, 40 yılı aşkın süredir yanlarındaki binaların üzerine yatık şekilde duran ve 3 ay önce tahliye tebligatı çıkarılan apartmanlarla ilgili belirsizlik sürüyor. Dairelerin çoğu boşaltılıp, mühürlenmesine rağmen müteahhitler ile mülk sahipleri arasında anlaşma sağlanmaması nedeniyle henüz yıkıma başlanamadı. Uzlaşma bekleyen mahalle sakinleri, mağdur olduklarını belirterek, konunun çözüme kavuşmasını istiyor.

Bostanlı semti, Cemal Gürsel Caddesi'ndeki dolgu zemine inşa edildiği için zaman içinde eğilen ve yaklaşık 40 yıldır bu şekilde duran binalar tehlike oluşturuyor. Altlarında çeşitli dükkanların da bulunduğu Bostanlı'nın en merkezi yerlerindeki binalar için İzmir Valiliği, Ekim ayında harekete geçti. Valilik, Karşıyaka Belediyesi'ne tahliye tebligatı gönderip, söz konusu apartmanlardaki daire ve dükkanların depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılmasını istedi.

İzmir İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nce yapılan incelemelerde söz konusu binaların depreme dayanıklı olmadığı belirlendi. Kararın ardından apartman sakinlerinden birkaçı dışındakiler dairelerini boşalttı ve bu daireler mühürlendi. Ancak müteahhitler ve mülk sahipleri arasında Karşıyaka Belediyesi'nce belirlenen 6 kat yükseklik konusunda anlaşma sağlanamadığı için yıkıma başlanamadı. Mahalleli, konunun bir an önce çözüme kavuşmasını istiyor.

'HER NE OLURSA OLSUN YIKILACAK, BİR AN ÖNCE ÇÖZÜME KAVUŞSUN'

Eğik binaların altındaki dükkanlardan birinin işletmecisi olan Kazım Tokum, "Uzun yıllar önce yaşanan depremde bu binalar eğildi. Binalarda yapılan kontrollerde risk bulunmadığı söylendi ve 'oturulabilir' raporu verildi. Yıllardır bu binalar yatıktı. Geçmiş yıllarda bir inşaat firmasıyla antlaşmaya gidildi. Büyük bir kat istedi ancak devlet izin vermeyince inşaat firması çekildi. İstanbul'da yaşanan depremin ardından bu binalar kamuoyunda yeniden gündeme gelince İzmir Valiliği tarafından tahliye tebligatı gönderildi. Bir aylık sürede dairelerin boşaltılması istendi. Şu an birkaçı hariç daireler boşaldı ancak iş yerleri taşınmadı. İş yerleri sahiplerinin bir kısmı mahkemeye verdi, bir kısmı itirazda bulundu. Her ne olursa olsun yıkılacak diye düşünüyorum.  Henüz bir antlaşmaya varılamadı. Bizler de bir an önce çözüme kavuşmasını istiyoruz" diye konuştu.

'AKIBETİMİZ BELLİ DEĞİL'

Yaklaşık 8 ay önce yatık binaların altındaki dükkanlardan birini kiraladığını söyleyen işletmecilerden Tunç Zeyrek ise "Buradaki son durumun ne olduğunu biz de bilmiyoruz. İşletme sahiplerinin buradan ne zaman çıkması gerektiği söylenmedi. Akıbetimiz belli değil. Herkes kendi fikrini söylüyor ve dedikodular çığ gibi büyüyor. Yeni yerler bakıyoruz ve bekliyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Tahliye edilen yatık binalardan görüntü

İşletme sahipleri Tunç Zeyrek ve Kazım Tokum ile röp.

Haber : Hande NAYMAN Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

Haber Kodu: 200111026

============================

İzmir'deki gözlemevi, Türkiye'nin en büyük göktaşına ev sahipliği yapıyor

İZMİR'in Kemalpaşa ilçesindeki, Asya ve Avrupa'nın en büyük göktaşı koleksiyonunlarından birine sahip olan Ege Üniversitesi Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi, 17 Ocak'ta başlayacak yarıyıl tatilinde öğrencilere birbirinden farklı deneyimler yaşatacak. Uzay meraklısı öğrenciler, gözlemevinde karadeliklerden dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesine kadar farklı deneylerle öğrendikleri birçok bilgiyi somut şekilde pekiştirecek. Aynı zamanda öğrenciler, Gözlemevi'ndeki 5 milyar yaşındaki Türkiye'ye düşen en büyük göktaşına dokunabilme imkanı bulacak.

Kemalpaşa'da 1965 yılından beri faaliyet gösteren Ege Üniversitesi Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi, içeriğinde bulunan çeşitli deney araçları ile öğrencilere uzayla ilgili birçok bilgi veriyor. Sömestr ve ara tatillerde yapılan eğitimlerle ilkokul ve ortaokul öğrencileri, küçük yaştan uzay çalışmalarıyla ilgili bilgi dağarcıklarını geliştiriyor. Asya ve Avrupa'daki en büyük göktaşı koleksiyonunu bünyesinde bulunduran Gözlemevi aynı zamanda, 1961 yılında Eskişehir'e düşen 5 milyar yaşındaki, Türkiye'nin en büyük göktaşı olan Kayakent Göktaşı'yla da dikkat çekiyor. Gözlemevinde bulunan karadelik simülasyonuyla öğrenciler ve öğretmenler, karadeliklerin uzayda yarattığı etkiyi, uzayda nasıl bir deformasyona neden olduklarını görebiliyor. Gökyüzünde görülen ve görülemeyen yıldızların hikayelerini öğrenirken, Foucault Sarkacı deneyi sayesinde de Dünya'nın kendi ekseni etrafında döndüğünü bizzat deneyimlemiş oluyor. Ayrıca, öğrenciler Gözlemevi'nin dışında bulunan güneş saatiyle deney yaparken, teleskoplarla güneşi gözlemleyebiliyor.

'DÜNYANIN YAŞAM OLAN TEK GEZEGEN OLMASI ÇEVRE BİLİNCİ OLUŞTURUYOR'

Son bir yıldır eğitimlere başladıklarını belirten Ege Üniversitesi Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hasan Ali Dal, "Bu eğitim programlarında ilk hedefimiz, bir araştırma üniversitesi olarak çocuklarımızın ilgi ve alakalarını uzay ve uzay çalışmalarına çekmek. Bunun nedeni de bu konuda atılım yapan Türkiye'nin gelecek kuşaklarda yetişmiş personel sayısını yükseltmek. Çocuklarımızın ilgi ve alakalarını uzay çalışmalarına çeksek de bu süreç içinde yanlış bilgi almamaları için öğretmenlerine de eğitim veriyoruz. Bunun yanında, çevre kirliliği ve dünyanın geleceği hakkında bilgiler veriyoruz. Dünya'nın uzayda yaşam olan tek gezegen olduğunu anlatıyoruz, bu da öğrencilerde çevre bilinci oluşmasını sağlıyor. İlkini Kasım ayındaki ara tatilde yaptığımız eğitimde, çocukların okulda öğrendikleri bilgileri deneyerek ve gözleyerek görmeleri onların aldıkları bilgilerin hayatın gerçeği olduğunu görmüş oldular" dedi.

'UZAY ÇALIŞMALARI İLE İLGİLENEN KİŞİ SAYISINI ARTTIRMALIYIZ'

Türkiye'de uzay çalışmalarıyla ilgilenen kişi sayısının yükselmesi gerektiğini söyleyen Dal, "Dünya standartlarına baktığımızda, bir ülkenin gelişmişliği, kültürel ve bilgi düzeyinin yüksekliği, o ülkede bilimle uğraşan kişi sayısının nüfusa oranıyla temsil ediliyor. Özellikle astrofizik ve astronomi alanında uzay çalışmalarıyla uğraşan kişi sayısına bakılıyor. Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 80 milyon, kabaca 80 bin kişinin astronomi ve uzay bilimleri ile ilgilenmesi bekleniyor. Ülkemizde bu sayının 1500 civarında olduğunu görüyoruz. Bunlardan doktoraya sahip kişi sayısının ise 250 civarında olduğunu görüyoruz. Ülkemizdeki uzay çalışmalarının hızlanması için bu sayının yükselmesi gerekiyor, bunun için de eğitimlerin planlı olup ilginin artması gerekiyor. Bizim çocuklara yönelik yaptığımız bu eğitimler, bu amaca ve hedefe hizmet ediyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Gözlemevindeki deneysel materyallerden görüntü

-Göktaşı koleksiyonundan görüntü

-En büyük göktaşından görüntü

-Teleskoptan ve güneş saatinden görüntü

-Ege Üniversitesi Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hasan Ali Dal  ile röp.

-DHA Muhabiri Melis Karakuzulu'nun anonsu

Haber : Melis KARAKUZULU - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR,

Haber Kodu: 200111029

============================

Hasarlı kaza sonrası 2 kişiyi vurdu, 'Korkutmak içindi' dedi

BURSA'da, Önder Yılmaz (46), eğlence mekanının önüne park etmeye çalıştığı otomobilini arkadaki otomobile sürtmesi nedeniyle çıkan tartışmada 2 kişiyi tabancasıyla vurarak yaraladı. İfadesinde "Silah ve bıçak çıkaracaklarını düşündüm. Korkutmak amacıyla silahımı çıkarıp ateş ettim" diyen Yılmaz, tutuklandı. Olay anı anbean güvenlik kameralarına kaydedildi.

Olay, önceki gün gece saatlerinde, Osmangazi ilçesi İnönü Caddesi'nde meydana geldi. Eğlence mekanına giden Önder Yılmaz (46), alkol aldıktan sonra arkadaşının 34 ZD 9168 plakalı otomobiliyle Mesken'deki çorbacıya gitti. Burada çorba içen Yılmaz, mekanın çalışanlarına 4 çorba alıp, geri döndü. Eğlence mekanının önüne otomobili park etmeye çalışan Yılmaz, iddiaya göre aracı arkasındaki otomobile sürttü. Mekandakilere çorbaları bırakan Yılmaz, otomobile döndüğünde, yanına gelen Turgut Duman (56) ve Ramazan Zeybek (46) ile arasında park etmeye çalışırken araca sürtmesi nedeniyle tartışmaya başladı.

Tartışmanın büyüyerek kavgaya dönüşmesi üzerine Yılmaz, kendisine küfreden 2 kişiye tabancasıyla ateş etti. Mermilerin isabet ettiği Duman ve Zeybek kanlar içinde yere yığılırken, ihbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. 2 yaralı, olay yerinde yapılan ilk müdahalelerinin ardından hastaneye kaldırıldı. Yılmaz ise polis ekiplerince gözaltına alındı.

'BANA ZARAR VERMELERİNDEN KORKTUM'

Emniyetteki işlemleri tamamlanan Yılmaz, adliyeye sevk edildi. Bursa Cumhuriyet Savcısı tarafından tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen Önder Yılmaz ifadesinde, 2 yaralıyı tanımadığını belirterek, "Aracımı park ederken arkada bulunan araçta hafif sıyrık oluştu. Hasarı gidereceğimi söyledim. Bana küfrettiler. Eğlence mekanının önünde 20 kişilik bir grup vardı. Tartıştığım kişiler sürekli ellerini bellerine atıyorlardı. Silah ve bıçak çıkaracaklarını düşündüm. Beni yaralamak için üzerime gelince, korkutmak amacıyla silahımı çıkarıp ateş ettim. İki kişi de üçgen vaziyette karşımda duruyordu. Pavyonun önünde bulunanların bana zarar vereceğinden korkuyordum" dedi.

Sanık avukatı Tuncay İçlim, müvekkilinin bir gözünün yüzde 70 oranında görme bozukluğu bulunduğunu, sağa sola ateş ettiğini söyleyerek, tutuksuz yargılanmasını talep etti.  Önder Yılmaz, nöbetçi mahkemece 'Adam öldürmeye teşebbüs' suçundan tutuklandı.

Ayrıca, olay anı anbean çevredeki iş yerlerinin güvenlik kameralarına kaydedildi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Çatışma anı güvenlik kamerası görüntüleri

Haber-Kamera: Halil ÖZÇOBAN/BURSA,

Haber Kodu: 200111023

==============================

Girdi maliyeti arttığı için kiralanan tarım arazileri 'çim saha' oldu

ANTALYALI çiftçi, kolay yoldan para kazanmak için tarım alanlarını, futbol sahası ve tenis kortu yapılması amacıyla otellere ve özel işletmelere kiraya veriyor. Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, "Üretici, 'Elim sıcak sudan soğuk suya girmeden para kazanayım' diyor. Buna çok kızıyorum. Verimli araziler tarıma bırakılsın, arazilerde yüzde 10 azalma var" dedi.

Antalya'nın çilek üretiminde söz sahibi olan ilçesi Serik'e bağlı Belek ve Kadriye mahalleleri, örtü altı üretimiyle Türkiye'nin çilek ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor. Üretilen çilekler, hem lezzet hem de çeşitleri bakımından üreticisine yüksek kazanç sağlıyor. Ancak son 10 yılda üretici, girdi maliyetinin artması ve kolay yoldan kazanç elde etmek için tarım alanlarını bazı oteller ve şirketlere kiralamaya başladı. Birçoğu 20 yıllığına kiralanan tarım alanlarına, futbol ve tenis sahaları, eğlence merkezleri gibi yapılar inşa edildi. İlçede tarımla ilgilenen üreticinin birçoğu arazilerini bu şekilde değerlendirirken bir kısmı ise azalan tarım arazileri nedeniyle yakın zamanda üretimin biteceği korkusu yaşıyor.

'ZAMANLA SERALAR KAYBOLACAK, BU BİZİM İÇİN KÖTÜ'

Çilek üreticisi Mehmet Ayaz (47), yıllar önce çilek yerine pamuk ve fıstık üretimi yaptıklarını, ancak artık tamamen çilek üretildiğini belirterek, "Zamanla seralar kaybolacak. Çevrelerinde binalar yapılmaya başlandı. Golf alanına, futbol ve tenis sahalarına verenler var. Kadriye'de arazi azalıyor. Bu çilek 10 seneye kaybolur. Bizim için üzücü bir durum. Başka bir iş yapamayız. ya çilek üreteceğiz, ya evde oturacağız" dedi.

'ESKİDEN PAMUĞA BEYAZ ALTIN, ŞİMDİ ÇİLEĞE KIRMIZI ALTIN'

20 yıldır çilek üreticiliği yaptığını belirten Ali Ayvaz da tarım alanlarının yok olmaya yüz tutmasından dert yandı. Eskiden pamuğa 'beyaz altın' denildiği gibi şimdilerde çileğe 'kırmızı altın' denildiğini vurgulayan Ayvaz, tarım alanlarının azalmasının önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.

Çiftçi Hasan Çağlar (54) ise doğduğundan bu yana tarımın içinde yer aldığını söyledi. 10 yıldır özellikle çilek ektiğini belirten Çağlar, "Çok üzücü bir olay. Gerçekten olmaması gerekir. Kiraya veren var, satan var. Çiftçilik daha iyi. Bu toprak kalitesi hiçbir yerde yoktur. Tarım arazisi azalıyor" diye konuştu.

'2 MAHALLEDE TARIM YÜZDE 80 AZALDI'

10 dönümlük alanda çilek üretimi yapan Mustafa Mutaf ise kiraya vermenin, ekip dikmekten, tarım yapmaktan daha kazançlı olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Çiftçiler o yüzden sitelere, villalara, futbol ve tenis sahalarına veriyor. Şu anda çiftçinin elinde zaten pek bir şey kalmadı. Belek ve Kadriye iki mahalleyi düşünürsek tarım yüzde 80 azaldı. Belek'te yok denecek kadar az, Kadriye'de ise yüzde 50-60 civarında azaldı. Çiftçilik tamamen bitmek üzere."

'TARIM ALANLARI YÜZDE 10 AZALDI'

Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, tarımın artık son dönemini yaşadığını söyledi. Tarımın son 5 yılda zor günler geçirmeye başladığını anlatan Alp, "Çocuklarımızı, çiftçimizi tarımda tutmakta zorlanıyoruz. Tarımın yapılması için para kazanılması lazım. Tarımda para kazanılmadığında ekim olmuyor. Tarımdan kaçış var, çünkü para etmiyor" dedi.

Maliyetin artığını, bu nedenle çiftçinin tarımdan uzaklaştığını kaydeden Nazif Alp, devletin tarımın her koluna ciddi destek vermesi gerektiğini ifade etti. Desteğin az da olsa yapıldığını, ancak yeterli olmadığını aktaran Alp, kamu bankalarından çiftçiye sıfır faizli kredilere ihtiyaç olduğunu söyledi. Tarımda kullanılan elektrik, akaryakıt gibi girdilerin de çiftçiye uygun hale getirilmesinin önemine değinen Başkan Nazif Alp, "Açık arazideki tarım artık kaydı. Nereye kaydı? Otellerimiz için eğlence yerleri, futbol sahaları gibi alanlara kaydı. Tarım alanlarında azalma var. Çiftçiler tarımdan para kazanamayınca arazilerini kiraya veriyor. 'Elimi sıcak sudan soğuk suya sokmadan para kazanayım' diyorlar. Buna çok kızıyorum. Otellere yer verilmesin mi? Verilsin elbette. Verimsiz arazilere yapılsın bu eğlence merkezleri, futbol sahaları. Verimli araziler tarıma bırakılsın. Tarım alanlarında yüzde 10'ların üzerinde azalma var" diye konuştu.

'VERİMSİZ TOPRAKLAR DEĞERLENDİRİLDİ'

Telefonla bilgi alınan Spor Turizmi Birliği Derneği Başkanı Recep Şamil Yaşacan da konuyla ilgili konuştu. Kimsenin arsasının ya da arazisinin elinden zorla alınmadığını belirten Yaşacan, çiftçiliğin biteceği yönündeki açıklamaların doğru olmadığını, futbol ve tenis gibi spor dallarının bölgenin tanıtımına ve dolaylı olarak turizme katkı sağladığını söyledi. Çiftçilerin ellerindeki arsaları sattığının doğru olduğunu aktaran Yaşacan, "Evet çiftçiler sattı ancak ellerindeki işe yaramaz, ekip biçemedikleri, toprağı verimsiz yerleri sattılar. Doğal olarak buralar bu şekilde değerlendirildi. Yoksa verimli arazi alınıp saha yapılmadı. Ayrıca bazı sahalarda çim yetiştirilip satılıyor. Bence diğer tarım ürünlerinden daha çok kazanç sağlıyor çim üretimi" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Saha drone

Sera drone

Sera detay

Çilek detay

Sahada antrenman detay

Dha Muhabiri Alparslan Çınar'ın anonsu

Çilek detay

Saha detay

Röp1: Mustafa Mutaf

Sera detay

Röp2: Mehmet Ayaz

Saha drone

Röp3: Ali Ayvaz

Sera içi detay

Röp4: Hasan Çağlar

Sera drone detay

Saha drone detay

Röp5: Nazif Alp

Saha drone

Haber : Alparslan ÇINAR- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)

Haber Kodu: 200111019

===============================

85 metrekare atölyede başladı, şimdi yaptığı ürünleri 17 ülkeye ihraç ediyor

BURSA'da, marangozluğa merak saran Özgür Ulus (40), babasına ait 85 metrekarelik marangoz atölyesinde çalışmaya başladı. 10 yılda atölyesini büyüterek mücevher kutuları, el yapımı bıçaklar, kuş kafesleri gibi birçok ürünü ahşaptan yaparak Avrupa pazarına sunduğunu söyleyen Ulus, "Almanya İtalya, Fransa, Belçika başta olmak üzere 3 kıta 17 ülkede ürünlerimiz kullanılıyor" dedi.

Özgür Ulus, 7 yıl fabrikada çalıştıktan sonra baba mesleği olan marangozluk ve ahşap oymacılığına merak sardı. Günlerce, haftalarca emek vererek, kıl testere ve ıskarpela kullanarak, hediye kutuları, bıçak sapları, kuş kafesleri ve hediyelik biblolar üretmeye başlayan Ulus, bir yandan da dükkanını genişletti. E-ticaret sistemiyle farklı kitlelere hitap etmeye başlayan Ulus, Türkiye geneline satış yapmaya başladı. Şimdilerde yurt dışına da ihracat yaptığını belirten Ulus, ürünlerinin özellikle Avrupa'da ilgi gördüğünü dile getirdi.

'SERÜVEN 85 METREKARELİK ATÖLYEDE BAŞLADI'

Mesleğe babasının yanında başladığını belirten Ulus, "2009 yılında babamın yanına girip bu mesleği yapmaya karar verdim. Babamın yaşının vermiş olduğu tecrübe ve ortaya çıkarmış olduğumuz sanat, gençliğin vermiş olduğu heyecan işlerimizi buralara kadar getirdi. Marangozluk serüvenimiz 85 metrekarelik bir bodrum katında başladı. Şimdi ise kurmuş olduğumuz büyük atölyeyle taçlandı. Burada kaybolmaya yüz tutan 20'den fazla meslek dalının uygulamasını yapıyoruz. Bu işi yapmak isteyen kişilere de malzeme tedarik ediyoruz" dedi.

KAYBOLAN MESLEK DALLARINI YAŞATIYOR

Kaybolmaya yüz tutan meslek dallarının ürünlerini de yaptığını söyleyen Ulus, "Bizde daha çok sanatsal ürün var. Mücevher kutuları, el yapımı bıçaklar, oyma kapılar, eski Türkçe yazıların olduğu tablolar, kuş kafesleri, el yapımı tavla, gemi modelleri gibi kaybolan 20- 25 meslek dalının uygulaması var" diye konuştu.

ÜRÜNLER AVRUPA'DA İLGİ GÖRÜYOR

Ürünlerinin Avrupa'da büyük ilgi gördüğünü dile getiren Ulus, "Tüm Türkiye'ye satışımız var. Aynı zamanda yapmış olduğumuz el yapımı ürünleri, Avrupa'nın bir çok kanalına ulaştırabiliyoruz. 3 kıta 17 ülkede ürünlerimiz kullanılıyor. Talep ve ilgi görüyor. Almanya İtalya, Fransa, Belçika gibi ülkeler başta geliyor. Son zamanlarda İngiltere'ye çok sayıda siparişimiz oldu. Şu an Meksika, Kosta Rika'ya kadar ürünlerimiz gitti. Daha da ileri gitmemiz için, ürünlerimizi daha fazla kitlelere ulaştırmak için canla başla uğraşıyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Atölyeden detaylar

-Ahşap ürünlerden detaylar

-Ağaçların kesilmesinden detaylar

-Genel detaylar

Haber-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

Haber Kodu: 200111022

==============================

Fındık ihracatında rekor artış

KARADENİZ Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) Yönetim Kurulu Başkanı İlyas Edip Sevinç, 2019'da gerçekleştirilen 319 bin 772 ton iç fındık ihracatı karşılığında, Türkiye'de 2 milyar 28 milyon 727 bin dolar gelir elde edildiğini belirterek, "Fındık ihracatında, bu yıl muhteşem bir başarı söz konusu. Bu bir rekor. Ama önemli olan bu başarıyı devamlı kılabilmek. Bunun temel şartı fındık arzının bir kesintiye uğramadan piyasaya devam etmesidir" dedi.

Dünya fındık üretimi ve pazarının büyük kısmını elinde bulunduran Türkiye, 2019 yılında 121 ülkeye 319 bin 772 ton fındık ihraç ederek 2 milyar 28 milyon 727 bin dolar gelir sağladı. Cumhuriyet tarihinin ihracat rekoru kırılırken 547 milyon 588 bin dolar değerinde 83 bin 898 ton fındık satışı ile İtalya ihracatta birinci sırayı aldı. İtalya'nın ardından en fazla fındık ihraç edilen ülkeler sırasıyla Almanya ve Fransa oldu. Almanya'ya 434 milyon 806 bin dolar tutarında 73 bin 476 ton, Fransa'ya ise 147 milyon 75 bin dolar tutarında 22 bin 719 ton fındık ihracatı gerçekleştirildi. Alternatif pazar olan Çin'e ise 11 bin 180 ton fındık satılıp, 87 milyon 179 bin dolar gelir sağlandı. Türkiye, 2019 sezonunda en az fındığı Ruanda'ya sattı. Bu ülkeye gönderilen fındık miktarı sadece 6 kilogram olurken 37 dolar gelir elde edildi.

'ÖNEMLİ OLAN BU BAŞARIYI DEVAMLI KILABİLMEK'

2018 yılında 279 bin 250 ton fındık ihraç edilerek 1 milyar 635 milyon 235 bin dolar gelir sağlandığını belirten Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) Başkanı İlyas Edip Sevinç, 2019'da bir önceki seneye göre miktarda yüzde 14,5, gelirde yüzde 24 artış yaşandığına vurguladı. Sevinç "Türkiye'nin 180 milyar dolarlık ihracatına bakıldığı zaman bu 2 milyar dolar küçük bir rakam görülüyor olabilir. Ama kemiksiz diye tabir ettiğimiz tamamen net bir girdidir bu. Yani fındık ihracatında ambalaj malzemeleri ve kullandığımız teknolojiler de dahil hiç ithalat söz konusu değil. Fındık ihracatını hem getirdiği net döviz hem de Karadeniz bölgesine sağladığı istihdam imkanını da göz önüne aldığımızda fındığın çok önemli bir stratejik bir ürün olduğunu görebiliriz. Bu yıl muhteşem bir başarı söz konusu fındık ihracatında. Ama önemli olan bu başarıyı devamlı kılabilmek. Bunun temel şartı fındık arzının bir kesintiye uğramadan piyasaya devam etmesidir" dedi.

'ÜRETİCİDE FINDIK KALMADI'

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) elinde stokta bulunan fındığı piyasaya sürmesi gerektiğini de belirten Sevinç, "Fındık ihracatının tamamını özel sektör yani biz ihracatçılar gerçekleştiriyoruz. Biz fındık bulacağız, fındık piyasaya arz edilecek akışı sağlayacağız ve dışarıya ihraç edeceğiz, onlarda kendi müşterilerine bu fındığı sunacaklar. Bugün artık sert kabuklu yemişlerin insan sağlığına faydaları gün geçtikçe daha da çok anlaşılıyor ve insanlarda daha sağlıklı ürünleri tercih ediyorlar. Ama yılbaşından itibaren bakıldığında piyasaya fındık arzı konusunda bir sıkıntı mevcut. Bu bir ticaret. Elinde fındık olanlar fındığını tutar ve fiyat artınca satışını gerçekleştirir. Üreticide neredeyse hiç fındık kalmadı. Ancak tüccarda, sanayicide halen daha çok fındık var ve devletin elinde yani TMO'nun elinde stokta sakladığı 80 bin ton civarında bir fındık var. Bu ürünün daha fazla tutulmaması gerekiyor. TMO bunu zaten karlı bir fiyata satacak. Fındık ihracatının sekteye uğramaması ve pazarımızı kaybetmememiz gerekiyor" diye konuştu.

'ÇİN PAZARI GELİŞMEYE BAŞLADI'

Alternatif Pazar olan Çin'e 11 bin 180 ton fındık satılarak 87 milyon 179 bin dolar gelir sağlandığını da aktaran Sevinç, "Bu yıl en fazla fındık ihracatı İtalya'ya yapıldı. Geleneksel pazarımız Almanya, Fransa ve Avrupa birliği ülkeleri. Ancak bizi çok sevindiren şey ise yıllardır beklediğimiz Çin'de ilk defa 11 bin tona ulaşıyor olmamız. Çin pazarı gelişmeye başladı. Önümüzdeki yıllarda daha da artacağını düşünüyoruz. Yılardır Çin'de fındık tanıtım grubu olarak çalışmaları sürdürüyorduk. Çin ve Meksika'da Rusya'da Hindistan'da Brezilya'da ve Afrika ülkelerinde tanıtım yapıyoruz. Alternatif piyasalardaki başarımıza önem gösteriyoruz" dedi.

RAKAMLAR PİYASAYA OLUMLU YANSIDI

Fındık tüccarı Murat Kılıç, ihracatın fazla olmasının piyasayı olumlu etkilediğini söyleyerek, "Sezon başından itibaren hareketlilik vardı. Açıklanan ihracat rakamları da çok sevindirici oldu. Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamlarına ulaşılmış. Umarım ilerleyen yıllarda daha iyi rakamlara da ulaşırız. Çünkü hepimize ihracat rakamlarının yüksek olması olumlu olarak yansıyor. Bundan üretici başta olmak üzere herkes nasiplenecektir" diye konuştu.

'UMARIZ BÖYLE SÜRER'

Fındık ihracatında yaşanan olumlu tablonun sürmesi temennisinde bulunan Nihat Coşkuner ise, "Şu anda piyasaya fındık çok az miktarda iniyor. İhracat rakamları da çok yüksek. Bu piyasaya oldukça olumlu etki yaptı. Bizler şimdi fındığı 18 liradan alıyoruz. Üretici de bundan kazanmaya başladı. Umarım böyle devam eder" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Fındık bahçelerinden drone görüntüleri

-Harmana serili olan fındıklardan görüntüler

-Fındık fabrikasında işlem yapılırken görüntüler

Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) Yönetim Kurulu Başkanı İlyas Edip Sevinç, röportaj

-Fındık tüccarlarından röportaj

- Haber genel ve detay görüntüleri

Haber-Kamera: Aleyna KESKİN, Selçuk BAŞAR TRABZON

Haber Kodu: 200111032

================================

Öğrencilerden temizlik görevlisine duygulandıran not

AMASYA'da ilkokul öğrencileri, bulduğu içinde para ve değerli eşyalar olan kadın çantasını zabıta aracılığı ile sahibine ulaştıran belediye temizlik işçisi Murat Gökçe'ye, duyarlı davranışı nedeniyle yazdıkları not kağıtlarıyla teşekkür etti. Okul önünü süpürdüğü sırada yanına gelen öğrencilerin verdiği notları okuyan Gökçe, sürpriz karşısında duygulandı.

Amasya'da, belediyede temizlik görevlisi olarak çalışan Murat Gökçe, geçen ay, Yeşilırmak kenarında bulunan oturma alanlarında temizlik yaptığı sırada kadın çantası buldu. Çantanın içini kontrol eden Gökçe, yüklü miktarda para ve değerli eşyaların olduğunu gördü. Gökçe, sahibini bulamadığı çantayı Amasya Belediyesi Zabıta Müdürlüğü'ne teslim etti. Zabıta, paranın sahibini araştırarak çantanın Arife Öz'e ait olduğunu belirledi. Haber verilmesi üzerine belediyeye gelen Öz'e çantası teslim edildi.

ÖDÜLLENDİRİLDİ

İçinde para ve değerli eşyalar olan kadın çantasını zabıta aracılığı ile sahibine ulaştıran belediye temizlik işçisi Murat Gökçe, Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı tarafından plaket ve hediye çeki ile ödüllendirildi.

ÖĞRENCİLERDEN DUYGULANDIRAN MEKTUP

Amasya Zübeyde Hanım Üçler İlkokulu öğrencileri de, temizlik görevlisi Murat Gökçe'ye duyarlı davranışından dolayı teşekkür etmek için not kağıtlarına dileklerini yazdı. Öğrenciler, kaleme aldıkları küçük not kağıtlarını, okul müdürü Hasan Hüseyin Aktaş eşliğinde, okullarının önünde temizlik çalışması yapan görevli Gökçe'ye takdim etti. Öğrenciler kendi harçlıkları ile aldıkları hediyeleri de, temizlik görevlisi Gökçe'ye verdi. Okul önünü süpürdüğü sırada yanına gelen öğrencilerin verdiği notları okuyan Gökçe, sürpriz karşısında duygusal anlar yaşadı. Gördüğü ilgiden mutlu olan Gökçe, okul idaresi ve öğrencilere teşekkür etti.

'SENİ SEVİYORUZ MURAT AMCA'

Öğrenciler, kaleme aldıkları notlarda, şu ifadeleri kullandı:

"Murat amca sen çok iyi birisin. Seni seviyoruz! Sizi hep örnek alacağız", "Murat amca insanlar keşke sizin gibi kalpli, dürüst olsa sizi seviyoruz", "Sevgili Murat amca, senin bu davranışın Amasya'da büyük ilgi ve alkış aldı. İnşallah bu davranışın tüm Dünya'ya örnek olur. O parayı harcamak yerine sahibine teslim ettiniz. Bu devirde bu davranış gibisi yok. Sevgiler", "Seni seviyoruz Murat amca."

'BU DAVRANIŞI ÖRNEK OLMALI'

Temizlik görevlisi Gökçe'ye duygularını aktaran 4'üncü sınıf öğrencisi Muhsin Şinasi Köse, "Murat amcanın bu davranışı tüm dünyaya örnek olmalı. Bu davranışı tüm dünyaya örnek olursa hırsızlıklar azalır ve tüm dünya daha adaletli bir yer olur" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

-Temizlik görevlisinin yolları süpürmesi detay

-Öğrencilerin temizlik işçisinin yanına gelmesi detay

-Örnek temizlik işçisine öğrencilerin düşüncelerini aktarması detay

-Diğer detay

Haber: Sinan HARMANCI/AMASYA,

Haber Kodu: 200111018

===============================

En soğuk ilçede kış ortasında domates ve salatalık üretiliyor

VAN'ın Çaldıran ilçesinde 3 yıl önce kurulan ve jeotermal enerji ile ısıtılan domates serasında salatalık üretimine de başlandı.

İlçede 2016 yılında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nca desteklenen bir projeyle hava sıcaklığının eksi 46 dereceye kadar düştüğü Ayrancılar bölgesinde jeotermal enerji ile ısıtılan seralarda domates üretimine başlandı. 34 bin metrekare alan üzerinde 120 bin metre boru döşenerek ısıtılan seralar 10 milyon liraya mal oldu. İlçede topraksız ve arılarla tozlanmanın yapıldığı, 'Agro Van' markalı domatesler tamamen doğal yöntemlerle üretiliyor. Hava sıcaklığının bugünlerde sıfırın altında 23 derece olarak ölçüldüğü ilçede kurulan serada özellikle kadınlar çalışıyor. Hava şartları nedeniyle tarımın da çok yaygın olmadığı ilçede iş imkanı bulamayan kadınlar serada çalışmaktan çok mutlu olduklarını söyledi.

EN SOĞUK İLÇEDE EN GÜZEL DOMATES

Yılın büyük bölümü kar ve soğuk havanın etkisi altında olan ilçede yüksek rakımda üretimi yapılan domatesler yaz kış manavlarda yerini alıyor. Bölgede ilgi gören dometesler Türkiye'nin birçok iline de gönderiliyor. Van Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Birimi Proje Koordinatörü Yusuf Taşkın, üretilen domateslerin yanı sıra artık serada salatalık üretimine de başladıklarını söyledi. Taşkın şöyle konuştu:

"Burası Van'ın Çaldıran ilçesi ve Türkiye'nin de en soğuk ilçesi. Şuana kadar ülkemizde kayda giren en düşük sıcaklık 9 Ocak 1990'da eksi 46,4 derece ile burada ölçüldü. ve şuanda da yılın en soğuk aylarındayız. Biz de burada jeotermal ısı kaynaklarıyla üretime devam ediyoruz. Şuanda dördüncü üretim sezonundayız. Şuana kadar kış üretimi yapıyorduk. Kış üretiminde bin ton alıyorduk fakat artık bin 500 hedefleniyor. Biz domates üretiminin yanı sıra artık salatalık üretimine de başladık. Domates de üretilecek fakat üretim periyodları değiştiğinde bu tip ara dönemler yaşanıyor. Bu ara dönemlerde ise salatalık üretimi yapıyoruz. Şu ana kadar üretim sezonunda bir dekarda 25 ton ürün elde edilebileceğini görüyoruz."

VAN JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI BAKAMINDA ZENGİN

Van'ın jeotermal enerji kaynakları açısından önemli bir il olduğunu ve kentin 7 ilçesinde jeotermal enerji kaynaklarının olduğuna dikkat çeken Taşkın, fakat bu kaynakların kullanımı açısından henüz bir farkındalığın olmadığını söyledi. Taşkın, "Bu sera ile ilk kez bir uygulama yapıldı. Bunda da oldukça başarı sağlandığı görüldü. Umarım bundan sonra jeotermal enerjinin seracılıkta, kentsel ısıtmada, sağlık turizminde ve diğer kullanım alanlarında da kullanımı yaygınlaşır ve ilimizin sosyal ve ekonomik kalkınmasına da güzel bir katkı sağlamış olur" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Domates ve salatalık üretilen seradan detaylar

-Seradan genel görüntüler

-Domates hasadından detaylar

-Domateslerden detaylar

-Muhabir anonsu

-Salatalık hasadından detaylar

-Van Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Birimi Proje Koordinatörü Yusuf Taşkın ile röportaj

-Serada çalışanlar ile röportaj

-Sera ve hasaddan detaylar

Haber: Gülay KUYUCU- Orhan AŞAN/ÇALDIRAN (Van),

Haber Kodu: 200111030

==============================

Uzun kış gecelerinin vazgeçilmezi közde patates

BİNGÖL'ün Genç ilçesinde, soğuk kış gecelerinin en büyük eğlencesi, sobada patates közlemesi. İlçe merkezindeki kahvehanede közlenen patatesler, sıkça tüketiliyor.

Genç ilçesi Cumhuriyet Caddesi'ndeki kahvehanede özel sobada yapılan patates közlemesi, soğuk kış gecelerinde ilçe sakinlerine nostaljiyi yaşatıyor. Kahvehanede sabah saat 08.00'de yakılan sobada iş yeri sahibi telislerle aldığı patatesleri fırına diziyor. 2 ayrı bölmesi bulunan sobaya konulan patateslerin pişip pişmediklerini kontrol eden işletmeci Mehmet Döner, daha sonra gelenlere çay ve patates ikramında bulunuyor. 20 yıldır kahvehane işletmeciliği yapan Döner, halka patates ve çay ikramı yapmaktan mutluluk duyuğunu belirterek şöyle konuştu:

"20 yıldır bu kahvehane işletmeciliğini yapıyorum. Maalesef bu soba geleneğimiz doğalgaz ve kalorifer çıkınca yok olmaya başladı. Biz de eski geleneğimizi yaşatmak için kahvehanemizin arka bölümüne soba kurup eski geleneği gelen müşterilerimize közde patates ikramı ile yaşatmaya çalışıyoruz. Eskiden evlerimizde soba ve kuzine vardı, şimdi ise bu geleneği kahvemizde közde patates ve çay ile yaşatmaya çalışıyoruz. Yaptığımız bu işten müşterilerimiz memnun biz memnunuz. Günde 30 ile 40 kilo patates tüketiyoruz. Müşterilerimize çay ve patates servisini yapıp bu soğuk kış gecelerinde müşterilerimde hem sohbet edip, hem çayını içiyor, hem de patatesini yiyor."

Müşterilerinden Yusuf Aktay ise "Eskiden soba kültürümüz vardı. Elektrik ve internet yoktu, soba başında sohbet vardı. Kuzine soba içerisinde börek yapardık. İnşallah yavaş yavaş eskiye dönmeye başlarız. Alan da memnun, satan da memnun" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

------------

İşyeri sahibi Mehmet Döner'in müşterilere çay ve közde patates vermesi

İş yeri sahibi Mehmet Döner'in konuşması

Kahvehane müşterilerinden Yusuf Aktay'ın konuşması

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Aziz ÖNAL/ BİNGÖL,

Haber Kodu: 200111021

========================

Sabah öğretmen, akşam öğrenci

ERZURUM'da, Gizem Açıl sabah anasınıfı öğretmenliği yaparken, akşam Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri Edebiyatları Bölümü'nde okuyor.

Aziziye İlçesi Dadaşkent semtinde oturan Açıl ailesinin iki çocuğundan en büyüğü olan Gizem, Rıfkı Salim Burçak Lisesi çocuk gelişimi bölümünden mezun olduktan sonra Atatürk Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü'ne girdi. Mezun olduktan sonra yeniden üniversite sınavına giren Gizem Açıl, bu kez aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri Edebiyatları Bölümü'nü ikinci öğretim olarak kazandı. Birinci sınıfı başarıyla geçen Gizem, ücretli öğretmenlik için Milli Eğitim Müdürlüğü'ne müracaat etti. Açıl, merkez Yakutiye İlçesi Kırmızıtaş Mahallesi'ndeki ilkokula anasınıfı öğretmeni olarak atandı.

Sabah erken saatlerde Dadaşkent'teki evinden çıkan Açıl, tuttukları öğretmen servisiyle 22 kilometre mesafedeki Kırmızıtaş Mahallesi'ndeki okuluna giderek minik öğrencileriyle ders başı yapıyor. Birlikte oyunlar oynayıp ders yapan, yanan sobada közlediği patatesleri onlarla birlikte paylaşan Gizem öğretmen, mesaisini tamamladıktan sonra bu kez öğrenci olmak için hazırlanıyor. Ders kitap ve defterlerini alan Gizem, bu kez Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri Edebiyatları Bölümü'ndeki sınıftaki yerini alıyor.

'ÖĞRENCİLERİMLE BİRBİRİMİZİ ÇOK SEVDİK'

Çağdaş Türk Lehçeleri Edebiyatları Bölümü'nde ikinci sınıfı okurken ücretli öğretmenliğe müracaat ettiğini söyleyen Gizem Açıl, öğrencileriyle aralarında çok güzel bir sevgi bağı kurulduğunu anlattı. Öğrenci velileriyle de çok iyi bir diyalog kurduklarını ifade eden Açıl, "Veliler ve öğrencilerimizle aramızda çok iyi bir bağ var. Geceleri birbirimizi arayıp görüşüyoruz. Bu iş sevmeden yapılacak bir meslek değil. Çocuklara öğretmen otoritesinin yanında sevgi de gerekli" dedi.

Öğretmenlik mesleğini ve çocukları çok sevidiğini vurgulayan Açıl, Çağdaş Türk Lehçeleri Edebiyatları Bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisans yapmayı planladığını kaydetti. Açıl, "Lise ve yüksekokulda çocuk gelişimi bölümünü severek okudum. Şimdi okuduğum bölümde ücretli öğretmenlik yapıyorum, aynı zamanda ikinci üniversitemi okuyorum. 'Okuyabilme imkanım varken neden okumayayım?' diyorum. Bu konuda ailemin desteği çok büyük. 4 kişilik bir aileyiz çalışan bir tek babam var. Bu sene bende ücretli öğretmen olarak çalışmaya başladım. İkinci bir üniversiteyi okurken zorluk çekiyordum, çalışmam gerekiyordu" diye konuştu.

Fakültede vize ve finaller zamanında ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldığını belirten Açıl, derslerde okuldaki arkadaşlarından destek gördüğünü söyledi. Açıl, okulu bitirdikten sonra ya çocuk gelişimi ya da çağdaş Türk lehçeleri edebiyatları konusunda yüksek lisans yapmayı hedeflediğini anlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Okuldan görüntü

-Öğrencilerin okuyla gelmeleri

-Gizem öğretmenin öğrencileri içeri alması

-Öğrencilerin eşyalarını dolaba yerleştirmeleri

-Anasınıfında dersten genel ve detaylar

-Gizem öğretmenle röp

-Gizem öğretmenin fakülte binasına girmesi

-Arkadaşlarıyla buluşması

-Gizem öğretmenin sınıfta ders görmesi

-Dersten genel ve detaylar

Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,

Haber Kodu: 200111036

=================================

Sakarya'da JASAT 55 olayı aydınlattı

SAKARYA İl jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesinde kurulan Jandarma Suç Araştırma Timleri (JASAT), 5 ayda 3'ü cinayet olmak üzere 55 olayı aydınlattı.

Sakarya İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Suç Araştırma Kısmı (SAK) bünyesinde 2019 yılının ağustos ayında Jandarma Suç Araştırma Timleri (JASAT kuruldu. JASAT'a en az 10 yıl saha tecrübesinin yanı sıra istihbarat, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele ile terör suçlarında ihtisaslı jandarmalar seçilirken, bu ekiplere başarılı genç personeller de yetiştirilmek üzere entegre ediliyor. Sivil olarak görev yapan JASAT personelleri, suç işledikten sonra kaçan şahısların yakalanmasında önemli rol oynuyor.

Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS), Jandarma Plaka Tanıma Sistemi (PTS) ve Kent Güvenlik Yönetim Sistemi'ni (KGYS) de aktif olarak kullanan JASAT, taşınabilir bilgisayar ile kamu kurum ve kuruluşları ile vatandaşlara ait güvenlik kameralarını da olay yerinde inceleyebiliyor. Ayrıca Coğrafi Bilgi Sistemi üzerinden PTS, KGYS ve şahıslara ait kameraların noktaları işaretlendiği için olası bir adli olayda sistem üzerinden belirlenen kaçış rotalarında inceleme yapılarak suça karışan kişiler daha kısa sürede yakalanabiliyor.

55 OLAYI AYDINLATTI

JASAT son 5 ay içerisinde 3'ü cinayet olmak üzere 55 olayı aydınlattı. JASAT, aralarında kendini Hz. Süleyman'ın kızı olarak tanıtan ve para karşılığı insanlara kanını içirerek 13 milyon TL'lik dolandırıcılık olayına karışan Sibel Gönül ve çıkarttıkları sahte kimliklerle Türkiye genelinde hırsızlık yapan 2'si kadın 4 kişinin yakalanması ile Arifiye'de meydana gelen Halil Baş cinayeti ile Pamukova'da İlhan Karakaya'nın silahla öldürülmesi olayı ve Karapürçek ilçesinde 2 kişiyi vurduktan sonra kayıplara karışan ve bir dağ evinde saklanan Murat Aslantaş'ın yakalanması gibi önemli görevleri başarıyla gerçekleştirdi.

60 FAİLİ MEÇHUL OLAYA MÜDAHALE EDİLDİ

JASAT ile ilgili olarak açıklamada bulunan Sakarya İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Jandarma Yarbay Ali Bahadır Aslan, "Sakarya İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde kısa adı 'SAK' olan Suç Araştırma Kısmının kurulmasının ardından buna bağlı kısa adı JASAT olan Jandarma Suç Araştırma Timlerimiz kuruldu. 60 adet faili meçhul olaya müdahale eden JASAT ekiplerimiz 55 konuyu aydınlatmıştır. Kurulduğu günden itibaren bu olaylara karışan 118 şüpheli yine JASAT ekiplerimizce yakalanmış ve bunlardan 60 tanesi tutuklanmıştır" dedi.

'PERSONELLERİMİZ TECRÜBELİ PERSONELLERİMİZDİR VE İHTİSAS SAHİBİDİR'

JASAT'ta görev alacak personellerin özel olarak seçildiğini belirten Jandarma Yarbay Ali Bahadır Aslan, "JASAT'taki personellerimiz tecrübeli personellerimizdir ve ihtisas sahibidir. Tecrübe gerektiren görev için en az 10 yıllık personellerimizi özenle seçerek bu timlerde görevlendiriyoruz. JASAT, olayların çözümünde Jandarma Genel Komutanlığı tarafından geliştirilen programlardan da büyük ölçüde yararlanmıştır. Bu sayede anlık veri alabilen JASAT ekipleri, olayları daha kısa sürede çözmektedir. JASAT; özellikle nitelikli faili meçhul olaylar ve uzun süre yakalanamayan suçluları yakalama konusunda görev yapmaktadır" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Jandarma Yarbay Ali Bahadır Aslan röp.

-JASAT ekipleri ofis çalışması detay

-Ekiplerin göreve çıkışı

-Araçla alan taraması

Haber-Kamera: Ramiz Kaan OKTAR/SAKARYA,

Haber Kodu: 200111033

==============================


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Türkiye Güncel Haberler

İstanbul'da suya yüzde 36 ile 53 oranında zam

İstanbul'da suya yüzde 36 ile 53 oranında zam

TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'den gülümseten sözler: Ben bir cevap vereceğim internete düşeceğiz

TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'den gülümseten sözler: Ben bir cevap vereceğim internete düşeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan köklü değişim sinyali: Yeni isimlerle yola devam edeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan köklü değişim sinyali: Yeni isimlerle yola devam edeceğiz

FETÖ'cü Enes Kanter hakkında cinsel taciz suçundan soruşturma

FETÖ'cü Enes Kanter hakkında cinsel taciz suçundan soruşturma

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title