'Milletimizin Gözbebeği Ordumuzu Küçültmek Aşağılık Bir İştir'
Seçim bölgesi Bursa gezilerini sürdüren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yerel bir televizyon kanalının yayınına katılarak çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.
Seçim bölgesi Bursa gezilerini sürdüren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yerel bir televizyon kanalının yayınına katılarak çeşitli konulardaki soruları yanıtladı. Programda Başbakan Erdoğan'ın MHP'den milletvekili adayı olan emekli Korgeneral Engin Alan ile sözlerinin sorulması üzerine, Arınç, şunları söyledi:
"Sene 2004, Çanakkale'de büyük anma günü yapıyoruz. 18 Mart. Demek ki orada Gelibolu komutanıymış. Ben kendisini tanımıyorum. Ben de Meclis Başkanı sıfatıyla o toplantıya katıldım. O da benim sağ arka tarafımda duruyor. Ben o fotoğrafı görünce hadiseyi hatırladım. Demek ki orada kendisi komutanken Sayın Başbakan, 'Biraz gecikeceğim ben gelince tören başlasın' demesine rağmen töreni başlatmış. Başbakan gecikerek gelmiş, o ayağa kalkmamış, selam durmamış, giderken de uğurlamamış, anladığım bu. " Bunu tamamlayan bir şeyi geçen gün söylediğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Topuk selamını şöyle söyledim; Cumhurbaşkanımız seçildi. Cumhurbaşkanımızın karşısında ona hitap eden komutan 3'üncü bir şahıstan bahseder gibi 'Sayın Cumhurbaşkanı' dedi. sonuna 'm' eklerseniz farklı olur. 'Sayın cumhurbaşkanı' derseniz Zambiya cumhurbaşkanından bahsetmiş olursunuz. Sonunda çok şükür bugün geldiğimiz nokta budur. 'Artık topuk selamında da saygıda da kusur etmiyorlar' dedim. Bizim burada hedef aldığımız bir kişidir. Sayın Başbakan'ın da benim de. Türk Silahlı Kuvvetleri 1 milyon kişilik büyük bir güçtür. 800 bin civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Kesin rakamı sen de bilmiyorsun ben de. Şimdi 800 bin kişilik manevi şahsiyeti olan milletimizin gözbebeği ordumuzu küçültmek ona hakaret etmek çok aşağılık bir iştir. Biz bunu yapmıyoruz. Benim de sayın Başbakan'ın da söylediği bize göre hatalı davranışta bulunan bir kişiyi hedefimize koyuyoruz. Neden? Çünkü ben bir asker çocuğuyum. Astsubayı da askerden sayarlar zannediyorum. Bir astsubay Kıdemli Jandarma Başçavuş'un oğluyum ben. Molla Ahmet oğlu İbraham çavuşun oğluyum. Ben de bir asker çocuğuyum. Babamızın bize öğrettiği tek birşey var. Askerlik disiplin ve itaattir. "
'BU SAYGISIZLIK MI? DANİSKASI' Kendisinin de askerliğini disiplin subayı olarak yaptığını kaydeden Arınç, şunları söyledi:
"Efendim ayağa kalkmadı. Bu saygısızlık mı?' Daniskası. Ne demek ayağa kalkmadı? Bir ülkenin Başbakan'ı olacak ve sen kalkmayacaksın, suratını buruşturacaksın, giderken de hiç tavrını bozmayacaksın. Şimdi onun karşılığında bu 2004'te oluyor biz 2011'deyiz. Bu komutan şimdi yeni aday oluyor ve bu komutan şimdi bir davadan dolayı yargılanıyor. Eğer 2004'te oradan alınıp da böyle bir davanın içine konulsaydı Başbakanın bugünkü sözlerine hak vermek gerekirdi. Belki onun söylemek istediği YAŞ'ta terfi edememesi ve emekli olmasıdır. Ama eminim ki bu sebepten değil. YAŞ'ta herkesin bütün dosyası açılır, bazı ilişkileri veya yüksek komuta kademesinin değerlendirmesine göre emekli olur veya terfi eder. Emekli olmasını ya da terfi edememesini Sayın Başbakan bir şekilde o olayla bağlantı olarak söylemiş olabilir. Burada kuruma karşı bir saygısızlık yok. Ama sayın başbakanın yerine Kılıçdaroğlu olsaydı, bu hadise ona göre yapılmış olsaydı ona da karşı çıkmamız gerekirdi. " Cumhurbaşkanı Turgut Özal zamanında bir üsteğmen veya teğmen tarafından "Sana alışamadık" diye mektup yazıldığını hatırlatan Arınç, "Bir asker bunu söyleyemez. Askerin siyasi söylemde bulunması suçtur. Askeri Ceza Kanunu'nun 148'inci maddesi defalarca uygulamışımdır. İddianame tanzim etmişimdir. Yani kendi görev sahası dışında, sivil hayatla ilgili siyaset ile ilgili bir cümle kuramaz asker. Olursa cezası vardır ve meslekten tart edilir. Bütün bunları şunun için söylüyorum. Saygısızlığı TSK hiçbir zaman hoşgörmez. İsterse üsteğmenin, yüzbaşıya karşı olsun, isterse yüzbaşının binbaşıya karşı olsun, isterse askerin sivilde kendisinden üst noktada bir insana karşı saygısızlığı hiçbir şekilde hoş görülmez. dolayısıyla sayın başbakanın bu sözlerini ondan öç almak kaygısı ile değil, bu ve buna benzer olayları sebebiyle belki terfi edememiş olmasını söylemek istediğini zannediyorum" diye konuştu.
'ÖZAL AĞZINA ALDI RAHMETLİ OLDU' Arınç, başka bir soru üzerine herkesin bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğunu söyledi. Kürt sorununu elde kor ateş tutmaya benzeten Arınç, şöyle devam etti:
"Özal ağzına aldı rahmetli oldu. Kimisi diyor ki ağzına aldığı için böyle oldu. Demirel'in işine geldi. Bir iki defa o da ucundan kenarından bahsetti. Ama onun dışında hiçbir siyasetçi buna Kemal Kılıçdaroğlu da dahil, Sayın Bahçeli de diğerleri de dahil Kürt Sorunu diye bir şeyi kabul etmezler. Onlar ekonomik geri kalmışlıktan işsizlikten bahsederler. Oysa Kürt sorunu denen bir şey siz inkar etseniz de gözünüzü kapatsanız da sadece deve kuşu gibi kalırsınız. Gözünü kapayan kendine gece yapar. Böyle bir sorunun varlığı elle tutulur şekilde çok belli. Sayın başbakanımızın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı o önemli konuşmasında böyle bir sorunun varlığını cümlenin içinde kabul etti ve dedi ki 'Biz bu sorunun çözümü için elimizden geleni yapacağız. ' Demokratik açılım ve ya milli birlik ve kardeşlik projesinin de temelinde Kürt sorunun çözümüne yönelik atılacak adımlar var. " KAZAN İLE AYNI CAMİDE CUMA NAMAZI KILDI Başbakan Yardımcısı Arınç, Turanköy Kavşağı'nın açılışından sonra Orhangazi lçesi'ne geçti. Arınç, cuma namazını Orhanbey Camii'nde Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa milletvekili adayı Şevket Kazan ile kılan Arınç, daha sonra Hükümet Konağı'na geçerek, Kaymakamı Ertan Peynircioğlu'nu makamında ziyaret etti. Belediye Başkanı Demokrat Parti'li İsmail Tartar'ı da makamında ziyaret eden Arınç, Orhangazi Çarşısını dolaşarak esnafla sohbet etti ve seçimlerde partisine oy istedi. Arınç, Orhangazi'de son olarak Sakallı Düğün Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıda sivil toplum örgütleri temsilcileriyle bir araya geldi.