Haberler

ERÜ'nün sembolü gelengilerin 2021'de 20 bin olan sayısı 15'e düştü

Güncelleme:

KAYSERİ'de, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) kampüsünde bulunan ve 'Anadolu sincabı' olarak bilinen gelengilerin 2021 yılında yaklaşık 20 bin olan sayısı 2 yılda 15'e kadar düştü.

KAYSERİ'de, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) kampüsünde bulunan ve 'Anadolu sincabı' olarak bilinen gelengilerin 2021 yılında yaklaşık 20 bin olan sayısı 2 yılda 15'e kadar düştü. ERÜ Veteriner Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Düzler, "Yapraklarla kapanmış yuvalar bize yuvaya girdiklerini fakat kış uykusundan uyanamadıklarını gösteriyor. Gelengiler otları yiyerek yağlanamıyorlar. Tohum yemeleri gerekiyor ama çimleri sularken aşırı sulama yapılması, çimlerin tohuma kalkmadan biçilmesi, kentleşme, mevsimsel kaymalar gibi durumlar bu hayvanların popülasyonunu sönme noktasına getirmiş görünüyor" dedi.

Türkiye'nin en büyük kampüs alanlarından birine sahip olan ERÜ'de yıllardan bu yana 'Anadolu sincabı' olarak bilenen gelengiler yaşıyor. Kampüsün simgesi haline gelen gelengiler için 'dikkat gelengi çıkabilir' tabelaları bulunuyor. Kampüste çok sayıda yuvası bulunan gelengiler bu yıl yeryüzüne çıkmadı. 2021 yılında yaklaşık 20 bin olan gelengilerin sayısı 15'e kadar düştü. Konuyla ilgili bilgi veren ERÜ Veteriner Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Düzler, "Gelengiler yer sincabı olarak bilinir. Yer sincapları kış uykusuna yatan hayvanlardır. Bu hayvanlar kış uykusunu atlatabilmek için yani hibernasyonunu geçirebilmek için sağlıkla beslenmelerini çok iyi ayarlamaları gerekiyor. Anadolu'da yaşayanlar tohum sever olarak isimlendirilebilir. Yani tohumları yerler ve yağlı tohumlarla vücutlarında yağ kitlesi biriktirerek kış uykusunu atlatmayı sağlarlar. Özellikle 2018-2019 yıllarından itibaren sayılarında gerçekten dramatik bir azalma görmekteydik. Bu sene bu azalma gerçekten pik yaptı. Her yerde koşuşturan gelengiler görmek bize doğanın canlılığını gösteriyordu. Gelengiler kampüs içinde 20 binin üzerinde bir popülasyonla yaşamaktaydılar. Ancak şu an 15 adede kadar düşmüş ve popülasyon sönme noktasına gelmiştir" diye konuştu.

'YETERİNCE YAĞLANAMADILARSA BU KIŞ ONLAR İÇİN ÖLÜMCÜL BİR HAL ALABİLİYOR'

İklim değişikliğinin ve şehirleşmenin gelengiler üzerinde etkisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Düzler, "Özellikle beslenmeyle alakalı olarak, kış uykusunu atlatabilecekleri beslenme ihtiyaçları şehirleşmenin olduğu alanlarda karşılanamamakta ve o bölgelerde kış uykusuna yatmakta fakat uyanamamaktalar. Yeterince yağlanamadılarsa yuvalardan çıkamıyorlar. Çünkü kış uykusunda vücut ağırlıklarının üçte birini kaybediyorlar. Ama yeterince yağlanamadılarsa bu kış onlar için ölümcül bir hal alabiliyor. Tekrar uyanabilmeleri için de kondisyonlarının iyi olması gerekiyor. Kondisyon yetersizliği sonucu kış uykusunu sonlandıramamış pozisyonda görülüyorlar. Yapraklarla kapanmış yuvalar, bize yuvaya girdiklerini fakat kış uykusundan uyanamadıklarını gösteriyor. Bunun zehirli bir maddeyle veya bu hayvanları avlayan başka hayvanlarla izah edilemeyecek kadar büyük çaplı bir sayı kaybı olduğunu görüyoruz. Kampüs alanındaki  başıboş köpekler ya da sokak köpeklerinin zamanla alıştıkları, geliştirdikleri avlanma tekniğiyle de bu hayvanlara sayıca zarar verdiklerini gözlemledik" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Düzler, "Şahin veya saksağanların besin maddesi gelengilerdir. Ama bu hayvanların yemeleri sayıca popülasyonu azaltmaz. Aksine daha da güçlendirir. Çünkü zayıf olanını veya rahatsız olanı yakaladıklarında güçsüz olanlar için daha güçlü bir popülasyon yapar. Gelengiler otları yiyerek yağlanamıyorlar. Tohum yemeleri gerekiyor ama çimleri sularken aşırı sulama yapılması, çimlerin tohuma kalkmadan biçilmesi, kentleşme, mevsimsel kaymalar gibi durumlar bu hayvanların popülasyonunu sönme noktasına getirmiş görünüyor" dedi.

'SÖNMÜŞ BİR POPÜLASYONUN YENİDEN AYAĞA KALDIRILMASI ÇOK ZOR BİR OLAY'

Gelengilerin yaşam alanlarının muhafaza edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Düzler, "Sönmüş bir popülasyonun yeniden ayağa kaldırılması çok zor bir olay. Kampüs alanı dışında da bu hayvanlar yaşıyorlar ve tarım zararlısı olarak ya da çevreye zarar veren hayvanlar olarak algılanıp yok edilmeleri yerine, bunların korunması, yaşam alanlarının muhafaza edilmesi çok önemli. Bu sayıdan tekrar doğal olarak toparlanmaları çok zor. İmkansız demeyeyim ama zor. Kendi hallerinde çoğalmaları imkansıza yakın bir olay. Destekleyebilir miyiz bilemiyorum. Doğaya hükmetmek mümkün değil. Biz ne kadar çaba gösterirsek gösterelim var olan bir işleyiş var. Bunu bozduktan sonra istediğiniz kadar çaba gösterin düzeltmek çok zor. Onun için bozmamaya gayret edelim" diye konuştu.

'SEVİMLİ HAYVANLAR YUKARIYA ÇIKMADI'

Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy ise, "Geleni veya gelengi, Anadolu sincabı ya da tarla sincabı olarak da bilinen bu canlılar genellikle  üniversitenin gülen yüzü olmuş durumda. Ama Kayseri'de, dağlarda özellikle de Koramaz Vadisi'nde ve her gün kullandığımız, içinden geçtiğimiz kampüs içerisinde bu hayvanların uzun zamandır olmadığını görüyoruz. 'Dikkat geleni veya gelengi çıkabilir' yazısı, keşke çıksa noktasına geldi. Bu hayvanların yaşamı yer altında sürüyor. Afrika'dan  Asya'ya kadar neredeyse tüm steplerde karşımıza çıkan bir canlı. Ekim ve kasım ayı gibi kış uykusuna yatıp  daha sonra mart, nisan ya da en geç mayıs gibi uyanan bir canlı türüdür. Bu yıl çıkmadılar. Şu saate kadar özellikle en çok gözüken bölgede yani kampüste bu sevimli hayvanlar yukarıya çıkmadı" dedi.


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Erciyes Kayseri Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title