Haberler

Medeniyetler Kenti Kırşehir

Kırşehir Merkez ve Bağlı Yerleşim Birimlerinde Yapılan Kazılar ve Araştırmalar Sonucunda, Farklı Medeniyetlere Ev Sahipliği Yaptığı Öğrenildi.

Kırşehir merkez ve bağlı yerleşim birimlerinde yapılan kazılar ve araştırmalar sonucunda, farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığı öğrenildi.

Yapılan araştırmalara göre, Kırşehir tarihinin Hititler dönemi ile anılmaya başladığı ileri sürülürken, Kırşehir'in M.Ö. 2. yüzyılda isminin Akova Saravena, Makissos ve Jüstinianopolis adıyla anıldığı öğrenildi. Türklerin daha sonra bu kente 'Kır şehri ' adını verdikleri ve zamanla Kırşehir olarak anıldığı bilinmekte. Kırşehir ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılarda, Kırşehir'in tarih öncesi çağda, özellikle Tunç Çağı döneminin etkisi altında kaldığı görülürken, 1943'te Hashöyük kazılarında ilk Tunç Çağı'na ait 5-6 adet tabaka tespit edilmiş bulunuyor. Bu kalıntılarla bölgede ilk Tunç Çağı döneminin yaşandığını ileri sürülürken, Hashöyük ve Kırşehir'in merkezinde bulunan Kale'de başlayan kazı çalışmaları ve Kaman'a bağlı Çağırkan kasabasında Japonlar tarafından yapılan kazılarda yeni bilgiler de elde ediliyor.

' HİTİT ZENGİNLERİ KIRŞEHİR'DE '

Hititler döneminin Kırşehir'de yaygın bir şekilde yaşandığı da yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarken, Kaman Kalehöyük'te yapılan kazılarda, yerleşim alanının en alt tabakasının büyük bir bölümünü Hitit dönemine ait kalıntılar oluşturuyor. Bu kazılar sırasında Hitit döneminin zenginlerine ait olduğu ileri sürülen kalıntı ve eserler gün ışığına çıkarken, kazılarda saray yapılarına ait olduğu sanılan duvar temelleri ile mühürler, takılar, seramik mutfak eşyaları ve Hitit çağına ait çivi yazılı bir tablet parçası bulunduğu bildirildi. Kırşehir'e bağlı Sevdiğin Köyü'nün 10 kilometre kadar kuzeydoğusunda bir Hitit Prensi'nin adının geçtiği yazılı taş blok bulunduğu da gelen bilgiler arasında yer alırken, bu taş bloğun bir yol işareti olduğu ve yakınlarından Hitit dönemine ait bir yolun geçtiği sanılmakta. Hitit döneminden kalma önemli bir eser olarak da 'Öküztaşı' olarak bilinen Hitit Sunağı da Kırşehir'de bulunuyor. Bu sunak, üzerinde bir adak havuzunun yer aldığı kare prizma bir gövde de iki öküz başının bulunduğu bazalt taşından yapılmış şekilde yer alıyor.

' KAPADOKYA KRALLIĞININ UZANTISI '

Hititlerin zayıflayıp gücünü yitirmesi üzerine yöreye Frigler'in hakim olduğu kaydedilirken, Kırşehir'in daha sonraları M.Ö. VIl.yüzyılda da Medler'in egemenliğine, sonra da Persler'in egemenliğine girdiği edinilen bilgiler arasında yer alıyor. Yapılan araştırmalarda Persler'in M.Ö. 334'de Büyük İskender'in ordusuna yenildiği, Makedonlar'ın Kırşehir'i ele geçirdiği ve Kapadokya Kralı olarak M.Ö. 332'de Ariarates bağımsızlığını ilan ettiği ortaya çıkıyor. M.Ö. 333'de kurulmuş olan Kapadokya krallığı döneminde, Kırşehir ve yöresinin yoğun bir baskı yaşadığı öğreniliyor. Şu anda Kırşehir sınırları içerisinde Kapadokya krallarına ait bol miktarda sikkeler bulunuyor.

'HIRİSTİYANLAR KIRŞEHİR'E SIĞINMIŞ '

Diğer yandan, Kapadokya Bölgesi içerisinde yer alan Kırşehir'de, Roma dönemi'ne ait birçok yer altı şehri bulunurken, yapılan araştırmalara göre, o dönem bu yer altı şehirlerinde rahiplerle mücadele eden Hıristiyanların saklandığı öğrenildi. Kapadokya bölgesinde III. ve IV. Yüzyıllara ait Hıristiyanların sığınmak ve korunmak amacıyla yaptıkları pek çok yeraltı şehri Kırşehir'in Mucur ilçesi ile Dulkadirli Kasabası ve merkezde, Aşıkpaşa yeraltı şehri, Kümbetaltı yeraltı şehri gibi 10 ayrı yeraltı şehri bulunmakta. Uzun bir süre Roma İmparatorluğuna bağlı kalan Kırşehir'de, höyüklerin bir kısmında Roma dönemine ait çanak, çömlek parçaları ile bu döneme ait sikkeler bulunuyor. Bizans döneminde Makissos, daha sonra da Justinianapolis adıyla anılan Kırşehir, bu dönem imar edilmiş ve kent durumuna getirilmiştir. Bu dönemin en önemli kalıntıları olarak Kırşehir merkeze bağlı Taburoğlu Köyü yakınlarındaki Üçayak Kilisesi, Kaman Temirli Köyünde bulunan kilise, Mucur Aksaklı ve Aflak köylerindeki Kaya kiliseleri, Derefakılı kiliseleri, Mucur Manastır ve Keşiş Sarayı, Bizans dönemine ait mimari kalıntılar görülmekte. Kırşehir civarında da Bizans dönemine ait kandiller, takılar, sırlı mavi ve sarı renkli seramik eşyalara rastlanmakta. Kırşehir, 1071 'de Bizans'ın yenilgiye uğratılması ile kurulan Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından Anadolu topraklarına katılırken, 1174'de Kılıçaslan tarafından Kırşehir'in, Selçuklu Devleti'ne bağlandığı öğrenildi. Anadolu'da Osmanlı egemenliğinin kesin olarak kurulmasından sonra Kırşehir'de, Celali isyanları dışında 19. yüzyılın sonlarına kadar kayda değer önemli olayların yaşanmadığı görülürken; Kırşehir'in 1867 yılında bucak, 1869 yılında ilçe, 1870 yılında sancak haline geldiği bildirildi. Avanos, Keskin ve Mecidiye (Çiçekdağı) ilçelerinin bu dönemde Kırşehir'e bağlandığı ileri sürülürken, 1924 yılında il olan Kırşehir'e Avanos, Çiçekdağı, Hacıbektaş ve Mucur ilçelerinin yine bu dönem dahil edildiği bildirildi. Kırşehir'in 1954 yılında il olan Nevşehir'e bağlandığı ve bağlı ilçelerinde bu dönem Nevşehir'e ait ilçeler haline getirildiği öğrenilirken, 1957'de kabul edilen 7001 sayılı kanunla Kırşehir'in tekrar il haline getirildiği ve Yozgat'ın Çiçekdağı ilçesi ile Ankara'nın Kaman ve Nevşehir'in Mucur ilçelerinin bu yıllarda tekrar Kırşehir'e bağlı ilçeler haline geldiği kaydedildi.

(AD-SE-Y)

01.10.2007 11:11 TSİ

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yerel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title